Ýlk insan ve yaradýlýþ gayesi

14 Þubat 2014 12:17 / 1506 kez okundu!

 

 

Rahim sýfatýndan haberli, kadýnlýk þuurundan nasipli, yaratýlýþ gayesini bilen tüm kadýn ve erkeklere, Allah’tan rahmet, sýhhat afiyet ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Efendimizin anlatýmýyla, erkek ve kadýnýn nasýl ve neden yaratýldýðýna deðinmek istiyorum.

Allah ‘u Teala c.c. Cebrail a.s.’a;

“Ya Cebrail yeryüzünün her bir köþesinden toprak getir, onlarý karýþtýr ve insan þekline sok. Ey meleklerim ben bir insan yaratacaðým ona kendi ruhumdan üfleyerek can vereceðim. Onun ismi Adem’dir.

Ey meleklerim Ademe secde ediniz.” dedi.

Melekler Ademe secde ettikleri halde, cin taifesinden olan ve ateþten yaratýlan þeytan secde etmedi.

Melekler de, secdeden baþlarýný kaldýrdýklarý zaman;

“Ya rabbi bizi itaatkar varlýklarýn olarak yarattýn. Bizler her zaman sana kayýtsýz þartsýz  itaat ederiz. Erkeklik diþilik sorunumuz yok. Tek bildiðimiz senin emrettiðin þekilde hareket etmektir. Belki de sana isyan edecek olan bu insanoðlunu neden yaratýyorsun?” deyince Rabbimiz;

“Ey meleklerim ben, insanoðlunu bana itaat etmesi ve emirlerime uygun yaþamasý için yarattým. Onlara en büyük zevki, (üreyip çoðalmalarý ve ayný zamanda hacetlerini gidermeleri için,) cinsel organlarýndan verdim. Yani insan oðlu diðer mahlukat gibi, en büyük zevki en pis organlarýndan alýr. Ancak insanoðluna sorumluluk da verdim. Eðer insanoðlu cinsel organlarýný Allah rýzasýna uygun helal yoldan  kullanýrsa meleklerden üstün, kullanmazsa, ürettiði necasetten daha pis ve necis olacaktýr..!

Bu yüzden her þeyi onlarýn emrine verdim. Bunu yaptýklarý sürece sizden üstün olacaklardýr. Onlara akýl, irade ve sorumluluk verdim.

Aklýyla hayrý ve þerri ayýrt etsin, iradesiyle doðru ve yanlýþý tercih etsin diye..!

En önemlisi de, onlarý iradelerinde serbest býraktým.” 

Sonra þeytana dönerek;

“Ey þeytan bütün melekler secde ettiði halde sen neden secde etmedin?”

Þeytan; “Ben Adem’den ilimce üstünüm. Ben ateþten yaratýldým o ise topraktan. Ben istediðim þekle girebilirim o kendine verilen þekilde kalýr.” dedi. 

Rabbimiz;

“Bana itaat ve Adem’e secde etmeyen þeytan, cennetimden çýk.” buyurdu.

Cennetten kovulan þeytan, Adem’e ve onun soyundan gelenlere kötülük yapýp Allahýn emrine uygun yaþamamalarý için mahþer gününe kadar Allah’tan izin istedi. Rabbimiz de kendisine bu izni verdi, ancak;

“Sen Allah yolunda olanlarý baþtan çýkartamazsýn, yalnýz sana uyanlarý baþtan çýkartabilirsin” dedi.

Cennette bulunan Adem a.s. kendisine ruh üflenince, insan olarak cennette yaþamaya baþladý.

Bir gün yatmýþ uyurken, uyandýðý zaman yanýnda yatan, kendine benzeyen fakat vücut yapýsý farklý birini gördü. Adem a.s.;

“Sen kimsin ey insan” diye sordu.

Yanýndaki; “Ben Havva’yým ya Adem” dedi.

Adem a.s.; “Seni Allah neden yarattý.”

