Hasan Tahsin gerçekte kimdi

30 Nisan 2012 14:58 / 2563 kez okundu!

 


Önceki yazýmda Ermeni sorunuyla baðlý olarak Mimar Talat Ulusoy’un bir makalesinden söz edeceðimi yazmýþtým. Deyip duruyorum ya hep, yalan tarihin örtüsü bir kez yýrtýldý mý gerçekler birbiri ardýna sökün ediyor...

Ýþte bir tane daha; yýllardýr bildiðimizi sandýðýmýz bir tarihî þahsiyeti Talat Ulusoy’un kaleminden gerçek kimliðiyle tanýma þansýný elde ediyoruz. Hasan Tahsin...

Hasan Tahsin 15 Mayýs 1919 günü Yunan askerlerine sýktýðý kurþun ile ulusal kurtuluþ mücadelesini baþlatan ilk kurþunun sahibi olarak anýlýr. Bildiðimiz Hasan Tahsin budur ama bilmediðimiz Hasan Tahsin kimdir acaba?

Talat Ulusoy’un anlatýmýndan öðrenelim hep birlikte. Yine yerimin sýnýrlarý nedeniyle ancak alýntýlarla yetineceðim, ciddi bir belge araþtýrmasýna dayanan bu makalenin tümünü okumanýzý öneririm. (Ermenilerin yok edilmesi ve bir tanýk - Talat Ulusoy)

Talat Ulusoy her gün anýtýnýn önünden geçtiði Hasan Tahsin’in hikâyesini bir gün merak eder, arþivlere dalar:

“Gazetedeki baþyazýlar onundur. Yazýlarýnda “ÝT’in (Ýttihat Terakki) ciðeri”ni bilen biri olarak memlekete ettiði ve halen etmeye kalkýþtýðý kötülükleri hedef alýr. O, bu gazeteyi çýkarasýya kadar, Enver-Talat çetesinin fikrine hizmet eden bir silahlý eylem adamýdýr. Günümüz diline aktarýlmýþ olarak, baþyazýlarýndaki kimi satýrlarýndan takip edelim (koyulaþtýrmalar bana ait): ‘Þimdi Ýttihat ve Terakki eski Genel Sekreteri Celal Bey (Bayar-tu), Manisa ve çevresinde dönüp dolaþýyor. Gazeteler kendisinden Ýttihat ve Terakki’nin genel sekreteri diye söz ediyorlar. Son Ýttihat kongresinde Talât, Ýttihat ve Terakki’nin paydos borusunu çalmamýþ mý idi? O halde þimdi taþra örgütlerinin eylemleri nasýl devam ediyor? Ýttihat ve Terakki ya var ya yok! Bunu anlamak istiyoruz. Varsa nasýl oluyor da memlekete bu kadar zulüm ve ihanette bulunan bir örgütün devamýna izin veriliyor..’

‘... Rakiplerimiz emin olsunlar ki, her aracý kullanacak ve fakat Ýttihat ve Terakki Teþkilatý’ný, onun taraftarlarýný yok etmeye çalýþacaðýmýz, memleketi yok olmaya sürükleyen, bütün âlemi zavallý Ýslamiyete, bahtý kara Türklüðe çaresiz Osmanlý tacýna düþman eden uðursuz, katil, kan dökücü, sefil, zalim, hýrsýz, haydut... Ýttihat ve Terakki’nin bugün varlýðýndan söz etmek, onun adýna dil dökmek, onun içinde yer almýþ olmakla öðünmek, herhalde kendi kendinin idam kararýný vermektir...’ (HB, 29 Mart 1919)

‘Yazýk ki þimdiye kadar yedek subaylara Enver ve kumpanyasý pek sert, pek kaba davranmýþtý. Zekânýn en büyük düþmaný, ilim ve marifetin, ilerlemenin yaman bir cahili olan Enver, yedek subaylarý mitralyöz ve top atýþlarý altýnda kýrdýrma(k)tan büyük bir zevk duymuþtu...’ (HB, 30 Aralýk 1918)”

“ Lütfen dikkat” diyor Ulusoy:

“Milleti oldubittiye getirip sonu yenilgiyle biten bir savaþa sokan Ýttihatçý zihniyetin laik ve dindar takipçileri, bugün dahi Enver kumpanyasýnýn sahtekârlýðýyla girilen ve yenilgi ile biten bir savaþýn içinden zafer çýkarma hokkabazlýðýndan bir türlü vazgeçemiyorlar. Yedek subaylarý ve eratý ile 250 bin canýn telef edildiði Çanakkale ve 90 bin canýn telef edildiði Sarýkamýþ üzerinden ‘zafer’ edebiyatý yapmaya utanmýyorlar. Niçin?

Bu hokkabazlýðý ‘milliyetçi hisler’ini tatmin için yapmýyorlar. Ermeni katliamýnýn yüzüncü yýldönümüne hazýrlýk olarak milliyetçi paranoyayý azdýrýyorlar, Hocalý örneðinde olduðu gibi. Ama ‘üzgünüm’, bu kez baþaramayacaklar. Çünkü ‘Ermeni tehcir ve katliamýnýn bir tanýðý var!’ Bu tanýk bir heykel. Ýzmir’in Konak Meydaný’na 1974 yýlýnda dikilen bir heykel: Gazeteci Hasan Tahsin heykeli. Yukarýdaki bütün baþyazý alýntýlarý ve aþaðýdaki tanýk ifadesi ‘Yunan’a ilk kurþunu atan’ kahramanýn gazetesi Hukuk-u Beþer (Ýnsan Haklarý)’den:

‘Anadolu’da Rumlarýn ve Ermenilerin yok edilmesini emreden ve memleketlerini Almanlarýn eline býrakan bu adamlar Abdülhamit siyasetinin hukuki varisidirler...’ (HB, 2 Aralýk 1918)

Hasan Tahsin Ermeni milletin kökünü kurutanlarý çok iyi biliyordu ve o katillerle iliþkisini tamamýyla kesmiþti. Yaþasaydý, gazetesindeki yazýlardan ötürü ya ‘fail meçhul’e kurban gider, ya idam edilir, ya da ‘150’likler listesi’ne dâhil edilip ülke dýþýna sürülürdü. 9 Eylül’den sonra öldürülen, idam edilen, sürgün edilen Ýzmirli aydýnlar gibi...

O güne kadar, yani 12 Mart Darbesi’nin ertesinde Ýzmir Atatürk’ten baþka ikinci bir kahraman arayýþýna girdiðinde, Ýzmir basýnýnda sert tartýþmalar olmuþtu. Sonunda Hasan Tahsin’i buldular. Bugün önünde hazýrola geçtiði bu kahramana, eðer yaþasaydý yazdýklarýndan ötürü Ýttihat Terakki artýklarý mutlaka ‘hain’ derlerdi! Hasan Tahsin öldü ve kahraman oldu! Kaderin cilvesi dedikleri bu olsa gerek.”

yagnabi@gmail.com

Taraf

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.