Sola saldýrmanýn anlamsýzlýðý

21 Aralýk 2011 11:00 / 1856 kez okundu!

 


Okullar tatil, iþe gitmiyorum, sokaklarý dolaþýyor, renkli ýþýklarla, süslerle donatýlmýþ kapý ve pencereleri, aðaçlarý seyrediyorum. Noel gelince bir mutluluk esintisi ile rahat nefes almaya çalýþýyorum ama olmuyor. KUYEREL’de okuduðum son yazý aklýmdan çýkmýyor, bana sýkýntý veriyor. Polemik yapmak, isim vererek eleþtirmek istemiyorum. Ancak yazý sol’u “yeni faþizmle”, “milliyetçilikle” suçlayacak kadar ileri gidince eleþtirmeden duramadým.

Yazar arkadaþ sol geçinen bazý küçük guruplarý deðil, bir bütün olarak solun nereye kadar savrulduðunu kendince þöyle açýklýyor: “Bu geliþmeler ‘solu’ sadece bizde deðil dünyada emperyalizm üzerinden ulusalcýlýk veya ‘yeni faþizm’ diyeceðimiz tarafa savurdu”. Türkiye’de deðil dünyada ‘yeni faþizmin’ sol tarafýndan benimsendiðini yazýyor. Arkadaþýmýz yakýn tarih hakkýndaki bilgisini tazelerse böyle bir sonuca varmaz. Milliyetçiliði ve faþizmi iktidara taþýyan sizin destek verdiðiniz liberalizmdir. Yazýnýzda iki dünya savaþýndan söz ediyorsunuz. Peki savaþlara ve faþizme neden olan kimlerdi?

Faþizmi ezen Sovyet halký batýda halk demokrasilerinin politik ve ekonomik önkoþullarýný hazýrladý. Yalnýz Avrupa’da deðil insanlýk tarihinde eþine rastlanmayan bir demokrasi kuruldu, tabi ki sizin bundan haberiniz var. Gerçeklerle yüzleþmekten korkuyorsunuz. 1980’lerden sonra saðýn parçalayýp bitirmeye çalýþtýðý, iþte bu halk demokrasisidir.

Yazar, Marks’ýn ve Lenin’in söylediklerini birbirine karýþtýrarak bir þeyler söylüyor. Kapitalizmin bir global sistem olduðunu ilk defa Marksistler söyledi. Marks’ýn 150 yýl önce “Dünya iþçileri birleþin!” dediðini unutmuþ olabilirsiniz. Avrupa’nýn herhangi bir ülkesinde solun düzenlediði mitinglere katýlanlar nasýl her milletten ve her ýrktan insanlarýn kol kola yürüdüðünü görür. Her þeyi inkar edebilirsiniz. Sizin etik anlayýþýnýz buna izin verebilir. Ancak Avrupa’da çok kültürlülüðü kuran, yaþatan ve yaþatacak olan sol’dur. Yani ‘yeni faþizm’ AKP’de var, sol’da deðil. Baþbakanýn seçimlerde Kürt halkýna karþý kullandýðý ýrkçý söylemin Avrupa anayasalarýnda kaç yýllýk cezasý olduðunu biliyor musunuz? Bu konuda tek bir eleþtiri yapmayarak bu ýrkçý söylemin arkasýnda durmuþ olmuyor musunuz? Eðer etik ve ahlaki deðerleriniz buna izin veriyorsa söyleyecek bir sözüm yok.

