DARBE VE ÝÇSAVAÞ ÜZERÝNE

14 Mayýs 2020 16:47 / 1721 kez okundu!

 


"Teröristler devletin savcýsýný odasýnda öldürüyorlar. Ve diktatörlük bayraklarýný odaya asýp savcý katlinin fotoðraflarýný çekip sosyal medyada paylaþýyorlar. Kendilerini kahramanlaþtýrarak bunu, güya özgürlük adýna, devlete/otoriteye karþý mücadele olarak nitelendiriyorlar. Bir müzik topluluðu da siyasi cinayeti yapan teröristlere övgüler düzecek ve hakime haným da bu teröristleri övenleri övecek, bunun adýna da özgürlük diyeceðiz. Böyle özgürlük olmaz"

 

****

 

DARBE VE ÝÇSAVAÞ ÜZERÝNE 

 

T. Hobbes, 17. Yüzyýlda çocukluk döneminde Ýngilterede yaþanan iç savaþýn korkunçluðunu gördüðü için daima tedirgin bir hayat yaþadý ve ünlü "Ýnsan insanýn kurdudur" sözünü söyledi. 

Bu açýdan insanlarýn çok daha saðduyulu olmasý gerekir. Sevda Noyan'ýn sözlerini mutlaka kýnamalýyýz ve kýnýyoruz. Oldukça provakatif de buluyoruz. Ama ya CHP il bþk. C.Kaftancýoðlu’nun "Seçimle ya da baþka biçimde gidecekler" sözüne ne diyelim? Canan haným üstelik bir de partiyi temsil ediyor. CHP resmi yayýn organý Halk TV spikeri Ayþenur Aslan “AKP’ye karþý silahlý ya da silahsýz mücadele edilmeli" diyor. Bu ülkede hep birlikte yaþýyoruz ve artýk bu gibi söylemlerden sakýnmalýyýz. Bu tip sözlerle oyun olmaz. Ýzmir’de bir hakimin “teröristi övenleri övmesi” de baþka sorun. Bir de bunu özgürlük retoriðinle taçlandýrdýn mý her þey halledilmiþ olur sanýlýyor. Yani özgürlük kavramý da bir ölçüde her kapýyý açan araç haline getiriliyor. Ki bu retoriklerle sanki insanlarý öldürme özgürlüðü de usul usul demokrasinin içine sokulmaya çalýþýlýyor. Teröristler devletin savcýsýný odasýnda öldürüyorlar. Ve diktatörlük bayraklarýný odaya asýp savcý katlinin fotoðraflarýný çekip sosyal medyada paylaþýyorlar. Kendilerini kahramanlaþtýrarak bunu, güya özgürlük adýna, devlete/otoriteye karþý mücadele olarak nitelendiriyorlar. Bir müzik topluluðu da siyasi cinayeti yapan teröristlere övgüler düzecek ve hakime haným da bu teröristleri övenleri övecek, bunun adýna da özgürlük diyeceðiz. Böyle özgürlük olmaz olsun! Öldürülen halktan kiþiler -mesela çocuðunuz- olduðunda da bunlarý alkýþlayýn da görelim. O zaman da özgürlüklerden bahsedin...

Eagleton, bir anlatýsýnda “Ýnsan þiddetten kaçmak yerine þiddete alýþýr. Uyum saðlamakla ünlü homo sapiens, þiddetle birlikte yaþamayý hemen öðrenir ve çok geçmeden bundan doyum saðlar” diyor. Belki biraz da buralarý tartýþmamýz gerekiyor...

Devlete ve otoriteye bütünüyle karþý çýkan anarþizm sýradan insanýn bilincine deðil içgüdülerine dayanýr. Bu hakime hanýmýn da özgürlük (güya) bilinci malesef solun çocuksu bakýþýndan oluþmuþ :(

Bir zamanlar terörist CHE’yi de bu zihniyet, özgürlük sembolü yaparak ikonlaþtýrmýþtý. Adam devrim (güya) sonrasý 100 tane teslim olmuþ (köylü çocuðu) askeri, kafalarýna kurþun sýkarak bizzat infaz ederken "devrim kanla yazýlýr" diyordu. Oysa bu askerler devletin verdiði emre göre hareket ediyordu ve sonuçta teslim olmuþlardý. Halen CHE özgürlük sembolüdür ve bir tane bilinç ve insanlýðýn düþünce tarihi ile ilgili kitabý ve yazýsý yoktur. Dolayýsýyla onu sloganlaþtýrýp, ikonlaþtýran zihniyet kendini özgürlükçü  addedebiliyor... Bu yüzden iþimiz zor.

 

“Devleti küçült, bireyi büyüt”

T. Eagleton “kötülük, kendisini insan varoluþunun karmaþýk yapýsýndan kliþe doðmalar ve ucuz sloganlarla korur” diyerek konumuza güzel bir özet vermiþ.

Bunlarla birlikte devleti küçültüp bireyi büyütmek gerekir gibi anarþizm artýðý bir fikir hasýl oluyor. Bu yola liberaller de kýsmi  olarak adýmlar atýyor ama bu yol çýkmaz sokaktýr. Siz bir tezi ortaya atarsýnýz ama o tezin ulaþtýðý yeri göremezsiniz. Mesela Norveç’e bakarak Pakistan’a hüküm veremezsiniz. Bu yüzden “liberalizm ile anarþizm akrabadýr” denmektedir. Devlet küçültülerek bazý yerlerde birey büyüyebilir ama bazý yerde devlet küçültüldüðünde birey de küçülür ve kaos hakim olur. Dolayýsýyla bu teori her kapýyý açan anahtar deðildir. Birey önemlidir ama devlet de önemlidir. Gerçekler bu kadar yalýn. 

