Ýslam'da Demokrasi -1

23 Haziran 2014 22:24 / 1748 kez okundu!

 

 

Cihadçý Selefi Þiddetinin Global Boyutlarý

Londra’da kafa kesiyor, Pekin’de kendini yakýyor, Boston’da havaya uçuyor, Pakistan’da eðitim istiyen kýzýn kafasýna kurþun sýkýyor... Fýrsat bulduðu her yerde alýþveriþ merkezlerine bomba koyuyor... Küçük kýz çocuklarýný kaçýrýyor... Suriye’de mezhebi farklý diye öldürdüðü baþka bir Müslümanýn ciðerini yiyor... Bunlar Ýslam adýna savaþtýðýný söyleyen cihadçýlar... 2013’te Ýslam adýna tam 18 ülkede terör estirdiler, yoksul ve çaresiz halk yýðýnlarýný vahþetleriyle sindirdiler... 

Ortadoðu’da yeni bir Ýslam devletini kurmayý hedefleyen IÞÝD örgütü, Þiileri ve Alevileri Suriye’de, Musul’da sorgusuz sualsýz infaz ediyor. Irak ve Suriye’yi parçalayarak kendi devletlerini kurma giriþimlerine bazý kentlerden baþladýlar bile.

Global sýnýrsýz dünyada, istedikleri yer ve zamanda, dinsiz imansýz ilan ettikleri rejimlere karþý ‘inancý savunmak’ için vahþet saçýyorlar. Ýnsanlýða karþý savaþan bu katillerin arkasýnda kimler var? Nerede eðitim görüyorlar? Kim finanse ediyor? Nasýl örgütleniyorlar? Sorular artýrýlabilir ancak cevap ayný. Çürümüþ kapitalist, sömürgeci global sistemin politik aktörleri kýsa vadeli hesaplar uðruna bu iðrenç cinayetlerin baþ destekçileridir. Yaptýklarý o kadar yalnýþ ve tehlikelidir ki, bunu insanlýktan da ve birbirlerinden de saklamaya çalýþýyorlar.

‘Global politik aktörlerin sayýsýnýn fazla olmasý bir yana Cihadçý – Allah adýna yapýlan savaþlar ‘cihad’ olarak adlandýrýlýyor - denilen örgütlerin sayýsý sadece Suriye’de bini aþýyor. Cihadçýlar her ülke ve coðrafyada savaçacak bir neden bulabiliyorlar. Pakistan ve Filipinler’de bir birleriyle savaþanlar, Suriye ve Irak’ta Sünni ve Þii sivil savaþýn içindeler. Hindistan’daki 175 milyon Müslümanýn içindeki radikaller, ulusalcý Hindlere karþý savaþa hazýrlanýyor. Fas, Somali, Gazze, Kenya, Bangladeþ ve Güneydoðu Asya’da El Kaide baþý çekiyor. Kafkasya, Çin, Tayland, Burma, Nijerya ve Kaþmir’de cihadistler ayrýlýkçý hareketlerin baþýnda ölümüne savaþýyorlar.’ (D. Selbourne, 2014)

Cihadçý guruplar bazen birbirleriyle birleþiyor ve baþka ülkelerde savaþamaya gidiyorlar. Libya’da rejime karþý savaþanlar komþu ülkelere kaydý. THY uçaklarýyla Nijerya’ya silah taþýnmasýna göz yumduðu iddia edilen Erdoðan’ýn ve Türkiye sýnýrýndan Suriye’ye týrlarla cephanelik taþýyan MÝT’in elbette bu guruplar hakkýnda bilgileri var ve belki de onlarla yazýlý olmayan gizli bir iþbirliði içindeler.

Ýslam’a göre baþka inançlara mensup olmanýn bir savaþ nedeni olmadýðý ve Ýslam’da zorlamanýn yapýlmadýðý net bir þekilde anlatýlabilirse, medeniyetler, dinler ve mezhepler arasý iletiþimin geliþtirilmesi açýsýdan faydalý olur.

