Kapitalizmden Sonra

07 Kasým 2009 19:31 / 3677 kez okundu!

 


Geoff Mulgan’ýn “Kapitalizmden Sonra” yazýsý birçok kiþi gibi benim de çok ilgimi çekti, defalarca okudum. Yaz tatilinde Türkiye’deyken, karþýlaþtýðým arkadaþlarla yazýyý tartýþtým. Yazýnýn bir anlamda ilk olduðu söylenebilir çünkü krizi ve sistemi, üretim güçleri ve toplumsal iliþkiler perspektifinden ele alýyor. Yazý üstüne tartýþmalar bu yönde düþünmeyi zenginleþtirir ve daha güzel ürünlerin çýkmasýna neden olur diye düþünüyorum. Herkesin katkýsýna ihtiyaç var. Katkýlarýnýzý yorum olarak yazýnýn altýna ekleyeceðinizi umuyorum. Ben ayrý yazýlar olarak yorumlarýmý ileteceðim.

PROSPECT MAGAZÝN
Sayý 157, Nisan 2009

KAPÝTALÝZMDEN SONRA

Yazan: Geoff Mulgan 

Piyasalarýn efendi deðil hizmetkâr olduðu bir dünya
Girmekte olduðumuz çað yýkýcý olacaktýr - ancak bu, piyasalarýn efendi deðil, hizmetkâr olduðu bir dünya yaratabilir.

ABD bankacýlýk sistemi 3000 milyar dolarlýk bir kayýpla karþý karþýya... Japonya bunalýmda... Çin’in büyüme hýzý sýfýr... Bazýlarý acil bir müdahalenin durumu düzeltebileceðini hâlâ umuyor. Ancak çoðunluk, artýk hiçbir þeyin eskisi gibi olamayacaðý o ender kýrýlma noktalarýndan birini yaþadýðýmýzý hissediyor.

Peki bir düþ sona ererken, gölgede bekleyen diðer düþler neler? Kapitalizm uyum saðlayacak mý? Yoksa yaklaþýk iki yüz yýldýr politik hayata can veren o büyük sorulardan birini, “Kapitalizmden sonra ne gelebilir?” sorusunu yeniden mi sormalýyýz?

Oysa henüz birkaç yýl önce bu soru, “elektrikten sonra ne gelir?” sorusu kadar anlamsýz bulunarak bir kenara býrakýlmýþtý. Küresel piyasalarýn Çin ve Hindistan’ý yörüngelerine çekmesi, G8 zirvesini kuþatan Ortaçað’dan kalma Ýslam’ýn ve hýrpani ordularýn gücünü kaybetmiþ bir rakibe dönüþmesiyle kapitalizm zaferini tamamlanmýþ görünüyordu. Çokuluslu þirketlerin pek çok ulus devletten çok daha güçlü olduklarý, hatta bazýlarýnýn markalarý aracýlýðýyla yýðýnlarýn güvenlerini kazandýðý söyleniyordu.

Ancak, kapitalizmin kendi doðasýndaki derse göre, hiç bir þey kalýcý deðildir - Marks’ýn dediði gibi “katý olan her þey eriyip gider.” Kapitalizmin içinde kendi altýný oyan güçler olduðu kadar, onu ileri taþýyacak güçler de var.

Canlanma mý çöküþ mü?
Bu denememde kapitalizmin düþüþüne bir baþka açýdan bakýp, onun neye dönüþebileceðinden söz edeceðim. Ne bir yeniden canlanma, ne de bir çöküþ öngörüyorum. Bunlarýn yerine, bir zamanlar ayný ölçüde deðiþmezmiþ gibi görünen diðer sistemlerle bir kýyaslama yapmayý öneriyorum. 19. yüzyýlýn erken dönemlerinde Avrupa monarþileri, düþleri Waterloo’nun çamurlarýna gömülen devrimci rakiplerinden kurtulmuþ görünüyorlardý. Dünyaya egemen olan monarþi ve imparatorluklarýn olaðanüstü uyum – deðiþim – yetenekleri kanýtlanmýþtý. Destekçileri, týpký bugünkü kapitalizmin savunucularý gibi, monarþilerin doðada kök salmýþ yapýlar olduðunu akla uygun bir þekilde tartýþabiliyorlardý. Yani doðal olan hiyerarþi idi; günümüzde bu bireysel açgözlülük oldu. Sonra denenmiþ olan yýðýnsal demokrasinin baþarýsýzlýðý ortaya çýktý. Bugün sosyalizm de ayný þekilde deðerlendiriliyor; her ne kadar iyi niyetli bir deneyim olsa da baþarýsýzlýða uðradý, çünkü insan doðasýna uymuyordu.

Yoksa kapitalizmin efendileri hizmetkâra mý dönüþüyor?
Kapitalizmin geleceðini düþünürken gerekli olan bir baþka çerçeve de orduya ne olacaðý. Askerin, statü ve saygýnlýðýn doruðunda kabul edildiði toplumlarýn üzerinden sadece birkaç nesil geçti. Ancak bütün tuhaflýðýna raðmen dünyadaki ordularýn çoðu ehlileþip uygarlaþtý, acýmasýz efendilerden profesyonel hizmetkârlara dönüþtü.