Ayrýca  devlet tarafsýz filan olmamalýdýr. Demokratik devlet, düzeni saðlamak için taraflý olmalýdýr ki bireyler huzur içinde yaþayabilsin. Devletle özdeþleþtirilen otorite de her zaman olumsuz bir þey deðildir. R. Senett "sadakat, otorite ve kardeþlik baðlarý  olmadan hiçbir toplum ve kurum iþlevselliðini uzun süre  koruyamaz" demektedir. Sol, genellikle yapýlandýrmasýný ‘otoritenin yok olmasý’ fantazisi üzerine  kurmuþtur ve bu, çocuksu bir algýdýr. Freud bunu þöyle anlatýyor "iktidar düþmanlýk ve otorite mücadelesinin ardýnda, çocukluk döneminde biçimlenen, yetiþkinlik döneminde süren iktidarýn ne olmasý gerektiðine dair arkaik imgeler yatar. Bu durumda yetiþkinler olarak bizler bir zamanlar hayatýmýzda olmuþ olaný yorumlarýz.” Yani evimizdeki ebeveyn otoritesinin önemini de görmemiz lazým, ki bunu ancak olgunlaþtýðýmýzda görebiliriz.

Devlet erdemler etiðini  savunmalý ve anlatma gayretinde olmalýdýr. Devlet tarafsýz kaldýðýnda ve ahlaki açýdan sadece yasalarý uygulama gayretinde olduðunda ve baþka hiçbir þeye karýþmayan bir mekanizmaya dönüþtürüldüðünde birey ahlaki açýdan güçlenmiþ mi oluyor? Bu durumda birey kendi baþýna her zaman ne yapacaðýný bilir demiþ oluruz. Böyle olunca saðlýklý bir toplum mu oluþuyor? Modern toplumun strüktürüne  baktýðýmýzda böyle bir þey göremiyoruz. Norveç ile Pakistan arasýndaki fark sadece devletin küçültülmesi meselesidir de diyemeyiz. Çünkü Norveç’teki toplumsal yapýnýn daha iyi organize olup suç oranýnýn düþük olmasýnýn ardýnda yatan gerçek, ulusal gelirinin 40 bin € olmasýdýr. Yani olaðan halin görüntüsüdür. Olaðanüstü halde Norveç’in de ne gibi tedbirler alacaðý belirsizdir. Bu noktada klasik liberaller bütün meseleyi devletin küçültülüp birey özgürlüðünün büyütülmesine baðlamaktalar. Ve teorilerini Kuzey Avrupa’ya uygun kurgulamaktalar.

Oysa Ortadoðu’da, Afrika’da, Asya’da durum bambaþkadýr. Filozofun dediði gibi bizler “kendi gemilerini tersanede parçalarýna ayýrýp, onu yeniden inþa edemeyip bunu açýk denizde yapmak zorunda kalan denizciler” gibiyiz. Dolayýsýyla bizlerin aklý, devleti bir Norveçliden farklý görmek zorundadýr. Bu yüzden küreselleþmek ve her yerde devleti ve toplumu ayný düzene sokmaya çabalamak iyilikler getiremiyor. Örnek Irak'týr.

 

Özgürlük, kategorik devlet karþýtlýðý olmamalýdýr

Mesela “halkýn bilinçlendirilmesi”, “halkýn kurtarýlmasý”, “barýþ”, “özgürlük” kavramlarý bu kliþelerin baþýnda gelir. Bu kavramlarý daha çok sol kesim büyük bir gürültü ile kullanmaktadýr. T. Eagletonun dediði gibi, takdire þayan özgürlük, adalet nosyonlarý; gökyüzünden yeryüzüne, ideolojik düzeyden politik toplum düzeyine iner inmez amansýz bir mantýk uyarýnca kendi karþýtlarýna dönüþüyor. Bu da insanýn ikiyüzlülüðünün yansýmasýdýr.

Bakýn batý PKK’ye binlerce týr silah gönderiyor. Bununla da bizim devlet mücadele ediyor. Devletler, bireyler gibi malesef kendi çýkarlarý doðrultusunda hareket ediyorlar. IRA terörü sýrasýnda Almanya da IRA’ya gemiler dolusu silah gönderiyordu. Fransa da ETA terörünü destekliyordu. AB’nin oluþturulmasýnýn bir nedeni de bu tip çýkar savaþlarýnýn pratik alandaki savaþlara dönüþüp ekonomik kayýplara neden olmamasýydý. AB ancak böylelikle içte barýþý saðlayabildi. Ancak içte saðlanan bu barýþ ortamý þimdi de ne yazýk ki dýþta (batý dýþýnda) þiddet ve çatýþmalara dönüþtürülüyor... 

Bu yüzden ülkemizin birliðinin ve dirliðinin ve demokrasisinin kýymetini bilmemiz gerekir. 

T. Eagleton þöyle diyor:

"Ýnsanlar arasýnda özgürlük, karþýlýklý olarak birbirine karýþmama uygulamasýdýr. Bu da yavaþ öðrenilen, hýzla unutulan ender bir beceridir. Bu negatif özgürlüðün amacý, insanlarýn rasyonel varlýklara evrilmesini teþvik etmek veya kendi kendini yönetmesini saðlamak deðil, insanlarý birbirinden korumaktýr.” 

 

Nihat ÜSTÜN

13.05.2020

 

Son Güncelleme Tarihi: 14 Mayýs 2020 19:44

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.