Gerici, faþist veya önyargýlý Ýslamofobistler deðil, ayýrýmcýlýða ve þiddete karþý olan humanist ilerici insanlýk bunlarýn peþini býrakmýyor. AKP’ye oy veren milyonlarca barýþçý Müslüman ise olanlardan bihaber. Ýslam adýna yapýlanlar belki de ençok onlarý yaralamalý. Fakat nasýl olacak da farkýna varacaklar ve vicdanlarýnýn sesine kulak verecekler?     

Avrupa dahil tüm ilerici insanlýk Cihadislerin fanatikler gibi azýnlýkta olduklarýný sanýyorlar. Bu büyük bir yanýlgýdýr.

Dünyada ve özellikle Ýslam dünyasýnda katliamlar ve terör alevleri yayýldýkça camilerden yükselen ezan sesleri kýsýlýyor demektir. Dünyadaki 1.2 milyar Müslüman diðer dinlere inanlardan farklý deðildir. Onlar da tüm ilerici insanlýðýn sahip olduðu tolerans ve insanlýk onuru gibi yüce bir amacý paylaþýyor.

Eðer þiddet ve terör durdurulamazsa Cihadisler amaçlarýna varacak ve gözümüz önünde halifelik farklý ülkelerde birer ikiþer ilan edilecek. Ýslami demokrasi veya Ýslamýn demokrarikleþtirilmesini bir yana býrakmalýyýz. ‘Kuran’ý demokratikleþtirmek’ gibi bir yanlýþlýða düþmeden Kuran’ý anlamaya çalýþmalýyýz. Ýslamý ve Kuran’ý gerici Müslümanlardan ve çýkarcý Ýslamcý politikacýlardan ayýrmalýyýz. Ancak o zaman terörü yapanlarýn Ýslamdan uzak olduklarýný, siyasi amaçlarý uðruna bu kadar kan döktüklerini daha iyi anlayabiliriz.

Dini din yapan ona inananlardýr. Ýslam veya Hristiyanlýk yoktur. Müslümanlar ve Hristiyanlar vardýr. Ýslam tek baþýna ne sevgi ne nefret üretir, ne savaþý ne barýþý ne demokrasiyi ne de faþizmi geliþtirir. Ýnanan halk, tarikatlar, örgütler tarihsel bir süreç içinde, güçlü kültürel kimliðin etkisi altýnda belirli somut koþullar altýnda Ýslama yön ve biçim verir ve her sorunun cevabýný dinde arar. (Reza Aslan, 5 Ekim 2012)

Ortadoðudan kaynaklanan global cihadist terör dalga dalga diðer ülkelere yayýldý. Ýslamý kullanarak hýzla yayýlan silahlý þiddet Suudi Arabistan, Ýran ve Türkiye’den geniþ oranda maddi ve politik destek gördü. Üç model ülke Sunni-Þii ekseninde bölgesel egemenlik kurmakla sýnýrlý bir rekabetin içinde deðiller. Global kapitalizmin global güçleri adýna Ýslamý aþýrý politize ederek Þii ve Selefi gibi kamplara ayrýlmýþ durumdalar.    

 

ÝKÝ ÝDEOLOJÝ, ÜÇ MODEL

Ortadoðu ve kuzey Afrika’daki Ýslam coðrafyasýnda durum þudur: Pakistan, Suudi Arabistan ve Mýsýr’ý etkisine alan Vahabi, Selefi ve yeni Selefi ideolojik damarýyla beslenen tarikatlar ve þeriatýn egemen olduðu dini sisyasi oluþumlar ya iktidarda ya da muhalefetteler. Bölgenin güneyi ile sýnýrlý kalan bu çizginin model ülkesi Suud Arabistan krallýðýdýr.

Kuzeydeki dini/ideolojik damarýn felsefi kaynaðý Vahabiliðe veya Selefiliðe dayanmaz. Düþünce sistematiðini tasavvufa dayandýran politik akým Þiilik motifiyle Ýran, Lübnan,  Yemen ve Bahreyn’de varlýk gösterir. Burada model ülke Ýran’dýr. Ayný ideolojik hattýn Tasavvuf/Nakþibendilik/Nurculuk versiyonu ise Türkiye’de iktidarda. Bu politik perspektifin model ülkesi Türkiye’dir.

