'Altın sever' aday kim? - Arif Ali Cangı

02 Ağustos 2008 12:52 / 1829 kez okundu!

 

“İzmir’in en önemli ve yaşamsal sorunu nedir” diye sorsanız, ilk söyleyeceğim; “İzmir’in suyu” olur. Su sorunu, bütün Türkiye’nin, hatta bütün dünyanın en önemli sorunlarından birisi aslında. “Öyle ya su, ya

İzmir’de bir süredir en çok “sudaki arsenik” tartışılıyor. Tartışma İzmir’i aştı, üç bakan oturdu, doğrudan İzmir Yerel Yönetimini hedef alan, “aba altından sopa” gösteren açıklamalar yaptılar. AKP, her şeyde olduğu gibi, su tartışmalarının da rantının peşinde, İzmirlilere “bakın belediye bizde değil bunları yaşıyorsunuz” mesajı veriyor ve yerel seçimlere hazırlanıyor.



İZMİR İÇİN DİPSİZ ÇUKUR



İzmir’in suyu deyince de ilk akla gelen EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ’dir. Efemçukuru Köyü, kentin su gereksiniminin yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı’nın havzası sınırında, yaklaşık 300 bin kişinin gereksinimini karşılaması için planlanan Çamlı Barajı’nın su toplama havzası içinde bulunuyor. Burada uluslararası Altın Şirketi Eldorado Gold’un Türkiye’deki uzantısı Tüprag firması altın madeni işletmek istiyor. Konuyla ilgili yapılan pek çok bilimsel çalışmada; ‘bölgenin kaya yapısındaki toksik nitelikteki Antimon, Arsenik, Kurşun, Civa vb. ağır metallerin işletme sırasında bazı kimyasal tepkimelerle çözüneceği ve çevreye zehir etkisi yapacağı’ uyarısı yapılıyor. Yani, EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ İŞLETMESİ YÖRENİN YERALTI VE YERÜSTÜ SULARINI ARSENİKLİ HALE GETİRECEKTİR. Enfes üzümlü Efemçukuru İzmir’in dipsiz çukuru halini alacaktır.



Şu andaki verilere göre, arsenik saptanamayan tek su kaynağı bu bölgenin yüzeysel sularıdır. Yani İzmir’in “cansuyu” burada. Altın Madeni işletilirse, bu sular da kirlenecek ve İzmirliler kirli suya mahkum olacaktır. Bu tehlikeli faaliyetin önünü açmak için AKP Hükümeti elinden geleni yapmaktadır, adeta Altıncı Şirketin taşeronluğunu üstlenmiş durumdadır.



İzmirliler geliyorum diyen tehlikenin ve yaşamını karartacak bu tehlikeyi başına musallat edenlerin farkında.



İzmir’in bu yaşamsal sorunu konusundaki sorumluluk AKP Hükümeti ile sınırlı değil. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yerel yönetime sormadan Altın Madeni işletmesine ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) olumlu belgesi vermesi üzerine, “altın madeninin işletilmesi halinde İzmir’i taşınmak zorunda kalınır” tepkisini gösteren İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da bugünlerde etkin değil. Uzunca bir süredir altın madeni hiç konuşulmaz, altın madeni ile kesinlikle uzlaştırılamayacak olan Çamlı Barajı projesi de dillendirilmez oldu. En son Ocak ayında Altın Madeni için Köylülerin arazileri için acele kamulaştırma kararı alınınca, Sayın Kocaoğlu “sorunu aklıselimle ve uzlaşmayla çözebileceklerini” ifade etmiş ve Cumhurbaşkanı’na Başbakan’a, Bakanlara, Siyasi Parti Başkanlarına ve Milletvekillerine birer dosya göndermişti. Çamlı Barajı ile ilgili olarak da geçtiğimiz ay içinde İzmirlilere; “Çevre Bakanlığı’nın Çamlı Barajı için yapılan ÇED başvurusunu yeniden değerlendirme kararı aldığı” müjdesi verilmişti.



Bugünlerde İzmir’de, Çevre Bakanı’nın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na “Efemçukuru Altın Madeni’ni engellemeyin, altın madeni işletmesi sona erdikten sonra, Çamlı Barajı’nı hediye edelim” teklifinde bulunulduğu konuşuluyor. Bu teklifin en hafif anlatımla “ayıp” bir teklif olduğu ortada, zaten AKP Hükümeti’nin tercihi belli, küresel sermayenin hizmetinde yürütülen neoliberal politikaların sonucunda bu tür tekliflerin verilebileceği ortada. Asıl kaygı yaratan, bu teklife karşı İzmir’in yerel yönetiminin tepkisizliği, konu henüz kamuoyu ile bile paylaşılmadı. Oysa, İzmir’in cansuyunu kirletecek bu teklifin, tepkiyle geri çevrildiğini duymak isterdik.