Havva anamýz; “Ey Adem Allah beni, senin sol eðe (kaburga) kemiðinden,

seni tamamlamak için, itaatkar ruhlu olarak yarattý.

Adem babamýz;

“Yani ben þimdi, senin hem annen, hem baban, hem de kocaným öyle mi?” dedi.

Havva anamýz; “Evet ya Adem sen benim, anam, babam, hem de kocamsýn. Bu yüzden sana anam, babam ve kocam gibi itaat etmek zorundayým.

Ben de senin hem kýzýn, hem de karýným. Ben sana Allah’ýn emanetiyim. 

Sen de bana, kýzýna gösterdiðin sevgi, þefkat ve merhameti göstermelisin.”

Adem babamýz; “Beni nasýl ve neyimi tamamlayacaksýn?” dedi.

Havva Annemiz; “Ey Adem Allah bana, Rahim sýfatýnda var olan;

merhameti sayesinde, sesimi, tenimi ve bedenimi yumuþak ve zarif yarattý.

Bu yumuþaklýk ve zarafet sayesinde;

1- senin nefsine,

2- soyumuzdan gelecek çocuklara ve

3- evimize bekçilik yaparak seni tamamlayacaðým.

Nefsine bekçilik yapacaðým seni haramlardan korumak için,

Onlarý en güzel ahlak üzerine yetiþtirmek için, çocuklarýmýza bekçilik yapacaðým, evimizi cennet bahçesinden bir bahçe yapmak için, evimize bekçilik yapacaðým, ”Adem a.s.;

“Ey Havva unutma bir kadýnýn kocasýna itaati Allaha itaat gibidir.

Çünkü sen, anne olarak ayaklarýnýn altýnda cenneti taþýyan olacaksýn.” dedi.

Bütün bunlarý dinleyen cennetten kovulmuþ olan þeytan cennet kapýsýnda Adem ile Havaya baþladý vesvese vermeye;

“Allah’ýn size yasak kýldýðý aðacýn meyvesinden yiyin.

Eðer o meyveden yerseniz siz de tanrýlaþýr ve ilelebet cennette kalýrsýnýz” diyerek, durmadan yalan yere yemin etti. 

Adem’le Havva’yý aldatýp, onlarý baþtan çýkartmak ve kendisi gibi cennetten kovulmalarýný saðlamak için elinden geleni yaptý.

Þeytaný tanýmayan Havva annemiz, cennet kapýsýnda kendilerine fýsýldayan þeytana acýdý, Adem’e a.s. etki ederek yasak meyveden yemelerine sebep oldu. Meyveden yiyince avret yerleri açýldý. Avret yerleri açýlýnca ne yapacaklarýný þaþýrdýlar..!

Ýlk yalan, ilk itiraz, ilk yalan yere yemin, ilk aldatma, ilk kandýrma, veya kandýrýlma hepsi cennette gerçekleþti..!

Düþünebiliyor musunuz, o kadar güzel nimetlerin arasýnda  sadece bir tek haram meyveye tamah eden insanýn halini...!

Acý ama gerçek o ki, bu dünyada da yalan yere yemin, itirazvari iliþkiler, helaller dururken harama meyletme, aldatma veya aldatýlma aklýnýza gelen, gelebilecek her türlü olumsuzluklara insanlar, iltifat veya itibar edebiliyorlar..!

Bu insanlýðýn genlerinde var. Çünkü insanlar akýllarýyla inandýklarý halde kalpleriyle itiraz ediyorlar.

Halbuki imanýn onay makamý akýl deðil kalptir. O yüzden efendimiz,;

“Güzel ahlak veya iyilik kalbe huzur veren her þeydir.”buyuruyorlar.

Allah-u Teala Adem a.s.’a;

“Ey adem cennette bu kadar helal ve güzel yiyecekler varken, neden sana yasak kýldýðým meyveden yedin?” diye sordu.