Birbirlerinden radikalca farklýlýk gösteren Vahabizm zamanla Selefi formasyonu kazanýrken tasavvuf, Þii, Nurcu ve Nakþibendi gibi aþýrý politik deðiþimlere uðrar. Üç model ülkede uygulama alaný bulabiliyor. Ýran ve Suudi Arabistan bölgede etkin olma savaþý veriyorlar. Türkiye ise çýkar alanlarýný geniþletmek amacýyla bu kanlý yarýþýn içine AKP iktidarýyla beraber girdi.

 

Suudi Arabistan ve Selefi Vahabizm

19. yüzyýlýn sonu ve 20. yüzyýlýn baþýnda Batý’nýn emperyalist güçleri Ortadoðu, Asya ve Afrika’da çoðunluðu Müslüman olan ülkeleri iþgal ederken Ýslami politik kimliðe büyük bir tehdit oluþturuyordu. Dini inançlara baðlý orta sýnýftan gelme aydýnlar, ulemalarýn Kuran’ý yorumlama otoritesine sýnýrlamalarýn getirilmesini istediler. Amaçlarý Hz Muhammed’in dönemine dönerek onun devamcýsý (yani selefi) olmaktý.

Mýsýr, Suudi Arabistan ve Pakistan’da geliþen bu hereketin önderleri Jamaliddin el Afgani, Muhammed Abduh ve Raþid Riday’dý. Bu düþünürler Selefi düþünce ekolünün kurucularýydý. Amaçlarý Ýslamý yeniden canladýrmaktý. Þeriat devleti kurmak veya bir Müslüman iktidarý yýkmak gibi hedefleri de yoktu. Bu yanlýþ yorumlar zamanla takipçileri tarafýndan geliþtirildi.

Raþid Rida’ya hayran ve onun þaþamaz takipçisi olan Hasan El Banna, Mýsýr’da Müslüman Kardeþler örgütünü kurdu. El Banna’nýn etkisi altýnda kalan Mawlana Mawdudi, Müslüman Cemaati’nin 1941’de Pakistan’da örgütlenmesine öncülük etti. Suudi merkezli Selefi akýmýnýn Vahabilerin eline geçmesi 20. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda gerçekleþti.

Suudi Arabistan’nýn Ýslami yönetimi Monarþi ve Vahabi öðretisinin karýþýmýndan oluþuyor. Halkýn egemenlik haklarý tamamen krallýða terk edilmiþtir ve monarþiye karþý herhangi bir protesto günah olarak tanýmlanýr. 18. yüzyýlda yaþayan Muhammad abd-al-Wahhab’ýn yorumlarýna dayandýrýlan Ýslamýn yeniden canlandýrýlmasý, ilk oluþum evrelerine dönülmesi ve þeriatýn en katý bir biçimde uygulanmasýný temel alýr. 

1980’lerden sonra monarþist yönetim ellerindeki muazzam dolar gücüyle Vahabizm’i camiler, okullar, dernekler ve vakýflar aracýlýðýyla tüm Ýslam aleminde saldýrganca yaygýnlaþtýrdý. Ulusal sýnýrýlarý aþarak global Müslüman örgütlerini, Dünya Müslümanlar Ligasý’ný, Ýslamic Realif’i, Müslüman gençliði, hatta iþadamlarý ve meslek gruplarýný etkisi altýna aldý. Amaç Þii gücünü kýrmak, kendi egemenliklerini ilelebet sürdürmekti.

 

Gerçek Ýslama Karþý Selefi Vahabizm

IÞÝD ve El-Kaide gibi yüzlerce ýrkçý terör örgütünün teorik kaynaðý olan Selefi Vahabizm hareketi Ýslamý amaçlamýyor, hatta tam tersine Ýslamla çeliþki içinde. Bu çeliþkiler beþ ana baþlýkta toplanabilir.

