Dublaj

03 Eylül 2012 13:02 / 2726 kez okundu!

 


Geçimsiz düþüncelerin koluna girdiði vakitti gece.
Ne kadar cedelleþse olacaðý yoktu,
Ses vermenin çare olmadýðý sözleri yutacak ve dýþarýdan huysuz, içerden yenik duracaktý bu kabulleniþle…

Bitkin ve halsiz zihnine giydirdiði geceyi avutmak istemiyordu artýk.
Kederine bahane bulmaktan yorulmuþtu.

Medyatik bir kurguyla yaþadýðý zannýyla geçerken günleri, bir türlü set arkasýný görememenin sýkýntýsý gitgide artýyor ve Belinda’nýn çaresizliðini þimdi daha iyi anlýyordu…
Rol aldýðý hayatýn bir film olduðuna çevresini bir türlü ikna edemeyen o çaresiz kadýn…
Ah Belinda!

Yýllar önce seyrettiði o film þimdi hayatýna senaryo mu olmaya baþlamýþtý? Reytingi az olacak ve ihtimal yayýnýna her an son verilecek bu dizide üstelik kahraman bile deðildi…

Geceydi.
Geçti.
Çok þey için.

Okuduðu romanlarýn mutlu sonlarýna dair anlýk avuntular içinde, elinde tuttuðu kitapta kavuþmaya dair güzel bir son umarken, iþte yazar Altan da o ansýzýn vuruþlarýyla kahramaný Selim’i bir kurþuna feda etmiþti…

Ki o gece aslen “en uzun gece”ydi.
Yelda’nýn Selim’i bilinmeze teslim ettiði o doðu gecesi…
Romanda yazar, okurunu hazin bir sona teslim etmiþti.

Okurken bir yazarýn insana dair þifreleri nasýl bu denli çözebildiðini ve üstelik bir kadýnýn bakýþýna nasýl bu kadar sýzabildiðini gördükçe þaþýrmýþ ve kitabýn sonunda þakýnlýkla sormadan edememiþti:

“Nasýl yaptýn Altan? Niye böyle yaptýn?
Heja’nýn vurduðu yetmedi mi?
Okurunu tanýyor ama hiç kollamýyorsun.”




Anýlarýn montajýna ayýrdýðý vakitten olsa gerek rolüne bir türlü tam olarak giremiyordu…
Konuþtuklarý zaten dublaj; içinin sesine bile hep bir baþkasýný giydiriyorlardý.

Ruhunun gideceði yollarý önceden tarif edenler, çalkantýlarýna sebep biçenler…
Matemine pudra serpip sevincine sufle verenler…

Seyircinin olmasý bile meçhul ve kumanda baþkasýnýn elindeyken…

Nereye kadar gidecek bakalým, diye düþündü.
Merak da ediyordu gizliden…

O denli þaþkýndý olup bitene karþý.

Yeni deðil yine olan günlerden birine uyandýðýnda saate 5 dakika fark attýðýný görerek sevindi. Sabaha mekanik bir zorlamayla baþlamamanýn garip kâr hesabýydý onunkisi…

Kalktý.
31 yaþý geride býraktýðý o sabah, yüzündeki ifadeyi merak ederek aynaya baktý.
31 yýl sonraki bu yüzde ayný kalmasýný dilediði ne olabilirdi,
bunun merakýndaydý.

‘Umudunu yitirme ki, sende ümidi olan diri kalsýn’, demiþti bir defasýnda.
‘Yaralarý ve bakýþý kendisi saðaltýr insanýn, bir baþkasý deðil’
sözünü söylediðindeyse, acýnýn ve bilmenin eþiðindeydi…

Ýþte tam da böyle bir imzaydý gördüðü; o aynanýn 31 yýllýk sabahýnda.

Düþündü.
Ýnsan en çok kalbe sýðan ve gözlere sýðýnandý dünya üzerinde.
O gün onu görenlerde, þefkat dolu bir okþayýþ býrakacaktý gözleri…

Baþkalarýnýn acýmasýzlýðýna karþý kuþandýðý yalýn kýlýç duruþunu giydi kapýdan çýkarken.
Ama örselenen bir ruh gördüðünde onu hemen alýp düþkün bir yar gibi saracak bakýþýný da unutmadý.

Sabahtý.
Erkendi.
Çok þey için…


Özlem COÞAN


Son Güncelleme Tarihi: 03 Eylül 2012 13:03

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.