DİPÇİK GİBİYİN..! GEZİP DURUN

07 Nisan 2021 17:52 / 1361 kez okundu!

 

 

"Her adımında kendisini dengelemeye çalışarak yürümeye çalışan bu ufak tefek, sevimli kadının iyimserliği ama bu arada yaşama sevinci beni çok etkilemişti. Ama biraz da hüzünlenmiştim. Ben, "iyi hissetmenin", "iyi olmaya" katkısı olduğunu düşünürüm. Ancak, iyi olmak için kesinlikle yeterli değildir.

Özellikle bazı hastalıklarda, bu "katkıyı" abartırsanız, yapmanız gerekenleri atlayabilirsiniz."

DİPÇİK GİBİYİN..! GEZİP DURUN
 
Yıllar önce, Kozbeyli'de Selluka Yemek Evini eşimle birlikte işlettiğimiz sıralar...
Yemek evimiz Kozbeyli köy meydanının en üst köşesinde.
Meydan hafifçe eğimli olduğundan meydanın en yukarısındayız.
Dolayısıyla hemen yanımızdaki Şakir'in Dibek Kahvesi de öyle...
Şakir'in Dibek Kahvesi çok meşhur olduğundan hafta sonları Foça'ya gelen yerli, günübirlik turist kafilelerinin büyük bir kesimi Kozbeyli' ye uğrar, Şakir'in Dibek kahvesinin tadına bakarlardı.
Yine bir hafta sonu...
Köy meydanın aşağı yönünden yemek evine doğru yürüyorum. Yukarıdan da, o sırada köyü ziyaret etmekte olan kafileden, ufak tefek bir kadın bana doğru geliyor.
Dediğim gibi meydan hafif eğimli, ama kadının da pek sağlıklı olmadığı belli oluyordu.
Aşağıya attığı her adımda hafif sallanıyor, zor bela dengesini sağladıktan sonra diğer adımını atıyordu.
Tam o anda, telefonu çaldı.
Kadın bir yandan yürümeye çalışıp telefonunu çıkarmaya çalışınca bayağı zorlandı.
Her an düşebilirdi yanına doğru giderken, toparlandı durarak konuşmaya başladı.
Ben tedirgin olduğumdan, civarından ayrılmadan gözetlemeye karar verdim.
O benim farkında bile değildi.
Sanırım telefondaki, onun durumunu soruyordu.
Kadın neşe ve coşkuyla cevap verdi;
- Dipçik gibiyin..! Gezip durun... Kozbeyli'ye geldik, Dibek Kahvesi içcen şindi.
O sırada yanına refakatçısı geldiği için ben yoluma devam ettim.
Bu, İzmir'in uzak ilçelerinin şivesiyle yapılan konuşmadan anladığım, ağır bir hastalıktan sonra, iyileşme döneminde olduğuydu.
Aslında pek de iyi halde değildi.
Her adımında kendisini dengelemeye çalışarak yürümeye çalışan bu ufak tefek, sevimli kadının iyimserliği ama bu arada yaşama sevinci beni çok etkilemişti.
Ama biraz da hüzünlenmiştim.
Ben, "iyi hissetmenin", "iyi olmaya" katkısı olduğunu düşünürüm.
Ancak, iyi olmak için kesinlikle yeterli değildir.
Özellikle bazı hastalıklarda, bu "katkıyı" abartırsanız, yapmanız gerekenleri atlayabilirsiniz.
Bir ya da iki yıl sonra, ilk teşhisimi almıştım.
Yine "erken teşhisti", ama zorlu bir tedavi süreci vardı.
Bu süreci fazla anlatmak istemiyorum ama kısaca zorlu ve başarılı geçtiğini söyleyebilirim.
Bir aşamasında, karnımda kolostomi denilen bir torbayla haftalarca yaşamak zorunda kaldım.
Çünkü kalın bağırsağım bir süreliğine iptal edilmiş, yerine sık sık boşaltmak zorunda kaldığım bu torba takılmıştı.
İlaç tedavisi bir süre sonra bitince karnımda o torba olduğu halde köye gelmiştim.
Tamamlayıcı operasyona kadar köyde olacaktım.
O süre boyunca eşimin olağanüstü çabasıyla süren Selluka' ya takılıyordum.
