Ok Yaydan Çýktý Bir Kere - Güldalý COÞKUN
13 Þubat 2018 17:51 / 1157 kez okundu!
Afrin operasyonu sürüyor. Devlet, bu operasyon ve gerekçelerini tüm dünyaya anlatýrken, ülke içindeki muhalefet ise hem bunu destekliyor gibi görünüp hem de, farklý yollarla itibarsýzlaþtýrmaya, zaten ön yargýlý olan Batý’ya malzeme vermeye devam ediyor.
TSK’ya laf söylemeye cesaret edemeyince, bu kez ÖSO üzerinden vuralým deyip, nasýl konsolos olduðuna þaþýrdýðým zatýn bir canlý yayýnda “ÖSO, El-Kaide’den çýkmýþtýr!” demesiyle, gazeteci Çetiner Çetin’in öfkesini kontrol etmeye çalýþtýðý gözden kaçmýyordu.
Canlý yayýnda söylenen bu söz keþke bir gaf olarak kalabilseydi ve þu ortamda ülkenin ana muhalefeti tarafýndan sahiplenmek yerine karþý çýkýlsaydý, bu operasyonu gerçekten desteklediklerini düþünebilirdik.
Bir dediði bir dediðini tutmayan, bir gün savaþa karþý olup, ertesi gün Süleyman Þah Türbesi için, “Taþýnmasý yerine, gerekirse çok sayýda þehit verilmeliydi.” diyebilen bir muhalefet lideriyle iþimiz oldukça zor.
Muhalefetin ana görevi adý üstünde muhalif olmak. Fakat bunun da bir kriteri, bir ölçüsü vardýr. Bu konuda birçok þey sýralayabiliriz ama herkesin uzlaþacaðý asgari müþterek, ülkelerinin yararý-çýkarý ve terör, savaþ, doðal felaketler gibi konularda birlikte hareket edebilmek ve bu alanlarda muhalefet edilirken azami özen ve dikkatin gerektiðidir.
Canlý yayýnda, ÖSO ile ilgili bu ifadeyi kullanan þahýs partiden tepki görmeli ve bu ifadeden dolayý özre davet edilmeliydi. AK Parti ve Erdoðan nefretleri yüzünden, ülkenin haklý operasyonuna gölge düþürmenin, Batý’da soru iþareti yaratmanýn, ana muhalefete ne faydasý var acaba!
El-Kaide sýradan bir terör örgütü deðil; ABD’deki ikiz kulelere saldýrdýðý iddiasýyla, özellikle Müslümanlara savaþ açýlmasýna neden olan bir örgütün adý. Örgütü kuran da ABD, bu ayrý konu ama neticede ABD ve Batý kamu oyunda adý iyi bilinen bir örgüt.
Batý ve ABD, kendi sýnýrlarý içinde þiddet kullanan örgütleri doðal olarak terör örgütü olarak nitelerken ayný hassasiyeti sömürmeye çalýþtýklarý Ortadoðu coðrafyalarýnda göstermezler. Örneðin DEAÞ için, terör örgütü derken, PKK için; “DEAÞ gibi bizim ülkemizde þiddet kullanmadý.” diyebiliyorlar. (Bu arada 30 yýldýr faili bulunamayan Ýsveç Baþbakaný Olof Palme’nin katilinin de PKK olduðunu bu terörist seçici ve sevicilere hatýrlatmak lazým.)
Batýlýlar, sözcükleri çok iyi seçer ve insanlarýn algýlarýyla fevkalâde oynarlar. Mesela DEAÞ için “Cihadist Örgüt” terimini kullanarak, Ýslamofobiye katký yapýyorlar. Zaten, sömürdükleri ülkelerdeki müstemlekeleri ve gönüllü kuklalarýný da bu becerileriyle elde ederler. Birçok aydýn, gazeteci veya çeþitli meslek grubundaki eðitimli kiþiler, farkýnda bile deðildir, onlara gönüllü hizmet ettiðinin. Zira, eðitimleri boyunca, kendi tarihi ve halkýna sistemli olarak yabancýlaþtýrýlýrlar.
Ýþte bugünlerde yaþadýðýmýz tam da budur. Bu operasyonun neden yapýldýðýna dair sayýsýz yazý yazýldý ve yetkililerce ifade edildi. Her ülkenin uluslararasý anlaþmalara uygun olarak, sýnýrýnda kendi güvenliðini tehdit eden unsurlara karþý gerekeni yapma hakký vardýr. Kaldý ki bu tehlike bizim için yeni de deðildir.
Türkiye 40 yýldýr PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. PKK’nýn ne olduðunu, cinayetlerini, canlý bombalarýný, yakýp yýktýðý köyleri, öldürdüðü binlerce Türk ve Kürt gençlerini tekrar tekrar yazmaya gerek var mý?
ABD ve Batý’nýn kendi sýnýrlarýnda olmayan ülkelere çeþitli bahanelerle girip iþgal ettiklerini biliyoruz. Son günlerde Türkiye’yi “iþgal” konusunda uyarmalarýna karþýn verilen yanýtlar da yerini buldu.
Cezayir, Afganistan, Libya ve yakýn tarihte Ortadoðu’da yaptýklarýnýn yüzlerine vurulmasýný beklemiyorlardý.
Çünkü eskiden olduðu gibi karþýlarýnda, her dediklerine boyun eðen ve hakkýný aramayan bir Türkiye yoktu. Sanki görünmez bir kafes içine koyduklarý bölge halkýný, denek olarak kullanmaya alýþmýþlar. Artýk bu sömürgeci güçlere karþý, (içimizdeki mankurtlara raðmen) daha dik duran ve konumunun farkýnda olan bir devletimiz var.
