MHP VE ÜLKÜCÜLERÝ TAHLÝL ETME ZAAFÝYETÝ - 2

27 Kasým 2010 14:40 / 4276 kez okundu!

 


Bir önceki yazýda ‘’MHP keskinleþirse ne olur?’’ diye sorumuzu sorup býrakmýþtýk. Þimdi buradan devam etmeden önce birkaç meseleye daha açýklýk getirmekte fayda var. Esasen bu yazýyý, iktidar eksenli medyatik gruplarýn yaný sýra bu gruplarýn yaklaþýmýna alkýþ tutup, MHP ile hesaplaþma zemini arayanlara yönelik olarak kaleme aldým.

Elbetteki bu yazý MHP tabaný açýsýndan da bir kritik önemi taþýmaktadýr. Çünkü bu tahlilde dikkat edilecek olursa ihtilal sonrasý tarihin en kapsamlý tartýþmalarýna, damgasýný, her koþulda ve þartta vurmuþ bir yapýlanmanýn içinde bulunduðu durum ve bu durum harici servis edilmesi yeni bir þey deðildir. Ülkücü zemin daha önce de psikolojik baskýlaným veya irritasyon ile karþý karþýya defalarca kalmýþtýr.

Ýlginç olan da bir bakýma bu noktadýr. Çünkü MHP'ye karþý dýþarýdan atfedilen her iddia veya ispatlaným çabasý aslýnda, MHP tabanýnýn kendisine yönelik bir baský propagandasýna dönmüþ veya dönüþmüþtür. Bir müddet tabanýn reaksiyonu gözlenmiþ medyatik anketler ile manüple edilmiþ fakat beklenilen yýkýcý hasarýn gerçekleþmemesi üzerine bu sefer, MHP ile yollarýný çeþitli sebepler ile ayýrmýþ veya düþünsel ayrýntýlarda farklýlýklar yaþayan bireyler bir þekilde köþelerde atýf konusu olarak ele alýnmýþtýr. Böylece Ülkücü tabana ise ‘’bakýn sizden biri’’ olarak lanse edilen bu bireyler üzerinden yazýlan her yazý, dolaylý bir propagandaya dönüþmüþtür. Sosyalistimsi-liberalimtrak basýn için Sn. Çalýk ne ifade ediyorsa, dincimtrak-liberalimsi basýn için ise Sn. Türköne ayný þeyi ifade eder hale gelmiþtir.

Bu durum teslimiyet problemini çoðunlukla yaþamayan bir tabaný ise sýklýkla itham noktasýna taþýmýþ, böylece dýþ mihrak olarak gördüðü medyatik kurumlara malzeme olan kendi bireylerine ihanet gözlüðü çerçevesinde bakmýþtýr. Esasýnda MHP yapýsýnýn kendi iç dinamiklerinde ideolojik olarak barýndýrdýðý eren yani bilge kültürü, kendi ile bir zamanlar paylaþýmý bulunup da artýk halde paylaþýmý bulunmayanlara karþý ayrýmcý davranýp hain olarak yaftalamak yönünde deðildir. Fakat açýkçasý bu kadar yýkýcý eksen karþýsýnda kendi iç sýnýrlarýna çekilen her hareket gibi MHP de bu seleksiyonel tavra zaman zaman baþvurmuþtur.

Aslýnda medyatik kurumlarýn ürktüðü keskin bir MHP veya keskinleþebilecek potansiyel bir MHP'ye karþý bir önlem olarak, MHP, daimi saldýrýlara maruz kalmýþtýr. Ama dikkat edilecek olursa MHP'nin keskinleþebilme ihtimalinden korkan medyatik gruplar, aslýnda daha keskin bir çizgiden MHP'yi eleþtiren ve geleneðini kaybetmekle suçlayan ÇALIK’ý altýn bulmuþ madenci gibi sütunlarýna ve ekranlarýna taþýmýþtýr. Sn. Mümtazer Türköne ise Ýlim adamlýðýnýn verdiði yumuþak profilinin altýnda hep bir hesaplaþma hançerini taþýmakla, henüz ortaya koymadýðý keskinliðini, sadece bir buzdaðýnýn görünen yüzeyi kadar göstermiþtir.

