ÇOCUKLARIN ÇABASI ÖVÜLMELÝ PERFORMANSI DEÐÝL

23 Ekim 2010 10:41 / 1934 kez okundu!

 


Sevgili Sevda Öðretmenim,

“Senin çocuklar” (geçen yýlýn 6 yaþ grubu) Ýlköðretime baþladý. Biliyorsun, çocuklarýmýzý ilköðretimde de takip ediyoruz. Senin çocuklarýn velileriyle de haberleþiyoruz ve durumlarý hakkýnda bilgi alýyoruz. Hiçbiri yeni koþullara uyum saðlamada sýkýntý yaþamadýlar. Malum ilk haftadan sonra “okul ödevleri” verilmeye baþladý.

“Hâlâ sayfalarca e, l, a, vs yazmalarý isteniyor mu?” dediðini duyar gibiyim. Evet, deðiþen bir þey yok. Ama bu yýl henüz “Bir sayfa a yazýn” ödevini, bir sayfa büyüklüðünde bir tane büyük a yazan çýkmadý.

Bugün anne babasý Elif’i bize getirdiler. “Sorun var” dediler. Aklýma sen geldin. “Bu çocuðun arka planý kaygý nesnesiyle dolu,” tespitini yapardýn ya. Bu arada söyleyeyim; Elif, uzun süre senin yasýný tuttu.Neyse konuya gireyim.

- Elif’in sorunu ne? Dedim.

- Harfleri yapamýyor, çizgi çizemiyor. Sýnýfýn en geri öðrencisi. Siz Elif’i ilkokula hazýrlamamýþsýnýz. Zaten öðretmeni de böyle söylüyor. Evde hýrçýn, aðlýyor, “yapamýyorum baþaramýyorum” deyip duruyor. “Rakamlarý da yanlýþ yazýyor.”

Þaþýrdým. Bize anlatýlan Elif, sanki bizim tanýdýðýmýz çocuk deðildi. Hakkýmýzda hüküm verilmiþti: Ýlkokula hazýrlýk yapýlmamýþ! Ne anlatýrsam anlatayým, bu tür yargý sahiplerini –üstelik geçen yýl çocuðun bir yýðýn etkinliðini de görmüþlerdi- ikna edemezdim. Sözün gücü nün en az olduðu anlardan birini yaþýyordum.

Elif’i çaðýrdým. Anne babasýnýn yanýnda Elif’le biraz sohbet ettim. “Bizi ve Masallar ülkesini aradýðýný, okulunu sevmediðini, okuldaki –bir varoþ okulu- çocuklarýn küfürbaz ve kavgacý olduklarýný” filan anlattý. Sesi ve beden dili kaygýlýydý!

“Gel bakayým, hünerlerini göster” deyip kalemi eline tutuþturdum. Üstelik önüne çizgisiz bir kaðýt koydum. Þu sýralar okulda yazdýklarýný yazmasýný istedim. Düzgün ve bitiþik þekilde “e, el, ele, elle…”yazdý. Yazarken harfin birini hatalý yaptýðý için “tuh, eyvah” diyerek bana baktý. “Hatalý olsun devam et, devamýnda düzeltirsin, sorun yok” dedim. Devam etti. Sonra 9’a kadar rakamlarý da hatasýz yazdý. “Aferin, git bahçede oyna” dedim ve oyuncaklara gitti.

Esasýnda 1.sýnýfýn baþýnda yapýlan iþ, kendi anadilimizin okunmasý ve yazýlmasýnýn öðretilmesidir. Yani dil öðretimidir. Dil öðrenirken hatalý söyleme, hatalý yazma olduðunda anýnda düzeltici müdahalede bulunmak, anksiyete oluþumuna yol açtýðý için, hatalara bilerek göz yumulur. Süreç içinde çocuðun hatasýný kendisinin görmesi saðlanarak, düzeltme yoluna gidilir. Benim bildiðim öðretmenlikte böyle incelikler vardýr. Ama bizim memlekette “hatasýzlýk, mükemmeliyetçilik” gibi tuhaf tutumlar baþat olduðundan çocuklarýn psikolojileri pek hesaba katýlmaz. Neyse.

Anne babasýna, geçen yýl yaptýðýmýz çizgi çalýþmalarýný da gösterdim. Suçlamalarý temelsizdi, bunu fark ettiler.

- Pekiyi sorun nerede? Dediler. “Hata gelin olmuþ damat bulamamýþ” diyemedim.

Sorun ortadaydý: Elif’de kaygý oluþmuþtu! Ya baþaramazsam, kaygýsý. Çünkü çabasýna deðil, performansýna bakýlmýþtý.

Yedi yaþýnda bir çocuðun bir etkinlikte ustalaþmasý için, önce yetiþkinler tarafýndan desteðe ihtiyacý vardýr, çabasýnýn desteklenmesi gerekir. Sonra da zamana gereksinimi vardýr. Maalesef kaygýlanma eðilimi çok yüksek olan bu çocuðumuzun çabasýna deðil de performansýna dönük deðerlendirme yapýlmýþtý. Performansýnýn diðer çocuklardan geride olduðu kendisine hissettirilmiþti. Performansýna vurgu yapýlmasý çabasýný azaltmýþ, hatta özgüveni örselenmiþti. Bir çeþit çaresizliði yaþýyordu. Yarýþmacý ortam ona hiç uygun deðildi. Elif’i huzursuz eden performans kaygýsýydý! Bu kaygý, çocuðun ya çabasýnýn azalmasýna ya da aþýrý çaba göstermesine yol açabilirdi. Kendisinden aþýrý çaba beklendiði algýsý, onu eziyordu.