Yýllarca Müslüman Kardeþler’in Türkiye þubesi gibi çalýþan bir parti var. Orta Doðu’da otoriter rejimler kurmanýn yollarýný arayan ABD’nin maþasý bu partiden demokrasi dilenen sizlersiniz. Mýsýr’da ve Türkiye’de yýllardan beri post-demokratik rejimlere hazýrlýk yapýldýðýndan demokrasiyle yakýn - uzak bir ilgisi olmayan tarikatlarýn, Selefilerin, Vahabilerin ve ‘yeþil sermayenin’ ulusal deðil global statükonun himayesinde büyütüldüðünü, Mýsýr’da Mubarek’in yaptýðýnýn aynýsýný Türkiye’de 12 Eylül’ün yaptýðýný da bilmeyebilirsiniz. Servet üstüne servet yaparak iktidara geldiler. Önce zengin oldular sonra iktidar. Yoksa global oligarþinin bu komprador iþbirlikçileri, yalnýzca islama inanarak iktidarý ne Türkiye’de ne de Mýsýr’da rüyalarýnda bile göremezlerdi.

“Genel olarak sol, kapitalizmi ortadan kaldýrmak veya onu sýnýrlamak yerine onun sosyalleþmesi için yani emeðe, çevreye, tüketiciye, topluma ve kurallara uyumlu geliþmesi için öncelikle diyalog ve iþbirliði içinde olmasý yoksa bu deðerler için siyasi ve sosyal mücadele vermesi kendisine böyle bir yol çizmesi ideolojik ve siyasi bakýmdan reel bir durum olacaktýr.”

Arkadaþýn tüm amacý kapitalizmi sosyalleþtirmek. Yalnýzca kendisi deðil bugün kapý kapý dolaþýp para dilenen ÝMF ve Dünya Bankasý da yapýyor. Fukuyama, IMF’nin websitesinde ayný çaðrýyý yapýyor. Oysa bunlar dünyanýn hiç bir yerinde sermayenin demokratikleþmesinden, iþyerlerinde demokrasiden söz etmiyor. Neden acaba? Kapitalizmin sosyalleþmesi ancak temsili demokrasinin gerçek demokrasiye dönüþmesiyle mümkündür. Zaten krizlerin nedeni ve baþ sorumlusu çoðulculuða dayanan bu ‘demokrasi’dir. Emekçilere hak tanýmayan demokrasinin sürekli itibar kaybettiði kapitalist merkezlerde kapitalizmin sosyalizasyonu finans kapitale yarar.

Kapitalizmin kârý, aþýrý tüketim üzerine dayalýdýr. Yeryüzünün tüm zenginlikleri bu yüzden acýmasýzca tüketiliyor. Ekolojiyle barýþýk kapitalizm arýyorsanýz, bulamazsýnýz. Ancak mülkiyet ve üretim iliþkileri farklý baþka bir sömürücü sistem bulunabilir. Kalkýnma hýzý ve kâr oraný düþük, refah düzeyi geri çekilmiþ, insanlýk davasýný öne alan, sosyal sorumluluðu fazla baþka bir sýnýflý toplum olabilir. Siz bunun için mücadele edecekseniz bu sizin kendi tercihiniz yolunuz açýk olsun.

Kapitalizm virus kaptý, ekolojik ve hümanist eþitsizliðin kaynaðý liberalizm, kapitalizmi bir krizden öbürüne sürüklüyor. Bölgesel savaþlar, dýþ müdahaleler, zorla iktidar deðiþikliði ve iktidara taþýnan anti-demokratik guruplar... Yunanistan ve Ýtalya’da sivil darbe oldu, demokrasi rafa kaldýrýldý. Dünyanýn dört bir yanýnda genç bir kuþak sokaklarý hergün dolduruyor. Yüzbinler ahlak ve moral erezyonuna karþý direniyor. Þimdiye kadar bankalarý kurtarmak için 14 trilyon dolar harcandý. Yine de ufukta bir umut belirtisi yok. Siz buna krizden çýkýþ diyorsunuz, oysa buna kapitalistler bile inanmýyor. Avrupa Birliðinde, ABD’de ve Ýngiltere’de banka ve mali reformlar sadece kötü gidiþi durdurmaya yönelik ve yeni bir krize gebe.
Teknik yönden iyi düþünülmüþ kanunlar ve anayasalar topluma dayatýlýyor. Yargý ve medyanýn baðýmsýzlýðý politik elitin ve oligarþinin iki dudaðý arasýnda; sus deyince susuyor, konuþ deyince konuþuyor. Parlamentolar, gücünü yitirmiþ ülkeler, hükümetlerle, baþbakanla ve baþkanlýk sistemiyle yönetiliyor, yani seçilmiþ diktatörlerle. Ýki partili sistem denen iki perdelik tiyatro oyunu oynanýyor. Her þey ama her þey insanlýðýn % 1’inin hizmetinde, % 99’ un esamesi bile okunmuyor.