Aslýnda son zamanlarda MHP'yi tasfiye etmek isteyen iddialar ve kampanyalar, MHP’nin misyonunu tamamladýðý noktasýndan hareket etmektedir. Özellikle bazý sosyolojik ilim çevreleri de bu iddiayý gündemde tutma çabasýnda olup, MHP’nin yapay bir oluþum olduðu noktasýna ise iddialarýný taþýmak düþüncesindeler. Bu noktada Elbetteki Sn. Çalýk, Sn. Türköne’den ayrý bir noktada duruyor. Çünkü Sn. Çalýk mevcut MHP ile yüzleþirken Sn. Türköne, baþta kendi mazisi olmak üzere bütün ülkücü prensipler ile yüzleþme peþine düþmüþ durumdadýr. Þimdi bu durumda elbette herkesin kesin kabullenebileceði bir þey olmamakla beraber yine de ifade edeceðim bir analizim var. Uyandýracaðý yankýdan veya eleþtiri oklarýndan çekinmeksizin paylaþma cüretini gösteriyorum.

Bu analizi sizlerle paylaþmak için önce þu tahlillerde bulunmam elzemdir. MHP ve Ülkücü kurumlarýn mazisini, 2 aþamada görmek mümkündür. 1. aþama, halkevleri, köy enstitüleri vasýtasý ile gelecekte yaratýlmasý planlanan bir millet kavramýnýn Resmi milliyetçiliðini yapan Elitist ve Jakobenist CHP'nin karþýsýnda, ancak kökleri ve tarihi birikimi ile bugüne ulaþmýþ Dini ve Milli deðer yargýlarý ile var olan mevcut milletin milliyetçiliðini yapan ve bunun için örgütlenen MHP’dir. Böylece gelecekteki milleti yaratmak adýna aydýn veya yarý-aydýn zümrelerin kontrolündeki devletin aþaðýya yani millete karþý yaptýðý baskýya karþý, kendi dinsel ve düþünsel yargýlarýný bir yorum olarak üst tarafa yani devlete taþýyan millet kavramý MHP’nin çýkýþ noktasýný teþkil etmiþtir. 2. aþama ise MHP’nin bu jargonunu devleti korumaktan ziyade millet adýna devamlý kýlmak için yaptýðýný fark etmeyen zümrelerin, sadece devleti korumak adýna bir MHP algýlamasýna varmasý ve bundan dolayý MHP ile girmiþ olduðu aðýr aksak iliþkidir. Açýk söylemek gerekirse MHP için aslolan hep devlet olduðu zannedilse de, MHP için ideolojik temel hep millet kavramlý olmuþtur. Böylece milleti temsil etme yeteneðine sahip olduðu sürece, devlet önem arzetmiþtir. Açýkçasý kurucu ve yaþatýcý öðesini yani milletini temsil etmeyen bir devlet MHP'nin savunu deðil saldýrý arenasýndadýr.

Ýþte yukarýda bahsettiðim bu ikinci aþama, zaman zaman Ülkücü kurumlarda boy gösterdikten sonra uzaklaþan bazý bireylerin tavrýný ve konumunu açýklar mahiyettedir. Mesela bir zamanlar devletin karþýsýnda örgütlendiði iddia edilen ve Dini-Milli deðerlerde ahlaki zafiyet yaratacaðý korkusu aþýlanan Komünizm’in karþýsýnda bulunan pratik olarak Ülkücü düþünce dikkat çekmiþtir. Ülkücü Düþünce yýllardýr, tasvip etmediði her türlü düþünceye bir reaksiyon gösterse de, komünizm ile yaptýðý mücadele, aþýrý raðbet gördüðü için, Anti-Komünist olarak isimlendirebileceðimiz birey ve zümreler bu hareketin kurumlarý içerisinde boy göstermeye baþlamýþ, böylece hazin bir ihtilalin ardýndan ÜLKÜCÜ olarak sýfatlandýrýlmýþlardýr. Bugün romantik sýnýrlarý içerisinde marjinal kalmýþ bir sol yapý tehdidi olmadýðýndan dolayý, bir zamanlar sorgusuz sualsiz destek verdikleri MHP ve ÜLKÜCÜ kurumlarý sorgular hale gelmiþ, MHP’nin Sosyalizm ve Komünizm dýþýndaki fikirlerini de ya hayali veya kabul edilemez görmeye baþlamýþtýr. Elbetteki bu durum için Sn. Çalýk bir örnek deðildir ama Sn. Türköne bir örnek teþkil etmektedir. Çünkü MHP Komünist iflasýn ardýndan rotasýný baþka bir sosyalizm türünden baþka beynelmilelciliðe yani beynelmilel Ýslamcýlýða çevirip mücadele arenasýný tesis etmeye baþlamýþtýr. Bu durum ise Doðuþtan Anti-Komünist olan Evrenselci Ýslamcýlarýn, MHP ile hesaplaþmasýný baþlatmýþ ve aidiyetini MHP'den ayýran Anti-Komünistler ise hala eski ülkücü olarak tarif edildikleri baþka mecralarda hayat bulmaya baþlamýþtýr.

