ARTIK TAVUS KUÞLARINA ALDANMAYACAÐIM

06 Haziran 2011 11:41 / 2078 kez okundu!

 


‘’Niye buradayým ki kalkayým artýk.’’ diye düþünüp yürüyorum Maviþehir yönüne doðru. Yaðmur birden bastýrýyor. Hiçbir önlemim yok. Anlamsýz korunmaya çalýþmak. Býrakýyorum kendimi yaðmura. ‘’Islat beni istediðin kadar!’’ diye de meydan okumalardayým.

---------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba, epeyce bir zaman oldu biliyorum. Beklettim seni.
Beni anlayacaðýný umuyorum.
Ne olur biraz dinle beni. Anlatacaklarým var sana.
Ne kadar da aptalým.
Sen dinlemez, kendini dinletirsin deðil mi? Elinde deðil.
Ama bir kez rica etsem de beni dinlesen.
Seni ihmal ettim ben. Biliyorum.

Geçen günden bahsedeyim önce... Hava rüzgarlý ve yaðmurluydu.
Bilirsin yürümeyi severim. Uzun mesafelerde aklýmdakileri süzgeçten geçirmenin en güzel yoludur.
Yol, eðer senin aklýnda düþüneceðin ve süzgeçten geçireceðin bazý þeyler varsa daha çabuk biter.
Ne zaman o kadar yolu yürüdüðüne þaþar kalýrsýn.

Severim Bostanlý sahilini.

Uzun yýllar Güzelbahçe kýyýlarýndan Karþýyaka, Bostanlý sahilini gece ýþýklanmýþ haliyle seyrettim.

Nedenini bilemediðim garip bir tutkuyla dalýp gittim ýþýklara.
O ýþýklarýn hepsi sanki akar ve Bostanlý iskelesi önünde ve tam arkasýna gelen bölgede düðümlenir, yükselir ve oradan tekrar Körfeze doðru akar, Körfez üzerinden bana doðru sürüklenirdi.
Bir anlam veremezdim, ama çok derin bir haz duyardým.
Geç saatte uykuya dalmak üzereyken bana doðru gelen ve içime akan o huzmelerin etkisiyle kýsa bir süre uykum kaçsa da,
Kendimi ona teslim ettiðimde, o da beni yavaþça uykuma teslim ederdi.

Bir anlamý varmýþ. Þimdilerde tabi seni ihmal etmem için bir neden olmasa da, bu sahilde olmak varmýþ ve derin bir içsellikle de güzellikleri yaþamak, dersler almak.

En ýslak günlerde bile yaðan yoðun yaðmurdan sonra ne yapýp edip yüzünü gösteren ve artýk batmaya hazýrlanan güneþi, bu sahilden izlemek, gece ýþýklarýndan farklý olarak gün ýþýðýnýn huzmelerinin yarattýðý farklý enerjileri de hissetmek varmýþ.

Yürüyordum iþte. Hýzlýydý adýmlarým. Kapalýydý hava ama yaðmur yoktu. Þemsiye de almadým yanýma. Sadece þapkam vardý baþýmda.
Ýskeleye kadar yürüdüm. Kalabalýk deðildi. Hava kapalý olduðundan sanýrým. Hafiften terlemiþtim.

Biraz oturdum iskelenin dýþýndaki kanepelerde. Oturunca daha bir yorulduðumu anladým. Nefes aldým derince.

Biraz detaya girdim farkýndayým. Ne yapayým seni biraz yumuþatmak ve dinlemeye ikna etmek amacým. Bu kez dinle beni ne olur.
Son bir gayretle ben de seni dinleyeceðim. Elime alacaðým seni
Burgularýn dönmüþ farkýndayým. Tellerin de gevþemiþ.
Söz sana; hepsini düzeltip, akort edip, þiþ karnýný göðsüme dayayýp, çok sevdiðin siyah mýzrapla tellerine dokunacaðým.
Kýzma ne olur! Dedim ya, farkýndayým seni çok ihmal ettiðimin.

