AKÇAM: "ABD İRAN'A SALDIRIDA HİNDİSTAN'I TEMEL ÜS YAPAR"

25 Eylül 2007 14:52 / 1812 kez okundu!

 

AKP bürokratlarından Zekeriya Akçam ile Fransa’nın İran konusundaki son ciddi çıkışlarını, NATO üyesi olan, AB müzakereleri devam eden ve ABD’nin BOP’nin eşbaşkanı olan Türkiye’nin, nükleer silah konusunda ciddi adımlar atan sınır

AKP’li bürokrat Zekeriya Akçam, ABD’nin Irak’a askeri müdahalesine en ciddi muhalefeti gösteren ülkenin NATO üyesi olan Fransa olduğunu ve bu konuda Rusya ile çalışarak Avrupa’daki başkentlerde ciddi örgütlediğini hatırlattı. Yarım asrı aşkın bir süredir ilk defa transatlantik güvenlik ilişkilerinde bu kadar derin bir krizin Almanya’da Bayan Merkel’in iktidara gelmesi ile onarılmaya başlandığını, Fransa’da Sayın Sarkozy’nin başkan seçilmesiyle de onarım sürecinin ikinci adımının devam ettiğini kaydeden Akçam, Merkel’in Sağcı bir partiyi temsil etmesinin büyük ölçüde konuyu anlaşılır kıldığını belirtti. Fransa’nın milli güvenliği için Amerika’ya güvenmeyen Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın tarihsel felsefesinden önemli bir sapma görüldüğünü vurgulayan Akçam, “Sarkozy de bu çizgiyi bir diplomasi geleneği ve refleksi haline getiren De Gaulle çizgisinden bir figürdür” dedi.

“FRANSA, İRAN KONUSUNDA ABD’DEN BİR ADIM ÖNDE MİSYON ÜSTLENİYOR”


“Rumsfeld’in Irak krizi sırasında ‘Eski Avrupa’ diye suçladığı Fransa, şimdi İran konusunda ABD’den daha ileriye giden bir misyon üstlendi” diye konuşan Akçam, Fransa’nın İran’a askeri müdahale konusunda yaptığı son açıklama ile Fransa’nın dış politikasının değişmeyeceğini, Fransa’nın yaptığı bu çıkışın bir ön diplomatik yoklama olduğunu belirterek açıklamasına şöyle devam etti:
“Fransa, muhtemel bir müdahale olursa kimlerin İran’a karşı ya da İran tarafında yer alacağını görmek ve daha önce olduğu gibi yanlış bir karar almamak için şimdiden kartları görmek istiyor. Kuzey Irak’ta hemen bir konsolosluk açma arzusu da zaten bu sefer geç acele ettiğini işin başından itibaren ABD ile birlikte hareket etmek istediğini göstermek bakımından ilginçtir. İlginç olan bir başka şey de artık Rumsfeld’lerin iş başında olmadığı bir idarenin varlığı ve ABD’nin Irak’tan asker çekmeyi gündemine aldığı bir döneme girdik. Müttefiklik tarihi için ilginç bir gelişme bu. Çünkü yaklaşık bir asırdır Moskova-Paris hattı her zaman önemli bir hattı, son çeyrek asırda gelişen Tahran-Moskova hattı gibi”.


“ORTADOĞU’DA GÜÇ SAHİBİ OLMAK İSTEYEN ÜLKELER, TÜRKİYE’Yİ ABD’NİN AKTÖRÜYMÜŞ GİBİ GÖSTERİYOR”


Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) sadece askeri müdahalelerle Amerikan menfaatlerinin tesisini öngören bir proje olmadığını ifade eden Akçam, bu projenin amacının Ortadoğu’da demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesi olduğunu belirterek, “Türkiye’nin desteklediği tarafı da budur. Yoksa bütün tepkilere rağmen Filistin konusunda takındığı tutum ve Irak savaşında tezkerenin reddi ve sonrasında oluşturulan Irak’a komşu ülkeler platformu, Suriye ve Ürdün’e yönelik politikalar da bunun açık göstergesidir” dedi. Türkiye’nin AB ve ABD bağlamında yürüttüğü tutarlı dış politikanın diplomatik dildeki tanımının ‘Yapıcı Angajmanlık’ olduğunu ifade eden Akçam, şöyle konuştu:
“Mesela İslam Konferansı Örgütü tarihinde ilk defa Türkiye’nin ısrarıyla seçimle genel sekreterini belirlemiştir. Türkiye’nin Ortadoğu’da ağırlığı giderek artmaktadır. Bu ağırlık bölgede demokrasinin ağırlık merkezi olmakla eşdeğer görülmektedir. Böyle bir açılım da bazen İran, Mısır gibi bölge devletler üzerinde nüfus kurmaya çalışan devletleri de rahatsız etmektedir. Söz konusu devletler de ‘Türkiye niçin Arap ya da İslam dünyasına geri dönüyor?’gibi sorularla Türkiye’nin ABD’nin bir aktörüymüş gibi algılanmasını ve bu çağrışımı yapmasını arzu etmektedir. Türkiye’nin Ortadoğu politikası milli menfaatlerini önceleyen kendine has tutarlı ve uzun vadeli bir politikadır”.


“ASIL SORUN İRAN’IN NÜKLEER TEKNOLOJİYE ABD DESTEĞİ ALMADAN ULAŞMASIDIR”


Amerika’nın kurulduğundan bu yana dış politika tercihlerinde izolasyonculukla idealizm arasında gidip geldiğini kaydeden Akçam, yürüttüğü idealizminin ise Amerikan değerlerini dünyada hakim kılmak olduğunu belirterek, “11 Eylül’den sonra bu durum daha da aşırı bir hal aldı ve ABD uluslararası hukuk ve meşruiyet temeline bakmaksızın menfaatlerine tehdit gördüğü her yere müdahale hakkı olduğuna inanarak bunu hayata geçirdi” dedi. Teröre destek veren devletlerin başında saydığı İran’la, Irak’ta devam eden bir sürtüşmesi olduğunu ifade eden Akçam, şöyle konuştu:
“Irak’a müdahale öncesinde olduğu gibi, İran’a da nükleer silah meselesini müdahale için gerekçe gösterecek gibi görünüyor. Irak deneyiminden sonra Rusya ve Çin gibi devletleri de yakından etkileyecek böyle bir harekata kalkışması bana göre oldukça zor. Buna rağmen eğer müdahale olursa uzun zamandan beri nükleer teknolojide desteklemiş olduğu Hindistan’ı temel üs yapacağını düşünüyorum. İran’a müdahalesinde Irak savaşında olduğu kadar Türkiye’yi dahil etmeye çalışacağını sanmıyorum”.


İran devriminden bu yana Amerikalıların en çok nefret ettiği ülkenin İran olduğuna dikkat çeken Akçam, “İran’a müdahale konusunda herhangi bir Amerikan başkanı halktan büyük destek bulacaktır. Amerikan’ın tehdit olarak gördüğü aslında İran’ın ya da herhangi bir ülkenin nükleer silaha sahip olması değildir. O ülkenin bu ileri teknoloji kapasitesine ABD yardımı olmadan erişmiş olmasıdır. Yoksa Fransa ve Hindistan gibi ülkelerin nükleer silahlarını kendine niçin tehdit olarak görmüyor?” diye konuştu.

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.