Sevgiden doðan korku

03 Temmuz 2012 12:52 / 1582 kez okundu!

 


Sevgi yüklemek ve yüklenmesini bilmek, meyvenin güneþ görmesi gibidir. Güneþ görmeyen meyve olgunlaþmaz. Özümlemenin tamamlanmasý güneþe baðlýdýr. Güneþ gibi olanlar; girdiði yer karanlýksa aydýnlatýr, soðuksa ýsýtýrlar. Ýlmiyle, kalbiyle, yüzüyle tebessüm etmesini bilen ve insanlara huzur veren, insanlara ihtiyacýmýz var. Böyle insanlardan istifade etmesini bilmeliyiz. (Huzurun El Kitabý-1 Tebessüm M. Eyüboðlu)

Güzel insan olmaya çalýþmak yerine, güzel insan bulmaya çalýþýyoruz. Bu bizim toplumsal hastalýðýmýzdýr. Olmaya çalýþmak, bizi olgunluða taþýrken, bulmaya çalýþmak bizi hamlýða (iþe yaramazlýða) taþýr.

Ben "ne olmak" istiyorum? Mutlu olmak istiyorum. Mutlu olmak için sevmeyi öðreneceksin. Sevgilerin için bedel ödemeye hazýr olacaksýn. Bedeli ödenmemiþ her deðer elden çabuk uçar ve kaçar.

Ben ne olmak istiyorum? Baþarýlý olmak istiyorum. Her baþarýnýn bir bedeli vardýr. Bedeli ödenmeden elde edilen baþarýlar, su üstüne lazerle yazý yazmak gibidir. Çabucacýk elden çýkarlar. Faizle, krediyle iþ kuranlarýn çuvallamasý gibi…! Ýki dünyalý insan olmak ve hesabý, her iki dünya için de yapabilmek için, sevgileri doðru ve amacýna uygun kullanmak gerekir. Allah ve Resulünün sevgisine dayalý, insan ve insanlýk sevgisi….

Bazen yazýlarýmýn uzayýverdiðini hissediyorum, kýsa tutmaya çalýþýyorum. Gayret ediyorum ama o yine de uzayýveriyor.

Farabi'ye sormuþlar; "Uzun konuþaný ne yapmalý?" "Kýsa dinlemeli" demiþ.

Hani bazen düþünüyorum da; zil çaldýktan sonra derse devam eden hocayý, ezan okunduktan sonra vaaza devam eden hocayý, bir de, sofra konduktan sonra iþe devam eden kocayý, sýkýcý bulur kýzar ve kýnarým. Onlar gibi olmak istemiyorum. Kýsa yazmak iyi ama, sevgiler ya da bilgiler nasýl aktarýlacak…!?

Bazen öz eleþtiriye de ihtiyaç var diyorum… Ama yazarý, konuþmacýyý, öðretmeni veya hatibi; koþmaya hazýrlayan dinleyicidir, okuyucudur. Kendini; iþe yarayan insan yerinde görmek, insana her zaman huzur verir. Yazarý ve konuþmacýyý; yazdýran ve dinleten: okuyucunun veya dinleyicinin ferasetidir.

Hani eski Meclisi Baþkanýmýz Bülent Arýnç Beyefendi'nin bir deyiþi vardýr; “Siz aðzýnýzla kuþ tutsanýz dahi, nankör insanlar sizi; bu adam kuþlarý katlediyor diye tanýtýrlar." Elbette marifet iltifata tabiidir. Yani birinin marifetli yaný yoksa ne diye iltifat edeceksiniz ki…!

Rabbimiz bile; “(Rasûlüm) de ki: Dua (ve ibadetiniz) olmasa, Rabbim size ne diye deðer versin?" demiyor mu…? (Furkan 25-77)

Allah'ýmýzýn Rahman ve Rahim sýfatýnýn en büyük özelliklerinden biri de: hem seven, hem de sevilen olmasý ve herkese hiç kimseyi ayýrmadan rýzýk veren olmasýdýr.

