ÇOCUKLAR NECE KONUÞUR?

31 Aralýk 2010 13:13 / 2459 kez okundu!

 


Sevgili Öðretmenim,

Masallar Ülkesi’nde “vaka kaydý” tutmaya devam ediyoruz. Yeni yaþadýðýmýz bir olayý, vaka kaydýný esas alarak seninle paylaþmak istedim.

28 Aralýk sabahý. Çocuklarýn okula geliþlerini izliyorum camýn ardýndan. Gülerek gelenler, asýk suratla gelenler, hastalýðýný yenememiþ yüz ifadesiyle gelenler…

Efe Arda’yý anýmsadýn mý? Çok sorgulayan, çok merak eden, her þeyi bilmek isteyen, yenilgiyi kabullenemeyen ve bana “Muammer müdür” diye hitap eden çocuðu. Bu arkadaþ, okulun kapýsýndan girer girmez sýkýntýlý bir edayla; “Muammer müdürle konuþmak istiyorum, biz yukarýda yalnýzca þarký söylüyoruz, baþka bir þey yapmýyoruz” dedi ve þikayetini bana duyurdu. “Müdür odasýnda oturmakla olmaz, bizimle ilgilen” der gibiydi.

- Gel bakalým Efe Arda, otur konuþalým, dedim.
- 5 dakika konuþmak istiyorum, dedi aðlamaklý yüz ifadesiyle.
- Ýstediðin kadar konuþabiliriz, vaktim var. Anlat, dinliyorum, sorun nedir?
- Bu durumu Melek öðretmene de söyledim zaten. Yalnýzca þarký söylüyoruz, baþka bir þey yapmýyoruz. Satranç bile oynamýyoruz.
- Düþünceni söylemene sevindim. Biliyorum ki etkinlikler yapýyorsunuz, öykü çalýþmasý yapýyorsunuz, onu dramatize ediyorsunuz, resim yapýyorsunuz, bugün satranç da yapacaðýz, yarýn Ýngilizce var, çizgi çalýþmalarý yapýyorsunuz… Bütün bunlar “bir þey” deðil mi?
- Evet öyle, dedi ve sustu.

Sonra grubuna katýlmak için ayrýldý.

Efe Arda ne demek istiyordu? Biliyorum ki çocuklar “Çocukça dili” konuþurlar, o dili anlamak çocuðu bilmekten, tanýmaktan geçer. Örneðin çocuklar “yetersizlik hali” yaþar ama bunu baþka türlü söyler. Ya da “Sýkýntým var” mesajýný baþka türlü verir. Örneðin kýskançlýk yaþar, ama hiç alakasýz bir tepki verir. Tepkinin gerçek mesajýný bulup çýkarmak, çocukça dilini anlamakla mümkündür.

Efe Arda bir þeylerden rahatsýzdý. Peki ama onu rahatsýz eden þey neydi? Þifreyi çözmeliydik.

Ýzledik, gözledik. Oyunlara, etkinliklere katýldý, yemeðini yedi. Sýra satranç dersine geldi. Ece ile didiþiyordu. Sürekli söz düellosu yapýyorlardý. Bunlar birbirine aþýktýlar oysa. Aþk nefrete mi dönüþüyordu acaba? Odama çaðýrdým ikisini de. “Biraz sohbet edelim” dedim. Geldiler.

