İnsanı yeniden anlama… Âdem- Havva kıssasına bakış…

11 Haziran 2014 14:08 / 3337 kez okundu!

 

 

İnsan; kendini tanıyabilen, davranışlarını sorgulayabilen, düşünebilen, çıkarımda bulunabilen…

Ve yine İnsan; kendine yabancı, uzak, unutan, ihmalkâr, cehalet içinde bulunan, akıl tutulması yaşayan… 

Her İnsan kendi tanıması için; ilk örneği, mücadelecisi, teorisyeni Âdem ve Havva’nın kıssasını yeniden okumak, anlamak ve yorumlamak zorunludur.

Önce ve sonra Allah…

Allah; varlık âleminin sahibi, sebebi, sonucu, birikimi…

Tüm isimlerin ve kelimelerin sahibi…

Düzenleyen, yöneten, hükmeden, şekillendiren, tasarlayan…

 

Ve İnsan

İnsan bütününün temelleri; Adem ile Havva

Biri bu bütünün erkek, diğeri dişi tarafı...

Mayası su, toprak ve ruh…

Şahit olduğu her obje, parça, madde, durum, tespit üzerinden anlam verebilme ve yenilenebilme iradesine sahip olabilmesi…

İsim koyabilme, şehir, medeniyet, kimlik inşa edebilme…

Duygu ve düşünceler ile yol alabilme…

 

İnsan ile Melek

İnsanın meleki yanları yani iyi, güzel, masum, doğru olan…

Allah’ın melekleri varlık âleminde kendileri varken yeni bir gücün yaratılmasını anlayamıyorlar. Yeryüzünde sürekli itaat ve kulluk üzere bir topluluk varken, yeni bir topluluğun yaratılmasını gereksiz görüyorlar.

Ancak Allah o topluluğun bilinenlerden daha farklı şeyleri bildiğini, bilgilerine yeni bilgileri eklediklerini onlara gösteriyor. Bugün dünyada kaos çıkarıp ama aynı zamanda yeni eşya üreten, bilgileri yenileyen ancak kulluk üzere olmayan milletlerde bulunmaktadır.

Melekler, hakikat üzere olanı destekliyorlar. Bütün güçler doğru bir istikamet üzere olanların yanında yer alıyor. Fitne çıkaranların ve şirk üzere bulunanların planlarını bozmaya gayret ediyorlar.

 

İnsan ile Şeytan

Cinlerden ve İnsanlardan şeytanlaşanlar (Nefislerini ilah edinenler, kula kulluk yapanlar, ilahlık taslayanlar, zalimler)…  

En büyük hastalığı; kibir ve kıskançlık…

Üstünlüğü ırk, coğrafya, zenginlik, mevki, makam, güç olarak değerlendirme…

İlk kıskançlık; değer görme konusunda…

Allah’ın değer verdiğini, değersiz görme anlayışı…

Kendisinden ileride olanı kıskanma; onun elindeki imkânları, gücü, insanları sömürme mücadelesi…

Değersiz kılamayacağını anladığında; insana tuzaklar hazırlayarak düşürme çabası…

Ve yaklaşmalar…

Önden; gelecek için imkânlar, fırsatlara yönelik hırs sahibi olma…

Arkadan; alışkanlıklara mahkûm kılma, ataların cehalet üzere olan halleri üzerine harekete teşvik etme…

Sağdan; Allah’a adını kullanarak Allah adına yalan söyleyerek aldatmaya çalışma…

Soldan; inkâra çağırma, nefis başta olmak üzer Allah dışında ilahlara tapınmaya çağırma…

Bütün bu çağrılardan, aldatma çabalarından yine sorumlu olan insanın ta kendisi…

Ayartanlar, ayartıcılar…

Aldatanlar, aldananlar…

Şeytaniler; hurafe, yalan, iftira, küfür üzere olanların yanında yer alıyor, tüm desteklerini esirgemiyor be birlikte yol alıyorlar.

 

 Âdem ile Havva

Âdem ile Havva yeryüzünde yaşamaya başlamışlardır.

Yeryüzünde barış, tevhid, adalet, özgürlük, kulluk içinde bir cennet var etmişlerdi.

Bununla birlikte imtihanları da hakeza başlamış oldu.

Allah onlara yaşam içerisinde bazı sınırlar tayin etti.