Emeklilik, iþsizlik, hayat, pahalýlýðý, umutsuz bir gelecek her aileyi derinden endiþelendiriyor. Ýþsiz kalan milyonlarca genç kendine yeni bir yaþam kuramýyor. Hayatýnýn baharýnda köle gibi çalýþtýrýlýyor. Siz kapitalizmi ideolojik olarak savunacaðýnýza yüreðinizin sesini dinleyin, o zaman belki doðru yolu bulursunuz.

Er ya da geç kapitalizmin son duasý okunacak ve sömürücü toplumlar mezarlýðýna gömülecek. Solun, kapitalizmin krizlerinden devrim çýkarmak gibi bir derdi olacaðýný sanmýyorum. Hele sizin bu söylediðiniz “Ya da “Sovyet modeli” yani “komünist partisi diktatörlüðü” kimilerine göre hala bir alternatif model anlamýna mý geliyor.”

Yýllar önceki söylemi solun hala gündeminde olduðunu ileri sürüyorsunuz. Belli ki siz soldan çok uzaklardasýnýz, izlemeden, araþtýrmadan yazýyorsunuz. “Sovyet modeli” ile “komünist partisi diktatörlüðü”nü birbirine karýþtýrdýðýnýza göre demokrasi hakkýndaki bilgileriniz de yetersiz. “Sovyet modeli” halkýn nasýl bir demokrasi istediðini öðreten zengin deneyimlerle doludur, tarafsýz bir gözle araþtýrýn, göreceksiniz. Sol, sosyalistler, aydýnlar, tüm ilericiler krizden çýkýþ için yoðun tartýþmalar yapýyor. Ancak ben Sovyet modelini alternatif gösterene rastlamadým.
Alternatif oluþma sürecinde

Burada, Financial Times gazetesi yazarý Martin Wolff “sol politikanýn yeniden gündeme geldiðini” ilan etti. Ona göre yeni sol politikalarýn oluþabilmesi iki temel koþula baðlýdýr. Geçmiþte ideoloji sosyalizmdi ve güç ise örgütlü iþçi hareketi idi. Günümüzde ikisi de çoktan kayboldu, diye aceleyle ekliyor. Londra, New York ve daha birçok kentteki iþgalci hareketin yayýlmasýnýn çok etkili olmayacaðý kanýsýnda. Ya Ýngiltere’deki milyonlarca iþçinin katýldýðý 30 Kasým'daki genel grev? Kamuoyunun %70’i grevin arkasýnda durunca hükümet taktik deðiþtirdi…

Sosyalizmin ve iþçi hareketinin çoktan tarihe karýþtýðý görüþüne benim gibi birçok kiþi katýlmýyor. “Ortak akýl, ortak vicdan” þüphesiz önemli bir kriter olmaya devam edecektir. Bunca moral, ekonomik ve ekolojik erozyon, kapitalizm dýþýnda mý gerçekleþti? Sürekli solu, sosyalizmi, Marksizm’i ve iþçi hareketini hedef göstermenin, bunlarý tekrar etmenin ne anlamý var?

Diyelim ki sol tükendi ve alternatif üretemiyor. En azýndan günlük hayatta gördüklerimizi, gazete ve sosyal medyadan okuduklarýmýzý nasýl yorumlayacaðýz? Demokrasinin daraltýldýðýný, 2008 krizini yaratan teknokratlarýn aslýnda bankerler adýna seçilen hükümetlerin yerine getirildiðini ve krizin uzun süreceðini görmek o kadar mý zor? Aþýrý saðýn, neo-faþistlerin, milliyetçiliðin güç kazanacaðýný göremez miyiz? Sola saldýrmayýn, bu iþlenen insanlýk suçuna ortak olmayýn.

