AYRIMCILIK - Nevzat Kızılban

27 Şubat 2011 23:49 / 5894 kez okundu!

 


İzmir Büyükşehir Belediyesinde Mühendis olarak 11 yılını geride bıraktım. Hakkari Belediyesinden OHAL'in dokunulmazlığı bulunan yargılama kapsamı dışında tutulan maddelerinden, siyasi sürgün olarak gelmiştim bu kente.

İzmir için büyük bir kayıp olarak gördüğüm ve zamansız vefatı ile bizleri ardından hüzünlendiren Sevgili Ahmet Priştina Başkanın döneminde göreve başlamıştım. 2000 baharı, mesleğimizle ilgili, hizmet alanımızla ilgili, kent yeşil alanları, kontrolümüzde bütünüyle yeniden yapılandırıldı. Örnek ve büyük projeler tamamlanarak kent yaşamına kazandırıldı. 6 yıl boyunca çoğunlukla hafta sonları ücret almadığımız halde (657 memur kadrosu) severek, koşturduk, çalıştık.

İşimize baktık ve kente, kentli yaşamına olumlu katkı sağlamanın, sunmanın mücadelesini verdik. Olumlu iş ilişkileri süreci olarak değerlendirdiğim bir dönem geçirdik. Bazen ayrımcı zihniyetler olmasına, karşılaşmamıza rağmen bunlar cılız, ayrıntı olarak kalıyordu.

Sevgili Priştina vefat ettikten sonra yerine Bornova Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU seçildi. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı, doğal olarak idari kadrolar birer birer değişti.

Çalıştığım birim Tarım Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı; Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU biz mühendislerle yaptığı bir toplantıda birimin başına daire başkanı olarak atayacağı ''Ziya ÇAVDAR'ı taktim etti ve arkadaşımdır, desteklerinizi bekliyorum'' demeyi de ihmal etmedi.

Ziya ÇAVDAR meslektaşımız, atanması ile mutlu olduğumuzu, sevindiğimizi söyleyebilirim. Bizler yürüttüğümüz iş ve hizmet yönünden bakıyoruz. Ziya ÇAVDAR'ın iş dışında, sosyal ilişkilere, fikirlere, farklılıklara bakışını önemsemiyor ve merak da etmiyoruz. Geçmişte bizlerin iş ve sosyal yaşantımızı zorlayacak, ciddi, olumsuz etkileyecek derecede ve yoğunlukta herhangi bir şey ile karşılaşmamıştık.

Bu dönemde de iş yaşantımızda ayrımcılığın cinnet derecesine ulaşacağı aklımızdan bile geçmiyordu.

Yanılmıştık, nasyonalist-ırkçı bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu nereden bilebilirdik.

Devrimci demokratlar, emeği savunan, emekçiye sahip çıkan, bütün farklılıklara eşit mesafede durabilen, tek tip düşünmeyen, farklılığını gizleme gereği duymayan, fikir, düşünce ve proje üreten bütün arkadaşlarımıza baskı, dışlama başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk çünkü iş ve sivil yaşantımızda bu yoğunlukta bir ayrımcılığa maruz kalmamış, ilk defa böyle bir uygulama ile karşı karşıya kalmıştık.

Birimimizin teknik personelleri, tehdit ve baskılar nedeniyle işi, mesleği ve dünya görüşü ile ilgili fikir, düşünce ve proje üretmekten uzaklaştırıldı. Mevzuatta ve uygulamada aktif mühendisleri, Ziya ÇAVDAR teker teker makamına çağırarak ''seninle çalışmak istemiyorum, başka kuruma git'' biçiminde tehditvari sözleri yüzüne söyleyerek, kurumdan uzaklaştırmak istedi.

Mühendislerimizin tümü meslekleri ve yürüttükleri işler ile ilgili fikir, düşünce ve proje üreten kişiler, Ziya ÇAVDAR ile birlikte bilinçli bir şekilde üretkenlikleri ortadan kaldırıldı. Husumet, komplo, baskı, iftira, fiziki saldırı ve ispiyon düzeni kuruldu. Bu düzene ayak uyduramayan mühendislerin işi, mesleği, iş ve sosyal ilişkilerinin zarar görmesi, mağdur olması için her şey yapıldı.

Bunu için personel hakkında sahte tutanaklar tutulup teftiş kurulu devreye sokuldu. Personellere haksız ve hukuksuz bir şekilde uyarı, kınama ve sürgün cezaları verildi.

Bunları azami olarak ben de yaşadım. Şu anda İzmir 3. ve 4. İdari yargıda üç adet açtığım dava vardır. Husumet, komplo, baskı, iftira, fiziki saldırı ve ispiyon düzeninde gördüğüm zararları, yaşadığım mağduriyetleri belgeleri ile birlikte mahkemeye sunmuş bulunuyorum. ''İdari yetkilerini kötüye kullanmaktan yetkilerine tedbir konulması''nı talep etmişim. Baskılara, ayrımcılığa direndiğimden dolayı bu zihniyeti taşıyan amirlerin saldırıları yoğunlaşarak devam etmektedir. Özellikle evrensel sosyal demokrasiyi savunan, farklılığını gizleme gereği duymayan ve farklılıklara eşit mesafede pozisyonunu koruyan, emekten, işçi ve emekçiden yana, devrimci ve demokrat kişiler kıyıma uğramaktadır.

Bunları Daire Başkanı Ziya ÇAVDAR zihniyeti yapmaktadır. Buna henüz dur diyen bir yetkili de ortaya çıkmamıştır. Ayrımcı, komplocu, baskıcı, farklılıkları nedeniyle husumete uğradığı hususları belgeleri ile kurumun teftiş kuruluna, genel sekreterlik kanalıyla ve ısrarımla sunmuşum. Yurttaş olarak bu ayrımcılığa karşı mücadelemi sizlerle paylaşmak istedim.

Bu yazdıklarım belgeli olarak, idari yargı, Belediye Genel sekreterliği, CHP yetkili genel Başkan ve yardımcılıklarına, kurum Teftiş kurulu başkanlığına sunulmuştur. Ancak ayrımcılık ve baskı devam etmektedir. Hepimiz biliyoruz ki ülkemizde farklılıklar var ve bizler bunları zenginliğimiz olarak kabul ediyoruz, Ziya ÇAVDAR'ın inkarcı, ayrımcı zihniyeti, tek tip düşünen, tekçi ve redçi zihniyeti halkımıza zarar vermiş ve vermeye devam ediyor. Umarım bu konuda sevgili grubumuz ve dostlarımız, bu zatı ve zihniyeti mercek altına alır, dostları ile paylaşır. Çünkü Ziya ÇAVDAR üst makamları gayet güzel uyutur, daha önce onunla mesai arkadaşlığı yapmış meslektaşlarımızla konuştuğumda kişiliği hakkında gerçekleri öğrendim ve yeryüzünde daha yalakası dünyaya gelmemiştir, dediklerini duydum. Özellikle Başkan AZİZ KOCAOĞLU'nu nasıl oluyor da bu zihniyetine rağmen etkiliyor merakım da bu şekilde giderilmiş oldu.

Sayın KOCAOĞLU'nu, toplum arasında ayrımcılık yapmayan iyi bir Sosyal Demokrat ve işçi, çalışan dostu diye biliyoruz.

Not: Özel konu olması nedeniyle sizlerden kusura bakmamanızı diliyorum. Mecbur kaldım sizlerle bu zihniyeti paylaşmak zorunda kaldım. Bu zatı ve zihniyeti tanımanızı istedim. saygılarımla...

Nevzat Kızılban

Kaynak: diyarbekiryahoogroups

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.