Bu arada Efemçukuru Köyü’nden aldığımız haberlere göre, altıncılar madenin galeri ağzını açmışlar bile. Tesis kurmanın bir parçası olan bu faaliyet için İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından izin verilmesi gerekirken, izin için başvurulmuş değil ve izinsiz faaliyet Büyükşehir Ruhsat Denetim Şubesi tarafından denetlenmiyor. ‘Ruhsat Denetim Şubesi’nden bir görevlinin geçtiğimiz Nisan ayında EBSO tarafından düzenlenen “Kışladağ Altın Gezi”sine katıldığını’ anımsatmadan geçmeyelim. ( Altın gezisi şahane, gerisi bahane)



CHP’Lİ ‘ALTIN SEVER’ ADAY ADAYI KİM?



Konuyla ilgili bir başka haber yorum da İzmir’de haftalık yayınlanan Yakın Plan Gazetesi’nin 27 Temmuz-2 Ağustos 2008 sayısında yer alıyor. Gazetenin “İzmir yaşıyor Yakın Plan Yorumluyor” köşesinin bu haftaki başlığı “CHP’deki ‘altın sever’ aday adayı (!)”( ALTIN SEVER ADAY ADAYI). Yazıda Aziz Kocaoğlu’nun Altın Madeni’ne karşı olduğu, Çamlı barajı’nı yapmakta kararlı olduğu anlatıldıktan sonra, bu nedenle, “…Kanadalı bu çok uluslu altın şirketinin, CHP'den bir ismi aday adaylığı sürecinde maddi-manevi destekleyip, Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna taşımaya kararlı olduğu , CHP’nin aday adayları arasında adı geçen bu kişinin bir yıl öncesinde bu şirket tarafından İngiltere'ye götürülüp ağırlandığının, kaldığı çok yıldızlı, ultra lüks otelden tutun da şirketin hesabından yaptığı, eşi ve çocuğuna aldığı değerli hediyelerin bile neler olduğunun AKP’lilerce bilindiği, genç yaşına rağmen, geçmişte bir dönem de milletvekilliği yapan bu eski siyasetçinin, bazı gazetelerdeki yazıları ile özellikle Türkiye'de siyanürle altın işleme ve çıkartılmasına "methiye" düzen "altın sever" olduğu, bu hırslı ve genç eski politikacının, Aziz Bey'i ve diğer CHP'den aday adayı olarak ismi geçen isimleri sollayıp adaylığı kesinleştiğinde "Altıngate Skandalı"nın patlatılacağı anlatılıyor.



Vay, vay, vay... İzmirli yaşamı için su derdinde, başkaları neyin peşinde? Herkes her şeyi biliyor ama “zamanı gelinde’ açıklayacaklar. Bunun anlamı, İzmirlilerle alay etmektir.



Kim bu kişi? Biz araştırdık. CHP’den İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı aday adaylarını gözümüzün önüne getiriyoruz, ardından eski milletvekili olan ‘altın sever” gazete yazarı arayışına girişiyoruz.



Aramamıza; 16 Ekim 2007 tarihli Referans Gazetesi’ndeki altıncılara methiyeler düzen, yaşam savunucularını da ‘akla ve mantığa dayanmayan istemezükçü’ olarak niteleyen ( “Türkiye'nin en büyük zenginliği yeraltı kaynakları”) başlıklı yazı ile Danıştay tarafından durdurulan Kışladağ Altın Madeni’nin açılması için işçilerin kullanıldığı Uşak’taki eylemden yola çıkılarak, altın madenciliğini öven yine Referans Gazetesi’ndeki 11 Şubat 2008 tarihli “Bilimin Sesine Kulak Vermek”) başlıklı yazılar takılıyor. Yazıların yazarı; Hakan Tartan. Hatta iki yazı üzerine Kışladağ Altın Madeni’ne karşı yaşamı savunan İnaylılar’ın avukatlarından Av.Ayşe Aygün yanıt niteliğinde bit yazı yazmıştı (Yaşamı savunmak için hem 'avukat' hem 'davacıyım).



DSP’den bir dönem milletvekilliği ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Hakan Tartan’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aday adayları arasında adı geçiyor. Hatta geçtiğimiz ay içinde Hürriyet Gazetesi İzmir Temsilciliğinin kahvaltı davetine katılan TMMOB İzmir Şubeleri Başkanları, bir anda karşılarında Belediye Başkanlığı’na aday olduğunu açıklayan ve destek isteyen Hakan Tartan ile karşılaşmışlar ve ne diyeceklerini bilememişlerdi. CHP’li ‘altın sever’ aday adayı; Hakan Tartan olmasın…



Gördünüz mü? İzmir’in sorunu yalnızca su değil, susuz kalan siyasi arenası. Yaşamı savunmayan bu ortam İzmir’i öldürecek. Şimdi İzmirlilerin soruna sahip çıkma zamanı; arsenikli siyasete cansuyu verme zamanı.



02.08.2008

Sesonline.net


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.