Kutlu Doðum

21 Nisan 2013 21:42 / 1343 kez okundu!

 


Bizi, kendine kul, habibi (sevgilisi) Hz. Muhammed Mustafa sallallahü aleyhisseleme ümmet olarak yaratan, yüce Rabbimiz Allah celle celalü Hu'ya sonsuz þükürler olsun. Ümmeti olmakla þereflendiðimiz, efendimiz ve âlisine, binlerce salat ve selam olsun. Rabbim bizi, þefaatlerine nail kýlsýn inþaallah.

Peygamberimizin Kutlu Doðum haftasý nedeniyle; en büyük Hak'la ve halkla iliþkiler uzmaný olan efendimizin, hadisi þerif ve sünnetlerine günümüzde ne kadar çok ihtiyaç duyduðumuzu hatýrlatmak istiyorum.

Hayatýmýzýn bazý dönemlerinde, çayýrda koþup dinlendiðimiz anlarýmýz olduðu gibi, bazen de çamurda yürüyüp, hem kirlendiðimiz, hem de baþkalarýný kirlettiðimiz anlarýmýz olmuþtur. Artýk, çayýrda gidenin dinlendiðini, çamurda gidenlerin de, hem kirlendiðini, hem de kirlettiðini biliyoruz.

Efendimiz sadece ümmetine deðil, bütün insanlara; çamurdan nasýl kurtulacaðýmýzý, kurtuluþ yollarýný ve reçetelerinin neler olduðunu, tedavi yollarýný ve metotlarýný hem sosyal, hem ekonomik alanda, hem maddi hem de manevi boyutuyla ve tüm ayrýntýlarýyla ayrý, ayrý anlatmýþ göstermiþ ve uygulamýþtýr.

Hem teblið etmiþ, hem temsil etmiþtir. Söyleminde ve eyleminde hiç sapma olmamýþtýr. Zaten peygamberlerin söylem ve eylemlerinde bilhassa efendimizin takva ve fetvasýndan insanlar hiç þüphe etmemiþlerdir. Bunun için Muhammed-ül emin (güvenilen temiz insan) sýfatý ile anýlmýþtýr ve kýyamete kadar da anýlmaya devam edecektir.

Ancak bizler güvenilmez ümmet yolunu tutmuþuz. Eyvah ki eyvah…

Peki önümüzde, her iki dünyamýz için; böylesine mükemmel ve muhteþem bir rehber varken insanlar neden baþka rehberler peþinde gitmiþler ve kurtuluþu baþka reçete ve metotlar da aramýþlardýr?

Çünkü peygamberimizi iyi bilmiyoruz.

Eðer iyi bilsek ve tanýsak; efendimizin bize tavsiye ettiði þeylerin faydalý yanlarýndan istifade eder, zararlý dediði þeylerin kötülüðünden de kendimizi korurduk. Ne istifade edebiliyoruz, ne de korunabiliyoruz.

Çünkü peygamberimiz bize tam ve doðru olarak öðretilmemiþ.

Çünkü peygamberimiz bize layýk olduðu þekilde sevdirilmemiþ.

Çünkü biz, her iki dünyamýz için peygamberimizden, hayýrlý ve faydalý olanlarý öðrenmek istememiþiz.

Efendimiz bir hadis-i þeriflerinde;

“Siz Allah'tan rýzk istemeyin, O, rýzký dilediðine çok, dilediðine az verir.

Siz ondan ilim isteyin. O ilmi kendinden isteyene verir" buyuruyorlar.

Peki biz ne yapýyoruz: Bol rýzk istiyoruz.

Halbuki rýzkýmýzýn garantisi Allah cc.’ týr.

Ýlminden, hele; bizi kendine yaklaþtýracak ilminden istiyor muyuz?

Hayýr. Hep faydasýz ilmin ve bereketsiz rýzkýn peþinden koþuyoruz.

Bu yüzden günlük çatýþma ve sýkýntýlar yakamýzý býrakmýyor.

Ýnsan iyi bildiði bir þeyin; iyilik ve faydasýndan istifade ederken, kötü ve zararlý yanýna karþý da kendini koruyabilir. O þeyi iyi bilmezse; iyiliðinden istifade edemez, kötülüðünden de kendini koruyamaz. O nedenle insan bildiðinin efendisi, bilmediðinin kölesidir.

Efendimiz bize; efeliði ve krallýðý deðil; efendiliði ve kulluðu öðreten en büyük muallimdir.

En büyük Hak'la ve halkla iliþkiler uzmanýdýr.

Eðer insan iyi bir eðitimden geçmez ise, kendini kral gibi görmeye baþlar. "Kral benim, kurallarý ben koyarým" demeye baþlar ve þeytanýn esir ve kölesi olur. Ama insan iyi bir manevi eðitimden geçmiþ ise, "Ben kulum, rabbimin ve peygamberimin koyduðu kurallara uyarým" der. Bu da onu yüceltir.

Hayatýn hangi kesitinde olursa olsun, kendine peygamberimizi örnek alabilen kiþiler, daima çayýrda giden ve dinlenenlerden olmuþtur.

