Isaiah Berlin’i okuyan Abdullah Öcalan...

26 Ağustos 2009 13:54 / 1604 kez okundu!

 


Daha evvel birkaç yazıda büyük filozof ve fikirler tarihçisi Isaiah Berlin’den bahsetmiştim... Bu sene Berlin’in 100. doğum yılı. Britanya başta olmak üzere birçok ülkede Berlin çeşitli etkinliklerle ve eserlerle anılıyor... 

20. yüzyılın entelektüel tarihinde benimsedikleri fikirlerden bağımsız olarak niteliği ve derinliği tartışılmayan, en karşıt görüşte olanların bile derinliği üzerinde ittifak ettiği bazı düşünürler vardır. Bazılarının ise –ki çağdaş Fransız düşünürlerinin çoğunluğu böyledir- niteliği ve derinliği tartışmalıdır... İşte Isaiah Berlin derinliği ve niteliği tartışılmayan mütefekkirlerden biri. Liberal-demokrat bir siyaset filozofu ama öncü olduğu, fikirler tarihi alanındaki çalışmalarında çoğunlukla kendi dünya görüşüne zıt birçok filozof üzerine çalışmış ve o isimlerin dehasından da istifade etmiş, karşıt olduğu isimlere her zaman hakkını vermiş biri. O, düşünürlerin, yandaşlarının gözden kaçırdığı bir sürü önemli yanını açığa çıkarmış bir isim aynı zamanda... Against the Current adlı başyapıtı tam da böyle makalelerinden oluşan bir kitap...

Bugüne kadar Türk entelektüel dünyasında asgari ölçekte bile tanınmayan bu filozofun 100. yaşı vesilesiyle kitapları çevrilmeli diye çağrıda bulunmuştum daha evvel... Berlin’in temel yaklaşımlarını yansıtan iyi bir seçki daha evvel Bilgi Üniversitesi yayınlarından çıkmıştı (Kirpi ile Tilki adıyla yayımlandı)... Şimdi de, YKY Isaiah Berlin’le Konuşmalar adında İranlı entelektüel –aynı zamanda 20. yüzyılın tartışmasız en derinlikli İslam mütefekkiri Seyyid Hüseyin Nasr’ın yeğeni- Ramin Jahanbegloo’nun Berlin’le sistematik söyleşilerini kitaplaştırdığı bir eseri yayınladı... Jahanbegloo, hem Berlin’in tüm entelektüel kariyerine, hem de Batı düşünce ve kültür tarihine hâkim bir yazar gerçekten de. (Kitabı okurken acaba bir Türk aydını bu söyleşileri bu vukufla yapabilir miydi, diye düşünmeden edemedim.) Eskilerin tabiriyle çok muhtasar ve müfid bir eser bu, yalın sorular ve özlü cevaplardan oluşuyor... Berlin’in eserlerini bilmeyen biri için de tadımlık bir Berlin’in dünyasına gezinti kitabı bu... Normali, bu eserleri okuduktan sonra okunması ama bu haliyle de kıymetli, okuru Berlin’in eserlerini okumaya kışkırtan bir yapısı var çünkü... Umuyorum Liberty başlığıyla yeni ek makale, söyleşi ve değerlendirmelerle genişletilmiş mükemmel bir versiyonu Oxford Üniversitesi tarafından 2002 yılında yeniden basılan Berlin klasiği Four Essays on Liberty başta olmak üzere tüm eserleri bu coğrafyanın dillerine çevrilir büyük filozofun... Ayrıca Berlin’in değer-çoğulculuğu doktrini temeline oturttuğu liberal-demokrat siyaset felsefesini mükemmel özetleyen Claude Galipeau’nun Isaiah Berlin’s Liberalism adındaki eserinin de çevrilmesi çok isabet olur kanımca...

