Ýç Dinamikler - Dýþ Dinamikler

31 Aðustos 2012 15:48 / 2514 kez okundu!

 


I. 19 Haziran 1971'de, Ankara’da tutuklanýp Diyarbakýr’a götürülmüþtüm. Sýkýyönetim tutukevindeki arkadaþlara , orada olmalarý muhtemel olan, fakat ortada görülmeyen bazý arkadaþlarý sormuþtum. Arkadaþlarýn bir kýsmýnýn Güney’de olduðunu, Türkiye’de, Doðu’da, gerilla mücadelesi baþlatmak için hazýrlýk içinde olduklarýný söylediler. Bu bilgi beni çok þaþýrtmýþtý. Kürdlerin gerilla mücadelesi baþlatacaklarýný aklým, havsalam almamýþtý.

O dönemde gerilla mücadelesi denildiði zaman, Vietnam akla gelirdi. 1950’lerin ortalarýnda Cezayir’de, Küba’da benzer halk hareketleri olmuþtu. 1960’larda, Güney Amerika’da, Orta Amerika’da da benzer halk hareketleri yaþanýyordu. Filistin’de de böyle bir mücadele vardý.

1970’lerin ilk yarýsýnda, Afrika’da, Portekiz sömürgelerinde, Gine Bissau’da, Angola’da ve Mozambik’de ulusal kurtuluþ mücadeleleri yürütülüyordu. Güney Kürdistan’da, Mele Mutafa Barzani önderliðinde, peþmergenin yürüttüðü bir mücadele de vardý.

Fidel Castro (1926- ), Che Guevera (1928-1967), Ho Þi Minh (1890-1969) General Vo Nuguyen Giap (1911-2011) Yasser Arafat (1929-2004), Amilcar Cabral (1924-1973), Agostino Neto (1922-1979), Samora Machel (1933-1986), Partice Lumumba (1925-1961), Kwame Nkrumah (1909-1972), Leopold Sedar Senghor (1906-2001), Nelson Mandela (1918- ), Jomo Kenyatta (1894-1978), Julius Nyrere (1922-1999), Cemal Abdül Nasýr (1918-1970), Ahmed Bin Bela (1918-2012), Huari Bumedyen (1932-1978), Martin Luther King (1929-1968) Malkolm X (1925-1965) Kaddafi (1942-2011), Saddam Hüseyin (1937-1906), Hafýz Esed (1930-2000)… bilinen, takdir edilen, sohbetlerde adlarý sýk sýk geçen liderlerdi.

Mele Mustafa Barzani (1903-1976) pek bilinmezdi. Peþmergenin mücadelesi de bilinmezdi. Bu koþullar içinde, kuzeyde, Kuzey’de, böyle bir mücadelenin baþlayabileceðini pek düþünemiyordum. (x)

Bu tarihten 12-13 yýl kadar sonra, 15 Aðustos 1984'te Kuzey Kürdistan’da da gerilla mücadelesi baþladý. Mücadele hala devam ediyor. Mücadelenin 30 yýla yaklaþan bir süredir devam ediyor olmasý dünyada bir ilk. NATO’nun ikinci güçlü ordusuna karþý bu mücadelenin sürdürülmesi yine dikkate deðer bir durum. Türk ordusunun gerek sayý bakýmýndan, gerek donaným ve eðitim-disiplin bakýmýndan ilk beþte yer aldýðý biliniyor. Bunun dýþýnda, gerillaya karþý jandarmanýn, polisin, özel tim, JÝTEM gibi gayri nizami unsurlarýn, korucularýn da kullanýldýðý bir gerçek….

Bunlarýn yanýnda mücadelenin, üniversite, yargý gibi devletin temel kurumlarý tarafýndan yoðun bir þekilde savunulan bir siyasal anlayýþa karþý, resmi ideolojiye karþý yürütüldüðü de bir gerçek. Maddi ve manevi olarak, böyle donanýmlý bir güce karþý bu mücadelenin sürdürülüyor olmasý, özellikle devletin ve hükümetin bilincine varmasý gereken bir durum ortaya koymaktadýr.

