Kötüleme ile eleştiri arasındaki fark

09 Mayıs 2010 04:14 / 2665 kez okundu!

 


Birbirine karıştırdığımız, çoğu zaman hangisini yapacağımızı bilemediğimiz iki olgu vardır; biri kötüleme diğeri ise eleştirmedir. Belli ideolojik ya da geleneksel dar kalıpların içinde kalıp çevresini kendi mantık sınırlarından oluşturan birey ya da mensubu bulunduğu toplumda bu iki olgunun birbirinden ayırt edilmesini beklemek tabii ki hayal kurmak olur.

Çağdaş, bilimsel, gelenek ve göreneklerine kültürel olarak sahip çıkan bir toplum mutlaka bu iki oldu arasındaki farkları görmelidir. Aksi takdirde o toplumda despotizm kaçınılmaz olur ve gelişimden söz etmek olası değildir.

Göl diyarının birikimini bir araya getirme girişimi olan Yüzüncü Yıl Sözlükte geçen yıl zaman zaman ateşli tartışmalar oldu (Haliyle sözlük eşrafı bu ayrışmalardan sonra sözlüğü terk ederek o güzelim ortamı dağıttılar.) Bu tartışmalarda görüldü ki, birbirini anlamak ve değerlendirmek için kimi zaman hiç de iyi niyet gösterilmiyor, aksine en ağır şekilde karşıdaki susturulmaya çalışılıyordu. Kendimce bunun yanlışlığını dile getirme gereği duydum. Bunları şimdi bir araya getirince anlamlı bir bütün oluşturulduğunu görmek insanı mutlu ediyor. Sözlük formatında tanımlama esas alındığı için girdi girişleri tanımlamaya ayrılmış ve yazım kurallarından, noktadan sonra ve satır başı büyük harfle başlamaz ve format gereği küçük gösterilmekte. Bir araya getirdiğim, minik düzeltmelerde bulunduğum bölümlerden örnekler:

“eleştirme ve kötüleme çoğu zaman birbirine karıştırılır. çünkü kişisel ifadeler genele hitap ediliyormuş gibi verilmeye çalışılır. bir şeye karşı gelmek onu kötülemek demek değildir. genel ifadeler açıklayıcılık ilkesine uygun olmalıdır. bilimsel terminoloji gelişi güzel kişiselci ifadelerle açıklanmamalıdır.”

“subjektif değerlendirmelerde duygu ve düşünceler belli ölçütler dahilinde verilebilir. bu konular belli bir çizgiye kadar kötüleme, komiklikler ekleme, özele indirgeme gibi yollarla ifade edilebilir.”

“kötüleme, kendi değerlerine göre başkasının ele alınması, samimiyet içermeyen bir yaklaşımken; eleştiri, eksiklerin saptanması ve doğru yol göstermeyi amaçlayan bir yaklaşımdır.”

“kötüleme kişisel güdülerin tatminine yönelik yapılırken; eleştiride ise böyle bir kaygı yoktur.”

“kötüleme ve eleştiri arasındaki fark demokrasiyi içselleştiren toplumlarda hakkıyla yapılan değerlendirme ölçütlerindendir. demokrasinin olmadığı toplumlarda kötüleme yapılırken; demokratik toplumlarda eleştiri seçeneği devrededir.”

“eleştirerek yol göstermek, bilimsel, akılcı, modern, uygar olmanın en güzel yollarındandır.”

Ülkemizde kendi siyasi çevrelerine hapsolmuş insanlar, karşısındakini mutlak derece tehlikeli ve olmaması gereken olarak görmekteler. Zaman zaman çıkan tartışmalar da, o kişilerin sahip oldukları ideoloji arkasına saklanıp zurnayı tüttürmeleriyle sonuçlanabiliyor. Bu durumda biri, bir başkasını ele alırken onun mensubu olduğu anlayışı da toptancı bir bakışla kötülemekten kendini alamaz; doğru yolun bu olduğu ve asıl olanın kendi ve anlayışı olduğunu düşünür.

Kötüleme ve eleştiri arasındaki farkın bilinmemesi durumunda kişinin kendini ciddi manada sorgulaması gerekir. Her uğraşın saygı duyulması gereken bir çabanın ürünü olduğu unutulmamalıdır. Demokrasinin gereği de budur. Yoksa her uğraş tehlikeli, yabancı, anlamsız milli ve manevi değerlere düşman olarak algılanırsa insanların birbirlerine karşı besleyecekleri duygular hiç de insancıl olmaz. Olması gereken demokratik düzende var olanın en iyi şekilde temsil edilmesidir. Bunun için çeşitli söz ve ayak oyunlarına ne gerek vardır ne de oyunlar icat edilmelidir.

Bugün eleştiri ile kötüleme arasındaki farkı göremeyenler sadece yukarıda bahsettiğimiz belli farklı anlayışları temsil eden insanlar arasında değil, aynı anlayışı temsil eden insanlar arasında da var olan kötü bir huydur. Burada dini bir perspektif anlayışı da öne sürülebilir: "gıpta etmek" ile "kıskanmak" arasındaki fark tam olarak kötüleme ile eleştiri arasındaki farka denk gelmese de, büyük oranda aynı duyguları çağrıştırarak konuyu anlamamızı sağlayabilir.

"Gıpta etmek", kişinin bir başkasının sahip olduklarını onun çalışkanlığı ve dürüst bir insan oluşuna bağlayıp aynı seviyeye gelmeyi Allah'tan dilemesidir. Bu olması gereken güzel bir düşüncedir. Kıskanmak ise kişinin içindeki kötü düşünceleriyle karşısındakini çekememesi halidir. Bu durumda "onun olmasın, benim olsun" düşüncesi vardır. Bu düşünce oldukça tehlikeli ve karşıdakini hiçbir şekilde kabul etmeme halidir. Dinen de uygun olmayan bu durum toplumsal huzuru bozan çirkin bir olaydır.

Son olarak sözlük yazısından devam edersek, yani kötüleme ile eleştiri arasındaki fark

“yyu sözlüğün yarattığı sanal kardeşlik bağıyla bağlı bünyelerin; tevazu, empati, hoşgörü, görelilik gibi toplumsal sorun oluşturmayacak kavramlara ağırlık vererek aradaki farkı iyi ayırt etme özelliğidir” diyerek anlaşılması gereken ve üzerinde durulması faydalı olacak bir konuyu tartışmak hepimize iyi gelecek sanırım.

Sizler de her alanda kafanızda var olan değerlerinizi kayıt altına almak isterseniz buyurun katkı yapın: www.yyusozluk.com;


İsmet Tunç
Nisan 2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.