Ayaklanma / 3

21 Mart 2015 13:09 / 1302 kez okundu!

 

 

2011 Yılının Ağustos ayında İngiltere’de özelllikle Londra’da neler oldu? N. Kazım Öztürk, "İlgililer kamuoyuna açıkça söylemeseler  de bunun bir ayaklanma olduğunu biliyorlardı ama ayaklananlar kimlerdi, bunları bilmiyorlardı. Onlar hakkında bilgimiz sınırlıydı diye itiraf edeceklerdi daha sonra. Peki kimdi bunlar? Kimler sokakları savaş alanına çevirmisti?" diyerek kolları sıvamış, onun verileri ve yorumlarının ilk bölümlerini yayınlamıştık. Şimdi üçüncü bölüm yayında... Aynı verilerden farklı yorumlar çıkarmak isteyenlere de kapılarımız açık. 

Çeteler

Ayaklanma sürecinde gençlerin bir kısmının bölgelerinde etkin olan gruplar tarafından yönlendirildiği biliniyor.

Polis rakamlarına göre Londra da tutuklananların %19'u çete üyesi olarak kabul ediliyor. Bu rakam bütün  ülke bazında %13 olarak anılıyordu. Polis kaynakları dışında ki çevreler, özellikle akademik kaynaklar, bu oranın polis tarafından abartıldığı görüşündedirler.

Bu çevrelere göre çetelerin ayaklanmada ki rolü; daha çok yağmalamanın organize   edilmesi şeklindedir.

İki ana unsur çeteleri harekete geçirtmiştir:

a) yağmalamanın ekonomik faydaları,

b)  polise, iktidara ve otoriteye başkaldırma dürtüsü.

Ayaklanma sürecinde, değişik bölgelerin geçmişte çatışan çeteleri yukarıda ki temel faktörler etrafında anında bir araya gelebildiler.

Yağmacılardan biri, katılımını, topluluk içinde ki durumunu şöyle ifade ediyordu;  "Orada kimseyi tanımıyordum ama hepimiz bir araya gelmiştik; O gün; Asyalı, siyah, beyaz, hepimiz bir büyük çeteydik sanki..."

Mahallelerdeki etnik temele dayalı ‘paralel’ yaşamlar, çetelerin oluşumunda ve etkinliklerinde de etnik renkleri yansıtmaktaydı. Asyalıların, Siyahların, Kürt ve Türk’lerin çeteleri gibi...

Ayaklanmanın Media ayağı

Ağustos ayaklanmasının geçmişteki ayaklanmalardan en belirgin farklılığı, sosyal  medya ve cep telefonlarının kullanılmasındaki yaygınlık ve etkinlikti. Bazılarına göre sosyal medya olarak adlandırılanTwitter, Facebook ve BlackBerry Messenger (BBM); ayaklanmanın hızlı ve geniş bir şekilde yayılmasının baş aktörleriydi. Ayaklanma sürecinde kimileri, sosyal medyanın, bu etkinliğini azaltmak için geçici olarak kapatılmasını bile öneriyordu. Cumartesi akşamı Tottenham’da ateşlenen ilk kıvılcımın yükselen alevleri, öncesi az sayıda, sonrasında ise yüzleri ve binleri bulan cep telefonlarıyla önce Londra’ya, takip eden saat ve günlerde ise tüm ülkeye yayılıyordu.

Ücretsiz BlackBerry Messenger (BBM) kullanımı, listenizdeki kişilerle anında iletişime geçmenizi sağlıyor, ayaklanmanın an ve an nerede yoğunlaştığını, nerede devam edeceğini güvenlikli bir şekilde sosyal ağınızdaki kişilere bir tuşa dokunmayla iletmek mümkün oluyordu. Ayaklanmanın nerede yoğunlaştığı ve nereye yöneleceğinin yanında, polisin de ne yaptığı listenizdekilere gidiyor ya da listelerinde olduğunuz kişilerden size geliyordu. Sosyal medyanın Twitter ve Facebook ayağını kontrol altına almanız geçici olarak kapatmanız yetmiyor, haberleşmenizi ayda sadece  5 pound ödüyerek 24 saat hiç durmadan BBM’le de yapabilirdiniz. BBM, düşük gelir gruptan gençlerin kullandığı en yaygın sosyal medya aracıydı. Sosyal medyada ki insanların birbirine ulaştırdığı haberlerin doğru olması da gerekmiyordu. Ayaklanma sürecinde, ayaklanmanın yanlışlığını anlatan mesajlar da yaygın bir şekilde yollanıyordu.

