Çözelim şu dilimizin bağını...

22 Eylül 2012 13:30 / 1512 kez okundu!

 


"Kızaran nara benzersin, dalın tepesinde;
En yüksek dalında unutulmuş, bir ağacın.
Hayır, unutulmuş değil, yetişilememiş."

SAPPHO (İ.Ö. VII - VI YY.)
(Çeviren: Cevat Çapan)


Erişememek... Hayran olmak, sevmek, ama söyleyememek, erişememek...

Savrulmalar...

“Unutulacak kadar önemsizsin aslında” ...Ama hayır, yalan bu, itiraf etmeliyim: “Çok yüksektesin, yetişemiyorum sana...”

İnsanın en ağır yüklerinden biri bu olsa gerek, günün her anında içinde taşıyarak, her an düşünerek birlikte olduğuna duyulan yakıcı özlem.

Yaşadıklarını dile getirmenin, anlatmanın, dışa vurmanın şiir, şarkı ve benzeri biçimlerle bir yolunu bulanlar için bir nebze kolaydır belki bunu taşımak ama, ya bunu da yapamayanlar?

Hem, yalnızca aşk söz konusu olduğunda mı böyle, bu dilimizin bağlanmışlığı?

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganlarını bir daha hiç işitmemeyi yürekten dileyerek ve umarak; gencecik oğullarını tren istasyonlarından, otogarlardan içten içe hiç istemeyerek, korku içinde, ama davul-zurna eşliğinde ve “Türkiye seninle gurur duyuyor” naraları arasında “cepheye” uğurlayanlar...

Yüzündeki bereyi, kolundaki morluğu fark edenlere kocasının ayıbını ve bunun utancını “Merdivenden düştüm... kapıya çarptım...” diyerek örtmeye çalışanlar...

Kardeşinin homoseksüel olduğunu öğrendikten sonra çevresine karşı iyiden iyiye homofobik tavırlara bürünenler...

Dünyanın öbür ucunda bir ağaç kesilse haberi olan-tepki veren ama kıyısında yaşadığı orman uçtan uca biçilirken sesini çıkartamayanlar...

Babasının korkusuna saçının tek teli görünmemecesine başını örten ama altına daracık blucini ve tişörtünü giymekten de kendini alamayanlar...

İşte bütün bu sıkışmış-tıkanıp kalmış ruhlar, bunları ve daha neleri, neleri yaşamakta olduğumuz günümüzde, hele internetin ve sosyal paylaşım sitelerinin yaşamımıza yerleşmesiyle, bir çeşit fırsat buldu:

Bu alanlarda, kuşkusuz, çoğu “ne var, ben de yazarım” boyutunda kalan, yeterli yetersiz, yetenekli-yeteneksiz ama azimle kendi sözünü şiirleştirmeye-şarkılaştırmaya çalışanlar çıkıyor arada.

Ama büyük çoğunluk, başkalarının-ustaların yazdıkları-söyledikleri aracılığıyla bağırmak, kendini ifade etmeye çalışmak, dile gelebilmek, içindekileri boşaltmak...

Duygularını, düşüncelerini yüksek sesle, hem de kendi sesiyle söyleyemeyenler, yeni bir duvar(!) buldu, arkasına saklanıp konuşacak...

“Ben söylemedim vallahi, o söylemiş,” diyebilecekleri fısıltılarla...

Ama bakın, bir de şöyle diyor Sappho:


“Yakındığım yok,

Bir düş değildi esin perilerinin

Bana bağışladıkları zenginlik.

Ben ölsem de adım hiç unutulmayacak.


Belki de unutursun sen beni.

Ama bil ki, gelecek günlerde,

Bir takım insanlar anacak beni.”


Yani, Milattan önce 6. Yüzyılda Midilli (Lesbos)'de yaşamış olan lezbiyen -bazı yazdıklarından çıkartılana göre belki de biseksüel olan- Sappho, avaz avaz söylemiş, ne varsa içinde...


“Aphrodite’nin baştan çıkarıcı kızı

Şaşırtıyorsun biz ölümlüleri.”


Ve biz, 21. Yüzyılda, ancak onun yardımıyla, “duvar”ımızın arkasından, şöyle fısıldıyoruz (Biz demiyoruz, vallahi, Sappho diyor):


“ Kızaran nara benzersin, dalın tepesinde;
En yüksek dalında unutulmuş, bir ağacın.
Hayır, unutulmuş değil, yetişilememiş.”


Haydi, hep birlikte, çözelim şu dillerimizin bağını.


Lâle DİLLİGİL

21.09.2012

Son Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2012 13:47

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
28 Eylül 2012 00:55

özeren

aaa..bu akşamki yazınızı feysbukta görmesem hala haberim olmayacakmış lale hanımdan..çok ayıp etmişim, çok..kendime yakıştıramadım..hoşgeldiniz lale hanım..ne iyi ettiniz de geldiniz...
23 Eylül 2012 01:31

çetinkaptan

lale dilligil hanım..önce hayat değişiyo..sonra zihniyetler..duvarlar bir bir yıkılacak..berlin duvarının yıkılmasıyla başladı zihniyetler de yıkılmaya başladı... duvarların ayırdıkları arasında köprüler kurulmadan ne duvarlar yıkılabilir, ne de zihniyetler..sanırım..sevgiler..a.r.kaptan
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.