Çiçekler, kadınlar, günler... Ahmet Altan

09 Mart 2008 08:26 / 1541 kez okundu!

 

Başımı bir çevirdim, çiçekler içinde bir ağaç. Şaşırdım birden. Ben genellikle ağaçlara bakarım, izlerim onları.Yavaşça canlanmaya başladıklarında beliren ilk tomurcukları görürüm. Sonra sabırsız ilk çiçekleri. Onların çoğalmasını. Minik beyaz ilmekl

Bu sene hiçbirini görmemişim.

Geçip gitmişim önlerinden.

Öbür yana baktığımda, sihirli turuncu toplarıyla bir portakal ağacı.

Onları da daha önce farketmemişim.

Dalgın bir kış geçirmiş olmalıyım.

Yıl boyu çiçekli ağaçları seyrettim.

Her yandalar.

Bahar gelmiş.

Habersizce gelmiş, aniden.

Sevindim birden.

Kızıltoprak'a vardım, oradan Fenerbahçe Stadı'nın arkasından Moda'ya sapacağım.

Ama yol arabalarla dolu, kıprtısız kalın bir sopa gibi duruyor.

Sapmadan devam ettim, Hasanpaşa'dan Altıyol'a girerim diye düşünüyordum.

Hasanpaşa Sapağı homurtulu arabalarla kilitlenmiş.

Düz gidip Haydarpaşa'dan dönerim dedim.

Biraz sonra kalın bir duvar gibi caddeyi kaplayan araba kalabalığına denk geldim.

Döneyim, Ankara Asfaltı'ndan Altunizade'ye girip Zeynep Kamil'in önünden devam edeyim diye bir rota çizdim.

Çevre yoluna girdim.

Biraz sonra aynı kırmızı ışıklı araba duvarı.

İkinci Köprü'den gideyim, Anadolu Hisarı'ndan sahile ineyim, oradan giderim diye yeni bir plan yaptım.

İkinci Köprü yoluna geldiğimde TEM'in de arabalarla dolu olduğunu ve bunların hiçbirinin kımıldamadığını gördüm.

Düz gidip Dudullu'ya saptım.

Böylece Kadıköy'e varmak için yola çıktığım noktadan yaklaşık on kilometre geriye düşmüştüm.

Ve gene korkunç bir kalabalığın içindeydim.

Hava sıcaktı, arabanın içi yanıyordu.

Telefonla gazeteyle konuşuyordum.

Kadınlar Günü için Kadıköy Meydanı'nda bir gösteri vardı ve Kadıköy'e giden bütün yollar kilometrelerce uzunluğunda arabalarla sıkışıp kalmıştı.

Zor bela yeniden eve döndüm.

Ben kadınları severim.

Her şeylerini severim onların.

Bir tek "gün"lerini sevmiyorum galiba.

Birincisi yollar çok kalabalık oluyor...

İkincisi, kadınlara ait bir "Kadınlar Günü" olması bana çok acıklı geliyor.

Senede bir gün "onların" olacak.

Dünyanın bütün erkekleri yılın bütün günleri kadınları düşünür.

Erkeklerin kadınları düşünmediği tek bir gün bile yoktur.

Ama galiba böyle "yoğun" biçimde düşünülmek kadınların pek işine yaramıyor.

Okuduklarıma bakılırsa düşünüyor düşünüyor, sonra onları dövüyor, vuruyor, öldürüyor, işsiz bırakıyor, eziyoruz.

Sonra da "Hadi bu da sizin olsun" diye bir gün veriyoruz, çiçekler alıyoruz, hediyeler götürüyoruz.

Bu bana göre değil.

Eğer günleri "dağıtan" ben olsaydım, bütün günleri kadınlara verirdim açıkçası.

Bir gününü bile kendime almazdım.

Hepsi onların olsun ve beni günlerine kabul etsinler.

Beni yönetmelerine de ses çıkarmazdım, hiçbir zaman da çıkarmadım zaten, benden daha akıllı olduklarını daha baştan bildim ben.

Onları sezdirmeden izledim.

Gülümsemeleri, sesleri, gözyaşları, cilveleri...

Her biri başka türlü etkileyici.

Her birine aynı uysallıkla teslim oldum.

Diğer erkekleri bilmem ama beni teslim almaları için bir "güne" ihtiyaçları yok.

Bütün günlerim onların.

Haber geldi, yollar açılmış.

Şimdi yeniden yola çıkacağım.

Yolda çiçeklenmiş ağaçlara rastlayacağımı biliyorum.

Dallardan sarkan portakallara.

Hayat beni sevindiriyor.

Bütün yollar kapalı bile olsa...

Ben açılmasını her zaman aynı sabır ve ümitle bekliyorum.

Yollar açılıyor ve ben çiçekleri bir daha görüyorum.



Ahmet Altan

Taraf Gazetesi

9 Mart 2008




 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.