Gerçek Ýslamla Selefilik arasýndaki çeliþkinin en görünür tarafý Ýslamýn beþ þartýnýn anlaþýlmasýnda baþlýyor. Selefiler þartlarý þöyle yorumluyorlar: ‘Hacca giden, oruç tutan, beþ vakit namaz kýlan, zekât veren ve Allah’ýn bir olduðuna ve Muhammed’in onun peygamberi olduðuna inanan kiþi iþlediði günahlara bakmaksýzýn cennete gider.’ (Ahmad Moussalli, 2009)

Selefiler Ýslamýn þartlarýný ters yüz ederken Ýslama karþý nasýl bir söylem ve duruþ sergilediklerini umursamýyorlar. Gerçek Ýslamýn düþünürleri, beþ þartýn hiç birisinin kendi içinde bir amaç olmadýðýný söylüyor. Bu retüeller aslýnda bir Müslümanýn kendi iç huzuru ve tanrýdan korkmasý için gereklidir. Ýslamda temel amaç Allah yolunda yürümek, günahlardan arýnmaktýr. Ayrýca Ýslamýn gerçek yaþamla ilgili prensipleri olan: “Adalet, inanç ve tolerans Ýslamýn beþ temel þartýyla korunup geliþtiriliyor.” (A.Moussalli, 2009)

Selefiler Cihadý kendi terörist amaçlarýný gizlemek için kullanýyorlar, Ýslamla bir ilgisi yoktur. Çünkü Müslüman Arap Ýmparatorluðu’nun kurulduðu ilk dönemlerde Hz. Muhammed’e atfedilen ve doðru olmayan ‘tanrýnýn birliðine ve onun peygamberi olduðuma tüm halklarý ikna edinceye kadar savaþý yönlendireceðim,’ ifadesi kendilerine aittir, tarihsel hiç bir temeli yoktur.  Bu halk düþmaný söylem Ýslama ve halklara karþý bir saldýrýdýr.

7. ve 8. yüzyýllarda Kureyþiler, dönemin bilinen iktidarlarýna karþý savaþarak, yeni bir imparatorluk inþa ediyorlardý. Bu amaç için Cihad ilan etmiþlerdi. Þimdi Salafi Vahabi Cihadçýlar tarihi ezberleyerek aynýsýný veya daha büyüðünü yapmayý planlýyorlar. Suud kýrallýðýnýn 18, 19, 20. yüzyýllarda önderlik ettikleri savaþalarda kadýn, çocuk acýmasýzca öldürüldü. Yakýn zamanlarda benzerlerini Irak, Ürdün ve Suriye’de yaptýlar. Salafi Vahabi olmayan Sufi, Þii ve hatta Sunnilere iþkence ediyor, vahþice öldürüyorlar.

Ýbn Abdül Vahab’ýn kitabýnda bu vahþi cihad yazýlýdýr, fakat Kuran’da þiddetli bir biçimde lanetlenir.  

Ýslamda bir Müslüman eðer kendisi veya halký saldýrýya uðramýþsa, kendini ve halkýný savunmasý için mücadele eder. Savaþý baþlatmak veya baþkasýna saldýrmak Ýslamda yasaktýr. Kuran’da yazýldýðý gibi: ‘Sana saldýrýldýðý zaman Allah yolunda savaþabilirsin, yoksa hiç bir durumda baþkasýna saldýrma, sýnýrlara tecavüz etme, Allah saldýraný sevmez. Sana saldýrýldýðý zaman karþý koy, o kadar.’

Kendi düþünsel parametrelerinde Kuran sayýsýz kaynaklardan biridir ve taleplerini karþýlayacak biçimde çeþitli yönlere çekiþtiriyorlar. Daha da kötüsü kendi muhakemelerini kutsal kabul ederek demokrasinin Allah’ýn mutlak egemenliðine karþý olduðuna Müslümanlarý ikna etmeye çalýþýyorlar.

‘Kuran Ýslami bir düþünce bilimidir, sade, esnek ve her zaman uygulanabilir. Bu kutsal kabul edilen mantýk sistematiðinde pasif birini putperest veya kâfir ilan etmek yasaktýr. Barýþ içinde yaþayan ülkene saldýran askerlerden biri senin halkýndan birini öldürürse savunma amacýyla onu öldürebilirsin, der. Adaletsizliðe ve saldýrganlýða karþý intihar eylemlerine baþvurmak ise açýk bir biçimde yasaklanmýþtýr.’ (A.Moussalli, 2009) 

Selafiler müþrik ve kâfir ilan ettikleri herkesi, Hristiyan, Þii, Musevi farký gözetmeden öldürmeyi doðru görüyorlar. Bu tam anlamýyla Ýslamýn alçakça bir tahrifatýndan baþka bir þey deðildir. Ýslamý politik amaçlarýna kurban ediyorlar.