Aslýnda onlarýn korktuðu da Türkiye’nin Afrin’i iþgal etmesi deðil, bölgede emperyalizme karþý bir bilinç uyandýrmasýdýr…
Korkmakta da haklýlar…
Evet zor; evet içimizde ve bölgede epeyce bir kuklalarý mevcut…
Ancak, ok yaydan çýktý bir kere!
Canlý yayýnda söylenen bu söz keþke bir gaf olarak kalabilseydi ve þu ortamda ülkenin ana muhalefeti tarafýndan sahiplenmek yerine karþý çýkýlsaydý, bu operasyonu gerçekten desteklediklerini düþünebilirdik.
Bir dediði bir dediðini tutmayan, bir gün savaþa karþý olup, ertesi gün Süleyman Þah Türbesi için, “Taþýnmasý yerine, gerekirse çok sayýda þehit verilmeliydi.” diyebilen bir muhalefet lideriyle iþimiz oldukça zor.
Muhalefetin ana görevi adý üstünde muhalif olmak. Fakat bunun da bir kriteri, bir ölçüsü vardýr. Bu konuda birçok þey sýralayabiliriz ama herkesin uzlaþacaðý asgari müþterek, ülkelerinin yararý-çýkarý ve terör, savaþ, doðal felaketler gibi konularda birlikte hareket edebilmek ve bu alanlarda muhalefet edilirken azami özen ve dikkatin gerektiðidir.
Canlý yayýnda, ÖSO ile ilgili bu ifadeyi kullanan þahýs partiden tepki görmeli ve bu ifadeden dolayý özre davet edilmeliydi. AK Parti ve Erdoðan nefretleri yüzünden, ülkenin haklý operasyonuna gölge düþürmenin, Batý’da soru iþareti yaratmanýn, ana muhalefete ne faydasý var acaba!
El-Kaide sýradan bir terör örgütü deðil; ABD’deki ikiz kulelere saldýrdýðý iddiasýyla, özellikle Müslümanlara savaþ açýlmasýna neden olan bir örgütün adý. Örgütü kuran da ABD, bu ayrý konu ama neticede ABD ve Batý kamu oyunda adý iyi bilinen bir örgüt.
Batý ve ABD, kendi sýnýrlarý içinde þiddet kullanan örgütleri doðal olarak terör örgütü olarak nitelerken ayný hassasiyeti sömürmeye çalýþtýklarý Ortadoðu coðrafyalarýnda göstermezler. Örneðin DEAÞ için, terör örgütü derken, PKK için; “DEAÞ gibi bizim ülkemizde þiddet kullanmadý.” diyebiliyorlar. (Bu arada 30 yýldýr faili bulunamayan Ýsveç Baþbakaný Olof Palme’nin katilinin de PKK olduðunu bu terörist seçici ve sevicilere hatýrlatmak lazým.)
Batýlýlar, sözcükleri çok iyi seçer ve insanlarýn algýlarýyla fevkalâde oynarlar. Mesela DEAÞ için “Cihadist Örgüt” terimini kullanarak, Ýslamofobiye katký yapýyorlar. Zaten, sömürdükleri ülkelerdeki müstemlekeleri ve gönüllü kuklalarýný da bu becerileriyle elde ederler. Birçok aydýn, gazeteci veya çeþitli meslek grubundaki eðitimli kiþiler, farkýnda bile deðildir, onlara gönüllü hizmet ettiðinin. Zira, eðitimleri boyunca, kendi tarihi ve halkýna sistemli olarak yabancýlaþtýrýlýrlar.
Ýþte bugünlerde yaþadýðýmýz tam da budur. Bu operasyonun neden yapýldýðýna dair sayýsýz yazý yazýldý ve yetkililerce ifade edildi. Her ülkenin uluslararasý anlaþmalara uygun olarak, sýnýrýnda kendi güvenliðini tehdit eden unsurlara karþý gerekeni yapma hakký vardýr. Kaldý ki, bu tehlike bizim için yeni de deðildir.
Türkiye 40 yýldýr PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. PKK’nýn ne olduðunu, cinayetlerini, canlý bombalarýný, yakýp yýktýðý köyleri, öldürdüðü binlerce Türk ve Kürt gençlerini tekrar tekrar yazmaya gerek var mý?
ABD ve Batý’nýn kendi sýnýrlarýnda olmayan ülkelere çeþitli bahanelerle girip iþgal ettiklerini biliyoruz. Son günlerde Türkiye’yi “iþgal” konusunda uyarmalarýna karþýn verilen yanýtlar da yerini buldu.
Cezayir, Afganistan, Libya ve yakýn tarihte Ortadoðu’da yaptýklarýnýn yüzlerine vurulmasýný beklemiyorlardý.
Çünkü eskiden olduðu gibi karþýlarýnda, her dediklerine boyun eðen ve hakkýný aramayan bir Türkiye yoktu. Sanki görünmez bir kafes içine koyduklarý bölge halkýný, denek olarak kullanmaya alýþmýþlar. Artýk bu sömürgeci güçlere karþý, (içimizdeki mankurtlara raðmen) daha dik duran ve konumunun farkýnda olan bir devletimiz var.
Aslýnda onlarýn korktuðu da Türkiye’nin Afrin’i iþgal etmesi deðil, bölgede emperyalizme karþý bir bilinç uyandýrmasýdýr…
Korkmakta da haklýlar…
Evet zor; evet içimizde ve bölgede epeyce bir kuklalarý mevcut…
Ancak, ok yaydan çýktý bir kere!
Güldalý COÞKUN/muzakerat.com
03.02.2018
