Neden ‘Hayır' çıksın? - Cengiz Alğan

08 Şubat 2017 14:24  

 

Neden ‘Hayır' çıksın? - Cengiz Alğan

Referandum yaklaşırken kamuoyu araştırmaları da yavaş yavaş açıklanmaya başladı. Yorumcular, bu araştırmalardan sandıkta kullanacakları oyun rengine uygun olan birini ya da diğerini seçip, neden ‘Evet’ veya neden ‘Hayır’ çıkacağı yönünde tahminler yürütüyor. Gayet doğal.

 

‘Hayır’ çıkma olasılığını yüksek görenler, birkaç noktayı öne çıkarıyor:

 

  1. AK Parti’de %7 Hayır, %10 kararsız var.
  2. MHP’nin üçte biri Evet, üçte biri Hayır diyor. Diğer üçte bir kararsız.
  3. AK Parti MHP’yle işbirliği yaptığı için, Kürtler Hayır diyecek. Önemli kısmı da sandığa gitmeyecek.
  4. Paket yeterince anlatılmadığı için toplum neyi oylayacağını bilmiyor. Bilmediği şeye Evet demez.

 

Bunlar daha çok tahmin veya temenniden ibaret. Evet’çi ve Hayır’cı gözlüklerini çıkarıp meseleye çıplak gözle baktığımızda ise elimizde bazı somut veriler bulunuyor. Örneğin 1 Kasım seçim sonuçları. Bugün Evet cephesini oluşturan AK Parti+MHP, 1 Kasım’da toplam 29 milyon 376 bin oy ile %62’lik bir oranı temsil ediyor. Hayır cephesini oluşturan CHP+HDP (ve ek olarak %2’lik tüm diğer partiler) ise toplam 18,5 milyon oy ile %38’i temsil ediyor. İki cephe arasında yaklaşık 11 milyon oy ile 24 puanlık bir fark var.

 

Muhalafetin son 15 yılda en başarılı olduğu, AK Parti’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimlerine de bakalım. Evet cephesi 26 milyon 387 bin toplam oy ile %57’yi, Hayır cephesi 19 milyon 775 bin oy ile %43’ü temsil ediyor. Aradaki fark 6 milyon 600 bin ve %14.

 

Yani Hayır cephesinin, 7 Haziran’ı baz alırsak, en az 3,5 milyon insanı (%7), 1 Kasım’ı baz alırsak en az 5,5 milyon insanı (%12), destekledikleri partilerin değil, desteklemedikleri partilerin haklı olduğuna ikna etmeleri gerekiyor. Ancak bu durumda başa baş bir sonuç elde edebiliyorlar. Üstelik yukarıda verdiğim tüm rakamlarda, küsuratı Hayır lehine yuvarladım. AK Parti ve MHP dışındaki tüm diğer partileri Hayır cephesinde saydım. Bunların seçmenlerinin hiçbirinde en ufak fire olmayacağını, anketlerde görünen kararsızlarının bile sandıkta kesinkes Hayır diyeceğini kabul ettim. Görüldüğü gibi yine de arada kapanması çok zor bir fark var.

 

Denebilir ki “Bu genel seçim değil, referandum farklıdır”. Olabilir. Ancak 2007 referandumunda AK Parti’nin savunduğu Evet %69, 2010’da %58 aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimini de bir tür referandum sayarsak, Erdoğan ilk turda tek başına %52 aldı. İkinci tura kalsa çok daha yüksek oy toplayacağını rahatlıkla varsayabiliriz.

 

Peki, 7 Haziran ve bilhassa 1 Kasım’dan sonra, seçmeni Erdoğan ve AK Parti aleyhine döndürecek ne oldu da milyonlarca insan şimdi muhalefete geçecek? Tam tersine, 15 Temmuz darbe girişimiyle (daha çok da bunun halk eliyle püskürtülmesiyle) lidere ve partisine daha sıkı sarılan bir taban görüyoruz. Erdoğan’a duyulan güven zirve yapmış durumda. “En güvenilir kurumlar” sıralamasında, ilk kez TSK’yı geride bırakarak birinciliğe yükseldi.

 

Üstelik daha önce sert bir muhalefet yürüten Bahçeli ve partisi de Erdoğan politikalarını destekler pozisyona geçti. İki partinin tabanları 15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki“Demokrasi Nöbetleri”nde birlikte davrandılar. Şimdi Hayır cephesini oluşturanlar ise bu kitleleri küçümseyen, darbeyi “tiyatro” diye niteleyen, güdük ve çapsız bir tutum takındılar.

 

“Paketin içeriği toplum tarafından bilinmediği için Hayır güçlenir” tezi de pek inandırıcı değil. Mesela 2010 referandumundaki paketin içeriği çok iyi bilindiği için mi %58’le Evet çıktı? Ya da genel seçimlerde seçmenler parti programlarını okuyup öğrendikleri için mi oy veriyor? Hayır. Güvendikleri lidere/partiye bakıp, onun çizdiği istikamete göre yürüyorlar.

 

Kürtlerin ne yapacağına gelince; bunu ben de öngöremiyorum. Bir yıldan fazla zamandır bölgeye gidip bizzat nabız yoklama fırsatım olmadı. Araştırma sonuçları da tuhaf. HDP seçmeninin %100 Hayır diyeceğini söyleyen bir anket yayınlandı mesela (Evet hiç yok, kararsız bile yok). Oysa 2015 yazından beri seçmenin HDP’den uzaklaştığını, şehir çatışmalarından sonra iyice öfkelendiğini, hiçbir çağrısına karşılık vermediğini; öte yandan 15 Temmuz gecesi sokağa döküldüklerini biliyoruz. Çözüm Süreci’nin avantajları üzerinde sörf yapan HDP yükselebileceği en tepeye kadar çıkmıştı. Şimdi ise tamamen etkisizleşmiş, tasfiyenin eşiğine gelmiş durumda. Hangi sebeple Kürt seçmen tekrar onun politikasına dönecek, belirsiz. Eğer yaparlarsa, HDP’nin bölge mitinglerindeki katılıma bakarak fikir yürütebiliriz belki. Ama onu da yapabileceklerini hiç sanmıyorum.

 

Son olarak, Başbakan ve Bahçeli’nin, Hayır cephesini, PKK, FETÖ ve diğer terör örgütlerinin de Hayır diyor olmasıyla eleştirmesi, ahlaki olmayabilir ama büyük bir kitle üzerinde etkilidir. Biri daha yedi ay önce darbeye kalkışmış, diğeri 40 yıldır terör estiren iki illegal örgütün Hayır çağrısı, çok insanı aşırı derecede rahatsız ediyor. Özellikle de MHP tabanı, sırf bu nedenle bile Hayır’dan uzak duracaktır.

 

Kısacası, benim baktığım yerden Hayır’ın kazanması için bir sebep görünmüyor. Evet kampanyası yürütenler için, Erdoğan’ın tek başına zaten geçtiği %50’nin üzerine tuğla koymak yeterliyken, Hayır’cıların epey ter dökmesi gerekecek. Yine de kazanamayacaklar.

 

Tavsiyem, referandumu kaybettikten sonra, paketin tamamının yürürlüğe gireceği 3 Kasım 2019’a kadar, bir dizi reform için çalışmaları. Örneğin, seçim kanunu ve siyasi partiler kanununu demokratikleştirmek için öneriler hazırlamaları. Tabii bir de o zamana kadar uygun bir Başkan adayı bulmaları gerekiyor.

Cengiz Algan, Serbestiyet.com

08.02.2017

Son Güncelleme Tarihi: 08 Şubat 2017 22:13

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0