POSTMODERNİZM

09 Mart 2018 11:07 / 1484 kez okundu!

 

 

Sokrates “kimse bile bile kötü değildir. Kötülük bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir” der. Spinoza buna iki bin yıl sonra katkıda bulunarak şöyle der: “İnsan özünü anlamadığı şeylerin esiri olur.” Bu dönemde siyasetten düşmanlıklar yeniden tavan yaptı. Bana göre bunun temeli insanımızın yine özünü anlamadığı şeylerin esiri olmasında.

Neden siyasetten düşman üretiyoruz? Çünkü siyasetin ne olduğunu anlamaya çalışmaktansa, yüzeyselliği ve retoriği öne çıkarıyoruz. Bunu siyaset zannediyoruz. “Bak bir imam ne demiş” diyerek İnternette bulduğumuz bir görüntüyü siyaset zannedip diğer arkadaşlarımıza mail olarak gönderiyoruz. Bu siyaset filan değil, aslında basit bir sığlıktan öte bir şey de değil. Bu açıdan her geçen gün siyasetten düşmanlık kapasitemizi artıracağımıza, öncelikle varlığı anlamaya çalışma kapasitemizi artırmaya gayret göstermeliyiz. Üslubumuzu değiştirmeye çalışmalıyız. Çünkü siyasetin temeli insanın yapısı ile bire bir ilgilidir. Mesela Marksistler ve anarşistler (liberallerden kopuş nedenlerinden birisi de budur) insanın öz olarak iyi olduğunu ele almışken ana siyasal akım olan liberaller bu konuda kuşkuludur. İşin tuhafı dindarlar da bu alanda kuşkuludurlar. Kısaca siyaseti derinlikli anlamak için temelde varlığın ne olduğu üzerine oldukça uzun okumalar yapmalıyız. Bu açıdan ben günlük siyasetin dışında yazmaya gayret göstereceğim. Varlığı anlama çabasında 3 temel dil kullanılmaktadır. Bunları felsefe, bilim, sanat olarak ortaya koyabiliriz. Bu açıdan önemli gördüğüm günümüzde moderni aşma çabalarının içerisinde toplanılmaya çalışıldığı postmoderni bilgim yettiğince anlatmaya gayret göstereceğim.

Modern ilk defa Roma da 5. Yüzyılda kullanılmış olsa da günümüzü anlatması açısından Rönesans ile birlikte başlayan dönemlerde dinden (geleneksel kültürden) bağımsızlaşma süreci olarak ortaya koyulmaktadır. Postmodern ise her şeyin gelip geçici olduğunun alaycı bir şekilde kabul edilmesi ve moderni aşma çabalarıdır. Ancak bu genellemede kalamayız. Gündelik yaşam ile postmodernin işaret ettiklerini gözlemleyerek onun etkilerini değerlendirebiliriz. Bunun için postmodern bakış açısının  maddeler halinde açmalıyız diye düşünüyorum.

Postmodern düşüncede biçim içerik tartışması söz konusu olduğunda vurguyu içerikten biçime ve üsluba doğru kaydırır. Postmodern sanatla gündelik yaşam arasındaki sınırları silme, elit ve popüler kültürle sanat biçimleri arasındaki geleneksel ayrımları aşma isteği ile seçkinleşir. Sanatsal üretimin özgünlüğüne karşı çıkar. Bu alanda dahiliğe de karşı çıkar. Postmodernizm modernizme şiddetle karşı çıkmaya karakterize olur. Rastlantısallığa önem verir. Küresel anlamda kucaklayıcı bütün dünya görüşlerine itiraz eder. Felsefenin insana temin edebileceği daha geniş ve derin görüşler bilgisine şiddetle itiraz eder. Değişmez bir evrensel akıl yerine çeşitli akıllardan bahseder. Tarihsel İlerleme düşüncesine karşı çıkarken tarihe düşük bir statü atfeder. Siyasi genel teorinin asla masum olamayacağını düşünür. Teori ve hakikat kavramlarına şüpheyle bakar. Postmoderizm demokrasi için temsili sahtekarlık olarak niteler. Postmodernizmin negatif anlamda tüketim toplumu söylemi vardır. Postmodernizm her türlü başkaldırışı kutsama eğilimindedir.

Tabi istek gelirse bu maddeleri de tek tek açarak konuyu genişletebiliriz. Mesela Türkiye’deki siyasi düşmanlığın temeline inildiğinde bana göre görülecek yegane şey, Türkiye modernleşmesinin ilk dönemden bugüne kadar ortaya koyduğu tarihsel ilerleme (ilericilik gericilik) fikrinin özellikle elitlerde oldukça derin zuhur etmiş olmasıdır.

 

Nihat ÜSTÜN

09.03.2018

 

Son Güncelleme Tarihi: 13 Mart 2018 13:10

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.