On bin dolar... Ahmet Altan

17 Eylül 2007 10:34 / 1648 kez okundu!

 

Hayat, birbirine dolanan zincirler gibi ilerliyor, her bir halka bir sonraki halkayı belirliyor.

AKP, içerde ordunun antidemokratik baskısından kurtulup gerçek bir iktidar olmak için, aslında pek de yürekten istemediği halde, Avrupa Birliği üyeliği için ciddi çaba gösterdi.



Bu adım, benim görebildiğim kadarıyla hiç beklenmedik bir başka adımın hazırlığı oldu.



Avrupalılarla sık sık karşılaşıp konuşarak çağımızın gerçeklerini diğer bütün siyasi hareketlerden daha iyi öğrendi AKP.



Siyasetin "somut" neticelerle ilgilenen bir uğraş olduğunu anladı.



Somut hedeflere yöneldi.



İktidarının ilk beş yılında milli geliri ikiye katladı.



İkinci iktidar döneminde de "on bin dolarlık" bir hedef koydu.



Bu ulaşılması zor bir hedef ama bir hedef.



Görebildiğim kadarıyla da açıkça belirtilmiş somut bir hedefi olan tek parti de AKP.



Şimdi bir parti, "ben milli geliri on bin dolara çıkartacağım" dediği zaman, bunun cevabı:



"Sen irticacısın", olamaz.



O, "on bin dolar" dediğinde sen, "ben cumhurbaşkanına selam vermeyeceğim" cevabını veremezsin.



Şöyle bir siyasi konuşma olmaz:


- On bin dolar.

- Türbanı kaldırtmam.

- On bin dolar.

- Cumhurbaşkanını sevmedim.

- On bin dolar.

- Apo'yu asalım.

- On bin dolar.

- PKK'ya terörist demeyiz.



Somut hedefler koyan AKP, orduyu da, CHP'yi de, MHP'yi de, DTP'i de siler siyasetten.



Çünkü diğer siyasi güçlerin hiçbiri toplumsal bir hedef, bir amaç, somut bir proje koymuyor ortaya.



On yıl önce, yirmi yıl önce söylediklerini aynen tekrar ediyorlar.



Avara kasnak dönen bir siyaset onlarınki ve halk bundan sıkıldı.



Laf çakıştırarak siyaset yapmak bitti.



AKP'ye karşı olan, onun yönetim tarzından, alaturkalığından, özellikle alt kadrolarında ortaya çıkan bağnazlığından hoşlanmayanlar, bu partinin din vurgusunun başımıza dert açacağından korkanlar AKP'yi siyaset alanında yenebilmek için mutlaka somut hedefler bulmak zorundalar.



Ne laiklik CHP'yi kurtardı, ne milliyetçilik MHP'yi, ne de "Kürtlük" DTP'yi kurtardı.



Kurtarmaz da!



Halk ne ordunun cumhurbaşkanını sevmemesiyle, ne türbanla, ne Apo'yu asma kavgasıyla ne de DTP'nin "PKK'ya ne diyeceği" ile ilgili.



Artık bizim halk da, bütün halklar gibi aynı soruyu soruyor.



-Benim daha iyi yaşamam için ne yapacaksın?



Bu soruya AKP'den başka ciddi bir cevap veren yok.



Bu "cevapsızlık" AKP'yi çok güçlendiriyor.



Ve, AKP kadroları bu kadar büyük bir "gücü" yönetebilme konusunda her zaman da çok ümit vermiyor.



AKP'nin siyasi gücünün bir başka siyasi güçle dengelenmesi gerekiyor.



Bunun için de "lafazanlığa" sığınan tembel siyasetçilerin yerine projeler üreten çalışkan siyasetçiler sahneye çıkmalı.



AKP'nin hedefini benimsemeli, bu hedefe AKP'ninkinden daha akıllı bir siyasetle nasıl ulaşacağını halka söylemeli.



Ya da "bu on bin dolara şu nedenlerden dolayı beş yıl içinde ulaşamayız," ya da "on bin dolara şu yöntemle ulaşırız" ya da "biz on bin dolardan daha fazlasına şu projelerle varacağız" gibi somut cevaplar vermeli.



Yoksa biz saçma sapan bir diyalog içinde AKP'nin her gün biraz daha güçlendiğini izleriz:


- On bin dolar.

- Cumhurbaşkanının eşi türbanlı.

- On bin dolar.

- Apo'yu asalım.

- On bin dolar.

- PKK'ya terörist demem.



Ve AKP alır başını gider.



Ahmet Altan

Gazetem.net

17 Eylül 2007, Pazartesi

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.