Asýl devletin fýtratýnda ne var?
20 Mayýs 2014 13:59 / 1165 kez okundu!
Osmanlý’nýn yükseliþ dönemi de dâhil, Cumhuriyetin hangi döneminde devlet tam ve gerçek anlamda, aydýnýnýn, iþçisinin, köylüsünün yanýnda oldu? Osmanlý döneminde verilen topraklarla, daðýtýlan ulufelerle zenginleþen feodal aðalarý, beyleri ne zaman köklü bir mücadele verdi ve halkýna sahip çýktý?
Ne zaman Türkiye burjuvazi, Avrupa burjuvazisi gibi bir mücadele vererek iktidarýný oluþturdu? Bu ülkede her iktidar kendi burjuvazisini yani zenginini oluþturmadý mý? Bu durum Mustafa Kemal döneminden baþlayarak, Ýnönü, Menderes, Demirel, Özal ve de en son Erdoðan dönemine kadar böyle olmadý mý? Ýktidarlara yalakalýk yaparak zenginleþen bu sonradan görme, görgüsüz burjuvazinin halkýn sorunlarýnýn çözümü için uðraþý verdiði bir dönem görüldü mü? Suni olarak oluþturulan bu burjuvazinin, burjuva demokrasisi de olsa bir demokrasi, bir kültür anlayýþý geliþtirebilmesi mümkün olmadýðýna göre gözünü sadece hýrs, para, iktidar olma hýrsý belirlemesi kaçýnýlmaz deðil midir?
Bu son Soma olayý bir sýnýf mücadelesinin ötesinde bir demokrasi, bir kültür sorunu. Avrupa’da da iþçiler iktidarda deðil ve de sömürülüyor ama burjuva demokrasisi, kültürü denen bir olgu, bir realite var. Eðer bizim burjuvazi akýllý, kültürlü ve kendine göre demokrat olsa, kendisini ayakta tutan, artý deðer yaratan iþçisini, köylüsünü, aydýnýný korur onlarýn daha insanca yaþamasýný, geleceðini hazýrlar. Bizde ise, Soma gibi daha önce böyle yüzlerce acý yaþanýrken, burjuvazinin temsilcisi iktidarlar bu tür olaylarý hep ‘’kader’’ olarak yutturuyordu, þimdi ise ‘’bu iþin fýtratýnda var’’ olarak deðerlendiriliyor, bir de bunun yanýna biraz ýrkçýlýk, milliyetçilik, yanýna da kendi yarattýðý burjuvazinin desteðini aldýn mý al sana ömür boyu iktidar olma hakký. Türkiye insaný her dönem de büyük acýlar içinde yaþadý, ömrü hep beklemekle geçti, hep iki boyutlu yaþadý, geçmiþ ve þimdi algýsý ile. Üçüncü boyut olan geleceði hep bekledi, hep kandýrýldý. Politikacýlar ‘’Bir Türk dünyaya bedeldir’’ nutuklarý atarken 1960 lardan sonra Almanlarýn tuvalet temizleme gibi en kirli iþlerinde, rutubetli madenlerinde insanlarýmýzýn çalýþmasýna göz yuman iktidarlar da hala milliyetçilik nutuklarý atýyorlardý, ÝLO sözleþmelerini imzalamayarak görmemezlikten geliyorlardý. Avrupa Birliðinin karakaþýna, kara gözüne âþýk olduðumuz için girelim demiyoruz, A.B ‘den ekmek aþ da istemiyoruz. En azýndan burjuva demokrasisi için, 100 yýllýk kültür, insani deðerler, bilim, teknoloji, bilinç eksikliðimizi hiç olmaz ise bu vesile ile giderelim istiyoruz.
Ülke, son olaylarla bir dönüm noktasýna girdi. Klasik politikayla ve yöntemle bu dönem atlatýlýp açýlýmlar, yenileþmeler, halkýmýzýn geleceði belirlenemeyeceði anlaþýlýyor. Açýk söylemek gerekirse, partilerin çok büyük çoðunluðunun kökeni ayný ittihatçý kökten gelip baskýcý, otoriter, elit gruplarýn elinde. Bu durumda öncelikle partiler kendi içinde diþe diþ demokratik bir mücadele vermeli, parti içinde otoriter, baskýcý, demokrasi karþýtý kiþiler, gruplar, görüþler kesinlikle tasfiye olmalýdýr. Hiç olmazsa son on beþ –yirmi yýlýn politik tarihi süreci deðerlendirilerek, bu süreçte yanlýþ yapan, usulsüzlüðe, yolsuzluða bulaþan, kitlelere inanmayan, güvenmeyen halk karþýtý politikacýlar önümüzde ki Cumhurbaþkanlýðý ve genel milletvekilliði seçiminde hiçbir makama, mevkie getirilmemeli. Ülkede var olan tüm partilerin tabanýnýn birbiri ile hiçbir sorunu yok, halk, en azýndan insanýmýzýn ölmemesini, acý çekmemesini istemekte, barýþ dostluk, kardeþlik istemekte. Bu nedenle partilerin katý, dogmatik görüþlerinden ziyade tüm halkýn, demokrasi, eþitlik, adalet, dayanýþma temelinde birleþerek önce kendi partisi içinde, sonra genelde birleþmeleri ancak ülkemizi düze çýkaracaktýr. Yoksa koltuk hýrsý içinde olan politikacýlarýn kendiliðinden deðiþeceðini, koltuklarýný býrakacaklarýný beklemek saflýk olacaktýr. Artýk kahramanlara da ihtiyacýmýz yok, insana, demokrasiye, insan haklarýna, geleceðimizi görmeye ihtiyacýmýz var.
Sabahattin ÝZCÝOÐLU
20.05.2014