Savaþ ne kadar ortadan kalktýysa, kapitalizm de o kadar kalkacak. Karmaþýk, birbirine baðlý piyasa ekonomileri, yeni bilisel bilgilerin devam eden akýþýnýn desteði ile beslenen dev üretim fazlalýklarý yaratmaya devam edecekler. Ancak, týpký merkezden uzaklaþýp kýyýlara kayan monarþiler gibi, kapitalizm bugün olduðu gibi, toplumlara ve kültüre daha fazla egemen olamayacak. Kýsacasý kapitalizm bir efendi olmaktan çýkýp, bir hizmetkâra dönüþebilir ve þimdiki düþüþ bu deðiþimi hýzlandýrabilir. Geçmiþteki bunalýmlar da çok sertti ama marjinal düþüncelerin Schopenhauer’in bütün yeni gerçeklikler için tanýmladýðý üç aþamadan – önce alay etmek, sonra þiddetle karþý çýkmak ve sonra kanýt gerektirmeyen gerçeklik olarak kabul etmek – hýzla geçerek merkezdeki görüþlere dahil olmalarýný saðladý.

Kapitalizm gerçekte nedir?
Kapitalizmin neye dönüþebileceðini anlamak için öncelikle onun ne olduðunu anlamamýz gerekir. Bu çok kolay deðil. Kapitalizm pazar ekonomisini içerir, ancak pek çok pazar ekonomisi kapitalist deðildir. Ticareti içerir, ancak ticaret de kapitalizmin epeyce önündedir. Kapitali içerir, ancak Mýsýr firavunlarý ve faþist diktatörler de ihtiyaç fazlasýný yönetiyorlardý.

Belki de en iyi kapitalizm tanýmýný, onun týpký bir soðanýn veya aðacýn katmanlarý gibi, günlük pazar ekonomisinin üzerine kurulmuþ katmanlardan oluþtuðunu söyleyen, Fransýz tarihçi Fernand Braudel yapmýþtýr. Yerel, bölgesel, ulusal ve küresel olan bu katmanlar çok daha büyük soyutlamalarla karakterize edilir; katmanlarýn en tepesinde de her durumda kâr etmeyi bekleyen, belirli bir yere veya endüstriye baðlý olmayan, her þeyi metalaþtýran bedensiz finans vardýr.

Cenova ve Venedik’in, Londra ve Brüj’ün güçlü bankacýlýk ve ticareti, hünerli üreticilerle bir araya gelerek, soyut kapitali elinde tutanlarýn egemen olduðu, tepe noktalardaki rakiplerin yerlerinden edildiði, savaþçýlarý ve bilim insanlarýný bürokratlara dönüþtüren bir dünya yarattýðýnda, kapitalizm bir “izm” oldu.

Günümüzde çok daha saklý kapitalizm türleri, borsada riskli ve aslý olmayan fonlara yatýrým yapmakta. Devletle yakýn ittifak halinde (Silikon Vadisi yatýrýmlarýnýn yüzde 40’ýný hükümet karþýlamakta), büyük endüstri yöneticileri devletle iþbirliði yapmakta (Kore’de olduðu gibi), Çin’deki merkantilist komünist kapitalizm ve güneydoðu Asya’nýn parababalarýnýn yönettiði kapitalizm gibi tuhaf melez örnekleri görülmekte. 19. yüzyýlda ABD’de olduðu gibi korsan serbest pazarlar ve 20. yüzyýlda Ýsviçre’de olduðu gibi epeyce sosyalleþmiþ kapitalizm örnekleri de yaþandý.

Ancak Karl Marks’ýn öngördüðü gibi kapitalizm yayýlmakta (geniþlemekte). 19. yüzyýlda kapitalistler politikacýlarý, sanat koleksiyonlarýný, arazileri ve üniversiteleri satýn alýrken aralarýnda ayrým yapmaksýzýn ayný hazzý duyarlardý. Çaðdaþ kapitalizm çok zeki gençlere ve yaþlý ustalara kolaylýkla sponsor olurken, bilgisayar programlarý ve uzay yolcuklarýný da destekliyor. Yöntemleri artýk saðlýktan topraklarýn ýslahýna, baðýþlara (“hayýrsever kapitalizm” düþüncesine göre zenginler, belki de krizde ayakta kalamayacak olan dünyayý kurtarabilirler) kadar yayýlmýþ durumda. Artýk her þey alýnýp satýlabilecek bir metaya dönüþtürülebilir – seksten sanata ve dine kadar her þey. Kapitalizm yaratýcý olmasaydý bir þey olamazdý. Hatta iklim deðiþikliði bile kapitalizm için potansiyel bir geliþme fýrsatý olmuþ, yeni araþtýrma ve geliþtirme dalgasýný destekleyen vergiler, karbon pazarlarýný desteklemek için hükümetlerin ikna ettiði tüccarlar, borsacýlar ve yatýrýmcýlar daha da zengin olmanýn yeni bir yolunu bulmuþlardý.