Sık sık meydanın altında olan köy tuvaletine, kolostomi torbamı boşaltmalıydım.
Ameliyatım oldukça başarılı geçmesine rağmen, benim kadim şanssızlığım devreye girince, kolostomi çıkış yeri yanlış hesaplanmıştı.
Bunun tedaviyi etkileyen, olumsuz bir sonucu olmasa da torba, tam bel kıvrımına takılmak durumundaydı.
Kısa sürede çıkıyordu, Bu süreyi uzatmak için de sert materyal kullanılıyor, bu da yaşam kalitemi epeyi düşürüyordu.
Aşağıya doğru giderken her adımda, kolostominin sert aparatları -dayanılmaz olmasa da- kendini hatırlatıyor, sürekli acı veriyordu.
Böyle anlarda aklıma sık sık yukarıda sözünü ettiğim o ufak tefek, sevimli kadın geliyordu.
O gün ben gerçekten "dipçik" gibiydim.
Ama şimdi aşağıya inerken adımlarımı, acımı arttırmayacak şekilde dikkatli atmalıydım.
Yani kendimi "dipçik" gibi hissetmenin imkanı yoktu.
İroniye bakın ki dipçik gibi hissettiğim o süre içinde belki de hastalığımın ilk hücrelerini farkında olmadan besliyormuşum.
Keşke, kendimi dipçik gibi hissetmeseymişim de bu hastalık hiç oluşmadan hastaneye başvursaydım.
Tanıdığım bir çok hasta da olduğu gibi kolonoskopi olur ve daha polip aşamasındayken alınır, onca zor tedavi sürecine girmek zorunda olmazdım.
O gün karnımda torbayla aşağıya doğru inerken, her ne kadar dipçik gibi olmasam da hızla iyiye doğru gidiyordum.
İki yıl öncesinde ise, tehlikeli, zorlu bir sağlık macerasına doğru ilerliyordum ve farkında değildim.
Evet iyi hissetmenin ya da iyi hissetmeye çalışmanın, iyi olmaya katkısı olduğu bir gerçek.
Benimki gibi hastalıklarda, yaşamını hastalığa göre ayarlama zorunluluğu da, bir başka gerçek.
Yine de yaşamı yakalayabildiğin yerden yaşamaya başlamak gerek.
O ufak tefek kadın aslında bunu yapıyordu.
Ben de karnımda o torba olduğu halde 1 Mayıs'a katılmış, o zamanlar yönetiminde bulunduğum 15'ler Derneği toplantılarına katılmıştım.
Bu da benim yaşama bağlanma şeklimdi.
Elbette iyi olmak için bütün bunlar yeterli değil.
Doğru veriler ışığında, doğru zamanda ve doğru müdahaleler gerektiriyor.
Direnmek ve gerçekleri kabul etmek gerekiyor. Böyle bir süreçte sizin en büyük dostunuz gerçeklerdir.
Elbette bilimsel tıbbın yol göstericiliğinde...
Benim, sevgili eşimden dolayı bu konuda şansım yaver gitti.
Onun titiz, olağanüstü özverisi sayesinde sonrasında işler yolunda gitti.
Böylece yaşamın bana vurduğu ilk ciddi saldırıyı -en azından şu anki verilerle- savuşturmuştum.
Şimdi bütün bu yaşadıklarımın üzerine, bağlantısız ve yepyeni bir sürecin başındayım.
Bu sürecin başlangıcı çok öncesine dayanıyor aslında... Takip halinde başka sorundu.
Yine de çok erken teşhis.
Tıbbi olarak yapılacak her şey yapıldı.
Geçmişte de yapıldığı gibi sürekli takip edilecek.
Bedensel olarak "dipçik" gibi olmasam da moral olarak gerçekten sağlamım.
Hala umutlarım, yazmakla ilgili hayallerim, hatta boynuma borç diye bildiklerim var.
Tek kaygım, yukarıda anlattığım zorlu süreçlerin her an yanımda olan eşimde bıraktığı ve bırakabileceği sorunlar.
 
Nadi ÖZTÜFEKÇİ
 
 
 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.