- Arkadaþlar, sizin aranýzda bir sorun mu var? Efe Arda hemen yanýtladý.
- Evet, var. Ece mýzmýzlanýyor. Ýçimden bir ses onunla arkadaþlýðý býrak diyor.
- O ses baþka ne diyor?
- Sesim bir de doðru davran diyor. Sýrayla yapmayý öðren diyor. Ama bir türlü sýrayla yapamýyorum. Kafam karýþýyor, sinirlerim bozuluyor. (Nasýl davranmasý gerektiðini biliyor ama duygularýna engel olamýyor. Bu durum ona sýkýntý veriyor)

Ece’ye soruyorum: “Ece, sence de sorun var mý? Varsa, sorun nedir?”
- Efe Arda’ya katýlýyorum. Benim de içimden bir ses Efe Arda’yla arkadaþlýðý býrak diyor. Ama býrakamýyorum. (Aþýðým ona, ayrýlmak istiyorum ama ayrýlamýyorum)
- Onun hangi tutumu seni sinirlendiriyor?
- Bana yardým etmemesi. Ben bir þeyi yanlýþlýkla yapýnca, yardým etsin istiyorum, ama etmiyor. (Sanki mecburmuþ gibi)
Ece daha söyleyeceklerini tamamlamadan Efe Arda araya giriyor: “Çünkü mýzmýzlanýyorsun, inatlaþýyorsun.” (Çok tipik bir karý koca kavgasý izliyor gibiyim) “Baþka?” diyorum Efe Arda ’ya. “En sevmediðim yaný mýzmýzlanmasý, inatçýlýðý. Bir de beni ittirmiþti ve Naz’a çarpmýþtým.” Bu defa Ece araya giriyor: “Yanlýþlýkla oldu, bir kere oldu, özür diledim ya.”

Efe Arda: “Benim resmime çizik atýyor. Ben de kýzýp birkaç kez onunkini karaladým. Bir de baþýmý þiþiriyor.” Söyleyeceði her þeyi söylemiþ gibi “ohh” çekiyor. Ýkisine de soruyorum: “Pekala arkadaþlar, bana birbirinizin en iyi yanlarýný söyler misiniz?”

Efe Arda: Okuyabiliyor, yazabiliyor. Buna kýzmýyorum da sevinmiyorum da, ortada. Ama bu durumdan çok sýkýlacak ilkokulda. Bundan mutlu oluyorum. Asla ayný ilkokula gitmek istemiyorum.

Hayal Ece: Tek satrancý iyi biliyor. Bir de oyuncaklarý alabiliyor…

Rahatladýklarýný hissediyorum. Ýkisinin de olumlu yanlarýný sýralýyorum. Ýkisini de çok sevdiðimizi söylüyorum. Geçen yýl birbirlerini çok sevdiklerini, birbirlerini görmeden duramadýklarýný hatýrlatýyorum. (Ama artýk Alp “Ece’yle ben evleneceðim” diyormuþ ve galiba Ece, Efe Arda’yý Alp’le kýskandýrýyormuþ, bunu öðreniyorum.)

Kübra hanýmý (aþçý teyzemiz) çaðýrdým. “Buradaki çalýþma arkadaþlarýný seviyor musun?” dedim. “Evet” dedi. “Peki bazen sevdiðin insanlarýn bazý tutumlarýný sevmediðin oluyor mu?” dedim. “Evet oluyor, ama arkadaþýmla iliþkimi kesmiyorum, sevmediðim tavrýný konuþuyorum” yanýtýný verdi. “Konuþmanýn faydasý oluyor mu?” dedim. “Olmaz mý, konuþmazsak birikiyor sorunlar… Ayrýca bir olumsuz tutum nedeniyle arkadaþýmýzý sevmemezlik edemeyiz” dedi.

- Çocuklar, duydunuz mu Kübra teyzenizin dediklerini.
- Duyduk öðretmenim.
- Var mý söyleyecekleriniz?
- Yok öðretmenim. Ama ara sýra böyle konuþalým.
- Tamam konuþalým. Benim çaðýrmamý beklemeyin. Haydi iyi oyunlar.

Bu çocuklar altý yaþýnda. Peki, yaþadýklarý “sorun ya da sorunlar” yetiþkinlerinkinden farklý mý? Kýskançlýklar, hazmedememeler, kabullenememeler, iletiþimsizlikler…

Ýyi yýllar dilerim.


Muammer Sakaryalý

30.12.2010




 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.