Patronlar kulübü ile 'Devrimci İşçiler' el ele!

08 Temmuz 2010 16:05  

 

Patronlar kulübü ile 'Devrimci İşçiler' el ele!

TÜSİAD Başkanı Boyner: Türkiye'de hayal ettiğimiz vizyon, demokratikleşme standartları, ekonomik standartlar gibi çok noktada görüş birliğindeyiz * DİSK Başkanı Çelebi: Biz farklı çıkar gruplarını temsil eden iki farklı örgütüz. Bazı konularda bazı iradeler ortaya konulabiliyorsa bu Türkiye'ye örnek olmalı

İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, bölgesel kalkınma ve bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi noktasında DİSK ve TÜSİAD’ın birlikte çalışabileceği konusunda fikir birliğinde olduklarını söyledi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner’i ziyaretinin ardından ikili, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

‘Kadın eliyle TÜSİAD daha sıcak’
Boyner, Türkiye’nin gitmesini arzu ettikleri yer, Türkiye’nin sahip olmasını istedikleri, hayal ettikleri vizyon, demokratikleşme standartları, ekonomik standartlar gibi çok çeşitli noktalarda görüş birliğinde olduklarını belirterek, ilerisi için daha detaylı yapacakları çalışmalar olduğu konusunda fikir birliğine vardıklarını ifade etti.

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de, TÜSİAD’a ilişkin, “Biz farklı çıkar gruplarını temsil eden iki farklı örgütüz. Farklı çıkar gruplarını temsil edenler bazı konularda bazı iradeleri ortaya koyabiliyorlarsa bu Türkiye’ye örnek olmalı” dedi. Çelebi, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner’i ziyaretinin ardından, yaptığı açıklamada, TÜSİAD’daki değişim sürecinin yeni olmadığını, “TÜSİAD başkanlığına kadın eli değdikten” sonra daha sıcak ilişkiler yaşadıklarını belirtti.

Dört konuda fikir birliği
Bugün dört noktada fikir birliğinin bulunduğunu ve çalışmalarının süreceğini vurgulayan Boyner, şöyle konuştu: Bir tanesi, temsil adaleti, yüksek biçimde uzlaşmayla, Türkiye’yi Batı standardında bir demokrasiye kavuşturacak yeni bir anayasaya kavuşması ve bu anayasanın hazırlanması noktasında siyasi partilerin seçim dönemine girerken programlarını, çalışma şekillerini vizyonlarını ortaya koyacak bir noktaya gelmeleri konusunda çağrı yapmak. Açıkçası Türkiye’deki siyasi ortamın bu düzeye gelmesini ve bu tartışmanın da sağlıklı uzlaşma zemini üzerinde ilerlemesini hem TÜSİAD hem DİSK olarak arzu ediyoruz. İkincisi, terör konusu. Demokratikleşme sürecinin terörün çözümünde önemli bir nokta olduğunun tekrar altını çizmek istiyoruz. Tabii ki terörden arındırılmış bir söylem özellikle de, Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki farklı sivil toplum örgütleriyle de bu konuda ortak çalışma geliştirilmesi noktasında da birlikte çalışacağımız konusunda fikir birliğine vardık.”

‘Takvim hazırlamadık’
Boyner, TÜSİAD’ın işverenleri, DİSK’in emekçileri temsil ettiğini hatırlatarak, şöyle dedi: “İstihdam konusunda Türkiye’nin ekonomik gelişmesi konusunda da çok ciddi işbirlikleri yapabileceğimiz, birlikte çalışmalar yapabileceğimiz noktasında da fikir birliğine vardık. İşgücü dünyasındaki yapılanma, örgütlenme, istihdamın daha artırılması, işsizlikle mücadele gibi konularda birlikte çalışmalar yapacağız. Bu konuda da bir anlaşma aramızda var. Bölgesel kalkınma ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi noktasında da, iki örgütün birlikte çalışabileceği konusunda fikir birliğe geldik.”

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin ziyaretinin ardından gazetecilerin soruları yanıtlayan Boyner, bir gazetecinin, bahsedilen çalışma konularına ilişkin bir mekanizma olup olmayacağını ve bunun için bir takvimin belirlenip belirlenmediğini sorması üzerine, “Takvim yapmadık, ama hemen başlayacağız. Zaten bizim kendi komisyonlarımız, çalışma gruplarımız var. Hem teknik boyutta hem zaman zaman hukuki boyutta da çalışmalarımız oluyor. Bunları DİSK ile de paylaşacağız. Onların da kendi yapıları var, mutlaka ki muadil anlamda bir şekilde ekipler de bir araya gelecek” dedi.