Kapitalizm ve politika
Kapitalizmin politikayla karmaþýk bir iliþkisi vardýr; bazen politika tarafýndan kýsýtlanýr ve ehlileþtirilir, bazen de politikaya egemen olmaya çalýþýr. Ýngiltere’deki hem muhafazakâr hem de liberal partiler asýl olarak, rizikolu giriþimlere yatýrým yapan fonlar tarafýndan gelen baðýþlarla ayakta durur. City finansörleri tarafýndan desteklenen Ýþçi Partisi’nden, bir dizi bankerin hiçbir yeterlilikleri olmadýðý halde kamu saðlýðý ve sosyal yardým reformlarýyla ilgili komisyonlarýn baþýna getirilmesi istenmiþtir. Boris Johnson Londra’nýn iþ ve iþçi bulma kurumunun yönetimini böyle bir fon yöneticisine teslim etmiþtir. Ayný durum, her iki partisi de Wall Street’in aðýna düþmüþ olan ABD’de de söz konusudur – varsayýmlarýna bu kadar meydan okuyan bir krize karþýlýk vermekte bu kadar zorlanmalarýnýn bir nedeni de bu durumdur. (Obama’nýn ilk adýmlarý Roosvelt’inkine göre daha az güvenilir ve daha az radikal bulunmuþtur, çünkü Roosvelt danýþman olarak nispeten dýþardan kiþileri seçmiþtir, oysa Obama Larry Summers ve Tim Geithner gibi içeriden olanlara danýþmýþtýr.)

Kapitalizmin yayýlmacý ve yaratýcý karakteri Davos’tan çýkan radikal eleþtirilerle desteklendi; büyük kapitalizmin daha da büyümesi, politika ve kültürle daha da çok iç içe geçmesi kaçýnýlmazdý. Yedi yaþýndaki çocuklarýn arkadaþlarýna komisyon karþýlýðý Barbie bebek satmak üzere iþe alýndýðý zamanlarda bu görüþ akla yakýn görünüyordu. Kapitalizm algýyý deðiþtiren uyuþturuculardan bilgisayar oyunlarýna ve ekstrem sporlara kadar her þeyi, geçmiþte sadece dinin yapmýþ olduðu gibi, insanýn arzularýnýn derinliklerine inmek için kullanýyordu.

Kapitalizmin yerini ne alacak?
Sadece birkaç on yýl önce kapitalizmin yerini alacak þeyin ne olacaðý tartýþmasý büyük ilgi görüyordu. Yanýtlar komünizmden yönetimselliðe, altýn çaðýn umutlarýndan, komün hayatý ve ekolojik uyuma geri dönüþ rüyalarýna kadar deðiþiklik gösteriyordu. Günümüzde bu ütopyalar Dünya Sosyal Formu hareketleri içinde, büyük dinlerin kýyýlarýnda, radikal alt kültürlerde ve daha ýlýmlý olanlarý dünyadaki binlerce kentli giriþimcide görülebilir. Hepsi de kendilerine yeni taraftarlar bulmak zorunda. Ancak bunlarýn ve çaðdaþ anti-kapitalist edebiyatýn (David Korten, Wendell Berry, Alain Lipietz veya Michael Albert gibi) zayýflýðý, vizyonlarýnýn nasýl gerçekleþeceði ve savaþtýklarý çýkarlarýn ne kadar güçlü bir þekilde saðlama alýnmýþ olduðunu yeterince iyi açýklayamamalarý.

Marksizm’in entelektüel gücü, Michael Hardt ve Antonio Negri gibi yazarlarýn tanýmlamalarýnýn tersine, kapitalizmin her þeye gücü yeten bir sistem olmadýðý iddiasýna dayanýyor; yani kapitalizm kendi kendini yok etmeye mahkûm bir sistem sadece. Marksist açýklamaya göre teknolojik geliþme deðiþimin öncüsü olarak, üretim güçleri ve iliþkileri arasýndaki çatýþmalar sayesinde devrimci bir araca dönüþebilir. 19. yüzyýlda mekanizmanýn proletaryanýn fakirleþmesi olmasý bekleniyordu; 20. yüzyýlda yeniden gözden geçirilen açýklamalara göre bilinçli iþçilerin güçlenmesi (veya bazýlarýna göre çalýþanlarýn proleterleþtirilmesi) devrimci mekanizma olarak görüldü. Her iki durumda da kapitalizm kendi mezar kazýcýlarýný yaratmýþ olacaktý.

Bunun olmadýðý bir gerçek, tersine kapitalizm zenginliðini daha da geniþletti ve Marksizm’i, Fransa’nýn yeni Nouveau partisi gibi antikapitalist partileri hepten kýyýya itti veya Marksizm üzerine akademik tartýþmalarý pasifize ederek yazýnsal kavramlarýn soyutlamalarý içinde eriyip gitmesine neden oldu.

