Siyasete dair

25 Ağustos 2013 17:57 / 1670 kez okundu!

 


Bir süredir fırsat bulup yazı yazamazken gündem tüm hızı ile değişmekte ve bizler hızla sıradaki gündeme kilitlenip, bir tanesi üstüne konsantre bile olamıyoruz.

Kısa kısa yorumlar;

CEMAAT –ERDOĞAN KAVGASI: Yazarlar vakfı'nın kendi sitesinden yaptığı açıklamalar ile günyüzüne çıkan hükümet – cemaat çekişmesi aslında detayları dikkatli analiz edenler için yeni bir gündem maddesi değil. Öncelikle şunu ortaya koymak lazım; Cemaat AKP'den bağımsız kendini ideolojik olarak partiler üstü gören ve her dönemin iktidarı ile ilişkilerinde mesafeli ve iyi ilişkilerini korumayı başarmış bir harekettir. Cemaat uzun vadeli bir hareket planı içerisinde hareket etmiştir. Devletle çatışarak değil devlet içinde çalışarak mensuplarını karar verici mekanizmalara getirtmiştir. Dönüşüm devrimle değil evrimle olmalıydı. Pahalı ve zaman alana bir süreçti ama işe yaramıştı. AKP döneminde cemaatin bu kadar çok ön plana çıkma nedeni cemaatin özellikle devlet bürokrasisinde mensuplarının önemli koltukları ele geçirmesi sonrası devletin kaderine yön verebilecek adımları atmasından kaynaklıdır. Ama burada unutulan şuydu AKP ile cemaatin üzerinde uzlaştığı politikalarda herhangi ikilik yokken, bir süre sonra görüldü ki cemaat hükümet güdümünde hareket eden değil bilakis hükümete bile kafa tutabilen bir güç haline gelmiştir. MİT soruşturması aslında kendisinin ifade ettiği gibi doğrudan başbakanı hedef alan bir hamleydi. Diyorlarki teknik olarak başbakan ifadeye çağrılamazdı dokunulmazlığı vardı. İyide önemli olan o değil ki önemli olan MİT müşteşarının olası savcılığa intikali sonrası basına sızdırılacak ifadeler sonrası meydana gelecek itibarsızlaştırma ve kamuoyunda yaratılacak kuşkunun başbakana vereceği zarardır. Başbakanın MİT müşteşarını ifadeden kaçırmak adına aleltecel meclisten geçirdiği yasayı zamanında en fazla eleştirenlerden biri benim. Zira MİT mensuplarının yargılanmasını Başbakanın iznine bağlamak ileride kötü niyetli başbakanların MİT üzerinden geçmişin karanlıklarında kullanılan ölüm timlerini yaratmasına ve bu timlerin yargı dokunulmazlığı çerçevesinde demokrasiyi katletmesine yol açar. İleri demokrasiden bahsediyorsak yargısal dokunulmazlığı olan zümre yaratamazsınız. Ancak şuda ayrı bir gerçek eğer siz siyasi iktidar yada cemat görünümlü güç odaklarının güdümünde bir yargı yaratırsanız bugün kullandığınız yargı yarın sizinde başınızı yakar. Bu nedenle evrensel normları ortaya koyup akıl ve hakkaniyetle hareket edilmeli.

Cemaat ile ilgili görüşlerim bellidir. Hizmetin amacı eğer insanlığa hizmetse bunun idari ofisi Amerikada olmamalıdır. Eğer siz bunu yaparsanız insanlarda dünya genelindebu kadar yaygın bir dağıtım ağının ve mali gücün CIA izni olmadan mümkün olmadığını dile getirirler. Cemaat ABD ve İsrail ile olan ilişkilerde uzlaşı ve uyum kelimelerini çok kullanıyor ve bugüne kadar bu 2 ülkeye karşı keskin bir çıkış bugüne kadar görülmedi. Cemaatin batıcı tavrı modernite anlamında olumlu iken, yurdun ideolojik kanallarının bu 2 ülke eliyle manüpüle edildiği izlenimi uyandırıyor. Tayyip Erdoğanın 3.döneminde güç kaybeden cemaatin Abdullah Gül eliyle siyasi iktidara ortak olma hırsının beyhude bir çaba olacağı fikrindeyim. Gerek AKP içinde farklı oluşumlar, gerekse merkez sağ içinde alternatif bir parti yoluyla AKP'deki emanet merkez sağ oylardan bir kısmını devşirme çabalarının görüleceği bir sürece giriyoruz. Ancak ben cemaat – Erdoğan kavgasındakaybedenin cemaat olacağını düşünüyorum. Zira Erdoğan'ın gücü karizması kadar devlet olanaklarına da sahip olmasından geliyor. Cemaat'in özellikle son dönem yargı eliyle yaptığı bazı operasyonların cemaati zor durumda bırakacak bir sevimsizlik yarattığını düşünüyorum. Cemaat medyasının taraflı ve ısmalarlama haberlerinin artık toplumda karşılığı olmaması bunun en büyük göstergesidir.

