Nesi güzel bu hareketlerin? - Esmeray

28 Eylül 2011 14:10  

 

Nesi güzel bu hareketlerin? - Esmeray

“Çok güzel hareketler bunlar”ı her izlemek istediğimde bir iş çıkıyor ve televizyonun başına bir türlü oturamıyordum. Nihayet bir gün fırsatını buldum ve izleyebildim. Programın başlarında çok keyifli, gayet güzel izliyordum. Adı üstünde, dedim, çok güzel hareketler bunlar... Sonra bir baktım alakasız bir cümlenin arasında “top”; o sahne geçiyor başka bir sahnede ilk iki cümleden sonra “karı kılıklı”; bitmiyor güzel hareketler, üçüncü sahnede bir bakıyorum “motor”. Tabii ki bu sözler izleyenleri gülmekten kırıp geçiyor. Bayılanlar, ayılanlar, alkışlar. Bu kadar gülme, alkış bir “top” kelimesine.

Sahne devam ediyor izleyenlerden tepki yok (top bekliyorlar o sırada çünkü). Kimse gülmüyor. Sonra beklenen oluyor yine alakasız bi yerden “Ne var la top?” ya da benzeri bir laf yükseliyor. (Oh be sonunda) kahkahalar alkışlar. Bu arada şefleri de orada, o gülme ve alkış sahnelerinde izleyicilerin arasında kameraya yan dönerek öyle bir bakıyor ki “bakın öğrencilerime ne espriler üretiyor” der gibi gülüş atıyor, koltuklarını kabartarak. E çok güzel hareketler bunlar.. Hop bir sahne daha. Yukarıda da belirttiğim gibi “karı kılıklı” diyor birisi diğerine, izleyiciler kahkahalara boğuluyor.

En tuhafı da en çok kadınların gülmesi. Ya, ne var ki kılığınızda, adamları aşağılayarak size benzettiklerinde bu kadar haz alarak gülüyorsunuz? Hiç mi aşağılandığınız aklınızın ucundan geçmiyor? Ama zaten hep öyle değil mi? Alışkanlıktan mı yoksa? Bazen bir tiyatro oyununda, bazen bir dizide, bazen de sinemada en sıkıştıkları yere bir “top” koyarlar. Alakasız, aslı astarı olmayan bir eşcinsel tiplemesi. Tiyatroda ya da sinemada her tiplemenin bir hikâyesi vardır ya da hikâyeye dahildir.. Ama genelde eşcinsel tiplemelerin hikâyesi hiç olmaz, neredeyse karakteri de olmaz. Var olan tek gerçek “top”luktan ibarettir.

Birden bir yerden gelir o “top”, izleyenleri güldürmekten kırar geçirir. Bir keresinde bir oyun izlemiştim, sahne şöyle: Durakta bir kadın, yanında çocuğu, bir çift ve bir de yaşlı bir adam dertleşiyorlar. Kadın evden kovulmuş, çift ev arıyor, yaşlı adamı da çocukları evden kovmuş. Dramatik bir sahne. İzleyenler hüzünleniyor. Sonra bir bakıyorum bıyıklı, kadın kıyafetleri giymiş biri “Ayol, ben de varım, unutmayın beni”. Kırıta kırıta sahneye geliyor, ve gidiyor. Kahkahalar yükseliyor; izleyiciye moral geliyor. Şaşırıyorum, bu neydi şimdi? Kafama takıldı bu tabii. Oyun bitti, oyunu yöneten aynı zamanda başrolde oynayan adamın yanına gittim, direk sordum: “O neydi öyle?” dedim. Anladı neyi sorduğumu. “Ya, şöyle düşündük. Orada herkes vardı; ee hayatta eşcinseller de var. Kabul etsek de etmesek de, onu görünür kılmak için öyle bir tipleme ekledim” dedi. “Yani bu eşcinsel tiplemesi mi oluyor?” dedim. “Evet” dedi. “Peki, hiç böyle bir eşcinsel gördün mü?” dedim, cevap yok. “Düşüneyim valla, sana dönerim” dedi. Aradan zaman geçti, beni aradı. Çok düşünmüş, o tiplemeyi oyundan çıkarmış!

Yani en başta belirttiğim ve bu örnekten de anlaşıldığı gibi oyun izlensin diye, izleyiciyi güldürmek için başvurulan cinsiyetçi, kadını aşağılayarak, her zaman ezilen bir cinsiyeti aşağılayarak yapılan ucuz, bir o kadar da basit yöntemler bunlar. Şimdi siz yazıyı okurken ne düşünürsünüz bilmem ama bu “çok güzel hareketler” bence “çok ucuz hareketler”dir. E, ne denir bilmem ki, gökten üç top düşmüş biri çok güzel hareket bunlar sahnesinin başına, biri şeflerinin başına biri... yok o bende kalsın elbet kafasına atacağım birileri vardır.


esmerayozadikti@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0