Ben de seni dinleyeceðim ve seni üzmeyeceðim artýk.
Tellerine vurdukça mýzrabý, parmaklarým da dolaþacak sapýnýn üzerinde, parmak uçlarým öylesine dolaþacak ki tellerde, en güzel ezgileri bulacak tam da yerinde.

Tavus kuþunu bilir misin? Gördün mü hiç sen Tavus kuþu?

Görmemiþsindir eminim. Ben gördüm. Süslü bir kuþtur.
Bir hata yapma, o kuþun süslüsü erkek olanýdýr.
Kuyruðu kapalýyken fazlaca bir güzellik yoktur görüntüsünde.
Aklýna esip de þöyle bir açtýðýnda yelpaze gibi kuyruðunu, deðiþik bir görüntüsü vardýr. Hoþuna gider yani. Bir tablo gibi oluverir.

Bazen de öylesine öter ki, çok uzaktan duyarsýn sesini.
Öyle ki sinirlenip aðzýna geleni söylemek isteyen bir insan gibidir. Neyse, nerden geldi aklýma bu tavus kuþu bilmem.
Ama dur! Hatýrladým galiba, Geçen gün kahve falýmda çýktý evet...
Kahve falýmda.
Bir sembol, galiba birisini betimliyor.
Üzerinde durmadým.

Fazla oturmadým iskelede. Günlerden pazardý. Karþýda büfe. Yanda çiçekçi. Onun yanýnda da simitçi.

Oturduðum kanepeye yakýn gazete satan adam.

Ben oturduðum sürece ne çiçekçi, ne simitçi, ne de gazete satan adam satýþ yapmadýlar.

Büfe de biraz hareketlilik vardý. Aklýmda düþüncelerin hýzla akýþýna izin verip bir nokta da kalmamaya dikkat ediyorum. Böylesi daha iyi geliyor. Rahatlýyorum.

Çok yukarýdan sanki yaðmurun geldiðini anlamýþçasýna martýlar sürü halinde denize doðru geçtiler. Baþýmý kaldýrýp baktým onlara.

Sevdiðim þehir! Ey Ýzmir! Burada mýsýn? Yaným da mýsýn? Ýçimde misin? Sen dinle bari beni. Ut’um bana kulak vermiyor.

‘’O Tavus kuþu kadar deðerim yok yanýnda’’ demelerde.

‘’Seni sürekli bekledim gelip beni okþaman için. Tellerime dokunup özlediðim mýzrapla beni buluþturman için. Bak tellerim ne halde! Daðýldým. Ses vermeyi, sesimi dinletmeyi isterken, sen beni susturdun.’’ diyerek sitem etmelerde bana.

‘’Niye buradayým ki kalkayým artýk.’’ diye düþünüp yürüyorum Maviþehir yönüne doðru. Yaðmur birden bastýrýyor. Hiçbir önlemim yok. Anlamsýz korunmaya çalýþmak. Býrakýyorum kendimi yaðmura.

‘’Islat beni istediðin kadar!’’ diye de meydan okumalardayým.

Ne olur anla beni, söz veriyorum. Yine eski günlerdeki gibi seni gözümün önünden ayýrmayacaðým.
Seni çok seveceðim. Seni dinleyeceðim.
Her gün seni elime alýp parmak uçlarýmý gezdireceðim klavyende, seni okþayacaðým.
En güzel ezgileri sende arayacaðým.
Ve de artýk söz ki söz sana;
Tavus kuþlarýna aldanmayacaðým.

***

Sultani Yegah Þarký / (Güfte:H.M. Ebcioðlu- Beste: Cevdet Çaðla)

Kaçýncý faslý bahar bu, solar gider emelim.
Tadýlmadan nice yýllar geçer, budur halim.
Çiçeklerin bana dal dal uzansa, deðmez elim,
Ben iþte böyle bir aþkýn esiriyim güzelim.

***


Özdener GÜLERYÜZ

03.06.2011

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.