En kral trafik cezası

22 Mart 2013 12:30 / 2147 kez okundu!

 


Günlerden bir gün adı lazım değil bir Kamboçya vilayetinde kiraladığımız motosiklet ile şehrin tek “Beyaz Adamlar İçin Muhtelif Ivır Zıvır Marketi”ne alışverişe gidiyoruz. Tayland’da soldan akan trafiğe zor bela uyum sağlamışken, devreleri yeniden ayar edip aheste yol almaktayız. İlerde bir ağaç gölgesinde, bizim generalleri dahi hasetten çatlatacak şatafatta zımbırtılarla süslenmiş üniformalı adamları asker mi, polis mi, zabıta mı diye tahmin yürütüp merakla süzerek geçip gidiyorduk ki, biri el edip durdurdu.

- Sağa çek, in aşağı.

İndik mecburen. Kasklarımız takılı çok şükür. Ehliyet sordu, gösterdim. Goethe Enstitüsü’nde tedrisat görmüş biri gibi, Nuh-u nebi zamanında Almanya’dan alınmış ve artık tedavülden kalkmış üç yapraklı AB tipi evrakı, arada bir kaşlarının altından artiz bakışlarıyla beni süzmeyi de ihmal etmeden uzun uzun inceleyip geri verdi.

Yüzümde en masum ve salak turist gülümsemesi ile “hadi güle güle” demesini beklerken, şöyle bir adımını yana doğru açıp sağ elinin başparmağını afiyle kemerinin tokasına geçirdi, başını biraz geriye doğru atarak,

- Ceza ödeyeceksin, dedi.

Çalımından anlaşılıyor ki durum ciddi.

Sebep nedir, kusurumuz ne, bu defalık affet filan diyeceğim, ama tırsıyorum harbiden. Tecrübeyle sabit, böyle durumlarda uzlaşma ihtimali azalırken ceza mutlaka artıyor.

- Ne kadar, dedim.

- 2 dolar, dedi.

Ulan o kadar fiyaka bu kadar ucuz olabilir mi? Yanlış mı anladım acaba. Bir daha sordum, evet, doğru duymuşum.

Bir yandan şeytan dürtüyor “at bir 10 dolar namın yürüsün” diye, öte yandan zor bastırıyorum adem elmamın hemen üstünde düğümlenmiş gülme krizini.

- Dolarım yok vallahi, dedim. (vallahi ‘yi nasıl dediysem artık ! J)

Başıyla gölgenin koyu yerindeki plastik sandalyede kaykılmış zımbırtısı kalabalık abiyi göstererek,

- Ver bir şeyler, dedi.

Aynen böyle, “Give something”.

Nasıl yani. Şimdi 2 dolardan ver bir şeyler hanesine geçişte avantaj bende, ama onca parıltılı sırmayı kuşanmış koskoca adama 25 cent verecek değiliz herhalde. Böyle durumlarda otomatik olarak devreye giren bir sağduyu terazimiz de yok ki, memlekette yeniyiz, milletin huyunu suyunu tanımıyoruz.

Beyin hücrelerim son sürüm bir işlemci gibi çalışsa da mantıklı bir çıkarım yapamayacağım aşikâr. Yaradana sığınıp cüzdanı çıkardım.

Ağır abinin yanındaki kütüğün üzerinde duran plastik maşrapaya 4.000 Riyeli (4.000 Riyel = 1 usd) tık tık fiyakayla sayıverdim.

Cezayı ödedim ya, artık cesaretim yerine geldi. Sordum:

- Güzel ağabeycim biz bu parayı niye bayıldık.

El cevap:

-Gündüz vakti trafikte sadece kralın aracı farlarını yakabilir !


Kemal Erdoğan GÖZÜTOK



 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.