Benim bisikletim...!

24 Aralýk 2012 14:14 / 1317 kez okundu!

 


Yazýma bu baþlýðý koyarken, “sahip olduðumuz þeylerin kýymetini ne kadar biliyoruz acaba?” diye düþündüm.
Sahip olduðumuz þeyler; yani bekçiliðini bizim yaptýðýmýz ve bize emanet edilen deðerler. Saðlýk, sýhhat ve afiyetimiz, eþ ve çocuklarýmýz.

Hem iradi, hem de saðlýk yönüyle, imanýmýz ve imanýmýzý icraata koyma gücümüzü ne kadar kullanabiliyoruz? Verilenlere, varlýk ve yokluk haliyle þükretme veya sabretme þuurumuz yerinde mi? Takdir ve taltif etme alýþkanlýðýmýzla, teþekkür etme terbiyemiz var mý? Yoksa,“Böyle bir alýþkanlýðým olsa ne olur olmasa ne olur?” vurdum duymazlýðý içinde iliþkimizi; tenkitlerle, tahkirlerle (aþaðýlama, küçük görme) veya hor görme halinde miyiz? Açýk ya da gizli þirk, gurur ve kibir içinde mi yaþýyoruz?

Biliyoruz ki insanlar;

1- Kendileriyle (nefis ve gönül yönüyle),

2- Baþkalarýyla ( aile ve toplum yönüyle)

3- Sonra da Allah ve Resulüyle (iman, ibadet ve icraat yönüyle) iliþki halindedirler.

Bu iliþkinin saðlýklý olup olmadýðýný en iyi bilen ve hisseden o insandýr. Bu iliþkiyi saðlýklý hale getirmek isteyen de istemeyen de yine o insandýr. Yani insanlar iradelerinde hür yaratýlmýþlardýr. Bize sadece teblið ve temsil yani bilgilendirme düþer. Bir’e kul olmanýn rahmeti, bine köle olmaktan daha çoktur.

Çünkü; bu þuur ve bilince ulaþabilmiþ insan,

“Benim bisikletim, baþkasýnýn Mercedes'inden hayýrlý ve faydalýdýr,

“Benim ayran tasýným, baþkasýnýn bal tasýndan tatlýdýr,

“Benim tarhana çorbam baþkasýnýn köftesinden þifalýdýr” diyebilen insandýr.

Evet, Benim bisikletim, benim ayran tasým, benim tarhana çorbam, yani kanaat ederek faydalandýðým ve bana yarar saðlayanlar, bana fayda ve yarar verenler, bana faydasý olmayanlardan yani tamah ettiklerimden daima iyidir. Böyle diyebilenlere ve bu kanaate ulaþmýþlara ne mutlu. Ýnsanlarý, bu kanat ve mutluluða ancak, Allah ve Resulünü sevdirmekle ulaþabiliriz.

Allah ve Resulüyle saðlýklý iliþkiler kurabilen, kurmayý ve kurdurmayý amaçlayan insanlarýn baþýnda din adamlarý gelir. Hangi aile danýþmaný, hangi psikolog, hangi sosyolog, hangi psikiyatris, hangi ilim veya bilim adamýnýn sözü, Allah ve Resulünün sözünden üstün, güzel ve yararlý olabilir ki…

Ýslam girmeyen yere isyan girer. Yaratýlmýþlar içinde ilk isyan eden, yani ilk karþý gelen de þeytandýr. Ýlk itiraz þeytandandýr.

Öyleyse her itiraz ve isyan boyutlu iliþkinin içine, þeytan karýþýyor, þeytan yönlendiriyor, þeytan söylendiriyor diyebiliriz.

Þeytani söz ve davranýþlarda ise saðlýklý iliþkilerden bahsedemeyiz.

Konuþmak, anlaþmak demek deðildir. Nice insanlar konuþurken kavga ederler. Ayný dili konuþanlar deðil, ayný duyguyu paylaþanlar anlaþabilir. Rahmani konuþmak yahut rahmani konuþaný dinlemek, nice güzel anlaþmalara kapý aralar. Hani” buðday ekmeðin yoksa, buðday dilinde mi yok?” demenin sýrrý budur. En cömert, insan en zengin insan demek deðildir. Cömertlik bir haslet bir erdemliliktir. Zenginlik ise Allah’ýn imtihan amaçlý bir ikramýdýr. Cömert insan, tebessüm etmesini bilen, güler yüz tatlý dili olan, sevgi infakýndan þuurlu olan insandýr. Peygamber Efendimiz s.a.v bu metotla bütün insanlarýn kalbine girmiþ ve bütün insanlýðý kendine baðlamýþtýr.

Halbuki, her kalýn, sert, kaba ve seviyesiz ifade ve davranýþlar peygamberi metottan uzaktýr ve yararsýzdýr. Hatta aleyhimize þahittirler. Abese suresinin iniþ sebebini hatýrlayalým. Bu tür ifade ve davranýþlar, hem karþýmýzdakini hem de bizim kýrýlmamýza sebep olur. Unutmayalým ki dikenler, ekilmeden çýkarlar. Hiçbir çiftçi tarlasýna diken ekmez ama onlar ekilmeden ürerler.

Bunlar insan oðlunda var olan arýzý ve fýtri rahatsýzlýklardýr. Sanýrým nasýl ekilmeden çýkan dikenleri ýslah edeceðim derken, tohumlarýmýza zarar vereceðimizin farkýna varamýyorsak, karþýmýzdaki kiþinin olumlu ve onurlu yanýný kýrýyorsak, onunla saðlýklý iliþki sürdüremeyiz. Ýlacý yani sözlerimizi iyi tahlil etmeliyiz. Topraðý yani karþýmýzdaki kiþiyi iyi tanýmalýyýz. Ekim zamanýný yani söz söyleme zamanýný iyi ayarlamalýyýz ki, verimli bir hasat elde edebilim. Saðlýklý iliþkiler kurabilelim.

Ýþte o zaman nice doðru bildiðimiz yanlýþlardan kurtulabiliriz.

Soruyu önce kendine sormasýný bilen insan olmak.

Onun yerinde ben olsaydým ne yapardým diyen insan olabilmek.

Bizi doðru bildiðimiz yanlýþlardan kurtaracak güç; tövbe etmesini bilmekte, kendimizi sorgulamakta ve kendimizi baþkasýnýn yerine koymak þuurunun içindedir. Eðer böyle yapabilirsek evliliklerimiz, eþ ve dost iliþkilerimiz, meslek ve ticari iliþkilerimiz saðlýklý geliþir yeþerir ve yürür.

Aksi takdirde, evlilik çürür, eþ ve dost iliþkilerimiz, meslek ve kazançlarýmýz hem çürür, hem kurur sonra da rüzgarýn nereden ve nasýl estiðini bile bilemeden, darmadaðýn yok olur gider.

Rabbim bizi, bisikletinin, ayran tasýnýn, tarhana çorbasýnýn, yani eþ ve çocuklarýnýn, saðlýðýnýn, iþ ve mesleðinin, kazancýnýn, kýsaca varlýðýnýn kýymetini bilen þuurlu kullarýndan eylesin inþaallah.


Mahir EYÜBOÐLU

19 Eylül 2010

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.