Evet, sola kayma sürecinin baþlamakta olduðu bir gerçek. Politik elitin iflas eden ekonomik politikasý ve milyonlarýn düþ kýrýklýðýnýn karþýsýnda saðýn tam olarak þovenizmi, milliyetçiliði ve ýrkçýlýðý körükleyeceði, sýcak savaþlarý arttýracaðý tehlikesi çok somut.

Solun, sosyalizmin bir seçenek olmadýðýnda ýsrarcý olanlarýn unuttuklarý bir nokta var. O da þu: Ýdeoloji gökten zembille inmez. Ýnsanlýðýn büyük çoðunluðu umutsuz ve dünyamýz bir ekolojik yýkým sürecini yaþýyor. Bu yüzden farklý politikalarýn doðuþu gecikmeyecektir.

Londra’da haftalardýr direnen iþgalci hareketin henüz dillendirdiði bir program yok, herkesin eleþtirdiði gibi. Ancak direniþin sürekliliði, ýsrarcý olmasý ve topluma verdikleri mesaj çok anlamlý. Þöyle deniliyor bir bildirilerinde:

“Hükümetin, bankalarýn ve korporasyonlarýn plutokrat olduklarý bir zamanda bu harekete karar verdik. Bireysel çýkarlar toplumsal çýkarlarýn önüne geçti. Sermaye de adalet ve moral deðerleri tanýmaz oldu. Halkýn yoksulluðu üstünden kâr elde ediliyor. Bundan dolayý size sesleniyoruz. Vergilerimiz bankalarý kurtarmak için kullanýlýrken, bonolar astronomik rakamlarla ve kesintisiz olarak ödenmeye devam edilirken hastanelerde, okullarda ve sosyal hizmetlerde büyük kýsýntý yapýlýyor, öðrenciler borç içinde ve iþsizlik büyüyor. Medyada ýrkçýlýk devam ederken her yerde gizlice savaþlar tezgahlanýyor…”

Birinin bunu görmemesi için neredeyse kör olmasý gerek.
Yazar arkadaþ, siz görüyor musunuz?

Kapitalizmin krizden çýkacaðýna dair kiþisel umutlarýnýzý yazýyorsunuz. Peki bunun bedeli ne olacak, hiç düþündünüz mü? Ýnsanlýk bunu hak ediyor mu? Boþ umutlar yaymak yýkýma ortak olmakla aynýdýr. Hayatýn içinden milyonlarýn çaðrýlarýyla sosyalizm geliþiyor. Ýsmi gerekiyor mu acaba? Kitlelerin çýkarlarýyla bir avuç zenginin çýkarlarý karþý karþýya geliyor. Kaynaklarý bölüþmek için dört duvar arasýnda sýkýþan egemen sýnýflarýn duvarlarýna saldýrýlýyor.

Ýnsanlýk adýna siz de katýlýn.


Mehmet TAÞ

20.12.2011



 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
23 Aralýk 2011 14:10

hurkus

Sait Almýþ'tan bir yanýt:


Bir Reformist Diðer Reformisti Nasýl Eleþtirir?

M. Taþ reformist, sol liberal arkadaþlarýmýzýn görüþlerini yazdýklarý Kureyel grubundaki bir tartýþmayý grubumuza taþýmak istemiþ. Bence sakýncasý yok.

M. Taþ ayný grupta yazdýðý arkadaþýnýn yazýsýna yanýt veriyor ama arkadaþýnýn adýný vermekten kaçýnýyor. Buna bir anlam veremedim. Kureyel grubuna baktýðýmda Taþ’ýn eleþtirdiði yazýnýn yazarýnýn Mustafa Paçal olduðu görülüyor. Yazar küreselleþme karþýsýnda millici pozisyona düþen sol görüþleri eleþtiriyor.

