MHP VE ÜLKÜCÜLERÝ TAHLÝL ETME ZAAFÝYETÝ - 2
27 Kasým 2010 14:40 / 4276 kez okundu!
Bir önceki yazýda ‘’MHP keskinleþirse ne olur?’’ diye sorumuzu sorup býrakmýþtýk. Þimdi buradan devam etmeden önce birkaç meseleye daha açýklýk getirmekte fayda var. Esasen bu yazýyý, iktidar eksenli medyatik gruplarýn yaný sýra bu gruplarýn yaklaþýmýna alkýþ tutup, MHP ile hesaplaþma zemini arayanlara yönelik olarak kaleme aldým.
Elbetteki bu yazý MHP tabaný açýsýndan da bir kritik önemi taþýmaktadýr. Çünkü bu tahlilde dikkat edilecek olursa ihtilal sonrasý tarihin en kapsamlý tartýþmalarýna, damgasýný, her koþulda ve þartta vurmuþ bir yapýlanmanýn içinde bulunduðu durum ve bu durum harici servis edilmesi yeni bir þey deðildir. Ülkücü zemin daha önce de psikolojik baskýlaným veya irritasyon ile karþý karþýya defalarca kalmýþtýr.
Ýlginç olan da bir bakýma bu noktadýr. Çünkü MHP'ye karþý dýþarýdan atfedilen her iddia veya ispatlaným çabasý aslýnda, MHP tabanýnýn kendisine yönelik bir baský propagandasýna dönmüþ veya dönüþmüþtür. Bir müddet tabanýn reaksiyonu gözlenmiþ medyatik anketler ile manüple edilmiþ fakat beklenilen yýkýcý hasarýn gerçekleþmemesi üzerine bu sefer, MHP ile yollarýný çeþitli sebepler ile ayýrmýþ veya düþünsel ayrýntýlarda farklýlýklar yaþayan bireyler bir þekilde köþelerde atýf konusu olarak ele alýnmýþtýr. Böylece Ülkücü tabana ise ‘’bakýn sizden biri’’ olarak lanse edilen bu bireyler üzerinden yazýlan her yazý, dolaylý bir propagandaya dönüþmüþtür. Sosyalistimsi-liberalimtrak basýn için Sn. Çalýk ne ifade ediyorsa, dincimtrak-liberalimsi basýn için ise Sn. Türköne ayný þeyi ifade eder hale gelmiþtir.
Bu durum teslimiyet problemini çoðunlukla yaþamayan bir tabaný ise sýklýkla itham noktasýna taþýmýþ, böylece dýþ mihrak olarak gördüðü medyatik kurumlara malzeme olan kendi bireylerine ihanet gözlüðü çerçevesinde bakmýþtýr. Esasýnda MHP yapýsýnýn kendi iç dinamiklerinde ideolojik olarak barýndýrdýðý eren yani bilge kültürü, kendi ile bir zamanlar paylaþýmý bulunup da artýk halde paylaþýmý bulunmayanlara karþý ayrýmcý davranýp hain olarak yaftalamak yönünde deðildir. Fakat açýkçasý bu kadar yýkýcý eksen karþýsýnda kendi iç sýnýrlarýna çekilen her hareket gibi MHP de bu seleksiyonel tavra zaman zaman baþvurmuþtur.
Aslýnda medyatik kurumlarýn ürktüðü keskin bir MHP veya keskinleþebilecek potansiyel bir MHP'ye karþý bir önlem olarak, MHP, daimi saldýrýlara maruz kalmýþtýr. Ama dikkat edilecek olursa MHP'nin keskinleþebilme ihtimalinden korkan medyatik gruplar, aslýnda daha keskin bir çizgiden MHP'yi eleþtiren ve geleneðini kaybetmekle suçlayan ÇALIK’ý altýn bulmuþ madenci gibi sütunlarýna ve ekranlarýna taþýmýþtýr. Sn. Mümtazer Türköne ise Ýlim adamlýðýnýn verdiði yumuþak profilinin altýnda hep bir hesaplaþma hançerini taþýmakla, henüz ortaya koymadýðý keskinliðini, sadece bir buzdaðýnýn görünen yüzeyi kadar göstermiþtir.
Aslýnda son zamanlarda MHP'yi tasfiye etmek isteyen iddialar ve kampanyalar, MHP’nin misyonunu tamamladýðý noktasýndan hareket etmektedir. Özellikle bazý sosyolojik ilim çevreleri de bu iddiayý gündemde tutma çabasýnda olup, MHP’nin yapay bir oluþum olduðu noktasýna ise iddialarýný taþýmak düþüncesindeler. Bu noktada Elbetteki Sn. Çalýk, Sn. Türköne’den ayrý bir noktada duruyor. Çünkü Sn. Çalýk mevcut MHP ile yüzleþirken Sn. Türköne, baþta kendi mazisi olmak üzere bütün ülkücü prensipler ile yüzleþme peþine düþmüþ durumdadýr. Þimdi bu durumda elbette herkesin kesin kabullenebileceði bir þey olmamakla beraber yine de ifade edeceðim bir analizim var. Uyandýracaðý yankýdan veya eleþtiri oklarýndan çekinmeksizin paylaþma cüretini gösteriyorum.