İnsanın cennetini, cehenneme çevirmemesi için kurallar, kanunlar, haramlar, helaller, emirler, yasaklar, tavsiyeler ortaya koydu.

Âdem ile Havva, en büyük istek olarak bu dünyada ebedi kalmayı istediler.

Yani mülkün daimi sahibi, kullanıcısı, dağıtıcısı, biriktiricisi olmak istediler.

Mülk üzerinden ölümsüzlük olma isteği onların başını döndürdü.

Bunun için yasakları- haramları uymamayı göze aldılar.

Ve ilk günah…

Âdem ile Havva en büyük imtihanı birbirlerine karşı vereceklerdir.

Günahın ilk sonucu birbirini arzulamaları ve utanç içinde günahın açtığı yarayı- açığı kapatma çabası…

Ve farkına varma…

Birbirlerini arzu etmeleri…

İlk tevbe…

Dönüş çabası…

Yenilenme gayreti…

Daha iyisini yapma gayreti…

Ve bunda ilk önce kendisini suçlaması…

Şeytanı, şeytanlaşanları suçlamanın merkezine koymama…

Sorunu kendisinde arama çabası…

 

Habil ve Kabil

Kardeşler…

Habil ve Kabil…

Tüm insanlar gibi…

Şeytanın insanı kıskanarak ve kibirlenerek işlediği günahın benzerini Kabil işliyor.

Kabil gibi insanlar kardeşlerinin ekmeğine, namusuna, evine, yurduna, sermayesine, topraklarına, zenginliklerine, çocuklarına göz dikiyor.

Onları elinden zorbalıkla, ihanetle, yalan ile almaya çalışıyor.

Yani bu bir mülk savaşı…

Bir yandan Mülk Allah’ındır diyenler…

Allah için, Allah adına mülkü kullananlar…

Diğer yandan Mülk benimdir diyenler…

Mülkün yegâne sahibi, kullanıcısı ve dağıtıcısı olarak kendilerini görenler…

Habil; bu sömürü, talan ve yalana karşı tedbirlerini alıyor.

Kabil ise zorbalığa, savaşa ve fitneye başvuruyor.

Kabil; kardeşi Habil’i tehditler, baskılar ile mülkünü vermeye zorluyor.

Habil, kardeşini güzel söz ile uyarıyor. Ona hatırlatmalarda bulunuyor. Hakikati tekrar tekrar savunmaya devam ediyor. Şiddet ile önleme yoluna gitmiyor. Zorlayarak, baskı kurarak, manipüle ederek yaklaşmıyor.

Kabil; şeytanileşmekte bir besi görmüyor. Kardeşi Habil’in onun baskıları ev yıldırmalarına aldırış etmemesini görünce onu öldürmeye karar veriyor.

Kardeş katlinin sonsuz matemi ve örnekliği başlamış oluyor.

İnsanlardan bazıları Kabil’in bazıları Habil’in yolunda gitmeye devam ediyor.

 

Kabil ile Karga

Varlık âleminde yeni bir durumla karşı karşıyadır, Kabil…

Öldürdüğü kardeşini ne yapacağını bilmemektedir.

Bir karganın, yeri eşelemesinden ilham alarak gömebilmeyi öğrendi.

İnsan, varlık âlemindeki tüm nesnelerden, objelerden ilham alacaktır.

Bu ilham işlerini nasıl yapacağı konusunda ona yol gösterici olacaktır.

Eşya üretiminde ve problem çözmede doğa nesneleri yardımcı oluyor. 

 

Bitmeyen Kıssa…

İnsanlığın büyük var oluş mücadelesi kaldığı yerden devam ediyor…

İlişkiler ve bu ilişkileri nasıl anlam, yöntem ve bilgi ile inşa ettiğimiz bizlere yön tayin ediyor.

İnsanın Allah ile ilişkisi…

İnsanın kendisi ile ilişkisi…

İnsanın melek ile ilişkisi…

İnsanın şeytan ile ilişkisi…

İnsanın insan ile ilişkisi…

İnsanın çevre ile ilişkisi…

Allah; bu ilişkilerden- mücadeleden hakikate ve kurtuluşa nasıl ulaşabileceğimizi vicdan, fıtrat, vahiy, Peygamber ve insan tecrübesi ile göstermektedir.

 

Rüstem BUDAK

11.06.2014

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.