Berlin’in entelektüel vizyonunda hayatın ortaya çıkardığı realiteleri kendini kandırmadan tespit etmek ve o realiteleri var kılan şeyleri anlamak çok kritik bir önem arzediyor... Siz hangi fikri benimserseniz benimseyin, bu realiteleri inkâr ederseniz adım adım körleşmek, bağnazlaşmak ve fanatikleşmek zorunda kalırsınız... Liberal bile olsanız sonuç öyle olur. Nitekim bugün fanatiklik ve bağnazlıkla cebelleşen ve bir yandan da kendine liberal diyen epey insan var. Dahası liberalizmin entelektüel tarihinde de böyle isimler yok değil... Antenlerini kendi dışındaki dünyaya kapatmış, hayatın realiteleriyle yüzleşmek yerine inkâr etmiş, kendi debisinde debelenen bir “liberal” de bir süre sonra ister istemez hoşlanmadığı herkesi karşıt kampta gören bir faşist ya da Marksist-Leniniste benzeyebiliyor... Isaiah Berlin’in kendi karşıtını var kılan olguları anlamaya çalışan ve bu anlama çabasından hareketle liberalizmi sürekli güncelleyen değer-çoğulculuğuna dayalı liberal-demokrat anlayışı o sebeple günümüzün küreselleşen karmaşık dünyasında daha da bir önem arzediyor... Liberalizmin muhatabı bugün sadece Batı toplumları değil... Bir bakıma bugünün dünyasında artık her yer Batı... Ya da Batı artık Batı değil her yer... Tüm farklı kültürleri, kimlikleri, değerleri ve yaşam tarzlarını kapsayabilen, değişik toplumların farklı âlem tasavvurlarına ortak bir özgürlükçü-çoğulcu erdem temelinde hitap edebilen bir liberalizm anlayışı evrensel olabilir bugünün dünyasında... Bütün toplumları “modernizmin cenneti”ne davet eden, tek ve üstün modern medeniyete tüm toplumların ilerlemesi gerektiğine inanan bir demode liberal anlayış bugüne hitap etmekten uzaktır...

Türkiye’nin toplumsal macerasının ortaya çıkardığı bir realite olan, kendi halkının büyük çoğunluğu tarafından önder kabul edilen Abdullah Öcalan da günümüz düşünürleriyle epey haşır neşir... Bir ara Chomsky ve Wallerstein’i epey okuyordu, sonra Murray Bookchin’i. Bu aralar da Cioran ve Karatani okuyormuş... Ben kendisine Berlin’i de okumasını tavsiye ederim. YKY’den çıkan Konuşmalar kitabı iyi bir başlangıç olabilir. Özellikle Berlin’in bu kitapta geçen “Her an tedirginlik içinde yaşayan bir azınlığa ait olmak istememek ve kendisine ait olan bir ülkede yaşamak istemek her insanın hakkıdır” önermesini açtığı sayfalara dikkat çekmek isterim...

Aram Yayıncılık da kimi halk liderlerinin olduğu gibi, Batı entelektüel camiasında bir realite olan Berlin’in eserlerini de hem Türkçeye hem de Kürtçeye kazandırsa keşke... 

Taraf


Isaiah Berlin’in liberalizmi

http://www.izmirizmir.net/bilesenler/koseyazilari/yazi.php?yazi_no=826

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
26 Ağustos 2009 19:42

deepblueeagle

ne güzel. bu yazıda dili daha düzgün. sevindim bu yazıyı koyduğunuza. berlin'i tanıyorum. bir filozofun türkçeye kazandırılmasını ben de isterim. hatta seve seve çeviririm. daha önce yayınlanan iki yazısında dili çocuksu saflıkta bir saldırganlıktaydı. ilkokul mezunu gibi sanki. bu yazıda daha sakin. çünkü, daha genel yaklaşmış. daha kontrollu. aferin ona. biraz daha hoşgörülü olmayı öğrenir zamanla. bizim sitemiz, çok sevdiğim, benimsediğim için böyle diyorum, sonuçta, hoşgörüsüyle, daha önceki yazılarında olduğu gibi yazdığı zaman, onu sevecenlikle bağışlayabilir. bizim için liberali, demokratı, laiki, milliyetçisi farketmez. insan sevgisi hissedilsin yazılarında, yeter. bu arkadaşın önceki iki yazısı öfke ve nefret doluydu. mutlaka, ona bunları yazdıran bir acısı, kederi olmalı.

aydının liberali de, atatürkçüsü de, demokratı da, milliyetçisi de, laiki de, dindarı da aynı yanlışa düşüyor. biz ve onlar. hangisine sorarsanız sorun, onlar ayrımcı, diyor. biz ayırmıyoruz, diyor. herkes en çok kendi demokrat. gerçekten yapıcı bir anlaşma, uzlaşma istenirse, demokratlar demokratlıklarını, laikler laikliklerini, liberalller liberalliklerini, yani herkes kendi fikrini bırakıp, önce kendini tamamen temizlemeli.




Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.