Sevgisinin yüceliðini anlayabilmek için; ya bize rahmetiyle muamele etmese halimiz nice olurdu? Ya içtiðimiz suyu tatlý yaratmasaydý halimiz nice olurdu? O'na layýk olmadýðýmýz halde bize vermeye devam ediyor.

O'nun hoþ görüsünün yüceliði karþýmýza çýkýyor. Ya bize hoþt görüyle (köpeðe hitap eder gibi), hor görüyle muamele etseydi….

Halbuki O, ilahi sabrýyla, son nefesimize kadar kendisine hakkýyla iltica etmemizi bekliyor. Bu O'nun sevgisinin yüceliðini gösteren en önemli yanýdýr.

Bizler O'nun sevgisinden yaratýldýk. Ýçinde sevgi olmayan insanlýk ve dindarlýk olmaz. Sevgisiz iliþkiler insana dini dar eder. Kabir azabý gibi sýkar da sýkar…

Rabbimizi Rahman ve Rahim sýfatlarýnda var olan sevmenin ve sevilmenin yüceliðini hatýrlayalým ve hatýrlatalým. Suratýmýzý asarak insanlara cehennem azabýný hatýrlatmak yerine, tebessüm etmesini bilerek insaný cennete taþýyacak güler yüz tatlý dille, güzel ahlâkla muamele etmesini bilelim.

Bir dergide okumuþtum; suratýmýzý asmak için, 354 kasýmýzý devreye sokmamýz gerekirken, tebessüm etmek için ise, sadece 12 kasýmýzý devreye sokarmýþýz.

Sevgisiz iliþki ve ibadet yüktür insana. Sevgili ibadet ve iliþkiler ise mülktür, servettir insana.

Ýbadetler; yarataný unutmamak için yapýlan tekrarlardýr. Ýnsan, iliþkilerini saðlýklý yürütebilmek için, Hem sevgileri, hem de ilgileri tekrarlamak gerekir. (Huzurun El Kitabý Tebessüm-1 M. Eyüboðlu)

Kýblesi menfaat olan insanýn, sevgisinden hayýr gelmez. Kýblesi menfaat olanlarý nasýl anlayabiliriz? Bu konuda efendimiz bizlere, þunlarý tavsiye ediyor;

1- Onlarla yemek yiyiniz. Yemek yerken önce kendini veya nefsini doyurmayý amaçlýyorsa, nefis terbiyesinden nasipsiz demektir. Öyle insanlardan uzak durmak gerekir.

2- Onlarla yolculuk yapýnýz. Yolculuk esnasýnda, önce kendini, rahat ettirmeyi düþünüyorsa bilin ki, bencil ve menfaatperesttir. Uzak durun.

3- Onlarla komþuluk yapýn. Hep isteyen tip mi yoksa vermesini de bilir mi? Paylaþmaktan nasipli mi? Paylaþmasýný bilmeyenlerle yakýn iliþki kurmayýn.

4- Onlarla alýþ veriþ yapýp, borç isteyiniz. "Verebileceðin kadarýný iste ki istediðin yerine gelsin" ilkesinden haberli mi?

Sonuç, bu durum her insanýn tecrübesine göre deðiþik yorumlara sebep olabilir. Ama ben efendimizin ilke ve tavsiyelerini yazmaya çalýþtým.

Sevgiler sabýrla olgunlaþýr ve Kat be kat uygulanýnca, "Þefkat"e dönüþür. Þefkatle sevenler merhametle buluþurlar. Merhametli olanlar, tüm acýlara merhem olmasýný bilenlerdir. Merhemi hem baþkalarýnýn hem de, kendi acýlarýna sürerler. "Merhamet edene merhamet edilir"in sýrrýný bilendir. Gerçek sevgi sahipleri; merhametlerini daima, menfaatlerinin önünde tutarlar.

Efendimiz, Yahudi’nin birinden biraz borç hurma alýr. Yahudi ödeme gününden önce hurmayý istemeye gelir. Sohbet meclisinin içinde, efendimizi kýnayýcý veya suçlayýcý ifadeler kullanýr. Herkes Yahudi'nin, vadesi gelmeden, günü dolmadan, alacaðýný istemeye kalkmasýna çok kýzar. Hz. Ömer kýlýcýný çeker, ümüðünden tuttuðu gibi kelleyi uçuracakken, Efendimiz, "Dur ya Ömer bekle." der. Hz. Ali'ye dönüp, "Ya Ali bir ölçek hurma bulup,
Yahudi'ye olan borcumu öder misin?" der.

