İzmir şovenizmi - Ertuğrul Barka

09 Ağustos 2009 16:22  

 

İzmir şovenizmi - Ertuğrul Barka

İzmir’de yaşamak ne veriyor İzmirlilere?
İzmir’de yaşamakla ne gibi bir ayrıcalıkları olduğunu düşünüyorlar?
Türkiye’nin diğer kentleriyle saçma sapan kıyaslanmasından başka nesi var İzmir’in?
Yok gavurmuş, yok demokrasi kalesiymiş, laikliğin en önündeymiş…
Bırakın böyle saçma sapan savları ve gerçekleri görün artık.
Beş bin yıldan sekiz bin yıla çıkartılan tarihinden kaç tane yüz yıllık bina sayabilirsiniz?
Hangi değerleri ifade ediyor size bu kent? Bilimi? Sanatı? Felsefeyi? Sporu? Mimariyi? Mühendisliği? Siyaseti? Neyi, neyi ifade ediyor?
Sekiz bin yıla uzatılan tarihinde en eski üniversitesi kaç yıllık bu kentin?
Sanat neresinde? Kaç gerçek sanatçıyı yetiştirebilmiş bu kent ve hangi sanat dallarında? Kaç heykeltıraş sayabilirsiniz ve kaçının ayırdındadır bu kent? “Kılçık” nerededir ve kaç kişi bilincindedir bu heykelin? Kaç kişi tanıyor bu kentte, Yapımcısı Bihrat Mavitan’ı?
Hangi düşünürleri yetiştirmiş, hangi felsefi ekolle anılır bu kent?
Şimdi o da olmayan, güreş dışında kaç dünya ve olimpiyat şampiyonu sporcu yetiştirmiştir bu kent?
Mimariye katkısı ne olmuştur? Bir tek anıtsal yapı gösterebilir misiniz? En ünlü İzmirli mimar kimdir, yapıtları nerededir?
Havagazı fabrikasının yok edişiyle mi, Levantenlerin kurdukları ilk fabrikalardaki tahta destilasyon kolonlarının parçalanışıyla mı, bakır imbiklerin hurdaya atıldığı müze fabrikalarıyla mı anıyorsunuz bu kenti? Yoksa bunların ayırdında bile değil misiniz?
Ya pek övünülen siyasal yapısından adı unutulmayan kaç siyasetçisi vardır İzmir’in; dünya çapında değil, ülke çapında?
Floransa gibi mi? Yoksa Barselona gibi mi? Veya kardeşi olan Havana gibi mi? Sizce hangisi gibi bir anlamı ve değeri var? Paris, Moskova, Leningrad ile zaten kıyaslayamazsınız.
Moskova beş on sene önce 850. kuruluş yıl dönümünü kutladı. Hele Leningrad kaç yıllık şehir ki? İzmir’in yanında bebek sayılır; İzmir’in tarihi sekiz bin yıllık diye övünülüyor. Ama hâlâ kimlik aranıyor İzmir’e. Aradıkları esasında yeni soygun alanları…
Hele İzmir’in “gavur”luğu ile övünülmesi yok mu?
Sömürgecilerin Osmanlı’ya baskıları nedeniyle, söz geçirilemeyen ve denetlenemeyen Levantenlerin kendi dünyalarının değerleriyle yaşadığı bu kente, aynı zaman diliminde yaşayan sömürülen Müslüman Osmanlı uyruğundaki halkın verdiği sıfatla övünmek; sömürülen ülke halkının, sömürgeci işbirlikçilerine tepkisel sıfatlandırmasıyla övünmek ve sonra da ülkenin en demokrat, “solun kalesi” kenti olduğuna inanmak, milyon katılımlı açık alan toplantısı yapmak…
Bu İzmirliler herhalde İl Genel Meclisi oy oranlarına bakmıyorlar veya İzmir’i Güzelyalı, Alsancak ve Karşıyaka sahil kesiminden ibaret sanıyorlar.
Yok etmeğe, yıkmağa, yağmalamaya programlanmış bu düzenin kentlerinin hangisiyle övünebiliyoruz ki İzmir ile övünebilelim? İzmir Türkiye’nin dışında bir yerde mi? Farklı bir siyasal irade mi yönetiyor bu kenti? Tüm Türkiye kentleri için yasa çıkartanlar, bu kent için yasa çıkartmıyor, kural koymuyorlar mı?
Maden Yasası sömürgeci şirketler ve devletin üst düzey bürokratlarınca birlikte hazırlanıyor.
Evrensel gazetesi, şirket CEO’su Gordon Nixon’un bu açıklamasını yayınlıyor. Bu yasayla işletilmek istenen Efemçukuru altın madeni nedeniyle İzmir’in yarımada denilen bölgesinin ekolojisi, başta arsenik olmak üzere kanserojen ağır metallerce yıkıma uğratılacaktır. Ama İzmirlinin umurunda değildir. Onlar için esas olan Kordon’larında balıkla rakı içmektir.
Bergama’da yirmi yıldır sürdürülen altın madeni karşıtı mücadeleye kaç İzmirli destek vermiştir ve uygulanmayan Danıştay kararları dahil yargı karalarının uygulanması için irade koymuştur? İzmirliler, seçip TBMM’ne yolladıkları CHP Milletvekili sayın Erol Güngör’ün meclis lojmanlarında öldürülen ve seçtikleri bu milletvekilinin deyişiyle “Delilerin karartılmasıyla, hukukun çiğnenmesiyle katili bilindiği halde yakalanmayan” sevgili Mustafa Güngör’ün bilinen katillerinin yakalanması, hukukun çiğnenmemesi için ne gösteriler yaptılar? Ya Baran Tursun’un polis tarafından öldürülmesindeki tutumları neydi; demokratça mıydı?
“Kürt sorunu”ndaki tavrı nedir? Hangi demokratik çözüm önerisini üretmiştir İzmirli siyasetçiler?
Örnekler çoğaltılabilir…
Şair, “İzmir’in denizi kız, kızları deniz, sokakları hem kız hem deniz kokar..” demiş.
Şimdi, büyük kanaldaki kaçaktan ötürü, İzmir ne kokuyor? Son kırk yıldır İzmir Körfezi’nde yüzen insan görüldü mü?
İzmirliler bıraksınlar bu kendilerini “aptal” yerine koyan boş övünmelerini. İzmir’i gerçekten bir kent, hele yaşanası demokrat bir kent yapabilmeleri için öncelikle bu gerçekleri olduğu gibi görmek ve kabul etmeleri gerekiyor. Yoksa bu saçma sapan İzmir şovenizmiyle daha çok kalitesiz siyasetçi ve yerel yönetici eskitirler. Tabii, Türkiye’nin milliyetçilik ve kent şovenizmi ile en aldatılan insanlarının kenti olmaya da devam etmek istemiyorlarsa.

ERTUĞRUL BARKA
Elele Hareketi Dönem Sözcüsü

evrensel.net

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0