15 Aðustos 1984'te gerilla mücadelesinin baþlamasý iç dinamiklerin iþlemesiyle açýklanabilir. PKK’nin, 1970’lerin ortalarýndan itibaren Kürd halkýný örgütlemeye çalýþtýðý görülmektedir. 1984'te küçük bir grupla mücadeleye baþlamýþ, giderek geniþ Kürd halk yýðýnlarýnýn desteðini kazanmýþ, halklaþmýþtýr.

II. 15-20 yýl kadar önce, örneðin bana, Irak’la ilgili, Irak’ýn geleceðiyle ilgili 3-4 senaryo yaz, deselerdi. Ve bu senaryolar yazýlsaydý… Bu senaryolarýn hiç birinde, Kürdistan Yurtseverler Birliði Baþkaný Celal Talabani’nin, Irak’a cumhurbaþkaný olacaðý yer almazdý. Böyle bir olguya iliþkin bir düþünce, bir olasýlýk dahi yer almazdý. 3-4 senaryo deðil, daha fazlasý da yazýlsa bu duruma iliþkin bir düþünce bunlarda da yer almazdý.

Ama, 2003 Mart’ýnda ABD’nin ve koalisyon güçlerinin Irak’a müdahalesinden sonra, Irak siyasal hayatýnda yaþanan yeni iliþkiler aðýnda, Kürdistan Yurtseverler Birliði Baþkaný Celal Talabani Irak’a Cumhurbaþkaný oldu. Bu sürecin, bu iliþkilerin nasýl yaþandýðý incelenmesi gereken bir konudur. Hatta, Celal Talabani, 2003'lerdeki geçiþ Cumhurbaþkanlýðý 4 yýllýk birinci dönem Cumhurbaþkanlýðý’ndan sonra, ikinci dönem Cumhurbaþkanlýðý görevini de sürdürmektedir.

Bir de þunlarý düþünelim. Eðer 1994-1995 yýllarýnda, Celal Talabani, Mesut Barzani gibi Kürd liderler, gerginlik anlarýnda, þu veya bu þekilde, Saddam Hüseyin’in eline geçmiþ olsalardý, Saddam Hüseyin onlara nasýl muamele ederdi?

Kürdistan Yurtseverler Birliði Baþkaný Celal Talabani’nin, 2003’den sonra Irak’a Cumhurbaþkaný olmasý dýþ dinamiklerin getirdiði bir durumdur. Dýþ dinamiklerin Kürdlerin, Kürdistan’ýn tarihindeki rolü çok büyüktür. Kürdlerin ve Kürdistan’ýn bölünmesi, parçalanmasý ve paylaþýlmasý, iç dinamikleri parçalamýþ, etkisiz bir hale getirmiþtir. Bu da dýþ dinamiklerin rolünü arttýrmýþtýr.

III. Birkaç yýl öncesine kadar, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Türkiye tarafýndan tanýnmýyordu, tanýnmak istenmiyordu. Celal Talabani, Mesut Barzani gibi Kürd liderler “aþiret þefleri” diye küçümsenirdi.

Bugün, Türkiye’nin komþularýyla iliþkileri dikkate alýndýðýnda, hükümetin “komþularla sýfýr sorun” politikasý dikkate alýndýðýnda, en güvenilir iliþkilerin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yürütüldüðü söylenmektedir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle ticari iliþkilerin geliþtiði, Kürdistan’dan çýkarýlan petrolün, doðalgazýn, Türkiye’ye taþýnmasý için projeler yapýldýðý konuþulmakta, tartýþýlmaktadýr. Baðdat’taki merkezi hükümetle Türkiye’nin iliþkilerinin bozulmasý sürecinde, Güney Kürdistan’daki Kürd Federe Yönetimi’yle iliþkilerin geliþtiði dikkati çekmektedir.