Selafi Vahabilerin kendilerine ait özel kod ve terminolojileri var. Sünnet Kuran’a göre Allah’ýn hukuku ve onun halkla iletiþim yoludur. Selafilerde ise sünnet Hz. Muhammed’e aittir.      

‘Kuran’da Müslüman kuþkuya yer býrakmayacak bir biçimde tarif edilir. Bu tanýmlama bilinenlerin çok dýþýndadýr. Kutsal kitapta Müslüman barýþý savunan kiþi olarak tanýmlanýr, kendini barýþa adamýþ kiþidir.’ (A.Moussalli, 2009)

Kâfir ve putperest ise barýþ içinde yaþayan kiþilere saldýran, insanlýða zarar veren kiþidir.

Kýblelerini þaþýran Selefi sefiller, Kuran’ýn temel ilkelerini revizyona uðratarak Müslüman diye sadece kendilerini görüyorlar ve baþkalarýný Ýslama dahil etmiyorlar. 

‘Kuran’ý çeþitli yönlerden revize eden ve çýkarlarýna uydurmaya çalýþan Selefi vahþiler, kendi isimlerinin kutsal kitapta lanetlendiðini ve iyi bir anlamý olmadýðýný duymamazlýktan geliyorlar.  Arapça’da Selef, ayný soy soptan gelen insandýr. Kuran’da yalnýzca bir defa geçer ve güzel bir anlamý yoktur. Allah firavunlarý, kanlý diktatörleri, yoldan çýkmýþ olanlarý selefi ilan eder’ (A.Moussalli, 2009). Tam da Selefilere uygun bir taným. Suud kýrallýðýna, emirlere ve prenslere, iþkencecilere ve katillere hizmet ettiklerinden dolayý, olsa olsa onlarýn selefi olabilirler.   

‘Kendilerini kötü benzetmelerden korumak amacýyla kendilerine “Al Salaf al Saleh” diyerek Adaletli Selefler ilan ettiler. Ýslamda suç sayýlan bir söylem geliþtirdiler. Þöyle ki kendini adil ilan etmek yalnýzca Allah’a aittir.’ (A.Moussalli, 2009)

Ýslamýn kutsal kabul ettiði deðerleri deðersizleþtirmede sýnýr tanýmayan selefiler, kendilerini ‘Ahl al Sunna’ kabul ederler ki bu Ýslamýn Çoðunluðu, demektir. Kuran’a göre yalnýzca Allah kimin haklý, kimin çoðunlukta olduðunu bilir. Sayýca az olan bir gurup, taraf olduðu bir sorunda haklý olabilir. Öte yandan çoðunluktaki bir gurup, yanlýþ duruþ sergileyebilir. Ýslami normlara göre haklý ve haksýzý ayýrmak Allah’ýn yargýsýna býrakýlmýþtýr.  

Selefilikle Ýslam arasýndaki farklýlýklarýn tatýþýlmasý, inançlý kamuoyunda bütün yönleriyle bilinmesi gerçek Ýslamý arayan Müslümanlar için son derece önemlidir. 

Ýlerici sol kamuoyu ise Cihadçý terörün beslendiði Selefi Vahabi ideolojisinin etkisizleþtirilmesinde etkin rol almalý, ayrýca inanan toplumla ortak bir dil bularak özgürlükçü demokrasinin ufkunu geniþletmelidir.

Temsili demokrasiyle gerçek demokrasinin bütünleþme sürecinin kesintisiz devam ettiði 21. yüzyýlda politik sorumluluk bunu gerektiriyor.

 

- David Selbourne: The challenge of  Islam, New Statement, 2014

- Ahmad Moussalli: Wahhabism, Salafism and Islamism: Who Is The Enemy, American University of Beirut, 2009

 

Mehmet TAÞ

21.06.2014, Londra

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.