Kusturica'yı kınayanlara bakalım! - Eren Keskin

12 Ekim 2010 16:21  

 

Kusturica'yı kınayanlara bakalım! - Eren Keskin

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yöneticileri gerçekten “komik” ve “acınacak” durumdalar.

Bunu bir kez daha Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica’ya Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın verdiği tepki üzerine bir kez daha görmüş olduk.

Kusturica, Sırp savaşında Bosnalı kadınlara yönelik devlet kaynaklı cinsel suçları hafife alan bir açıklaması ile hatırlanıyor.

Evet, Kusturica’ya başta kadınların ve sanatçıların “demokratik tepkilerini” gösterme hakları vardır.

Ancak, Türkiye’yi yönetenlerin ve Kürdistan’da süren “kirli savaşın” kadınlara yönelik suçlarına ortak olan devlet yöneticilerinin asla böyle bir hakları yoktur.

Henüz Mardin’de 12 yaşında çok sayıda erkeğin tecavüzüne uğrayan N.Ç. hakkında mahkemenin vermiş olduğu kararın imzası kurumamışken, başka bazı olayları hatırlatmak isterim;

Adı Ş.E.

İlk olarak 1993 yılının Kasım ayında Mardin, Derik’te jandarmaların evlerine yaptığı baskında gözaltına alındı. 7 gün gözaltında kaldı. Çırılçıplak soyuldu, falakaya yatırıldı. elektrik şokuna maruz bırakıldı. Bir araba lastiğinin içine geçirilerek yuvarlandı ve sopa ve elle olmak üzere tecavüze uğradı. Ardından serbest bırakıldı.

1994’ün Mart ayında, bir kez daha gözaltına alındı. Bu kez iki hafta gözaltında kaldı. Bir kez daha vajinal yoldan tecavüze uğradı. Geçirdiği kanamalar nedeniyle hastaneye yatırıldı.

En son 1994 yılının Ağustos ayında bir kez daha gözaltına alındı. 9 gün boyunca yoğun işkencelere maruz kaldı. İşkenceye açık alanda devam edildi.

Gözleri kapalı olduğu için nerede olduğunu bilmediği bir eve götürüldü. Gözbağının biraz açılması üzerine üsteğmen üniformalı askeri gördü. Üsteğmen diğer askerlere “siz dışarı çıkın” talimatı verdikten sonra Ş,E ‘ye tecavüz etti. Ş.E. günlerce hastanede yattı. Sonunda bölgeden ayrılıp İzmir’e yerleşti.

Ş.E. yaşadığı mağduriyeti yıllar sonra açıkladı. Avukatları olarak suç duyurusunda bulunduk. 165 asker hakkında dava açıldı. Ancak mahkeme benzer birçok dosyada olduğu gibi, sanıkların can güvenliklerini düşünerek Çorum Sungurlu’ya gönderdi. Çorum’da görülen davada başta komutan Musa Çitil olmak üzere tüm askerler hakkında beraat kararı verildi. Dosya hala Yargıtay’da…

Adı Kamile Çığcı.

1992 yılının Aralık ayında özel tim karakolu tarafından Mardin, Nusaybin’de bulanan evleri basıldı. Evde sığınak olduğu iddia edilmekteydi. Kamile, suçlamayı kabul etmedi ve gözaltına alındı. Gözaltında tutulduğu mekanda oğlunun çocukluk arkadaşları olan 7 erkek gerillada bulunmaktaydı. Hepsi çırılçıplak soyuldu. Kamile, çocuğu gibi gördüğü gençlerin kucaklarına atıldı. Bu durum onu korkunç biçimde etkiledi. Daha sonra Kamile başka bir işkence mekanına alındı. Kulağına vurdukları yumruk sonucu kulak zarı patladı. Kollarından askıya asıldı, elektrik verildi. Askıdan indirildikten sonra bir polis kenarları girintili çıkıntılı bir sopayı mağdurun cinsel organına soktu ve bu biçimde ona tecavüz etti.

Kamile geçirdiği kanama nedeniyle doktor kontrolüne alındı. 33 gün sonra serbest bırakıldı. Daha sonra avukatları olarak tarafımızca suçlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Ve Mardin Ağır Ceza Mahkemesi tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Dosya hala Yargıtay’da.

Ş.E ve Kamile Çığcı sadece birer örnek. Kürdistan’da sürdürülen kirli savaşın en büyük mağdurları tüm savaşlarda olduğu gibi yine kadınlar oldu.

Binlerce kadına karşı savaş suçu işlendi. Ve suçlular cezasız bırakıldı.

Ben, şimdi bu köşeden Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum:

Bosna’daki kadınların yaşadıkları savaş acılarına tepki gösterebilecek en son sizlersiniz...


Eren Keskin/Sesonline.net

11.10.2010


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0