‘Sonuç ne olursa olsun’
Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliği konusunda vereceği karara ilişkin bir soru üzerine de Boyner, anayasa hukukçusu olmadıklarını ifade ederek, “Yorum yapmak istemiyorum. Ne karar çıkarsa hepimiz bu kararı saygıyla karşılamak durumundayız. Bir tek şunu söylemek istiyorum; gerçekten siyasi tartışmanın daha yapıcı ve bütün Türkiye’nin çıkarı olacak düzeye gelmesi lazım” dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı ne olursa olsun, Türkiye’nin yeni bir seçim dönemine gireceğine işaret eden Boyner, Türkiye’nin yeni bir programı önüne almak zorunda olduğunu, demokratikleşme sürecini daha dinamik yapıya kavuşturması gerektiğini söyledi. Boyner, “Hepimize, tüm siyasi partilere ve sivil toplum örgütlerine de bu konuda görev düşüyor. Biz bu bilinçle hareket ediyoruz. Dileriz ki diğer akesimler de aynı bilinçle hareket ederler” dedi. Anayasa değişikliğinin zamanına ilişkin bir soru üzerine Boyner, anayasa ve referandum sürecinin nasıl gelişeceğini bilmediklerini ifade ederek, “Yapılan değişikler, şu anda öne gelen paket geçse bile Anayasa’nın tekrar ele alınması, yeni bir anayasa yapılması gerekliliği var. Yani yeterli değil. Demokrasi açığını şu andaki paketin de karşılaması yeterli değil. O açıdan her ne olursa olsun mutlaka yeni bir anayasa tekrar Türkiye’nin gündemine girmek zorunda” dedi.

Çelebi: Yeni kucaklayıcı dillere ihtiyacımız var
“Biz farklı çıkar gruplarını temsil eden iki farklı örgütüz. Farklı çıkar gruplarını temsil edenler bazı konularda bazı iradeleri ortaya koyabiliyorlarsa bu Türkiye’ye örnek olmalı” diyen Süleyman Çelebi, bu konuların başında anayasa değişikliği geldiğini ifade etti. Çelebi, temel anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğu konusunda TÜSİAD’ın baştan beri ifade ettiği temel yaklaşımla kendilerinin ortaya koydukları irade arasında bir fark olmadığına işaret ederek, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu kaydetti.

‘12 Eylül’den kurtulalım’
Türkiye’nin 12 Eylül Anayasası’ndan ‘kurtulması’ noktasında ortak bir yaklaşımları olduğunu vurgulayan Çelebi, “Ama bu, şu anda ifade edilen ve değiştirilen bir anayasa gibi değil. A’dan Z’ye kurucu yapısı da olan, örgütlerin temsilcilerinin olduğu, siyasi partilerin diğer çıkar gruplarının içinde yer aldığı ve sürecin iyi hazırladığı bir anayasaya ihtiyaç var. Bu anayasa süreci Türkiye açısından önemli. Buna hızla başlamalı. Siyasi partiler bu anlamda nasıl bir anayasa değişikliği istediklerini seçim bildirgelerine koymaları gerekiyor” diye konuştu.

Süleyman Çelebi, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu’nun anayasa değişikliğine bağlı olmadığını ve bunların hemen değiştirilebileceğine işaret ederek, bu değişikliklerin anayasa değişikliği beklenmeden hemen yapılabileceğini söyledi. “Biz bir yandan siyasal alanda demokrasi isterken ekonomik alanda da demokrasi istiyoruz. Ekonomik demokrasi olmadan, sosyal alanda demokrasi olmadan, paylaşımda demokrasi olmadan bu sorunlar aşılamaz” diyen Çelebi, işsizlik sorununun yalnız sendikaların sorunu olmadığını, işverenlerin de sorunu olduğunu belirtti.

Çelebi, işsizlik konusunda daha etkin, daha duyarlı bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “O nedenle bu bizi ilgilendiren, yalnız işverenleri ilgilendiren veya siyasetçiyi ilgilendiren bir konu diye kimseye ihale etmiyoruz. Ama bu sorunun çözülmesi, aşılması gerektiğini, ekonomik anlamda yaşadığımız sorunların da giderilmesi konusunda bir değerlendirmemiz var” dedi. Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz çok açık yüreklilikle şiddetin sona ermesini istiyoruz. Şiddetin olduğu bir ortamda barış isteyenlerin öncelikle barışı zedeleyen ilişkilerden kaçınması gerekiyor. Yeni dile, yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Yeni kucaklayıcı dillere ihtiyacımız var. ’Barış isteyenler öncelikle silahı bırakmalı’ diyoruz. Bir yandan da Türkiye demokratikleşme konusunda içi doldurulmuş bir adımı atmalı. Bu güne kadar toplumun yanıltılmasına ilişkin ortaya konulan bazı tepkiler nedeniyle geri alınan çalışmaların ülkeyi daha kaosa sürüklediğini görüyoruz. Adı ne konulursa konulsun, ister açılım, ister demokratikleşme, bunun içi tamamen doldurulmalı ve yeniden tüm toplum kesimlerince hem anayasa değişiklikleri hem de diğer demokratikleşme paketlerinin içselleşmesi konusunda bütün halkın kucaklaşabileceği mutabakat zeminine ihtiyaç var.”

