TARİHE TANIKLIK ETMEK ve GÜNLÜK TUTMAK - Mehmet Ö. ALKAN

06 Nisan 2020 09:50 / 1489 kez okundu!

 

 

Dünya ve Türkiye çok özel tarihî bir dönemden geçiyor. Daha önce benzeri yaşanmamış ve tecrübe edilmemiş bir dönem bu. Örneğin Türkiye tarihinde ilk kez 65 yaş üzeri ve 20 yaş altındakiler için sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Büyük şehirlerin çoğuna giriş yasağı getirildi. Maske kullanmak başlangıçta bir tartışma konusuyken, şimdilerde kullanmak zorunlu oldu. "Sosyal mesafe", "bulaş", "uzaktan eğitim" ve "sanal sınıf" gibi kimi kavramlar günlük hayatımıza girdi.

 

****

 

TARİHE TANIKLIK ETMEK ve GÜNLÜK TUTMAK

Mehmet Ö. ALKAN

(Mehmet Öznur Alkan) Prof.Dr. Tarih Vakfı Başkanı-İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyasi Tarih

 

 

 

Değerli Arkadaşlarım,


Dünya ve Türkiye çok özel tarihî bir dönemden geçiyor. Daha önce benzeri yaşanmamış ve tecrübe edilmemiş bir dönem bu. Örneğin Türkiye tarihinde ilk kez 65 yaş üzeri ve 20 yaş altındakiler için sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Büyük şehirlerin çoğuna giriş yasağı getirildi. Maske kullanmak başlangıçta bir tartışma konusuyken, şimdilerde kullanmak zorunlu oldu. "Sosyal mesafe", "bulaş", "uzaktan eğitim" ve "sanal sınıf" gibi kimi kavramlar günlük hayatımıza girdi.
.
Evde kalmanın önemi vurgulanıyor. Evdeyken uğraşacak, bizi oyalayacak, meşgul edecek bir şeyler bulmak gerekiyor. Film izleme, kitap okuma, yemek yapma önerileri yapılıyor.
.
Bu arada, hükümet önlem almakta erken mi davrandı geç mi kaldı? Virüs Avrupa ve Amerika'dan gelenlerden mi yayıldı, Umre'den gelenler mi yaydılar? Merkezî hükümet mi bağış toplamalı, yerel yönetimler de bağış toplayabilir mi? gibi ikiye ayrılmış/yarılmış ve çatışmaya dayalı siyaset anlayışı hızından bir şey kaybetmedi.
.
Bu süreçte en olumlu gelişmelerden biri bilimin ve bilim insanlarının değerinin bir kez daha ortaya çıkmasıdır. Ancak aslı astarı olmadığı gibi, tam tersi kanıtlanan veya çürütülen komplo teorileri de bu dönemde eksik olmadı, olmuyor. Örneğin net bir şekilde çürütülmüş olmasına rağmen corona virüsü (Covid-19) laboratuvarda mı üretildi? Yarasa yendiği için mi bulaştı? Bu bir biyolojik savaş mı? Çin mi yaptı Amerika mı yaptı? gibi konular kerameti kendinden menkûl ve hiçbir uzmanlığı olmayan kişilerce saatlerce tartışıldı.
.
Oysa ortada çok net bir gerçek var. İnsan-doğa, insan-insan ve insan-toplum ve devlet ilişkileri bozulmuş durumda.
.
İnsan eliyle yaratılan küresel iklim krizi ve şimdi yaşadığımız küresel salgın tahrip olan bir insan-doğa ilişkisinin yerine, bütün canlıları, canlı haklarını kucaklayan yeni bir insan-doğa ilişkisinin acilen kurulması gereğine işaret ediyor. Kapitalizmin doğası gereği, maddi çıkarların doymak bilmezliği ve daha fazla kâr elde etme isteği doğayı tahrip etti. Bitkilerin, hayvanların ve nihayet insanların, kısaca bütün canlıların doğal yapılarıyla, genleriyle saygısızca oynadılar. Daha fazla ürün elde etmek ve daha fazla satmak ve daha fazla kâr etmek, daha fazla para kazanmak için tarımsal ürünleri adeta zehire çevirdiler. Sınırsız kâr hırsı, üretim ve tüketim çılgınlığı dünyanın doğal dengelerini alt üst etti, atmosferini bile bozdu. Hava kirliliği ciğerleri tüketti.
.
Sağlığın parasız, eşit ve kamusal olma zorunluluğu bir kez daha ve çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Sağlıkta ve eğitimde insani şartların ve standartların yeniden oluşturulmasının koşulları üzerine düşünme zamanı geldi.
.
İnsan-doğa ilişkisinin yanı sıra insan, toplum ve siyaset de yıpranmış ve çürümekte ve artık tamiri imkânsız hâle gelmeye başlamakta. Yeni bir insan-insan, yeni bir insan-toplum, yeni bir insan-devlet/siyaset ilişkisi kurmaya doğru gideceğiz, gitmek zorundayız gibi görünüyor.