M. Taþ arkadaþýmýz bu eleþtiriyi “sola saldýrý” olarak yorumluyor. Evet ortada bir saldýrý var. Birisi birilerine saldýrýyor. Ama, tuhaf olan nokta; ne saldýran solcu, ne de yanýt veren. Tabii ki solu devrimci, Marksist anlamda alýyorum.

M. Paçal, Taþ’ýn da belirttiði gibi kapitalizmi kutsuyor, solcularýn iþlevinin kapitalizmi yok etmek deðil, onu ehlileþtirmek olmasý gerektiðini vaaz ediyor:

“Genel olarak sol, kapitalizmi ortadan kaldýrmak veya onu sýnýrlamak yerine onun sosyalleþmesi için yani emeðe,çevreye,tüketiciye,topluma ve kurallara uyumlu geliþmesi için öncelikle diyalog ve iþbirliði içinde olmasý yoksa bu deðerler için siyasi ve sosyal mücadele vermesi kendisine böyle bir yol çizmesi ideolojik ve siyasi bakýmdan reel bir durum olacaktýr.” (M. Paçal, adý geçen yazý)

M. Taþ arkadaþýn bu görüþlerinden eleþtirdiðini, neden sola saldýrý olarak deðerlendirdiðini anlamak mümkün deðil. Evet Paçal kapitalizmi yok etmeye yönelik bir sosyalist devrime karþý çýkýyor, sözde millici sola karþý çýkarken özünde, devrimci Marksist, Leninci görüþe karþý çýkýyor.

Paçal’a göre; “Lenin ‘Kapitalizm üst aþamasý olan emperyalizme dönüþecek’ dedi.

Ama öyle olmadý...”

M. Taþ Leninci ve devrimci olsaydý, Paçal’ýn bu görüþlerini eleþtirirdi. Lenin’in kapitalizmin emperyalizme dönüþeceðini varsaymadýðýný, emperyalistleþtiðini ilan ettiðini söylerdi. Taþ bunu söyleyemiyor, çünkü o da globalizmi, küreselleþen kapitalizmi destekliyor. Kapitalizmin emperyalist aþamada olduðunu savunamýyor.

M. Taþ, M. Paçal’ý kapitalizmi savunmakla, onu yok etmeye karþý olmakla yani reformizmle suçluyor. Doðru söylüyor. Peki bunlarý söylerken, kapitalizme son vermek gerektiðini söylerken kendisi nasýl bir yol öneriyor. Sosyalist devrimi mi savunuyor. Hayýr:

“Er ya da geç kapitalizmin son duasý okunacak ve somurucu toplumlar mezarlýðýna gömülecek. Sol kapitalizmin krizlerinden devrim çýkarmak gibi bir derdi olacaðýný sanmýyorum.” (M.Taþ, adý geçen yazý)

Bence M. Paçal, M. Taþ’a göre daha tutarlý bir çizgide. Açýkça kapitalizmin sosyalleþmesini yani reformizmi savunuyor. M. Taþ’ýn çizgisi ise belirsiz. Kapitalizme karþý çýkýyor, kapitalizmin yýkýlacaðýndan söz ediyor, ama bunun nasýl olacaðýný söyleyemiyor. Sol “kapitalizmin krizlerinden devrim çýkarmayacak” ise kapitalizmin mezarýný nasýl kazacak? Kapitalizm mezarýna kendiliðinden mi girecek? Taþ’ýn bu sorulara cevabý yok. Umarým bu sorulara yanýt verebilecek noktaya gelir. Biz de bu yanýtlarýna göre onu yeniden deðerlendiririz. Çünkü benim gözümde M. Taþ hâlâ NATO’yu dünya ordusu, BM’i dünya parlamentosu ilan ettiði “küreselci” arkadaþýmdýr.

Sait Almýþ
21.12.011

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.