Ancak huzursuz kapitalizm, kendini yok edeceðine dair inanca temel oluþturmaya devam etti. Bir nesil önce Amerikalý sosyal bilimci Daniel Bell “kapitalizmin kültürel çeliþkileri” hakkýnda yazdý ve bunun, kapitalizmin dayanaðý olan geleneksel normlarý -çok çalýþmaya istekli olmak, bu anlayýþý çocuklarýna miras býrakmak, aþýrý tüketimden kaçýnmak gibi- aþýndýrdýðýný savundu. 1990’lardaki Japonya bu noktada iyi bir örnekti; laçkalaþmýþ yeni yetmeler, ailelerinin ekonomik bir mucize yaratmýþ olan çalýþma ahlâkýný reddediyordu.

Bu konuyla ilgili tartýþmalar nüfus istatistiklerini Aþil’in topuðu gibi ortaya koyuyordu. Kapitalist materyalizmin, insanlarýn çocuk sahibi olmalarý, gelirlerini ve zevklerini zorlu aile hayatýna feda etmeleri konusundaki teþvikleri yavaþ yavaþ yok oluyor; liyakat sistemi, aileleri, heveslerini bir veya iki çocukla gidermeleri konusunda destekliyordu. Böylece Avrupa ve beyaz Amerikalýlar arasýnda doðum oranlarý keskin bir þekilde düþtü. Bu noktada nüfus dengesizliði sonucu her toplumun dayandýðý nesiller arasý anlaþma zarar görmeye baþladý; gittikçe artan yaþlý nüfus, gittikçe azalan genç çalýþanlardan daha çok þey talep etmeye baþladýlar. Yaþlýlýk döneminin sorunlarýyla baþa çýkmak için gereken tasarruf oraný yüzde 30’lara yakýn olmasý gerekirken, bu oranýn 2007’de ABD’de sýfýra yakýn çýkmasý, kapitalizmin kendi geleceðini koruma yeteneðini kaybetmiþ olduðunu yalýn bir þekilde gösteriyordu. (Yüksek tasarruf oranlarýna raðmen Çin’in daha yüksek bir risk altýnda olmasý ironiktir; tek çocuk politikasý bu ülkenin nüfusun daha önce insanlýk tarihinde hiç görülmemiþ bir hýzla yaþlanmasýna neden olmuþtur.)

Krizin dinamikleri ve Carlota Perez’in öngörüleri
Kapitalizmin baþarýsýnýn kýrýlganlýðýný vurgulayan baþka eleþtiriler de söz konusu. Aþýrý üretimin olaðanüstü artýþý üretimin GSMH içindeki payýný düþürmekte, ekonomileri niteliði gereði büyümesi daha zor olan hizmetlere baðýmlý hale getirmektedir. Tüketimde de buna uygun bir kýrýlganlýk söz konusu. Ýnsanlarýn maddi gereksinimlerini baþarýyla gideren kapitalizm, daha çok çalýþma ve para kazanma isteðinin azalmasý tehdidi ile karþý karþýya. Ýnsanlar artýk orta yaþlarýnda çalýþmaya ara vermek ve üç günlük hafta sonu tatili istemek için yeniçað danýþmanlarýna baþvurmaktalar. Kapitalizmin verebildiði tek karþýlýk statü, güzellik ve bedenler konusunda yaratýlan kaygýlarla beslenen yeni ihtiyaçlar yaratmak için daha çok yatýrým yapmak oluyor. Bunun sonucunda ise geliþmiþ kapitalist toplumlar, fakir toplumlara kýyasla psikolojik olarak çok daha sorunlu hale geldi.

Bütün bu eleþtiriler, kapitalizmin çeliþkilerinin nasýl çözüleceði konusunda pek bir þey söylemese de, hedeflerinin bazýlarýna ulaþmýþtýr. Kapitalizmin þiddetli dinamikleri hakkýnda da pek bir þey söylemezler. Þimdiki krizin bu uzun vadeli eðilimlerle baðlantýlarýný görebilmek için ne Marks’a, ne Keynes ve Hayek’e bakmaya ihtiyacýmýz var; Venezüellalý ekonomist Carlota Perez’in (http://www.carlotaperez.org) gittikçe daha çok dikkat çeken yazýlarýna bakmamýz yeterli.

Perez, teknolojik deðiþimlerdeki uzun vadeli modeller alanýnda uzman. Perez’in açýklamasýna göre ekonomik döngüler büyük bir zenginlik vadeden yeni teknolojilerin ve altyapýlarýn ortaya çýkmasýyla birlikte baþladý; çýlgýnca yapýlan spekülatif petrol yatýrýmlar, borsada ve fiyatlarda dramatik yükseliþler buna örnek verilebilir. Bu dönemlerde finans yükselirken, liberal politikalar olaðan hale geldi. 1797, 1847, 1893, 1929 veya 2008’de yaþanan dramatik çöküntüleri piyasalarýn canlanmasý izledi. Bu çöküntü ve kargaþa dönemlerinden sonra, ancak yeni ekonominin özellikleriyle daha iyi uyum saðlayan kurumlar varlýk kazandýðýnda yeni teknolojilerin ve altyapýlarýn potansiyelleri fark edildi. Bu gerçekleþtiðinde ise ekonomiler büyüme dalgalarýný aþtýklarý gibi sosyal ilerleme de kaydettiler; savaþ sonrasý mucizesi veya 19. yy sonlarýnda Fransa’da yaþanan “güzel çað” gibi.