Kimilerine göre de sosyal medyanın yanında klasik olarak tanımlayacağımız diğer sözel ve görsel medya da ayaklanma ateşinin yayılmasına yardımcı bir rol oynuyordu, özellikle TV.

Polisin Tutumu (Policing)

Ayaklanmaya katılanların %85 gibi yüksek bir oranı, polisin geçmiş yaşamlarında kendilerine uyguladığı (durdurulup aranmaları, sorgulanmaları, geçmişte göz altına alındıklarında maruz kaldıkları) davranışların ayaklanmaya katılmalarına neden olduğunu söylemişlerdir. Kendilerinin tabiriyle ‘Çetelerin en büyüğü polisin kendisidir’. Tutuklananların %73'ü, geçmiş bir yıl içerisinde polis tarafından aranmaya tabi tutulduklarını beyan etmişlerdir.

Kısaca; ayaklanmaya katılanların büyük bir kısmı, yaşamlarında polisin olumsuz etki yaptığını ve polis tarafından ayrımcılığa uğradıklarını iddia ediyorlardı.

Toplumdan Dışlanmışlık

Integration into mainstream society’, olanları büyük oranda anlamamıza yardımcı olacak en can alıcı başlıktı. Olaylara katılanlar, kendilerini içinde yaşadığı toplumun bir parçası olarak kabul ediyor muydu? Yanıt, yüksek oranda "hayır"dı. Bu oran, gençlerde daha yüksekti.

Büyük  şehirlerde birbirleriyle hiçbir ilişki kurmadan yasıyan, değişik,  onlarca etnik ve kültürel grubun ‘paralel’ yaşantıları, insanları içinde yaşadıkları toplumun genel çerçevesi dısına itiyor, onlar da bu duruma reaksiyon olarak ‘kendi dünyalarına’ kapanıyorlardı. 'Kendi dünyaları' ise; kimi kez üyesi oldukları çeteler, etnik grup, dinsel ve kültürel aidiyetler olarak karşımaza çıkıyordu. Zaman zaman görülen küçük çaplı etniksel ve kültürel gerilimlerin gelecekte daha büyük  toplumsal sorunlar  yaratabileceği yetkili ağızlar tarafından kabul ediliyor. Burada ‘siyahlar’ ve ‘beyazlar’, ‘beyazlar ve ‘asyalilar’ öne çıkan gruplar ve gerilimler oluyordu.Yirmi birinci yüzyılın gettolaşması; İngiltere’de ‘beyazlar’ ile ’yabancılar’ çoğunlukla ‘asyalılar’, aynı şehirler de yaşamalarına rağmen birbirlerini hiç ‘yaşamadıkları’, aralarında tehlikeli mesafelerin oluştuğu derin uçurumlar olarak kendini gösteriyordu. ‘Beyazlar’ ve ‘diğerleri’ ya da ‘Asyalılar’ etnik ve kültürel tanımlamaları malesef son yıllarda  ‘beyazlar’ ve ‘müslümanlar’  şeklinde dini motifleri öne çıkan ve özellikle ‘islamofobi’ şeklinde resimleniyordu. Aslında bütün göçmenlerin  ve ayaklanmaya katılanların ortak paydaları vardı; Yanlızlıkları, dışlanmışlıkları ve issiz olmaları.

‘Uyanın da dinleyin ey yanlızlar. Gelecekten rüzgarlar esiyor gizli kanat çırpıntılarıyla... Ey bugünün yanlızları, ey ayrı duranlar, bir gün bir ulus olacaksınız siz, sizden, kendini seçmis kişilerden, bir seçkin ulus doğacak’ (4) F. N. Nietzsche

‘İşim olsaydı yağmacıların arasında olmazdım’ diye yakınıyordu yüzlercesi.

Yalnız, dışlanmış ve işsizdiler.

(Devam edecek)

N. Kazım ÖZTÜRK

 

Dip notlar:

4 (F.N.Nietzsche) - Zerdüşt Böyle Buyurdu

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.