Reşit İlhan'a Mektup

09 Kasım 2009 18:45 / 3559 kez okundu!

 


Sevgili Reşit Amca,

Bugün (8.11.2009) seni Gelibolu mezarlığına uğurladık. Fakat ben hâlâ seninleyim.

Babaların hası, can sıkıntısı nedir bilmeyen 82 yaşındaki devrimci delikanlı, yüzünden gülücükleri eksik olmayan gösterişsiz bilge insan. Yüzüne onur yapışmış adam.

Eğer Çanakkale’den İzmir’e gelirken Aliağa yakınlarında otobüsün içinde kalp krizi geçirmeseydin, seninle bugün bizim evde buluşacaktık. Senin oğlun, bizim yol arkadaşımız Soner’in oğlu, (torunun) Soner İlhan’ın evlendiğini görmenin de sevincini yaşayacaktın ve sonra birlikte güzel bir akşam daha geçirecektik. Muhtemelen sen, bir kadeh rakıyı keyifle içerken yine “Ben bunu sabaha kadar içerim ve sarhoş olmam” diyecektin.

Ancak senin kalbin yoruldu ve bizi mezarda buluşturdun.

Öldün mü sen şimdi?

Erdem ölür mü Reşit Amca? Çocuklarına bıraktığın onurlu bir ömür ölür mü? Ya çevrene yaydığın iyilik halesi? Metanetin, yardımlaşma ve dayanışma bilincin? Gerçeklik duygun, dünyayı değiştirme azmin ve inancın? Bu özelliklerin bize bulaştığına göre, sen bizim Reşit Amcamız/babamız olarak gönlümüzde ve bilincimizde yaşayacaksın.

Biliyor musun, bazen senin çocuklarınla olan ilişkini “kıskanırdım”. “Keşke” derdim, “benim babam da bu kadar demokrat, özgürlükçü, aydınlık yüzlü olsaydı.” Sonra aklıma Can Yücel’in “Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim” şiiri gelir, çocukların babalarıyla gurur duyması ne muhteşem bir şey, diye düşünürdüm. Sana hemen söylemeliyim ki Reşit baba, çocukların seninle gerçekten onur duyuyorlar. Onlardan, o kadar koşuşturmanın arasında sevgini, ilgini esirgemediğini, günü geldiğinde onlara iktidarını bıraktığını görebiliyorum.

Ölüm haberini aldığımda, bir komşumuza “baş sağlığı dilemek” ten yenice gelmiştim. Bir an yüreğime kor düşmüş oldu. Yanında, yakınında olmak istedim. İlknur’un, Öznur’un, Tamer’in ve Gül’ün yanında olup “ben de sizin kardeşinizim” demek istedim. Ancak seni uğurlarken beraber olabildim onlarla.

Bir Malay atasözü var, sen onu bilirsin Reşit Amca: “Hayat doğanın bir hediyesidir, ama iyi yaşamak için erdemli olmak gerekir.” Sen bu hayatın hakkını verdin, devrimci öğretmen ve çalışkan, yaratıcı Köy Enstitülü.

Bugün duydum. Yıllarca öğretmenlik yaptığın Gelibolu’nun Güneyli köylülerinden bazı kişiler, Gelibolu pazarında seni bulurlarmış. Pazarlanmak için paraları olmayanlara sen bir biçimde Pazar parası bulurmuşsun, onlar da pazarlanıp çoluk çocuklarına meyve-sebze vb götürürlermiş. Tabii bu arada eşin Emine teyze evin geçimine katkıda bulunmak için dikiş dikermiş Gelibolu’da. Elbette bunları bilen olmazmış, bunlar sonradan öğrenilmiş.

Güneyli köyünde 1961 yılında öğrencin olan biri, vefatını duyunca senin sıkça gittiğin kahvehaneye gelmiş. Yakınlarına baş sağlığı dilemiş ve senin öğrencisi olduğunu onurla söylemiş.

Güzel yaşadın ve güzel “öldün” Reşit Amca. Keşke hepimiz geride kalanlarımıza senin yaşattığın duyguları yaşatabilsek! “Hayata hep olumlu baktı, insanlar ve insanlık için çabaladı durdu” dedirtebilsek.

Cenaze töreninden sonra evine gittik. Evin önünde Öznur ve İlknur’la konuşuyorduk. Komşunuzmuş bir kadın geldi. “Dua var mı?” dedi. Şimdilerde bir de böyle adetler çıkardılar ya. Kızların, “Yok, babamız öyle şeyler istemezdi” dediler. Komşu kadının yanıtı yürektendi: “O kendisi dua idi zaten!” Sonra bu konuda da “iz bıraktığını” anladım. Çünkü komşunuz olan kadın, ölmüş yakını için dua ettirmek istemediğini ama kocasının “duacı” getirdiği için mecbur kaldığını anlattı. Senin dua istemeyecek kadar “günahsız” olduğunu söyledi.

Oğlum Can da vardı bugün, senin için toplananlar arasında. Meraklı gözlerle inceledi etrafı. Devrimci Soner İlhan’ı çıkaran ortamı, ilişkileri, Soner’in arkadaşlarını. “Baba sizin kuşak ne kadar tutkun birbirine, şimdi böyle arkadaşlıklar yok,” dedi. Senin ona 4 yaşındayken verdiğin şekerleri, onunla oynamalarını, çocukları ne kadar çok sevdiğini konuştuk. Ekledi: “İyi ki Reşit dedemin cenazesine gelmişim, gelmeseydim içimde hep bir boşluk kalacaktı.” Cenaze törenin sana yakışan tevazu içinde ve büyük bir kalabalıkla yapıldı.