Þimdi burada söylediðim bu söz ile MHP ve Ýslam arasýnda bir karmaþa algýlanmasýn. Çünkü MHP Milli deðerlerin kökünde ve o deðerleri besleyen ahlak zincirinde Dinini yani Ýslamý vazgeçilmez olarak görmüþtür. Fakat Ýslamcýlýðýn sadece türevlerinden biri olma iddiasýndaki Beynelmilelci Ýslamcýlýk, ÝSLAM dini imiþ gibi servis edildikçe ve bu yapýda kanaat önderleri oluþtukça, bu kanaat önderlerinin arasýnda sosyo-ekonomik planlý bir bað var oldukça MHP Ýslama lakayitmiþ gibi mazisi göz ardý edilircesine bir itham ile karþý karþýya kalmýþtýr.

Ýþte bu sebep ile esas problem Ülkücü Kurumlarýn Ýdeolojik temelinde hareket edenler ile, bir Baþka Ýdeolojiye karþý mücadele edenlerin ayrýþtýðý bir noktada MHP'nin bitmekte olduðu çýðlýklarý ortalýðý sarmýþtýr. Halbuki onlarýn iddia ettiði üzere MHP bitmiþ deðil, yeni bir mücadele arenasýný seçmiþ durumdadýr. Fakat mücadele arenasýnda, bir cazibe merkezi olduðu inkar edilemez MHP, saldýrýlarý bertaraf etmek için keskinleþme yolunu denerse ne olur, bu hala muallaktadýr. O yüzden bir sonraki yazýda MHP'nin bitirilmesi için atýlan adýmlarýn, esasýnda MHP'nin keskinleþmesi yönünde bir tahrik olduðunu, yine MHP'yi tahlil ederek devam edeceðim.


Mehmet Fatih Doðrucan

28.11.2010


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
02 Aralýk 2010 17:29

mfatih

sevgili karýnca,
ikazýn için teþekkür eder ama þu hususu belirtmek isterim bu yazý 2. bölümdür ve ben 1. bölümde ülkücülere ve milliyetçi tabana yapýlan medyatik saldýrýnýn bu tabanýn en geniþ paydaþý olan MHP ye devam ettiði yönünde bir açýklama yapmakla, ýsrarla MHP ve ülkücüleri bir arada almýyorum ama MHP de olmayan ülkücülerin de MHP üzerine "gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz" dediðini en azýndan çoðulda açýklamaya çalýþýyorum. ayrýca Bilinsin ki MHP ile Ülkücüler Kendi ayrý görme stratejisi izlese bile saldýrý Ülkücü kurumlara ve þahýslaradýr. bunu çoðunlukla MHP bazýnda gerçekleþtirmektedirler. yoksa ÜLKÜCÜLÜK kültürünü yaratmýþ bir ideolojidir MHP ise bu kültürün parlementer ve basit bir temsil aracýdýr ve öyle kalmalýdýr. aksi takdirde tasfiye deðil görev gerekmektedir. bunlarý ise bir iç mesele görmeklikten dolayý özelde birgün küçük dünyada karþýlaþýrsak seve seve çekiþtiririz karýnca kararýnca, tekrar teþekkür eder ve saygýlarýmý sunarým
01 Aralýk 2010 21:03

karýnca

her iki yazýyý da sabýrla okudum. her ikisinde de katýldýðým ve katýlmadýðým noktalarýn varlýðýný gördüðüm için yorum yazma ihtiyacý duydum. çok akademik ve spesifik cümlelerle "ben ne acayip adamým" imasýna girmek istemiyorum. zira bu konu beni her iki yazý içinde de rahatsýz eden unsur olmaktan öteye gitmedi (bunu bir okur eleþtirisi olarak alýrsanýz sevinirim).