Büyük bunalýmdan önce yeni ekonominin ve yeni toplumun unsurlarý zaten mevcuttu ve 1920’lerin spekülatif dalgalanmalarýný destekliyordu. Bu unsurlar kurumlarýn içinde gizli deðildi ama güç sahibi olanlar tarafýndan da anlaþýlmadýlar. Böylece 1930’larda ekonomi dönüþtü; ekonominin temeli Perez’in sözleriyle, “çelik, aðýr elektrikli donanýmlar, büyük mühendislik çalýþmalarý ve aðýr kimya sanayinden, tüketicilerin ve aðýr savunma sanayicilerinin ihtiyaçlarýný karþýlayan seri üretime kaydý. Taleplerin yönetiminde ve gelirin daðýtýmýnda radikal deðiþiklikler yapýlmak zorunda kalýndý ve devletin doðrudan ekonomik rol üstlenmesi en önemli durumdu.” Sonuç olarak yýðýnsal tüketim yükseldi ve ekonomi elektrik, yol ve telekomünikasyon için oluþturulan yeni altyapýlarla desteklendi. 1930’larda hangi kurumsal yeniliklerin en baþarýlý olduðu çok açýk deðildi (faþizm, komünizm ve korporatizm bu yarýþa dahildi), ancak ikinci dünya savaþýndan sonra, artýk otoyollar ve varoþlarla karakterize edilen kapitalizmi düzenleyen yeni bir devlet modeli oluþtu; sosyal refah politikalarý ve makro ekonomik yönetim, savaþ sonrasý büyümeyi destekledi.

Bu ýþýðýn atýnda bakýldýðýnda büyük bunalým hem bir felaket hem de bir reform hýzlandýrýcýsý olarak görülür. Yeni Zelanda ve Ýsveç gibi ülkelerde yeni ekonomik ve refah politikalarýnýn yerleþmesine yardýmcý olan bu durum sonradan geliþmiþ dünyanýn hakim anlayýþý haline geldi. ABD’de banka reformuna, Roosevelt’in Yeni Ýktisadi Yasalarý’na ve Ýnsan Haklarý Beyannamesine yol açtý. Hem bunalým hem de savaþ Ýngiltere’de sosyal devletin ve Ulusal Saðlýk Hizmetleri’nin kurulmasýný saðladý.

Perez ve ondan önce Joseph Schumpeter’in ifade ettiklerine göre, yeninin en mükemmel biçimine kavuþabilmesi için eskinin bazý yönlerinin ortadan kaldýrýlmasý gerekiyordu. Baþarýsýz endüstriler, desteklemek bu anlamda riskli bir politikadýr. Perez’in önermesine göre baþka ve büyük bir endüstriyel yapýlanmanýn ve deneyimin eþiðinde olabiliriz ve bu, kapitalin, toplumun ve doðanýn talepleri arasýnda yeni bir uzlaþmaya yol açabilir. Geçmiþte bu dönemsel uzlaþmalar, finansal krizler gibi kapitalizmin bütünleyicisi oldular. Aslýnda kapitalizm sadece krizler ve yapýsal reformlar sayesinde ortamsal deðiþikliðe uyum saðlayabiliyor ve pazarlarýn iyi iþlemesi için dirimsel olan ahlaki pusulayý yeniden keþfediyor. 19.yy’ýn sonunda devrim korkusuna karþýlýk olarak uzlaþtýrma gündeme geldi ve devlet memurluðundan emeklilik, herkese eðitim hakký, sendikalaþma, herkese oy hakký 19.yüzyýl liberalizminin ideallerini tamamen bitirdi. Ýkinci uzlaþma elli yýl sonra, savaþ ve bunalýmdan sonra geldi ve her zengin ülkede küçük farklýlýklarla sosyal ve Hýristiyan demokrasisinin norm haline gelmesini saðladý, devletin GSMH payýný yukarý itti, yol göstermek üzere pazarlarýn görünmeyen ellerini görünen ellerle buluþturdu.