Bu analizi sizlerle paylaþmak için önce þu tahlillerde bulunmam elzemdir. MHP ve Ülkücü kurumlarýn mazisini, 2 aþamada görmek mümkündür. 1. aþama, halkevleri, köy enstitüleri vasýtasý ile gelecekte yaratýlmasý planlanan bir millet kavramýnýn Resmi milliyetçiliðini yapan Elitist ve Jakobenist CHP'nin karþýsýnda, ancak kökleri ve tarihi birikimi ile bugüne ulaþmýþ Dini ve Milli deðer yargýlarý ile var olan mevcut milletin milliyetçiliðini yapan ve bunun için örgütlenen MHP’dir. Böylece gelecekteki milleti yaratmak adýna aydýn veya yarý-aydýn zümrelerin kontrolündeki devletin aþaðýya yani millete karþý yaptýðý baskýya karþý, kendi dinsel ve düþünsel yargýlarýný bir yorum olarak üst tarafa yani devlete taþýyan millet kavramý MHP’nin çýkýþ noktasýný teþkil etmiþtir. 2. aþama ise MHP’nin bu jargonunu devleti korumaktan ziyade millet adýna devamlý kýlmak için yaptýðýný fark etmeyen zümrelerin, sadece devleti korumak adýna bir MHP algýlamasýna varmasý ve bundan dolayý MHP ile girmiþ olduðu aðýr aksak iliþkidir. Açýk söylemek gerekirse MHP için aslolan hep devlet olduðu zannedilse de, MHP için ideolojik temel hep millet kavramlý olmuþtur. Böylece milleti temsil etme yeteneðine sahip olduðu sürece, devlet önem arzetmiþtir. Açýkçasý kurucu ve yaþatýcý öðesini yani milletini temsil etmeyen bir devlet MHP'nin savunu deðil saldýrý arenasýndadýr.
Ýþte yukarýda bahsettiðim bu ikinci aþama, zaman zaman Ülkücü kurumlarda boy gösterdikten sonra uzaklaþan bazý bireylerin tavrýný ve konumunu açýklar mahiyettedir. Mesela bir zamanlar devletin karþýsýnda örgütlendiði iddia edilen ve Dini-Milli deðerlerde ahlaki zafiyet yaratacaðý korkusu aþýlanan Komünizm’in karþýsýnda bulunan pratik olarak Ülkücü düþünce dikkat çekmiþtir. Ülkücü Düþünce yýllardýr, tasvip etmediði her türlü düþünceye bir reaksiyon gösterse de, komünizm ile yaptýðý mücadele, aþýrý raðbet gördüðü için, Anti-Komünist olarak isimlendirebileceðimiz birey ve zümreler bu hareketin kurumlarý içerisinde boy göstermeye baþlamýþ, böylece hazin bir ihtilalin ardýndan ÜLKÜCÜ olarak sýfatlandýrýlmýþlardýr. Bugün romantik sýnýrlarý içerisinde marjinal kalmýþ bir sol yapý tehdidi olmadýðýndan dolayý, bir zamanlar sorgusuz sualsiz destek verdikleri MHP ve ÜLKÜCÜ kurumlarý sorgular hale gelmiþ, MHP’nin Sosyalizm ve Komünizm dýþýndaki fikirlerini de ya hayali veya kabul edilemez görmeye baþlamýþtýr. Elbetteki bu durum için Sn. Çalýk bir örnek deðildir ama Sn. Türköne bir örnek teþkil etmektedir. Çünkü MHP Komünist iflasýn ardýndan rotasýný baþka bir sosyalizm türünden baþka beynelmilelciliðe yani beynelmilel Ýslamcýlýða çevirip mücadele arenasýný tesis etmeye baþlamýþtýr. Bu durum ise Doðuþtan Anti-Komünist olan Evrenselci Ýslamcýlarýn, MHP ile hesaplaþmasýný baþlatmýþ ve aidiyetini MHP'den ayýran Anti-Komünistler ise hala eski ülkücü olarak tarif edildikleri baþka mecralarda hayat bulmaya baþlamýþtýr.
Þimdi burada söylediðim bu söz ile MHP ve Ýslam arasýnda bir karmaþa algýlanmasýn. Çünkü MHP Milli deðerlerin kökünde ve o deðerleri besleyen ahlak zincirinde Dinini yani Ýslamý vazgeçilmez olarak görmüþtür. Fakat Ýslamcýlýðýn sadece türevlerinden biri olma iddiasýndaki Beynelmilelci Ýslamcýlýk, ÝSLAM dini imiþ gibi servis edildikçe ve bu yapýda kanaat önderleri oluþtukça, bu kanaat önderlerinin arasýnda sosyo-ekonomik planlý bir bað var oldukça MHP Ýslama lakayitmiþ gibi mazisi göz ardý edilircesine bir itham ile karþý karþýya kalmýþtýr.
Ýþte bu sebep ile esas problem Ülkücü Kurumlarýn Ýdeolojik temelinde hareket edenler ile, bir Baþka Ýdeolojiye karþý mücadele edenlerin ayrýþtýðý bir noktada MHP'nin bitmekte olduðu çýðlýklarý ortalýðý sarmýþtýr. Halbuki onlarýn iddia ettiði üzere MHP bitmiþ deðil, yeni bir mücadele arenasýný seçmiþ durumdadýr. Fakat mücadele arenasýnda, bir cazibe merkezi olduðu inkar edilemez MHP, saldýrýlarý bertaraf etmek için keskinleþme yolunu denerse ne olur, bu hala muallaktadýr. O yüzden bir sonraki yazýda MHP'nin bitirilmesi için atýlan adýmlarýn, esasýnda MHP'nin keskinleþmesi yönünde bir tahrik olduðunu, yine MHP'yi tahlil ederek devam edeceðim.
Mehmet Fatih Doðrucan
28.11.2010