@fatih, yazýnýzýn büyük bölümü "akademik çerçevede kalmak adýna" olarak adlandýrabileceðim bir "derleme" olarak devam ettiði için, "analiz" bölümünüzde açýkladýðýnýz 2 maddeye geçmek istiyorum. gelen bir çerçevede devlet varlýðýnýn millet esasýndan geldiði düþünceniz son derece doðru. zira aksini iddia etmek siyasi literatürde devletin varlýk sebebini inkar etmek anlamýna gelecektir. bu konudaki fikirlerimi "nuhungemisi" isimli yazara iletmek daha doðru olacaktýr.

açýkçasý geçmiþte mhp ye ideolojik olarak deðil ama sadece komunizm ile düþmanlýk noktasýnda baðlýlýk gösteren bir nesil olduðu doðru. ancak bunlarý "eski ülkücüler" olarak temellendirmek, mhp içindeki ideolojik deðiþimi (açýkçasý bunu "sapma" olarak nitelendirmek daha doðru olacaktýr) görmemezlikten gelmek olur. zira bana göre "eski ülkücüler", komunizm tehtidi bittiði için deðil, mhp ideolojik sapmaya uðradýðý için "eski" lakabýný almýþlardýr.

buna göre, sunduðunuz fikir tabanlý açýklamalara katýlmakla birlikte, bunlarýn aslýnda MÝLLÝYETÇÝLÝK VE ÜLKÜCÜLÜK ÝDEOLOJÝSÝ ile iliþkilendirilmesi daha doðru olacaktýr. ancak yazýnýzda ýsrarla fikir ve ideloji noktasýnýn mhp olduðu vurgulanmakda. bildiðinize emin olduðum ve burada yazmayý zul gördüðüm bazý sebepler tekrar düþünülürse, aslýnda MÝLLÝYETÇÝLÝK VE ÜLKÜCÜLÜK ÝDELOJÝSÝ asla bitmeyecek ölümsüz bir beden olarak ifade edilebilir ancak mhp için ayný þey söylenemez. çünkü Ali Güngör hadisesinde açýk ve seçik olarak belli olduðu gibi, mhp nin ülkücü kimliði tartýþýlýr noktadatýr.
@nuhungemisi, en baþta Türklük dediðimiz kavramýn ortaya çýkýþýný sanki osmanlý devleti baþlatmýþ gibi buradan atýfta bulunarak açýklamaya çalýþmanýzýný cahilliðinize deðil, taraflýlýðýnýza verdiðimi söylemek istiyorum. zira bilge kaan'ýn yazýtlarýnda bahsettiði Türklerin, nasýl insanlar olduðu açýktýr. türklük kavramýný, "osmanlýcýlýk" örnekleri vererek açýklama çabanýz sayesinde satýrlarca yazdýðýnýz ve içinde "bazý" doðrularýn da bulunduðu yazýnýz pek kayda deðer nitelikte olamamýþ. oysa ki Türk kelimesi, Hz Nuh'un küçük oðlu yafes'e isim verme zamaný geldiðinde güçlü kuvvetli, tehlikelere karþý duruþu sayesinde ve korkusuz oluþundan ötürü "TÜRK" ismini verdiði bilinmektedir. Heredotos'un TARGÝTAB'larý, istik topraklarýnda doðan TYRKAE hatta tevrattaki TOGARMA larýn TÜRK olduklarý söylenmektedir. bu örnekleri çoðaltýp can sýkmak istemiyorum zira bilimsel bir makale yazma peþinde olmadýðýmý söylemiþtim.