Yeni uzlaþma
Eðer bizi bekleyen bir baþka büyük uzlaþma söz konusu ise bu, ekoloji, küreselleþme ve nüfusun yarattýðý üçlü baskýnýn biçim verdiði bir uzlaþma olacaktýr. Oyunun nasýl oynanacaðýna dair ayrýntýlarý tahmin etmek gereksiz; her zamanki gibi iyi olasýlýklar kadar kötü olasýlýklar da -militarizm ve otokrasinin yeniden canlandýrýlmasý, azýnlýklarýn damgalanmasý ve ekolojik çöküþün hýzlanmasý - söz konusu. Ancak yeni teknolojileri -yüksek hýzlý að þebekelerinden yeni enerji sistemlerine, düþük karbon yayan fabrikalardan açýk kaynaklý bilgisayar yazýlýmlarý ve genetik mühendisliðine- birbirine baðlayan bir tema var; her biri potansiyel olarak para veya iþ dünyasýnda, günlük yaþamda veya devlet içinde kapitalizmi bir efendi olarak deðil, bir hizmetkâr olarak yeniden yapýlandýracaktýr.

Kapitalin kendisi iyi bir baþlangýç noktasýdýr. Çaðdaþ ekonominin tuhaf yanlarýndan biri, kapitalin paylaþým sistemlerinin reel ekonomiden hepten ayrýlmýþ olmasýdýr. Yeni bilimsel araþtýrmalar için kullanýlan fonlarýn çoðu piyasalardan deðil hükümetlerden gelmektedir ve mal, teknoloji, hizmet üreten büyük þirketlerin fonlarý kendi içlerinde oluþturulmaktadýr, borsalarda deðil. Bu arada iþi çoðunlukla finans kapital olan finans pazarlarý kendilerine karþý pozisyon almakta, çok daha bulanýk araçlarla vadeli iþlemler yapýp, bahisler oynamaktalar.

Krizlerden önce kapitali reel ekonominin hizmetkârý olarak yeniden düzenlemek isteyen, çok daha þeffaf bir tutumu zorlayan pek çok karþý eðilim mevcuttu. Bunlarýn hem pratik (pazar riski, finansal varlýklarla asýl deðerler arasýndaki fiyat farklarýný daha da çoðaltmakta) hem de ahlâki (ayrýlýðýn derecesi ne kadar çok olursa piyasalarýn ahlaki sorumlulukla çalýþmasý o kadar imkânsýz hale gelir) gerekçeleri vardý. Bu yönde yapýlan pek çok hareket, emeklilik fonlarý yatýrýmlarýnýn sosyal ve çevresel etkileri açýsýndan daha çok sorumlu olabilmesi için yapýlan geçici giriþimleri (örneðin ABD’deki CalPERS veya Calvert gibi büyük fonlar), menkul kýymetler borsalarýnýn þeffaf ve yatýrýmcýlarýnýn dürüst olmalarý gerektiði tartýþmalarýný, vergi cenneti ülkere para aktarýmýný yasaklama planlarýný, sosyal yatýrým endüstrisinin yavaþ fakat emin bir þekilde geliþmesini (ABD’deki yatýrým varlýklarýnýn yüzde onunu bunlar oluþturmakta), yeni düþünceler ve teknolojilere yatýrým riskini göze alan gerçek teþebbüs kapitalinin büyümesini (ne yazýk ki Ýngiliz endüstrisinin büyük bölümü bu tanýma uzak) içermektedir. Kamu bankalarýnýn inþaat, altyapý veya yeni buluþlarý finanse etmesi tartýþmalarýný, Tobin vergilerini, kýsa vadeli yatýrýmlarda kullanýlan daha yüksek kapitalin vergilendirilmesi tartýþmalarýný yeniden duymaya baþladýk. Ýngiltere hükümeti banka sahibi olmaktan yorgun düþtüðünde, kamuya açýk sýnýrlý bankacýlýk yerine, müþterek bankacýlýðýn daha iyi olacaðýna karar verebilir.

Bu hikayenin ilgi çeken bir baþka yaný ise vakýf ve cemiyetlerin ellerindeki kapitalin gittikçe büyümesidir; bu kurumlar ellerindeki bu deðeri (Ýngiltere’de 50 milyar pound) sadece yýllýk kâr paylarý olarak deðil, gerçek deðerlerini de yansýtacak þekilde kullanma ikilemi ile karþý karþýyalar. Bill Gates, büyük bir varlýða sahip vakfýnýn, harcama amaçlarýna ters düþen yatýrýmlar yapmasýyla eleþtirildiðinde, kendisini ayný zorlu çeliþkinin içinde bulmuþ oldu.

Para üzerinde yeniden düþünmek mümkün. Para yaratma becerisine eþlik eden ayrýcalýklar gelecekte daha fazla sorumluluk içerecektir, ancak Almanya’daki yerel para birimleri veya zaman bankalarý gibi altenatif para birimlerine daha çok ilgi gösterebiliriz.