Dönüşte –İzmir’e- senin için hoş bir şey yaptık. Gelibolu’da siz lokum dermişsiniz, küçük kare biçimindeki tost ekmeğine. O ekmeklerden bol miktarda geldi, içlerine peynir konarak yendi. Artan ekmeklerden sekiz on kadarını yanına aldı Can. Feribota binip Çanakkale’ye geçerken işte ekmekleri senin için, “denizlerin sokak çocuğu” martılarla paylaştık. Küçük ekmek parçalarını denizin üstünde uçarken kapan ve yiyen martıların çabalarını, uçuşlarını, keyiflerini görmeliydin. Tabii bizim keyfimizi de. Yerküre kardeşimiz martıları alıştırmışlar ekmek vermeye. Bunu Gelibolu’ya geçerken keşfetmiştik. Öylesine bir sevinç yaşadı ki Can, “Eğer bir gün sevgilim olursa, onun martılarla ekmeğimizi paylaşırken görmesini sağlayacağım” dedi.

Seni tanımış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz Reşit Amca. İyi ki seni tanımışım. Üslubu yumuşak, yüzü güleç ama ilkelerinde kararlı devrimci öğretmen. İyi ki vardın ve iyi ki seni tanıdık. Haftaya Öznur’larla beraber olacağız ve sana kadeh kaldıracağız.

Hoşça kal. Işıklar içinde yat.


Muammer Sakaryalı
09.11.2009


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
20 Kasım 2009 08:51

süreyya

Bazı insanlar, Hayatımıza girerler... ve çabucak çıkarlar...
Bazıları ise, Dostumuz olur... Ve bir süre orada kalırlar..
Yüreklerimizde O güzel ayak izlerini bırakarak..
Ve bu, İyi bir dost kazandığımız için,
Bir daha asla Eskisi gibi olmayacağız demektir!
Dün, tarih oldu...
Yarın, bir gizemdir.

Sahi şimdi sen öldün mü Reşit amca.....

Süreyya Martin
19 Kasım 2009 15:11

Selim Martin

Gelibolu'da serin sabahlar; bahçeden taze biber ve domates, kümesten de yumurta. İki Çiroz oğlan, avuçlarında sıkıca tuttukları buruşuk bir para, el ele ekmek almaya gidiyorlar sabahın serinliğinde. Öğlenleri tüpün üzerinde midye pişirmece, akşamları tavla oyunları. Çirozlar mutlu, eksik dişli ağızlarında sürekli bir gülümseme.

Çocukluğumun en güzel fotoğrafı; Soner ile ekmek almaya giderken öpüştü(rüldü)ğümüz o karedir. Avuçta sıkılmış bir para, birbirimizi öpüyoruz ama gözler de fotoğraf makinesinde. Herkez gülüyor, çocuk işte her hali komik. Soner ile kızıyoruz bize gülüyorlar diye. Reşit dede de gülüyor bıyık altından ama kızdırmayın çocukları diye de kızıyor herkese yalandan.

Sonra büyüdüm, geçtim tavlanın başına. Ne kızdırırdım tavlada seni be Reşit dede.. Öğretmenlerin gittiği kahve, tavlada yeniliyorsun bana, çevredekiler soruyor -Reşit amca bu kim torunun mu?- Tanımıyorum valla bir çocuk işte ( yüzünde o muzip gülümseme ).

Tavlam kırıldı şimdi; pullar saçıldı yerlere. Soner koş, gel öpüşelim herkes gülsün bize. Reşit dede de gülsün kızmasın kimseye..



Seni seviyorum dedeciğim...
-Selim-

11 Kasım 2009 09:36

Merih Yücel

Ölüm ilanını gazetede okuyunca," köy enstitülü bir aydın daha gitti" diye düşündüm. Ama şimdi onu tanıtan yazıyını okuyunca ağladım. Düşüncene ve yüreğine sağlık.
Işıklarımız birer birer sönüyor giderek. Onlar bir avuçtular, ülkeye serpilmiş, gittikleri yeri aydınlatmış, karanlıkların üzerine gitmiş birer kahramandılar.  
Orada da ışık içinde olsun.
Merih Yücel
10 Kasım 2009 23:47

hurkus

Muammer Bey'e gelen yorumlar:

Merhaba,

Hiç tanımamama karşın gazetedeki ölüm duyurusunu okuyunca içim sızlamış; ama, fotoğrafına hüzünle ve gülümseyerek bakmıştım.
Işıklı bir insanmış.
Sen onun aydınlığını biraz daha kalıcılaştırdın.

Işıklar içinde yatsın. Bize verdiği örnek kalıcı olsun.

Tahir Öngür

*** 

Muammer,

Cenaze törenine gelemedim ama yazınla ısındım... gelmiş oldum..

Selam söyle kızlara ...

Senih Özay
 
***
 
Yüreğine ve eline sağlık Muammer, duygularımızı yansıttığın için,
sevgiler... 

Filiz

***
 
Yüreğine, eline sağlık Muammer,
Soner, benim belleğimde gencecik, pırıl pırıl duruyor...Öldüğüne bir türlü inanamadığım, sanki bir yere gitmiş de çıkıp geliverecekmiş gibi hissettiğim kardeşlerimdendir Soner...

Babası Reşit Amca'yı, ne güzel anlatmışsın. Onu hayata katmışsın yeniden...
Ölüm nedir ki ! Salt unutulmaktır; bilinmemektir...
Reşit Amca, hiç unutulamaz...
Güzel yazın, buna katkıda bulunmuş...Yüreğine sağlık...

Alime Mitap
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.