DIŞ POLİTİKA:
Mısırda Türkiyenin duruşunu eleştirmek haksızlık olur. Ben AKP'li değilim ama demokratım. Ve sizlerde demokratım diyorsanız seçilmiş bir cumhurbaşkanaının darbe yoluyla görevden alınmasına karşı çıkmalısınız. Evet ülke olarak Mısır'da duruşumuz bize parave dostlar kaybettiriyor ama vicdanlarımızda en azından olması gerekeni yapıyoruz. Mısırda askeri darbeye hayır demokrasinin yeşertilmesine evet. Suriye'ye gelince orada biraz duralım. Suriye ile Mısır aynı değil. Suriye'de düne kadar dost iken bugün kim olduğu belli olmayan grupların sözde muhalif özde paralı militanların Suriye'de savaşına destek oluyorsanız orada ben karşı çıkarım. Esad katliam yapıyor deniyor ama oradan tarafsız kaynaklardan gelen haberler bambaşka şeyler söylüyor. Suudi Arabistan, Katar gibi Amerikan piyonu rejimlerin paralı askerleri eliyle özgürlükmü getirceksiniz Suriyeye. En son Kimyasal katliam yapıldı deniyor ama kaynaklar Rusyanın elinde kimyasal silahı muhaliflerin kullandığını gösterir uydu resmleri olduğunu söylüyor. Eğer gerçek buysa ve muhalifler Esadı devirmek için yabancı desteğini meşru hale getircek bir tuzak kuruyorlarsa biz Türkiye olarak bu tuzağa düşmelimiyiz. Saddamın elinde kitle imha silahı olduğu yalanı ortaya çıkana kadar Irak'ın altını üstüne getiren Amerika'nın piyonları eliyle karıştırdığı Suriye'de bize düşen tarafsız bir duruş sergilemk olmalıdır.

EKONOMİ:
Tehlikeli ve sonu belirsiz bir sürece giriyoruz. Cari açığı yüksek bir ülke için en büyük risk her zaman sürdürülebilir bir yabancı para akışını ülkenize kanalize ediyor olma durumudur. Bunu bazen yüksek faizle, bazense siyaseten ülkenizin ruhunu satarak yapmıycağı şeyleri piyon gibi yaptırtarak sağlarsınız. Suriye siyaseti nedendi? Neden Mısıra tepki veren Türkiye Suudi Arabistana tepki vermedi. Çünkü hepimiz biliyoruzki bu ülkenin ekonomisi felce uğratma sadece 1 hafta sürer. Büyümesi tamamen ithalata dayalı, sermeye birikimi olmyan, para biriktiren değil borçla sefa süren bir toplumsal yapı sizi çok cesur yaptırmaz. Seçimler öncesi eğer bu ülkede iktidar alternatifi yartılmak isteniyorsa yabancılarca, bunun yolu tabiiki ekonomideki istikrarsızlıktan gelecek. Bu nedenle haracmalarınızı seçim sonrasın erteleyeceğiniz, birikimlerinizi arttırma amacı güdeceğiniz bir döneme giriyor gibiyiz.

İZMİR'DE YEREL SEÇİMLER: İzmir'de CHP içinde yerel ölçekteki aktörler değil doğrudan genel merkezde karşılığı olan insanların aday gösterileceği bir süreç yaşayacağız. Ben Aziz Kocaoğlu'nun aday gösterileceğini düşünmüyorum. Bir kere genel merkez şunun farkında İzmir'i son yerel seçimlerde alan Aziz Kocaoğlu değil, gavur İzmir çıkışıyla İzmir'i CHP'ye hediye eden Başbakan Erdoğan olmuştur. Bu seçimlerde de ben CHP'nin rahatlıkla kazanacağını düşünüyorum ancak kazanan ismin Aziz Kocaoğlu olmayacağı aşikar. Nedenmi Kocaoğlu Yüksel ikilisinin yönettiği İzmir siyasetinden tek bir ismin bile son kongrede MYK listesine girmemesi sizce açık bir işaret değilmi? Hizmet tarafında verimli bir başkanlık yapmayan, kadrolarını yetkin olmayan insanlardan kuran, sinirlerine hakim olmayıp partiyi son genel seçimler öncesi Susam ile olan kavgasıyla zor durumda bırakan Kocaoğlu'nunda emeklilik hayatını yadırgamayacağını düşünüyorum.

Ben ilçeler dahil adaylıklarda pek çok yeni ismi göreceğimizi düşünüyorum. Bence mevcut başkanlardan yeniden aday gösterilecek isimler şehir merkezinde Bornova, Balçova, Gaziemir ve Narlıdere belediye başkanları olur. Karşıyaka'da Cevat Durak son dönemini yaşarken, Konak'ta Hakan Tartan zaten zoraki oturduğu koltuğu çok daha güçlü bir koltuk mile değiştirme arayışında olduğunu defalarca belli etti. Bayraklı'da Hasan Karabağ kendisi bile aday gösterilmeyeceğini biliyordur. Karabağlarda tescilli Önder Sav'cı Sıtkı Kürüm'ün genel merkez yöneticileri nezdindeki lobisi adaylığı için yetmeyecektir. Bucada kavgası eksik olmayan Ercan Tatı'da özel sektördeki mesleğine geri dönebilir. Çiğlide meclis oyunları ile başkan olan Metin Solak seçim yoluyla başkanlığı şimdiden unutabilir çünkü aday gösterilmez. Tabii bunlar benim kişisel fikirlerim bakalım zaman kimi haklı çıkaracak.

Başka bir yazıda daha uzun ve derinlemesine analizler yapmak üzere sevgiler.

Adaylar kimmi olur? Bilmiyorum. Ama CHP'de güçlü aday çıkmazsa ben Buca'da banko AKP alır diyorum. Karabağlar, Bayraklı, Gaziemir ortada. Konak, Bornova, Karşıyaka , Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe CHP için cepte diyorum.


Ömer KARAKUYU


25.08.2013

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.