Tüketimin dayanýlmaz cazibesi
Deðiþim iþaretlerinin þaþmaz bir þekilde göründüðü ikinci alan ise tüketim. Büyük borçlarý olan ülkeler (ABD ve Ýngiltere de dahil) basitçe tüketimi azaltacaklar ve tasarrufu artýracaklar. Ekonomik gerilemenin doðrudan etkileriyle baþa çýkmak için pek çok ölçüye baþvurulsa da -KDV kesintileri ve teþvik paketleri gibi- uzun vadede ihtiyaç duyulan þeyin tam tersini iþaret eden önlemler alýnmasý ironiktir. Ancak aþýrý tüketimin sýnýrlanmasý için güçlü hareketler baþlamýþ durumda; fast food karþýtý hareket (slow food), gönüllü sadeleþme hareketi, yayýlmakta olan obeziteyi engelleme çabalarý hep, tüketimi zararsýz bir rahatlýktan çok kötülük olarak görmeye baþlamanýn iþaretleri. Sao Paolo’nun belediye baþkaný Gilberto Kassab 2006’da bütün reklam panolarýný yasakladý. David Cameron küçük çocuklarý yozlaþtýran zehirleyici kapitalizme karþý çýktýðý gibi, yüksek karbon üreten hayat tarzlarýný sýnýrlamak ve kiþisel karbon kullanýmýna sýnýr getirmek düþüncesini ortaya attý. Destek gören bu eðilimler ekonominin dengesini üretim ve hizmetten, (kreþlerden terapiye ve haftalýk organik yiyecek daðýtýcýlarýna kadar) “ekonomiye destek” ve özen gösterme anlayýþýna doðru kaydýrdý. Ýletiþim aðý teknolojileri de bu eðilime yardýmcý oluyor ve tüketicileri kendi üreticilerini satýn almak üzere bir araya getiren alt-kültür kulüpleri gittikçe artýyor (Ýngiltere’de Ebbsfleet United buna örnek; bu, 20 bin taraftarýn sahip olduðu bir futbol kulübü, internet üzerinden bir araya geldiler ve geçen yýl FA kupasýný kazandýlar).

Bu deðiþimleri gidiþattaki yön deðiþtirmeler olarak görebiliriz; kapitalizm, doðayý mahvetmekten uzaklaþtýkça dengeleneceði baþka bir þeye doðru yakýnlaþmakta. Almanya’daki BMW fabrikalarýna gidin, bir arabayý meydana getiren bütün malzemeleri geri dönüþümlü olarak kullanan yeni bir kapitalizm modeli göreceksiniz. Bu üretim sistemleri 2010’da, dünyanýn en hýzlý ekonomisinin olduðu ve düþük karbonlu kapitalizmin sunumunun yapýlacaðý Þanghay’daki Expo’da (Çin’in son yirmi yýlda savunduðu modelden çok farklý olarak) farklý üretim fikirlerinin öncüsü olarak yer alacak.

Bilgi ve Wikipedia
Bilgi de kapitalist modeller ile iþbirliði alternatifleri arasýnda bölünmekte. On yýl önce her hükümetin endüstri politikasý, entelektüel varlýðýn yaratýlmasý ve korunmasýný pek önemserdi. Üniversiteler fikirlerini ticarileþtirmeye zorlanýrdý; mali teþvikler olmasaydý bio-teknolojiyi hareketlendirmek veya yapay bellekte bir sonraki nesli yaratmak mümkün olmayabilirdi. Beklentilerin tersine farklý modeller geliþtirildi. Ýnternette kullanýlan yazýlýmýn büyük bir bölümü açýk kaynaktýr. Yaratýcý ortaklaþa giriþim geleneksel telif hakkýna alternatif olarak kültür içinde yer buldu ve Wikipedia post-kapitalizmin sembolü haline geldi.

Deðiþimler için bakmamýz gereken üçüncü yer çalýþma dünyasýdýr. Çalýþma deneyimleri ücret, tatmin ve güç alanlarýnda büyük eþitsizlikleriyle pek çok çeþitlilik göstermekte. Ekonomik çöküntü bazý sektörlerde iþçilerin kapitali kullanmasý gerektiðine dayanan eski düþünceye yeni bir ivme kazandýrdý. Mondragon Grup gibi kooperatifler (yüz binden fazla çalýþaný var ve her on yýlda bir kat daha fazla büyümekte) ve John Lewis gibi çalýþanlarýn sahip olduðu firmalar gittikçe geliþmekte. Diðer sektörlerde de uzun vadeli olarak iþin yalnýzca bir araç deðil amaç olmasýný, kazanç kadar tatmin kaynaðý olmasýný isteyen insanlar çoðalmakta. 

(...)

Geoff Mulgan (*)

(2 sayfasý eksik çevrilen metnin kalan kýsýmlarý da yakýnda siteye eklenecektir.)

------------------------------

(*): Geoff Mulgan 1961’de doðdu. Ýletiþim ve politika üstüne yüksek öðrenim yaptý. Son yýllarda Londra Üniversitesine baðlý “University College”, London, ve “London School of Economics”’te davetli öðretmen olarak ders veriyor. Ýþçi Partisinin araþtýrma merkezi olan Demos’un kurucusu ve genel müdürü. 2005 yýlýnda ‘Young Foundation’ adlý baþka bir radikal araþtýrma merkezinin kurucusu ve yöneticisi. Tony Blair hükümetinin politika danýþmanlýðýný uzun zaman yaptý. Hükümetin yaptýðý hatalara karþý direndi sonuç alamayýnca görevinden istifa etti. Politik ve sosyal araþtýrmalara yöneldi. Sayýsýz makalesi ve kitabý var. 2006 yýlýnda Penguin tarafýndan basýlan Good and Bad Power: the ideals and betrayals of government  en önemli yapýtlarý arasýndadýr.