ikinci konu ise, sayýn Demirel ile baþlayan ve bir çok siyasinin pazarlýklar ve çaresizlik ile kabul etmek zorunda kaldýðý üzere, "TERÖR SORUNU"nun adýný önce kürt sorunu olarak deðiþtirmekle baþlayan çabalar, sonucunu çok güzel vermiþ bulunuyor. ilginç olan ise, yazýnýzýn bütünü boyunca eleþtirmekten geri kalmadýðýnýz ve hatta bazen aþaðýlama kaygýsýna düþtüðünüz TÜRK MÝLLÝYETÇÝLÝÐÝ konusundaki hassasiyetinizin, KÜRT MÝLLÝYETÇÝLÝÐÝ söz konusu olduðu zaman ortadan kaybolmasýdýr. hatta aslýnýn OSMANLICILIK olduðunu iddia ederek adeta inkar ettiðiniz TÜRK kavramý, mesele KÜRT kavramýnýn açýklanmasýna geldiðinde, yerini net çekilde ýrki temellendirmeye dayandýran açýklamalara býrakmýþtýr. bunun en güzel örneðini "kürt dilinin aniden yok sayýlmasý" cümlenizden anlamak mümkün. oysa ki türk milleti ve türk devletleri kürt dilini ve hatta kürt varlýðýný hiçbir zaman inkar etmemiþtir. bu sebeple kürt toplumuna "kardeþ" yakýþtýrmasý yapmýþtýr. amaç sizin söylediðiniz gibi onlarý türkleþtirmek deðil, TÜRK DEVLETÝ ÝÇÝNDE KARDEÞÇE YAÞAMAK ÜLKÜSÜ OLMUÞTUR. zira bu sebepten kürtler, bahsettiðiniz Osmanlýcýlýk ile, türk devleti içinde varlýklarýný devam ettirebilmiþlerdir. yoksa, bir devletleri ya da milletleri ya da dilleri olduðu için deðil. ortada kabul edilmesi gereken bir gerçek varsa, "anadoluda bizans varlýðýný bitiren türkler, kürtlerin bu bölgede yaþamasýna ÝZÝN VERMÝÞTÝR" olmalýdýr.

tüm bu kargaþanýn sonunda MHP'ye vermiþ olduðunuz siyasi politik tavsiye ise tutarlýlýktan uzak, çaðdaþlýðý ve modernliði "terör karþýsýnda aciz kalmak"la açýklayan ve bana göre çaðýn deðiþimini yanlýþ yorumlayan sunumlardan ibarettir. zira bugün fransa, ingiltere gibi ülkeler, ekonomik krizlerinin sebebini ýrki olarak asýl olmayan vatandaþlarýnda görmeye baþlayarak adeta bir "budama" hareketine giriþmiþlerdir bile. dolayýsýyla böyle bir tartýþmanýn içinde, çaðýn gidiþatýna geçen yüzyýldan bakarak yorumlamak bana biraz makyevalist geldi. kusurum varsa affola...

son olarak; devletlerin varlýk sebebinin milletler olduðunu söylemiþtim. dünya siyasi tarihinde verilebilecek 2 ve belki de benim bilemediðim bir kaç örnek dýþýnda, kurulan yüzlerce devletin sebebinin milli varlýklarý olduðu tartýþýlamaz bir gerçektir. bu sebepledir ki, ÜLKÜCÜ TABAN olarak bizim, devletin bekasý ile ilgili görüþ ve fikirlerimiz, akp'nin ve mhp'nin fikirleriyle ayný deðildir. madem ki millet varlýðýndan devlet varlýðýna gidilecek yolu kabul etmiþ bulunuyoruz, o halde kürt toplumunun varlýðýný sürdürdüðü topraklar üzerinde devlet kurma fikri üzerinde de düþünmemiz gerekmektedir. Ya da cümleyi tersinden düþünürsek; madem ki siz "devletin varlýðý, milletin varlýðýnýn temelidir" diyorsunuz, o halde sizin deyiminizle "80 yýldýr yapýlanlara karþý" nasýl oluyor da kürt varlýðý, TÜRK DEVLETÝ içinde devam edebiliyor? bu cümlelerdeki paradoksal durum yalnýzca size aittir. zira biz ülkücüler, kürtlerin "BULUNDUKLARI BÖLGEDE" devlet kurmasýný düþüneceðimizi belirtirken, ayný zamanda kuzey ýrak'taki Türkmen varlýðýný, Doðu Türkistan'da yaþan Türkleri ve Almanyadaki milyonlarca Türk'ün de "BULUNDUKLARI BÖLGEDE" devlet kurma fikrini düþüneceðiz... biz bunlarý düþünürken acaba siz, türk devleti içinde zulme uðradýðýný iddia ettiðiniz kürtler kadar dünya üzerinde zulme uðrayan Türk'ler ile ilgili bir þey düþünecek misiniz? ve belki de bunlarý yazýya dökecek misiniz? yoksa bunun adý çaðdaþlýk deðil mi?