Süleyman Çelebi, işverenlerle bazı konularda farklı görüşlerinin devam edebileceğini dile getirerek, “Ama doğru konuları işveren söylüyor diye elimizin tersiyle itmemeliyiz. İşçi sendikası istiyor diye de, işverenler elinin tersiyle itmemeli” dedi.

‘G.Doğu’ya devlet gitmeli’
Kendilerinin işçi sendikası olarak tabii ki işçilerin ekonomik çıkarlarını koruyacaklarına işaret eden Çelebi, Türkiye’nin çıkarlarını da korumak durumunda olduklarını, Türkiye’nin çıkarları konusunda taşın altına elini koymaları gerekiyorsa bunu hep beraber yapmaya hazır olduklarını anlattı. Güneydoğu’ya yatırımlar konusunda Çelebi, devletin elinin gitmesi gerektiğini belirtti.

‘DİSK’e kadın kurul üyesi istedik, kocası izin vermedi’
Bir gazetecinin, ‘Kadın başkanlara iltifat ettiniz, Ama DİSK’in 33 bin kadın üyesi olmasına rağmen yönetime kadın üye almadınız’ ifadesi üzerine Süleyman Çelebi, “Daha önceki dönemde bir kadın arkadaşın yönetime taşınması konusunda bir mutabakat oluştu. Eşi izin vermedi. Son anda listemize yeniden bir erkek koymak durumunda kaldık. Bu tip iş kazaları da olabiliyor. Kadınların sendikal alanda temsil edilmesi önemli. Ama daha çok kadının sendikal yaşamda olmasını, yönetimlere taşınmasını istiyoruz” karşılığını verdi.

Çelebi, ‘Terörle mücadele konusunda ortak bir dil oluşturulması konusunda parti genel başkanlarının bir araya gelmesi gündemde. Fakat bazı liderler şartlar ileri sunuyor’ sorusu üzerine de “Sayın Cumhurbaşkanı’nın başlattığı bir çalışma var. Hem siyasi parti başkanlarını, hem de sivil toplum örgütlerini ve sendikaları çağırdı. Ciddi anlamda görüşmeler yapıldı. Ben yeniden bir rol çalma sürecinin başlatılmasını doğru bulmuyorum. En üst düzeyde başlayan diyalog mekanizmasının yeniden bir alt diyalog mekanizmasına taşınmasını doğru bulmuyorum” cevabını verdi.

‘TÜSİAD bir kalkınma örgütü değil’
Ümit Boyner, Doğu ve Güneydoğu’ya yatırımlar konusunda ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin 85 yılına bakıldığında, devletin yaptığı toplam yatırımın Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne giden kısmının yüzde 10, hatta bunun biraz altında olduğunu söyledi.
Boyner, şöyle devam etti: “TÜSİAD üyelerinin de yatırımlarının toplamına bakarsanız biz aşağı yukarı devlet ile aynı seviyede yatırım yaptık gibi görünüyoruz. Yani TÜSİAD’ın neticede bir kalkınma örgütü olmadığı için devletten daha fazla herhangi bir bölgeye yatırım yapması çok gerçekçi değil. Bunun altını çizmek lazım. Yatırım ortamını daha elverişli hale getirmek de yine devletin çözmesi gereken bir şey. Bu konuda yapılabilecek çok çalışma var. Sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu için değil, bugün bir kalkınma ajansları realitesi var önümüzde.
Türkiye’nin bölgesel kalkınmışlık farkları var. Bu anlamda bu kalkınma ajansları iyi bir işlev yerine getirmeleri gerekiyor. O noktada aslında biz TÜSİAD olarak bizim gibi bağımsız iş örgütlerinin bu kalkınma ajansları içinde etkin olabilmesi için de sürekli hükümetle çalışma, istişare halindeyiz.

İşsizlik Türkiye’nin sorunu
“İşsizlik ne sadece sendikaların, ne işverenlerin sorunu, hepimizin sorunu... Bizler için de önemli olan değer, istihdam yaratmak, ekonomik gelişimin önünü açmak. Bu noktalarda tabii ki her noktada aynı düşünmesek bile ortaya, Türkiye’nin yeniden yapılanması, iyi bir ekonomik model konması, AB normlarında bir işgücüne ve güvenliğine kavuşması açısından aynı noktalara gelebileceğimizi, en azından rahat fikir alışverişi yapıp bir sentez sunabileceğimize inanıyoruz. Onun için bu çalışmaları yürüteceğiz.”


Radikal.com.tr

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0