Farklý kaynaklarý ve menfaatleri rehber edinenler, çamurda giderek kirlenmekten kurtulamamýþlardýr.

Müslüman iki dünyasýný da mamur etmek için çalýþýr. Hiç ölmeyecekmiþ gibi bu dünya için çalýþýrken, hemen ölecekmiþ gibi ahireti için çalýþýr. Her yan ve yönüyle iki gününü birbirinden farklý kýlmaya çalýþýr.

Merhametini, menfaatinin önünde tutmaya gayret eder. Kendisi için istemediðini mümin kardeþi için de istemez. Mümin kardeþine mülayim ve cemal davranýrken, müþrike sert ve celalli davranýr. Böyle davranmayý ve daha binlercesini peygamberimizden öðrenir.

Öyleyse; Kendimizi, eþimizi, dostumuzu, düþmanýmýzý, iþimizi, aþýmýzý, helali, haramý, tanýmak ve ayýrt etmek, peygamberimizi doðru tanýmaktan iyice anlayýp bilmekten geçer. Böyle insanlar yaptýklarýnýn veya yapacaklarýnýn Kur'an ve sünnete uygun olup olmadýðýna çok dikkat ederler.

Soruyu önce kendilerine sorarlar. Toplumumuzda onlarca yüzlerce insanýmýzýn pek çoðunun imaný var. Ama, imanlarýný icraata (uygulamaya) koyacak bilgileri ve birikimleri yoktur.

Gerek dýþ mihraklar, medeni yaþam kandýrmacasý ile gerekse fitne ehlinin uyguladýðý, doðruyu yanlýþ gösterme politikalarýyla, insanlar sapla samaný ayýrt edemez oldular.

Mangal yürekli alimler azaldýðý için de kime ve neye inanacaklarý karýþtýrýr oldular. Ýlahiyatçý kimlikli Prof.lar, "Horoz ve tavuktan da kurban olur" deyince: "peki kardeþim peygamberimiz, hiç tavuktan horozdan kurban kesmiþ mi, veya kesebilirsiniz" demiþ mi..?! diyen, mangal yürekli, insanlar ne kadar azaldý…!

Acý ama, gerçek þu ki; günümüzde, takva sahibi olmadan, fetva sahibi olan insanlar ne kadar da çoðaldý…

Kur'an ve sünnete uygun bir hayat sürmeye çalýþan, helal lokma kazanmayý amaçlayan, insan sayýsý ne kadar da azaldý.

Her verilenin kendisine emanet verildiðini unutup, her þeyi sahiplenmeye kalkanlar Yunus Emre Hz. lerinin; "Mal sahibi, mülk sahibi. Hani bunun ilk sahibi.

Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan." dizelerinden ne kadar haberliler acaba.

Ýyi bir emanetçi, iyi bir bekçi olmak için þuurlu, bilgili, imaný ve icraatý uyumlu tam ve bütün bir Müslüman olmaktan geçer.

Eskilerden kalan bir þarký sözü aklýma geldi.

"Kadifeden kesesi. Kahveden gelir sesi.
Oturmuþ kumar oynar. Ah ciðerimin köþesi..!"

Yýllar önce ben bu sözleri deðiþtirmiþtim.

" Kadifeden kesesi. Camiden gelir sesi.
Oturmuþ Kur'an okur. Ahh ciðerimin köþesi."


Olumsuzu olumluya çevirme metodu, böyle olur.

Bu sevda, aþk ve muhabbet iþidir.

Allah herkese layýk olduðunu verir. Niye layýksak o þekilde yönetiliriz.

Kutlu doðum haftasýnda, gül daðýtmak, ne güzel… Eðer efendimizin gül kokusunu, ruhumuzda teneffüs ederek yaþayabiliyorsak ne mutlu… Her gül alýp veriþinizde; efendimizin o güzel ahlakýyla ahlâklanmayý amaçlayabiliyorsak ne mutlu bize.

Öyleyse sevdiklerinize bir gül verin efendimizi hatýrlasýn veya hatýrlatan olun…

Gülünüz yoksa gülüverin…

Zira: " müminin mümine tebessümü sadakayý cariyedir (en küçük zekattýr). Hadisi þerifine nail olmuþ olursunuz…

O zaman da efendimizi hadisi þerifiyle yaþayýn, yaþatýn…

"Sana muhtacýz ya Rasûlallah, sana ihtiyacýmýz var. Ölmüþ kalplerimizin senin ahlâkýnla dirilmesine,canlanýp hayat bulmasýna muhtacýz…

Yarabbi, efendimizin þefaat ve ahlakýndan bizleri mahrum eyleme diyerek, hepinizi selam sevgi ve muhabbetle selamlýyorum.

Gönlünü ve hayat kapýsýný Allah ve Resulüne açýk tutanlara selam olsun. Allah'ýn rahmeti, bereketi, hidayeti ve inayeti hepinizin ve hepimizin üzerine olsun, inþaallah…


Mahir EYÜBOÐLU

16.04.2013

Son Güncelleme Tarihi: 22 Nisan 2013 12:29

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.