01 Aralýk 2010 10:24

nuhungemisi

Bu noktada MHP'nin sahici bir parti olarak varlýðý, 87 yýlda savunacaðý önemli bir "Türkçü" temelin oluþtuðu elbette dikkate alýnmalýdýr. Burada MHP'nin, devletin deðil esas olarak milletin devamlýlýðýnýn ve örgütlülüðünün savunucusu olduðu tezi elbette önemlidir ancak bu çözümleme gerçek bir tarihselliðin içine oturtulduðunda ortaya çýkan tablo yazarýn sunmak istediðiyle tam örtüþmeyecektir.

Yazarýn bilimsel çerçevede kalma gayreti takdire deðerdir. Ancak kabul edilmelidir ki, batýdaki gibi "bir milletin ortaya çýkardýðý devlet"ten deðil "bir devletin ortaya çýkardýðý millet"ten söz etmek daha doðru olacaktýr. Bu da, devlet-millet ayrýmýnýn bu özelde çok anlamlý olmadýðýný gösterir.

Osmanlýda kendisine "Türk" diyen topluluk esas olarak yoktu. "Türk" batýlýlarýn verdiði bir tür þemsiye isimdi. Osmanlý ümmeti Türkmen, Arnavut, Çerkez, Arap, Kürt, Ermeni, Rum vd. topluluklara dayanýyordu. Osmanlý tarzýyla bunlar "millet" olarak adlandýrýlabiliyordu ancak bu, bugün anlaþýlandan epeyi farklýydý. Osmanlýnýn kendisi, o dönemde daha çok çiftçi ve asker olan Türkmen kesimi adlandýrýrken "Etrak-ý bi idrak" bile (idraksiz Türkler, cahil Türkler anlamlarýnda) diyebilmekteydi.

Osmanlýnýn daðýlacaðýnýn belli olmasýndan sonra aranan çareler içinde, batýdaki kapitalizmin geldiði doðal sonuç olan "ulus devlet" fikri de öne çýkmaya baþladý. Giderek daralan bir çerçeve içinde önce Osmanlýcýlýk, sonra Pan-Ýslamcýlýk , ardýndan da Pan-Türkizm anlamýndaki "Turan" fikrine ulaþýldý. Üstelik Turan fikri Osmanlýya Macarlardan gelmiþti. (Bkz: Macar Turancýlýðý - Tarih Vakfý Yurt Yayýnlarý) Ýttihat Terakki adlý cemiyetin tüzüðü de büyük ölçüde Ýtalyan masonlarýnýn tüzüðünden alýnmaydý.

Cumhuriyetle birlikte sivil ve askeri yoðun ideolojik eðitim hamleleri (Halkevleri, Köy Enstitüleri), toplumu merkezileþtirme, ehlileþtirme ve aslýnda oryantalizmin bir versiyonu olan "Batýlýlaþtýrma" çabalarý had safhaya çýkarýldý. Bunu kabul etmeyen Dersim gibi yerlerin "Tunçeli"leþtirilmesi sýradan ve övünülecek iþler sayýldý. Coðrafyamýzdaki Türklüðü abartan Türk Tarih Tezi, Güneþ Dil Teorisi gibi "bilimsel"likler icat edildi. Çok abartýldýðýnýn anlaþýldýðý yerlerde özeleþtiri filan yapmadan bazýlarýndan çark edildi. Azýnlýklar üstünde baský, sürgün, katliam uygulamalarý, "vatandaþ Türkçe konuþ" kampanyalarý, Kürtçe'nin aniden "yok" kabul edilmesi gibi uygulamalarla toplumun önemli bir kýsmý gerçekten "Türk" olduðuna inandýrýldý. Kürtler hariç... Bunu kabul etmeyenlere 80 yýlda neler yapýldýðýný artýk herkes biliyor. En azýndan akademik düzeylerde bu uygulamalarý savunmak artýk mümkün deðil.