Adem babamýz;

“Ya Rabbi þeytana uydum, Havva’nýn  vesvesesine uydum, senin haram kýldýðýn meyveden yedik. Ya Rabbi ne olur beni ve bizi affet” diye aðlayarak, dua etmeye ve tövbe istiðfara baþladý.

Rabbimiz;

“Ey Adem sizi de, þeytan gibi, cennetten çýkaracaðým.

Eðer dünyadayken sen ve Havva benim rýzama uygun yaþar, ibadet ve itaat ederseniz, kusur iþleseniz bile, eðer tövbe ederseniz, sizlere verdiðim ruhu geri aldýðým zaman (öldükten sonra), sizi cennetime tekrar koyacaðým.

Dünyayý, size ve sizin soyunuzdan gelenlere, imtihan tarlasý yaptým.

Sizleri, saðlýkla, hastalýkla, varlýkla, yoklukla, evlatlarýnýzla, deðiþik-deðiþik þeylerle imtihan edeceðim.

Eðer dünya da þeytanýn emrine girmeden bir yaþam sürerseniz ibadet ve itaatinizi tam ve doðru yaparsanýz sizi tekrar cennetime alacaðým ama, þeytanýn ve þeytana uyanlarýn böyle bir þansý olmayacak.” dedi.

Adem Babamýzla ile Havva Annemiz cennetten kovulduktan sonra dünya üzerinde yýllarca ayrý yaþadýlar.

Çok aðladýlar, af dilediler. Yüce Rabbimiz, onlara acýdý. Onlarý Arafat’ta buluþturdu ki bu buluþma yeri mahþeri buluþma yeri olup, hacý olmanýn þartlarýndandýr.

Ýnsan neslinin çoðalmasý için onlara bin yýllýk ömür verdi...

Ýnsan neslinin çoðalmasý, uzun bir süre, AYRI batýnlarda (batýn=tek doðurma aný) doðan kardeþlerin evlenmeleriyle gerçekleþti. 

Buluð çaðýna gelen ayrý batýnda doðanlar evleniyorlardý. 

Derken adlarý Habil ile Kabil olan kardeþlerin evlilik çaðlarý geldi.

Ýkisi de ayrý batýnda doðmuþlardý. Habil’in, Kabil’in batýnýnda doðan kýzla, Kabil’inde Habil’in batýnýnda doðan kýzla evlenmesi gerekiyordu.

Kabil itiraz etti. Haram ve yasak olduðu halde, ayný batýnda doðan kýzla evlenmek istediðini söyledi. Durumu babalarý Adem a.s. açtýlar. Adem a.s.; “Habil haklý” dediyse de, Kabil razý gelmedi.

Adem a.s.; “ikiniz de kazandýklarýnýzdan en güzel hediyelerle Allah’a yalvarýp birer ateþ yakýnýz. Allah kimin ateþini söndürürse o haklýdýr. Çünkü Allah adaletle hükmeder” dedi.

Habil kazandýklarýnýn en güzelini verdiði halde, Kabil çok sýradanlarý verdi. Allah da Habil’in ateþini söndürdü. Ama Kabil, istediðini elde edebilmek için, hem harama hem de günaha devam ederek kardeþi Habil’i öldürdü.

Bir kargadan örnek alarak kardeþini topraða gömdü. Amel defterine iþlenen günah onunla beraber kýyamete kadar sürdü.

Evinde mutlu olamadý.

Çünkü evleri cehennem çukurundan bir çukura dönmüþtü.

Çünkü eþler birbirini tamamlayan deðil, birbirleriyle çekiþen,

birbirlerine itiraz eden, birbirlerini sevgi saygý yumaðý ile saran deðil

sýkan insanlar oldu..!

Adem a.s. Havva anamýza sordu;

“Ya Havva sen bu çocuðu güzel eðitip, Allah’ýn emrini peygamberin kavlini öðretmedin mi?”

