Birey Hakları ve Demokrasi

16 Ocak 2017 08:26 / 1050 kez okundu!

 

 

Demokrasi seçimle iktidarın değişmesi ise ona paralel bir gelişme oldu insanlık tarihinde: birey hakları.

1215 yılında beyler veya diğer yerel bir ismi ile “tiranlar” veya İngiltere’ deki ismi ile lordlar kralın elinden tek başına yönetme hakkını veya “astığı astık kestiği kestik” hakkını aldılar. Sonraki yüzyıllarda “habeas corpus” ortaya çıktı: latince “benim bir vücudum var” demek veya diğer bir tabirle “benim bir beynim” var.

Her ne kadar bireyler bir başkan seçiyorlarsa da bu başkanın iktidarı 1) süre ile kısıtlı 2) bireysel haklara tecavüz edemez. Nedir bu bireysel haklar? Örneğin inanç hürriyeti.

Öyle mi bugünün Türkiye’sinde? Evrim okutulmuyor. Okutulmadığı gibi sistematik olarak müfredattan çıkartılıyor, öcüleştiriliyor. Tek inanç  her vatandaşın hakkı kullanılarak empoze ediliyor. Ramazanda bir müzik dükkanının önünde sigara içildi diye insanlar dayak yiyorlar. Lokantalar kapanıyor ve oruç tutan tutmayanı darp ediyor ve bu “toplumdaki hassasiyetler” denilerek anlayışla karşılanıyor ve bir anlamda meşrulaştırılıyor.

Kimsenin yaşam biçimine karışılmıyormuş demek! Bal gibi karışılıyor. Baskı da uygulanıyor. Birey hakkı denilince acıkınca  yemek veya susayınca içmek bu hakkın bir parçası değil mi?

Öyle veya böyle bu dönem de geçilecek ve tarih kitaplarındaki yerini alacak.

Düşünün, hayal edin siz (A) bir köyde nüfusun %15 ini oluşturuyorsunuz ve günde 3-5 kez inancınız gereği hoparlörle sizin inancınız doğrultusunda kendi dini liderinizi yücelten söylemleri paylaşıyorsunuz. Diğer bir % 15 de (B) farklı bir söylemi aynI sıklıkla paylaşıyor. Üçüncü kesim ise % 60 (C) ve onlar da ayni ses düzeniyle günde 4-5 kez kendi inançlarının gereği kendi liderlerini kutsuyor ve kendi inançlarına davet ediyorlar. Yani günde yaklaşık 10-15 kez hoparlörlerle yayın var. Siz de başkan oldunuz ve hangi gruba dahilseniz sadece o grubu destekliyorsunuz. Diyelim ki bir köyde bu oranlar böyle, bir diğerinde ise kesimler farklı yüzdelere sahipler bir köyde örneğin A kesimi % 80. Bir üçüncü köyde ise B kesimi % 70. Okullarda devlet “C kesimi okulu” açıyor veya başka bir devlet “A kesimi okulu”.

Zaten tarih boyunca da öyle olagelmiş ve 12 -13- 17. Yüzyıllarda, din savaşlarında insanlar, öldürmüş bu nedenle. Sonra beraber yaşamakta uzlaşmışlar.

Demek ki demokrasi tek başına ayakta duramayacak bir kültürel gelişme, birey haklarına da saygıyı veya laikliği de içselleştirmek gerek. Yoksa kültürel evrimdeki ilk kareye geri dönülür. Tek ayak üstünde durmak veya yürümek insanın hareket kabiliyetini de, duruşunu da, verimliliğini de, mutluluğunu da etkiler. Seçim bizim.

 

Mahmut TOLON

15.01.2017

 

Son Güncelleme Tarihi: 19 Ocak 2017 20:24

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.