Bu nedenlerle zaten "Türklük, ýrkçýlýk anlamýna gelmez, bütün vatandaþlarý kapsayan ortak bir þemsiye sözdür" yaklaþýmýna dönüvermek artýk pek kolay deðildir. Bu maske altýnda, özellikle tek parti döneminde yapýlan ýrkçýlýðý meþrulaþtýrmak olanaksýz çünkü o dönemde Türk olmayanlara ancak hizmetçi olabilme þansýnýn varolduðu bakan düzeyinde dile getirilmiþtir.

Yazarýmýzýn millet, devlet, ordu-millet, militarizm çerçevelerini günümüz normlarýnda bir daha ele almasý ve bunlarý tarihselliði içinde gözden geçirmesi yararlý olur.

MHP, basit çözümlemelerle, kolaycý damgalamalarla geçiþtirilecek bir gelenek ve topluluk elbette deðildir. Yazarýn çabasý bu anlamda çok önemlidir. Ancak MHP'nin geçmiþteki ve bugünkü yalpalamalarýný, oportünizmini eleþtirmeden de ilerlenemez. Konularýn çevresinde dönüp durmak yerine partinin kötü taktiklerinin Türkiye'ye neler kaybettirdiðinin sorgulanmasýný saðlamak, hem partiye hem de Türkiye'ye çok þey katabilir.

Örneðin Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde demokrasi yanlýsý tavýr alýp, parlamenter çizgide kalan MHP; geçmiþinin tutarlý bir eleþtirisini yapmadan da olsa (gerçi sol dahil bu tür bir eleþtiriyi kim yapabildi ki...) lümpenleþmeye, mafyalaþmaya, sokak çatýþmacýlýðýna bir ölçüde uzak kalmaya çalýþmasýyla da aslýnda yeterince övüldü. Artýk ciddi eleþtirileri hak ediyor.

Referandumdaki "Hayýr"cý çizgisiyle iyice belirginleþen, son zamanda izlediði militarist (askerci), hatta darbecileri savunan politikasý utanç vericidir. MHP, geçmiþinden çýkarmasý gereken dersleri sanki caný istediði zaman çýkarabilmek üzere buzdolabýna kaldýrmýþ gibi davranýyor.

Kürtlerin varlýðýný inkar politikasýný siper savaþlarýyla savunmak, acaba o çok önem verdiði "Türklük bilinci"ni güçlendiriyor mu yoksa zayýflatýyor mu? Gerçi yanlýþ bilincin bugünlerde zayýflýyor olmasý iyidir ama sosyolojik hatta politik süreçleri, "birinin öbürünü yenmesi" ya da yenilgi psikolojisi üzerine kurmamak daha doðru olmaz mý? Kürt meselesinin çözümünde bazýlarý CHP'nin söylem deðiþtirmesi için uðraþýrken, ben asýl olanýn MHP olduðunu düþünüyoru. MHP'nin akýlcý bir çizgiyle ortaya çýkmasý ülkeyi çok rahatlatýr, iç savaþ olasýlýðýný tarihe gömer. Zaten o deðiþtiremezse, onun destekçileri hayatla birlikte fikirlerini makul olana doðru deðiþtiriyorlar. Son referandum sonuçlarý bu konuda yeterince ipuçlarý barýndýrýyor.