Anne babasýnýn yanýnda ona, “Yapýyorsun, yapabiliyorsun, yazabiliyorsun…” diyerek çabasýný övdüm. Baþkalarýyla yarýþmak zorunda olmadýðýný söyledim, kendi çabasýný çoðaltmasýný önerdim. Gözleri ýþýl ýþýl bakmaya baþladý.

Bir de anlaþma yaptýk kendisiyle: 1. “Yapamam, yapamýyorum…” gibi sözcükleri aðzýndan çýkarmayacak, aklýna gelince de o sözcükleri aklýndan kovacak. 2. Elinden geldiði kadar çaba sarf edecek, tekrar tekrar yazarak kendini geliþtirecek. 3. Okulda çözemediði bir sorunu olursa, önce öðretmeniyle paylaþacak ve çözmeye çalýþacak, ihtiyaç duyarsa benimle konuþmaya gelecek.

Konuklar gidince düþündüm: Çocuklarýn okullarýyla yapmasý gereken psikolojik sözleþmeleri, kaç öðretmeni ve yöneticiyi ilgilendiriyor acaba? Neden hâlâ çocuklar kendi içlerinde deðerlendirilmez de baþkasýyla kýyaslanýr? Temel becerilerin geliþtirilmesi döneminde çocuðun çabasýnýn övülmesi ve çoðaltýlmasý gerekirken, neden performansý deðerlendirilir? Anne babalar neden yüksek beklenti içine girerler ve o beklenti karþýlanmayýnca kaygýlanýr, kaygýlarýný da çocuklarýna geçirirler?

Sevda öðretmenim, son cümlem þudur: Bana kalýrsa bu memlekette okuyup yazan insan olunmamasýnýn önemli nedenlerinden biri, kendi ana dilimizin okuma ve yazmasýný sökerken yaþadýðýmýz travmalardýr. Kendi geleceðine bu kadar kötülük yapan millet az görülmüþtür.

Seni hiç unutmadýk. Sýcaklýðýn bizimle.


Muammer

23.10.2010


Son Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2010 13:35

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
04 Kasým 2010 14:13

naco

Sevgili Muammer Bey, bu konuda en önemli örneklerden biri de kýzým Deniz olmalý diye düþünüyorum. Çok sevgili asla unutamayacaðýmýz Sevda öðretmenimiz ve eðitim anlayýþýnýz sayesinde bugün farklý noktalarda görmekten mutlu olduðum kýzým adýna teþekkür ediyorum sizlere. Sizler gibi eðitimcilerin varlýðý güç veriyor bizlere.

02 Kasým 2010 13:02

m.kök

Sevgili Muammer,
Yazýný henüz yeni okudum. Yazýný çok etkili ve deðerli bulduðumu söylemeliyim. Ýlköðretim Okulu birinci sýnýfta pek çok anne ve babanýn yaþadýðý panik ve yanlýþ eðitimci tutumlarý çocuklar üzerinde ciddi sorunlar yaratýyor. Çocuklar dünyaya bir yaþam motivasyonu ile birlikte geliyorlar. Yanlýþ yetiþkin tutumlarý bu yaþam motivasyonunun halkalarýný kýrýyor. çocuklarýmýzýn ve gençlerimizin yaþadýðý pekçok sorunda yanlýþ yetiþkin tutumlarýdýr.. Maria Montessori'nin dediði gibi "bizim yanlýþlarýmýz çocuklarýmýzý etkiler, onlar üzerinde silinmez damgalar býrakýr. Biz öleceðiz evet, ama yanlýþlarýmýzýn cezasýný çocuklarýmýz çekecek."
Seni ve bütün Elif'leri sevgiyle kucaklýyorum. Mehmet KÖK
25 Ekim 2010 13:32

tora

"Dil öðrenirken hatalý söyleme, hatalý yazma olduðunda anýnda düzeltici müdahalede bulunmak, anksiyete oluþumuna yol açtýðý için, hatalara bilerek göz yumulur." Beynimin bir yerine kaydettim bile.

Muammer Abi, izmirizmir.net okurlarý senden Noam Chomsky'nin "Demokrasi ve Eðitim" (BGST yay.) ve Edgar Morin'in "Geleceðin Eðitim Ýçin Gerekli Yedi Bilgi" (Bilgi Üniversitesi yay.) kitaplarýna iliþkin yorumlarýný okusalar ne iyi olur...

Sevgi ve selamlar

24 Ekim 2010 21:12

msakaryalý


Ertuðrul ve Ýlhami çok saðolun.
Teþekkürler.
24 Ekim 2010 14:59

nuhungemisi

Sevgili Muammer, iyi ki varsýn, iyi ki "büyük laflar" yerine kimilerine "küçük laflar" olarak görünen bu saptamalarý yapýyorsun... Bir yerlerde bu titizliklere kafa yoran arkadaþlarýmýzýn, kardeþlerimizin, dostlarýmýzýn olduðunu bilmek ne güzel. Gelecek kuþaklarýn kimlere emanet edilmesi, kimlere edilmemesi gerektiðini insan daha iyi anlýyor, yazýný okuduðunda...
Sevgilerimle...
23 Ekim 2010 12:06

ERTUÐRUL BARKA

Yazýyý son derece önemli buldum. Çocuklarýmýzýn dýþýnda, biz büyüklerin de eðitim süreçlerimizde yararlanacaðýmýz öneriler içeriyor. Aydýnlýk bir gelecek için bu yazýyý birçok kiþiyle paylaþacaðým. Canýna saðlýk sevgili Muammer Öðretmenim.
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.