Hz Ömer'e dönerek, "Ya Ömer sen de borçlandýn, sen de borcunu öde" deyince: Hz. Ömer, "Ya Rasûlallah ben ondan borç almadým ki neye vereyim" der, Efendimiz; "Ya Ömer sen onu korkuttuðun için borçlandýn” der. Bütün bu olanlarý seyreden Yahudi, Ýslam’da, sevmenin zýddý olan korkutmanýn bile, bir borçlanma olduðunu görünce, "Ya Rasûlallah ben borcumu istemiyorum. Ben Müslüman olmak istiyorum" diyerek Müslüman olur. Sabýrla piþen sevgi, Ýslam'a bir insan daha kazandýrýr.

Gerçek sevgiler insanlarý, hak edilen deðerlere taþýr. Hicretin yeni yýllarý. Efendimiz Medine sokaklarýnda dolaþýrken, yaþlý bir kadýn görür. Kadýn devesine, eþyalarýný yüklemeye çalýþýr. Efendimiz hem kadýna yardým eder hem de sorar: "Hayýr ola teyze nereye ve neden gidiyorsun?” Kadýn içini çeker: "Ben bu yaþtan sonra yeni bir dine giremem. Medine'ye Muhammed diye biri gelmiþ, bizi putlarýmýzdan inançlarýmýzdan caydýracakmýþ. Ben buralarda kalýp da böyle zalim birinin zulmüne katlanamam. Putlarýmýzýn laneti onun üzerine olsun. Ah bir elime geçirsem, ona neler, neler diyeceðim.”

Yaþlý kadýn, aðzýna gelen tüm kötü sözleri sayýp döker. Medine dýþlarýna kadar beraberce yürürler. Efendimiz de elinden gelen yardýmý yapar. Ayrýlacaklarý zaman, yaþlý kadýn: "Sen O'nu tanýr mýsýn, evladým?" der. Efendimiz, "O, benim teyze, o senin kýzdýðýn, küfrettiðin Muhammed benim" der.

Kadýn önce inanamaz. Tekrar, tekrar sorular sorar. Efendimiz" Sabýr imanýn yarýsýdýr" buyurur. Kadýn, "Vallahi senin gibi bir Peygamberden bana zarar gelmez" der, Müslüman olur.

Atalarýmýz da "Sabýrla koruk helva olur" derler. Rabbimiz efendimize hitaben "Sen kusur ve hatalarý görmezden gel. Eðer biz seni asýk suratlý yapsaydýk, kimse senin yanýna yaklaþmazdý" (Al-i Ýmran 3-159) buyurmuyor mu?

Tüm gönül dostu kardeþlerime, þu aþamada, sabrýn rahmetini hatýrlatýyorum. Zamanýnda çok sabrettiniz, ha gayret biraz daha sabýr. Yüce rabbimiz, imhal eder (geciktirir), ama ihmal etmez (unutmaz).

Unutmayýn; asil insan idare eder; çünkü asalet, sabýr ve hoþgörüyle olgunlaþýr, aciz insan þikayet eder; çünkü acizlik, bilgisizlik ve sevgisizlikten doðar. Cahil ve basit insan ise iftira eder; çünkü cahil insan, ilahi sorgulanmadan habersiz yaþar. Asil olduðunuz sabrýnýzdan belli olacak. Korkutarak sevdiremezsiniz. Ama nice asil sevgilerden, sakýnma dediðimiz (takva)lý korkular doðar.

Nice asil sevgiler doðurmasýný bilen, asil sevgilerle buluþan, asil sevgilerin insaný olmanýz, dilek ve dualarýmla…


Mahir EYÜBOÐLU

Eðitimci- Ýletiþimci

12.04.2009


Son Güncelleme Tarihi: 04 Temmuz 2012 20:59

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.