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
13 Kasým 2009 12:59

nuhungemisi

9 Kasým 2009 tarihli Radikal gazetesi, Londra Birkbeck Beþeri Bilimler Enstitüsü’nün uluslararasý direktörü, düþünür Slavoj Zizek\'in bir yazýsýna yer verdi. Gazetedeki bu makale, tartýþýlan konuya derinlik saðlýyor.

www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=963639&Date=11.11.2009&CategoryID=81
10 Kasým 2009 11:11

nuhungemisi

Mehmet Taþ'tan gelen not:

Selam ;
BBC tam zamanýnda bir araþtýrma yayýnladý. Uygun bir zamanda bu araþtýrmadan söz etmekte yarar var. Sevgiler .

Mehmet Taþ

-------------------------------------------------------

'Kapitalizm iyi iþlemiyor

BBC Dünya Servisi'nin Berlin duvarýnýn yýkýlýþýnýn 20'nci yýldönümü dolayýsýyla yaptýrdýðý bir anket, dünya genelinde serbest piyasa sistemine inancýn zayýflamakta olduðuna iþaret ediyor.

Anket 27 ülkede 29,000 kiþiyle görüþülerek yapýldý

27 ülkede 29 bin kiþiyle görüþülerek yapýlan ankete katýlanlarýn sadece yüzde 11'i kapitalizmin iyi iþlediði görüþünde.

Ankete katýlanlarýn büyük bölümü, kapitalist sistemin reforma ihtiyacý olduðu ve daha fazla denetim getirilmesi gerektiðine inanýyor.

'Sistem týkandý

Anket, Sovyetler Birliði'nin yýkýlmasýna bakýþta dünya genelinde keskin görüþ bir ayrýlýðý olduðunu ortaya koyuyor.

Birçok gözlemciye göre, Berlin Duvarý'nýn yýkýlmasý kapitalizm için ezici bir zafer olarak görülüyordu.

Fakat BBC'nin anketi, yirmi yýl sonra, serbest piyasaya güveninin özellikle son 12 ay içindeki küresel mali ve ekonomik krizin etkisiyle azaldýðýný gösteriyor.

Anketin yapýldýðý ülkelerden sadece ikisinde; Amerika Birleþik Devletleri ve Pakistan'da, sistemin iyi çalýþtýðýný düþünenlerin oraný yüzde 20'inin üzerinde çýktý.

Tüm ülkeler bazýnda, ankete katýlanlarýn yüzde 23'ü kapitalizmin týkandýðý görüþünde. Bu oran, Fransa'da yüzde 43, Meksika'da yüzde 38, Brezilya'da ise yüzde 35.

27 ülkeden 22'sinde ankete katýlanlarýn çoðu, gelir daðýlýmýnýn daha adaletli olmasý gerektiði yönünde görüþ bildirdi. Anket sonuçlarý, 27 ülkeden 26'sýnda, halkýn daha fazla denetimden yana olduðuna iþaret ediyor.

Sadece Türkiye'de daha az devlet müdahalesi isteniyor

Araþtýrmaya göre, Avrupalýlarýn çoðu, Sovyetler Birliði'nin daðýlmasýnýn iyi olduðunu düþünüyor. Bu görüþtekilerin oraný Amerika Birleþik Devletleri'nde yüzde 81, Almanya'da yüzde 79, Ýngiltere'de yüzde 76, Fransa'da ise yüzde 74.

Ancak Avrupa dýþýndaki ülkelerde bu konuda tamamen zýt bir eðilim söz konusu. Mýsýr'da ankete katýlan her 10 kiþiden yedisi Sovyetler Birliði'nin yýkýlmasýnýn iyi olmadýðýný söylüyor. Hindistan, Kenya Endonezya, Ukrayna ve Pakistan'da da benzer bir eðilim var.

London School of Economics'ten Prof. Robert Wade, anket sonuçlarýnýn þaþýrtýcý olmadýðýný belirterek þunlarý söylüyor:

"Dünya nüfusunun yaklaþýk yüzde 80'i, 1990'dan sonra gelir eþitsizliðinin önemli ölçüde arttýðý ülkelerde yaþýyor. Bu ülkelerde birçok kiþi ya iþþiz ya da iþini kaybetme korkusu içinde. Bu insanlar, belli bir zümrenin özellikle finans piyasasýndakilerin çok fazla gelir elde ettiðini görüyor. Bu dengesizlik de huzursuzluða neden oluyor."
09 Kasým 2009 16:56

deren

ÇOK TEÞEKKÜRLER. ÝZNÝNÝZLE FACE BOOK'TA LÝNK VERDÝM
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.