Özgür olmak için nelere dikkat etmeliyiz - Ayça Þen

28 Kasým 2011 00:19  

 

Özgür olmak için nelere dikkat etmeliyiz - Ayça Þen

Geçenlerde fazla hatýrlayamadýðým bir ortaokul arkadaþýmla markette karþýlaþtým, ayaküstü konuþurken konu nereden vardý oraya bilmiyorum, “Ne geldiyse baþýma iyi niyetimden geldi, öyle iyi bir insaným ki, herkesten kazýk yiyorum” dedi.

Kültürel sýnýfýmdaki zamansýz bu âni düþüþten sonra kýzýn aðzýna iki tane çakmak istedim; yani tam “Süper bir insan olmak üzereyim; acaip sýnýf atladým, baksana bana, hiç kendimi kandýrmýyorum, yalansýz bir hayat” derken bir anda marketin cayýr cayýr “Bilmem ne ürünü bilmem ne kürekleriyle sadece bedava” anonslarýnýn arasýnda ‘iyi niyetimden gazuk yedim’ kliþesiyle baþ baþa buldum. Ýçimdeki pek de sevmediðim ama her nedense yýllardýr kendisine yaranmaya çalýþtýðým o özenti ses “Tarihi atsan atamazsýn, satsan satamaz, ortaokuldan ne aldýn ki ne bekliyorsun kuzum?” demez mi. Ona da küfürler sallayarak marketten ayrýldým. Telefonumu filan isteyen kýza “Yeni bir çevre istemiyorum, Allah selamet versin bilader” deyip yüzümü rüzgâra verdim.

Bu kýzla karþýlaþtýðýma göre, yalan hakkýnda yüzleþmem gereken daha çok þey vardý. Ýçim sýkýldý. Kendini tanýmak ne zor bir þeymiþ bilader. Kliþelerden, þartlanmalardan, koþullanmalardan sýyrýlmak, fikre, erdeme, ilkelere sýðýnmadan, sadece kendine ve hayata dýþarýdan bir gözle bakmak; ne zormuþ. Özgür olmak ne kadar sýkýntýlý, olmasý nasýl da zor bir iþmiþ!

Sakýn dalga geçmeyin ama evin arka odasýný Memo için oyun, bizim içinse meditasyon odasý haline getirdik. Sabah ve akþamlarý girip on- on beþ dakika meditasyon yapýyoruz. (Derlerdi de inanmazdým; salondaki vazoda Çingene satýcýlarýn en sevdiði Kazablanka çiçeklerinin tekini alýp burada bir vazoya koyduk, diðerleri pörsüyeli bir hafta oldu, bu oda güneþ görmediði halde çiçek dipdiri ve þahane kokuyor. E deneyin de görün.)

Meditasyon dediðim de öyle atla deve bir þey deðil; belirli bir noktaya mal gibi bakýp içini dinleme eylemsizliði. Eylemsizliði diyorum zira yargýlamadan, yorumlamadan, çözümler üretmeden öylece dinlemek: Þu anda duyduðum his nedir, adlandýrmadan sadece bakmak, dinlemek; onu deðiþtirmeye, doðrulaþtýrmaya çalýþmadan.

Geyikçi arkadaþlarýmýn “Týrýþkamurti” dediði þahane adam Kriþnamurti diyor ki “Gerçekliði bulmak isteyen kiþi koþullanýþý tamamýyla býrakmak zorundadýr.”

Bu doðrultuda meditasyonu da bir put, olmasý elzem bir varoluþ sorunu haline getirirsem bir iþe yaramaz.

Sessizlikten hoþlanýyorsam, o sessizlikle barýþýksam her þey yolunda. Ama ne zaman ki koltuktaki rahatým daha da fazla olsun ki meditasyon süper geçsin demeye, kuyruðumun etrafýnda döne döne en rahat pozisyonu yakalamaya taktým kafayý, o zaman anlýyorum ki kafamýn içi dolu ve o gün bir ezber üzreyim. Aslýnda hep böyleyim de, hikâye bu ya, sanki bazen deðilmiþ gibi gösterelim.

Bu Krishnamurti çok tatlý birisi. Batý dünyasý “Sen Mesih’sin” diyor, önüne saraylardan tutun, en deðerli arazileri veriyor, okullar kur diyorlar fakat Krishnamurti “Beni bu þekilde ele geçiremezsiniz. Öðretmenle öðrenci arasýnda bir fark yoktur, özgürlüðümü sizin verdiðiniz iktidarla yok etmem, mümkünse sadece soru-cevap yapalým” deyip kötü yola düþmekten kurtuluyor ve o meþhur baþkaldýrýsýný yazýyor:

“Her þeye baþkaldýrýyorum. Baþka insanlarýn kendilerini üzerimde yetke saymalarýna, baþkalarý tarafýndan eðitilmeye, baþkalarýnýn bildiklerini bana kabul ettirmeye çalýþmalarýna baþkaldýrýyorum. Kendim bulmadýkça hiçbir þeyi doðru kabul etmiyorum. Baþkalarýnýn benden farklý düþünmesine karþý deðilim ama onlarýn bana düþüncelerini, yaþamla ilgili görüþlerini zorla kabul ettirmeye çalýþmalarýna katlanamýyorum. Dinliyor, izliyor ama bir yandan da sözlerin yanýlsamasýnýn ardýndaki hakikati arýyorum.”

Nedense her devir ve dönemde kendine sýðýnacaðý, günahlarýný yükleyeceði ve dualarýný kabul ettireceðine inandýðý bir nevi Führer arayýþýnda olan insanoðlunun kendisine verdiði bu misyonu geri çeviriyor ve radyodan 60 bin kiþiye þöyle sesleniyor:

“Hakikat ülkesinin yolu yoktur ve ne olursa olsun hiçbir yolla, hiçbir dinle, hiçbir mezheple ulaþamazsýnýz. Ancak ýrk, ulusçuluk, din, dogma, gelenek, saný gibi koþullanmalardan kurtularak bilinçlerimizde bir dönüþüm yaþayabilir, ancak bu þekilde tam olarak zeki insanlar olup doðru eylemde bulunabiliriz. Önyargýsý ve koþullanmalarý olan bir zihin asla özgür olamaz. Ben hiçbir tinsel örgütün üyesi olmak istemiyorum; lütfen bunu anlayýn. Eðer bu amaçla örgüt kurulacak olursa, bir engel, zayýflýk, köstek halini alýr ve bireyi sakatlar, onun büyümesini, özgün biri olmasýný engeller. Oysa bu, insanýn koþulsuz hakikati keþfetmesinde bir temeldir. Þimdi baþka örgütler kurabilir, baþka birisinin sizi kurtarmasýný bekleyebilirsiniz. Ben bununla ilgilenmiyorum. Kendinize yeni kafesler örüp bu kafesleri yeni biçimlerde süslemenizle de ilgilenmiyorum. Benim tek ilgilendiðim, insaný kesin olarak, koþulsuz olarak özgürleþtirmek.”

Bu kadar net.

aycazen@yahoo.com

Taraf

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0