Fetvayý kalbinden al!

09 Aralýk 2012 23:09 / 1597 kez okundu!

 


Hayattan epey ‘yaþ’ almýþ bizlerin bir çocukluk yurdu var. Bu yurttan biliyoruz ki çocuklar her zaman masum deðiller, zalim olduklarý halleri de bulunuyor. Çok iyi hatýrlýyorum. Anne veya babamýn kardeþlere pay ettiði bir þeyler olurdu. Bu bazen þeker, bazen de mevsimin ilk meyveleri…

Ben payýma düþeni hemen yemez, bekletirdim. Benden büyükler veya küçükler paylarýný bitirdiklerinde kendiminkini gösterir, kýskandýrýrdým. Onlar kendilerinkini yemiþ bitirmiþ olsalar da yemeyip beklettiðime göz koyarlardý. O an onlarýn sahip olmadýklarý bir þeye sahiptim. Bu bana bir ayrýcalýk verirdi. Almak isterlerdi elimdekini. Kaçardým. Ne yer ne de onlara verirdim. Onlar öylece bakarken ben yavaþtan kendiminkini yemeye koyulurdum. Hasetle bakar, aðýzlarýnda biriken suyu yutkunmakla kalýrlardý. Aðzýmdakinin tadýna kardeþlerimin yutkunuþlarý eklerdi. Ki bunu yapan her zaman ben olmazdým, bazen de bana yapýlýrdý bu.

Türkiye’nin son otuz yýlýný kan ile inþa eden, ülkenin her bir insanýna ve tarafýna aðýr bir acý bulaþtýran ‘kirli savaþ’a son vermek, ülkenin mutsuzluðunu gidermek, kansýz bir tarihe baþlangýç yapmak adýna konuþmaya/tartýþmaya baþladýðýmýz ‘Yeni Türkiye’ye itirazlar bana bu çocukluk hallerimizi hatýrlattý. Epey gecikmiþ bu tartýþmaya, adaletin tesisine aðýzlarýný doldurarak küfreden insanlar çocuk deðiller ama, hiç þüphesiz zalimler. Farkýndalar mý bilmiyorum. Adýna Türkiye dediðimiz ailenin ebeveyni/kurucusu her ne ise adaletli olamamýþ, kimi çocuklarýný paydan mahrum býrakmýþtýr. Bu çocuklar paylarýný erkenden yiyip bitirmiþ deðiller. Hissettikleri de, payýný önce gizleyip sonra göstere göstere yiyen kardeþin hissettirdiði þeye benzemiyor. Bunlar daha baþta paysýz kalmýþ çocuklardýr. Ki bunlar ülkenin Müslüman olmayan gruplarýdýr, Sünniliðin dýþýnda bir yorum paylaþan Alevi nüfustur ve her halleriyle görünür olan Kürtlerdir. Türkiye’nin ebeveyni, kurucu ruhu bunlara hem paydan bir þey vermemiþ, hem de kendilerinden paydan paylanmýþ gibi hissetmeleri istenmiþ.

Türkiye, paydan nasiplenmemiþlerin iç geçirerek ve yutkunarak yaþadýklarý bir ülke. Ýç geçiren mutsuz çocuklarýn ülkesi. Ülke yürek burkan bir tarihe sahip. Paysýz kalmýþ çocuklar itiraz dahi edememiþ, sadece yutkunmuþlar. Ailenin ayrýcalýklý evladýna benzedikleri, bu evlatmýþ gibi göründükleri kadarýyla kabul görmüþler. Türkiye, çaðdaþ görünümlü Sünni Müslüman Türklerin yurdu olmuþ. Müslüman olmayanlar, Sünniliðin dýþýnda duranlar, Türk olmadýklarýný söyleyenler ülkenin kötücül yüzleri olarak iþaretlenmiþ. Kötücül, bir þekilde giderilmesi gereken lekeler...

Biz þimdilerde bu ‘leke’lere ‘ülkenin zencileri’ diyoruz. Kendince inanamayan, hissedemeyen ve yaþayamayanlar yani… Bunlar ‘Türk’çe inanmaya, hissetmeye, yaþamaya ve konuþmaya zorlanmýþlar. Çaðdaþ görünümlü Sünni Müslüman Türk kendince olaný yaþamanýn huzuru içindeyken onlar kendilerine ait olmayan bir libasýn içinde huzursuz kalmýþlar. Ve ne yazýk ki ülkenin ayrýcalýklý evlatlarý böylesi haksýz bir paylaþýma çok da itiraz etmemiþler. ‘Bu paylaþým hakça deðil; kalbimize ve vicdanýmýza aðýr geliyor. Payýmýza düþenin aðýrlýðý bizi eziyor.’ diyenlerin varlýðý net deðil. Çaðdaþ görünümlü Türk kardeþler mevcut paylaþýmý olmasý gerekenmiþ gibi kabullenmiþler. Öyle istenmiþ, onlar da buna iman etmiþler. Bu yüzden ülkenin Müslüman olmayan yüzleri, Alevileri ve Kürtleri, ‘Standart Türk’ için ‘daha fazla þey isteyen’, dolayýsýyla huzuru ve sükûneti bozan unsurlar olmuþ.

Çocukluk yurdunun çocuksu zalimlikleri anlaþýlabilir bir þeydir. Bunu büyüklüðe taþýmak, ülkenin büyük fotoðrafýnda yaþanýr kýlmak ise adaletin ruhuna ihanettir. Peygamber bir hadisinde, ‘Fetvayý kalbinden al!’ der. Çeliþkiye düþtüðünde, tercihte kararsýz kaldýðýnda, tercihinin sýhhatini sorguladýðýnda kalbine dön bak, vicdanýna yönel demek bu… Biz araçsallaþmýþ aklýn türlü oyunlarýndan kalbimize yönelerek, vicdanýmýza danýþarak kurtulabiliriz. Hayatta verdiðimiz pozlar, aldýðýmýz kararlar, karþý çýktýklarýmýz ve taraf olduklarýmýz kalbimize ve vicdanýmýzda nasýl görünüyor? Ýyi beslenmeyen, ihtiyaçlarý karþýlanmayan, görmezden gelinen kardeþlerin arasýnda ailenin ayrýcalýklý evladý olarak mutlu olabilir miyiz? Büyük aile Türkiye gerçekliðinde þunlar bunlar mutsuzluklarýný baðýrarak dile getirirken, görülmek isterlerken, haklarýný talep ederlerken biz haksýzca konduðumuz payýn üzerinde öylece rahat yatabilir miyiz?

Ülkenin Müslüman olmayan yüzleri, Alevileri, Kürtleri kendi dinlerince, dillerince, gönüllerince yaþadýðý bir Türkiye için kalbimden fetva alarak, vicdanýma dönüp bakarak konuþuyorum. Mutsuz kardeþler arasýnda, haklarý verilmemiþ insanlar içinde huzurlu deðilim. Kalbim kalk yerinden diyor, aldýðýn paydan vazgeç! Kardeþlerin payýný almadýkça, ihtiyaçlarý karþýlanmadýkça, onlar huzura kavuþmadýkça huzura kavuþamazsýn. Herkes payýný almadan, gönül rahatlýðýyla sofraya oturamazsýn! Kalkýyorum sofradan! Türkiye denen havzada kim mutsuz ve paysýz yaþýyorsa onlara da sofrada yer açýlsýn diyorum.


Nihat DAÐLI

08.12.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.