MHP millet, ordu, devlet konularýnda kendini ciddi bir dönüþüme tabii tutmalýdýr. Nihal Atsýzlarý, Alpaslan Türkeþleri sindirebilmek için onlarý eleþtirmek kaçýnýlmazdýr. Bu toplum Türkiye tipi ýrkçýlýða yeni bir eleþtiri dalgasýyla yaklaþmadan, Kürtler ve Türkler arasýnda gerçek bir kardeþlik tesis etmeden mutlu olamaz. MHP yaklaþýmlarýyla ne yazýk ki bu mutluluðun çerçevevesinden giderek uzaða savruluyor. Çok önemsediði Türklerin çýkarlarýnýn günümüzde yeni tür bir kardeþlik sözleþmesini dayattýðýný bu toplum daha nasýl anlatsýn MHP'ye?

"Kart, Kurt" edebiyatýyla, "Kürtler'in aslýnda Türklerin bir kolu olduðu" masalýyla, "Kürtçe diye bir dil yoktur" gibi bilim dýþý iddialarla, yanlýþ statükolarýn yýlmaz bekçisi edalarýyla gelebildiði nokta burasý. Þu sýrada da tehlikeli bir baþka oyunun içinde... Seçimlerden umudunu kesip, ordunun içindeki darbeci artýklarýnýn umudu olmaya soyunuyor. Galiba bu onun son yanlýþ umudu olmayacak...

MHP tarihi bir dönemeçtedir. Ona inanan ve inanmaya devam edecek hala önemli bir kitle vardýr. CHP yenilenme hamleleri yaptýkça onun tabanýnda yetiþen Atatürk milliyetçilerinin kaçýnýlmaz duraðý MHP olacaktýr. yani kimse erken bir MHP çöküþü beklemesin. Bu topluluðun daha bir süre ülkenin politik yaþamýnda farklý isimlerle de olsa, var olacaðý bellidir. O halde en baþta MHP üzerine kafa yoran akademisyenler olmak üzere bu camia; eski baðlarýn getirdiði duygusallýklardan, ideolojik þartlanmalardan uzaklaþmalý ve kendilerine kulak veren, öðretilmiþ milliyetçiliðin deðiþik düzeylerde etkisi altýndaki kitlenin daha az sarsýntý yaþayarak çaðýn ve ülkenin deðiþimine ayak uydurabilmesine yardýmcý olmalýdýrlar.

Bu satýrlar da "öteki" taraftan gelen sorumlu bir eleþtiri kabul edilmelidir.

Yazýyý yazarken internete düþen daha "içerden" gelen þöyle eleþtirileri ise sadece bilgimize sunuyorum:

"MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli’nin baþdanýþmaný ve MHP Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Bilgin, MHP’deki bütün görevlerinden istifa ettiðini açýkladý.

Ýstifasýný MHP Genel Baþkanlýðý’na gönderen Bilgin, konuyla ilgili HABERTURK.COM’a þu açýklamada bulundu:

“Gerekçelerimi istifamda yazdým. MHP’nin takip ettiði politikalar hakkýndaki görüþlerimi aylar önce ayrýntýlý bir rapor olarak genel merkeze ve Sayýn Bahçeli’ye bildirmiþtim. Bugün gelinen nokta bana, ortaya konan politikalarýn partiyle birlikte siyaset etme imkânýnýn tamamen ortadan kalktýðýný göstermektedir. Bu nedenle partideki bütün görevlerimden istifa ettim. Nedenlerini kamuoyuyla paylaþmam ahlâki olmaz. Eðer istifamla ilgili bana birtakým þeyler söylenirse o zaman açýklama yaparým.”

Bilgin’in istifasýnýn izleri, daha önce yaptýðý deðerlendirmeler ve açýklamalarda sürülebilir. Bilgin MHP’ye yönelik eleþtirilerinde daha çok milliyetçilik ve demokrasi arasýndaki baðlar üzerinde duruyor; militarist düþünceyi, darbeleri ve cuntalarý sorguluyordu. Bilgin, militarist dünya görüþünün ulusalcýlýk adý altýnda savunulmasýndan da rahatsýzdý.

Bilgin’in, Aðustos ayýnda da Bahçeli’nin danýþmanlýðý görevinden ayrýldýðý iddia edilmiþ, buna gerekçe olarak da Bilgin’in 12 Eylül’deki Anayasa deðiþikliði referandumunda ‘evet’ oyunu savunmasý gösterilmiþti. Ancak bu haber daha sonra yalanlanmýþtý."
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.