“Irak’a komþu Devletler Toplantýlarý”ndan, “Irak’a Komþu Devletler Ýçiþleri Bakanlarý Toplantýlarý”ndan, “Irak’a Komþu Devletler Dýþiþleri Bakanlarý Toplantýlarý”ndan, bugünlere nasýl gelindiði dikkate deðer bir konudur. o dönemli hiç unutmamak, Türk yönetiminin Kürdistan algýsýný da hiç dikkatlerden uzak tutmayarak bu iliþkileri izlemek de yarar var.

Bu da kanýmca, dýþ dinamiklerin aðýr bastýðý bir süreçtir. Henüz bir-iki yýl öncesine kadar böyle bir sürecin yaþanabileceðine hiç ihtimal vermezdim. ABD’nin Irak yönetimiyle, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle Türkiye’yle iliþkileri böyle bir sürecin yaþanmasýna, geliþmesine neden olmaktadýr. Bu iliþkiler çerçevesinde, Ergenekon davasýnýn sürüyor olmasýna, Türk ulusalcý anlayýþýnýn sorgulanýyor olmasýna da iþaret etmek gerekir.

IV. Suriye’deki Kürdistan Kürdistan’ýn en zayýf bölümü olarak algýlanýrdý. Bu bölge, öbür Kürdistan parçalarýnda mücadele yürütenler için bir sýðýnaktý. Bu bölgede yaþayan pek çok Kürd de, Suriye’de geçerli olan bir kimliðe bile sahip deðildir.

Mart 2011'den beri, yani bir buçuk yýldýr, Suriye’de, Beþþar Esed yönetimine karþý mücadele sürdürülmektedir. Suriye Ulusal Konseyi ve Hür Suriye Ordusu, Beþþar Esed rejimini devirmek, ve kendi yönetimlerini kurmak için yoðun bir mücadele içindedir.

Suriye Ulusal Konseyi’nde, daha çok Müslüman Kardeþler yer almaktadýr. El Kaide de Suriye Ulusal Konseyi içindedir. Hür Suriye Ordusu ise, Suriye ordusundan ayrýlan subaylar ve generaller tarafýndan kurulmuþtur. Gerek Suriye Ulusal Konseyi, gerek Hür Suriye Ordusu, Türkiye tarafýndan desteklenmektedir. Türkiye’nin Suriye ile, Suriye muhalefeti ile ilgilenmesi, demokrasi gereði, bir ilgilenme deðildir. “Beþþar Esed sonrasý kurulacak rejimde, Kürdler bir hak sahibi olmasýn” endiþesiyle gösterilen bir ilgidir. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte, Hür Suriye Ordusu’nu silahlandýrmaya çalýþýyor. Bu, Müslüman Kardeþler’in ve el Kaide’nin de silahlandýrýlmasý anlamýna gelmektedir.

Gerek Suriye Ulusal Konseyi, gerek Hür Suriye Ordusu, kuracaklarý yen rejimde, Kürd taleplerini karþýlamayacaklarýný, bu taleplere çok soðuk baktýklarýný açýk bir þekilde ortaya koyuyorlar. Türkiye’nin desteðiyle ve isteðiyle uyumlu olarak Kürdlerle aralarýna ciddi mesafeler koymaya çalýþýyorlar.

Kürdlerse, gerek Beþþar Esed yönetimiyle, gerek Suriye muhalefetiyle, belirli mesafede kalarak, kendi iþlerini yürütüyorlar. Kendi kendilerini yönetmenin yolunu yordamýný arýyorlar. Kürdlerin yaþadýðý alanlarda kurumlaþmaya çalýþýyorlar, çocuklar için, eðitim dili Kürdçe olan okullar kurmaya gayret ediyorlar.

Ýþte bu iliþkiler aðýnda hiç beklenmeyen bir durum ortaya çýkýyor. Beþþar Esed yönetimi, Temmuz ayý sonlarýnda, Kürd bölgelerinden askerlerini çekiyor. Qobani, Efrin, Amude, Terbesiye, Qamýþl, Derik gibi Kürd kentlerinde Kürdler yönetimi ele geçiriyor. Ve buralarda özerk yönetimler kurmaya çalýþýyorlar. Suriye Kürdleri Ulusal meclisi ve batý Kürdistan Halk Meclisi özerk yönetimi kurumlaþtýrmaya çalýþýyorlar. Hewler’de, Kürdistan Baþkaný Mesut Barzani’nin inisiyatifiyle, bu konuda bir anlaþma da yaptýlar. Bu, örneðin, Türkiye’nin hiç hesaplamadýðý bir durumdur. Bu olayýn, Türkiye’nin Suriye politikasýný alt-üst ettiði söylenebilir.