Havva annemiz; “Öðrettim ya Adem. Ama sen bilmez misin ki, Allah kimi kullarýný salih, kimi kullarýný da þaki yaratýr. Alimden zalim, zalimden de alimlerin olacaðýn bilen o deðil mi?

Bunu bizler, irade ve sorumluluklarýmýzý hangi, yönde kullandýðýmýzý imtihan amacýyla yapmýyor muyuz?

Allah bu yüzden bizi, kul olarak iradelerimizde serbest yaratmadý mý?

Allah bize akýl verdi. Ýyiyi kötüyü, doðru ve yanlýþý kýyaslayarak bulalým  diye..! 

Nefsine ve þeytana esir olana ben ne yapabilirim ki..!? 

Sana ve bana ancak teblið etmek, izah, izah, yine izah edip, ikaz etmek düþer. Çünkü her nefis, her insan kendinden sorumludur..!  Bir insanýn aklý varsa sorumluluðu da vardýr...!” diyerek, hem aðladý hem de çocuklarý için af  diledi.

Adem  a.s.;

“Ey Havva, karý koca birbirimizi tamamlamak, soyumuzdan hayýrlý nesiller yetiþtirmek, Allah’ýn emrine uygun yaþamak üzere yaratýldýk.

Allah bana silah olarak, güç kuvvet ve sertlik, sana ise yumuþaklýk ve zarafet verdi.

Sen yumuþaklýðýný, Allah rýzasý için kullandýðýn sürece huzurlu bir ömür süreriz.

Ama sen bana benzemeye kalkýp da erkekleþmeye çalýþýrsan,

ben de sana benzemeye çalýþýp kadýnlaþýrsam, Allah’ýn lanetine uðrarýz.

Haddi bilmek Hakk’ý bilmekten ileri gelir.

Ben haddini bilen erkek, sen de haddini bilen bir kadýn ol.

Kýsaca haddimizi bilen erkek ve kadýn olalým” dedi.

Böylece hayatlarýný yaþamaya baþladýlar.

Çocuklarý, kimi Habil’in soyundan ihlas ve takva ehli olarak,

kimi de Kabil’in soyundan itiraz ve isyan ehli olarak yaþamaya baþladýlar ve hâlâ da yaþamaya devam ediyorlar...!

Uzun lafýn kýsasý, eðer þu anda ailelerde huzursuzluk ve çatýþmalar varsa;

1- Kadýn ve erkeklerimiz, yaratýlýþ gaye ve sorumluluðundan habersizler,

2- Kadýnlarýmýz rahim sýfatýndan habersiz, kocalarýna itaatin Allaha itaat olduðundan habersizler.

3- Erkeklerimiz, eþlerine Allahýn emaneti gibi davranmasýný bilmiyorlar, emanete ihanet ediyorlar. Kadýnlarýmýz Allahýn kendilerine verdiði Yumuþaklýkla, erkeklerin sertliðini nasýl gidereceklerini bilmiyorlar. Yeri geldiðinde erkeklerden daha sert olmayý bir meziyet sanýp, doðru bildikleri yanlýþý tekrarlayýp duruyorlar.

4- Kadýnlarýmýz ayaklarýnýn altýda cenneti taþýmasýný bilmiyorlar. Adeta yuvayý cehennem çukurundan bir çukura çevirmeye çalýþýyorlar.

5- Erkeklerimiz, evlerinin hem kocasý, hem de hocasý olma sorumluluðundan uzak yaþýyorlar.

6- Eþler  sevgi saygý ve sorumluluk deðerlerini paylaþmasýný bilmiyorlar, öðrenmek istemiyorlar, öðrenmeye de yanaþmýyorlar...!

Ne diyeyim bilmem ki;

Söylesem faydasý yok, sussam gönlüm razý gelmiyor..!

Muhabbet dolu bir yuvanýz olmasý dilek ve dualarýmla...

 

Mahir EYÜBOÐLU

Eðitimci-Ýletiþimci Yazar

02.02.2014

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.