.
Kapitalizmin doğayı olduğu kadar insanı, aşkı, duyguları hiçbir sorumluluk duymadan hoyratça kullandığı ve sömürdüğü, her şeyi piyasa ilişkisine döndürdüğü, her şeyin ölçüsünü para haline getirdiği, para kazanmayı ve hep daha fazla para kazanmayı başarı saydığı, dayanışmayı, acımayı, merhameti gereksiz gördüğü bir çalışma ortamı üzerine şimdi durup düşünme zamanı.
.
Bir kez daha anlaşıldı ki artık herkes ölecek yaşta. Virüs ilk anda herkese eşit hızda ve acımasızlıkla bulaşıyor gibi görünüyor, ama aslında gerçek biraz daha farklı. Sağlık çalışanları ağır bir risk altındalar. Aynı şekilde evde kalma lüksü olanlarla dışarıda çalışma zorunluluğu olanlar aynı risk altında değiller. Eşitlik tedavi sürecinde de yok. Parası olanlar en iyi ve lüks şartlarda, süit hastane odalarında tedavi olup kurtulma şansına sahipken, olan emekçilere, fakirlere ve güçsüzlere oluyor.
.
İşte bu noktada sizin değeriniz bir kez daha ortaya çıkıyor. Lütfen günlük tutun. Yaşadıklarınızı, yaşamakta olduklarınızı, tanık olduklarınızı yazın. Komik bulduğunuz olayları, üzüntü veren haberleri, öfkelendiğiniz, kızdığınız, gülümsediğiniz her şeyi not edin. İlginç olayları yazın. Günlük tutmak zordur bazen, en azından günlük notlar alın. Gördüğünüz, duyduğunuz, izlediğiniz ilginç olayları küçük notlar halinde yazın. Ama lütfen cep telefonuna veya bilgisayara değil, kalemle kâğıda yazın. Bu amaçla kendinize küçük bir defter, küçük bir ajanda alın. Unutmayın sonraya kalacak olan yazıdır.
.
Duygularınızı yazın. Ne hissediyorsunuz? Size ne ters geliyor? Neden korkuyorsunuz? Ne umuyorsunuz? Korkularınızı, endişelerinizi, umutlarınızı, öfkenizi ve heyecanlarınızı yazın.
.
Şu ana kadar hiçbir kuşağın sahip olmadığı müthiş ve muazzam bir hayat dersi alıyor ve deneyimi yaşıyorsunuz. Ancak şunu unutmayın ki bizler için de bizim kuşak için de müthiş ve muazzam bir hayat dersi ve hayat tecrübesi. Etrafımızda sayısız olay oluyor. Medyanın sığlığı, kulaktan kulağa dolaşan bilgiler, sosyal medyada bir süre sonra hangisi gerçek hangisi abartma olduğu anlaşılmayan birbirine karışan bilgiler. Ana akım medyada yer verilmeyen, zikredilmeyen, değinilmeyen, ama aslında önemli olduğunu düşündüğünüz ve sosyal medyada yer alan haberleri de not edin.
.
Ve asla unutmayın! Her şeyin kötüye gitmesi gerekmiyor. Bu süreç bize daha şâhâne bir dünya kurmak için bir fırsat da olabilir. En azından nasıl kurulur diye üzerine düşünme fırsatı veriyor. Daha eşitlikçi, daha özgür ve adaletli bir dünya kurmak mümkün. İçe kapalı, kendi sınırlarına hapsolmuş bir dünya yok. Yeni bir demokratik merkezî yönetim-yerel yönetim ilişkisi, yeni bir demokratik uluslararası ilişkiler sistemi ve nihayet yeni bir uluslar-üstü demokratik yapılanma ve örgütlenme. Kısaca yeni, etkili ve insancıl bir demokrasi... Yeryüzü hepimize yetecek büyüklükte.
.
Lütfen hem gözlemlerinizi hem yüreğinizden geçen duyguları hem de düşüncelerinizi bugün, şimdi kaleme almaya başlayın. Üstelik cesaretle yazın. Bu toz bulutun arasında yarına kalacak olan gerçekler, sizlerin yazdıkları olacak.


Sevgilerimle,


Mehmet Ö. ALKAN

 

YUKARIDAKİ METİN,
İ.Ü. SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ‘NDE BU DÖNEM VERDİĞİM DÖRT DERSİMİN ÖĞRENCİLERİ İÇİN YAZILMIŞ VE KENDİLERİNE GÖNDERİLMİŞTİR.
- TÜRK SİYASAL HAYATI (LİSANS)
- CUMHURİYET DÖNEMİNDE SİYASAL VE TOPLUMSAL HAYAT (YÜKSEK LİSANS)
- CUMHURİYET MODERNLEŞMESİNİN KRİZLERİ (DOKTORA)
- TARİH YAZIMI: YÖNTEM VE UYGULAMA (DOKTORA)

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.