Bir-iki yýl öncesine kadar, Suriye’de böyle bir durumun yaþanacaðý hiç akla gelmezdi. Bu da Suriye Kürd toplumunun iç dinamiklerinden çok dýþ dinamiklerle ilgili bir durumdur. Suriye’de Beþþar Esed yönetiminin, Suriye Ulusal Konseyi’ne, Hür Suriye Ordusu’na Türkiye’ye karþý duruþu, Kürdlere yaþadýklarý alanlarda, çok daha büyük bir aðýrlýk vermiþtir. Kürdlerin Kürdistan’daki bu aðýrlýklarý zaman içinde çok daha büyüyecektir. Bu da açýktýr.

Aslýnda, toplumsal siyasal süreçleri iç dinamikler, dýþ dinamikler diye ayýrmak yersizdir. Dýþ dinamikler artýk iç dinamikler olmuþtur, iç dinamikler gibi iþlev görmeye baþlamýþtýr. Ýç dinamikler, dýþ dinamikler çok yoðun bir þekilde birbirlerini etkilemekte, birbirlerine dönüþmektedir. Hele hele Kürdistan konusunda, dýþ dinamik denen bazý unsurlar artýk iç dinamik olmuþtur. Örneðin Kürdistan parçalarý, herhangi bir Kürdistan parçasý için, artýk, tam anlamýyla bir iç dinamiktir. Emperyal ve sömürgeci güçler tarafýndan çizilen sýnýrlar ortadan kalkmaya baþlamýþtýr. En azýndan, insanlarýn zihinlerinde bu sýnýrla erimeye baþlamýþtýr.

Kürdler, fiili olarak özerk bölge kurma çabasý içindedir. Bundan geri dönüþ olacaðý kanýsýnda deðilim. Müslüman kardeþler de zamanla buna alýþacaklardýr. Suriye için de federal bir yönetim düþünülebilir. Dürziler, Aleviler, Sünni Müslümanlar için özerk bölgeler kurulabilir.

Ermenilerin ve Süryanilerin haklarý milli ve dini haklarý korunarak federal bir yönetim oluþturulabilir. Müslüman Kardeþler, Hür Suriye Ordusu böyle bir anlayýþa tepki gösterebilir Böyle olmasýn diye direnebilir. Ama, Baas rejiminin Suriye’de de yaþam bulmasý artýk mümkün olmayacaktýr. Müslüman Kardeþler’in anti-demokratik, ýrkçý düþüncelerinin yaþam bulmasý da öyle…

(x) 1971 baharýnda Güney Kürdistan’da meydana gelen “Saidler Olayý” Kürd tarihinde çok önemli bir konuya, çok önemli iliþkilere iþaret etmektedir. Dr. Þýwan’ýn, (Said Kýrmýzýtoprak) gerilla mücadelesi tasarlamasý bu olayýn temel boyutudur. Her iki Saidle ilgili senaryoyu yazan Türk istihbaratýdýr. Diðerleri hep, ikinci, üçüncü derecede aktördür. Tetikçiler elbette Kürdür. Bu, Kürdlerin ve Kürdistan’ýn bölünmesiyle, parçalanmasýyla, paylaþýlmasýyla doðrudan doðruya ilgili olan, daha doðrusu bu sürecin sonuçlarýndan biri olarak yaþanan bir olaydýr. Kiþi olarak bu olayýn bilincine o günlerde deðil, çok sonralarý, 1990’larda ulaþtým. O günlerde de gerilla mücadelesi düþünenler olduðunu belirtmek için böyle bir nota gerek duydum.


Ýsmail BEÞÝKÇÝ

23.08.2012


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.