'İnsanların et tüketimi ve kurban...'

28 Kasım 2009 16:41  

 

'İnsanların et tüketimi ve kurban...'

"İnsanların et yeme alışkanlığı öldürücü bir şey. Peki aslanların et yeme alışkanlığı öldürücü değil mi? Ya da büyük balığın küçük balığı yemesi öldürücü değil mi? Elbette bunların hepsi öldürücü ama insanların et yeme alışkanlığında bir başkalık var. Bir aslan karnını doyurunca bir daha yemek yemez. Biraz da abur cubur olsun diye iki tavşanı götürmez. Veya iki koyunu bir köşeye çekip ileride yerim diye de düşünmez. Bunu yapan sadece insanlar..."

"Kurban olayı" ise; en vahşisi. Hayvan kesim yerleri ile mezbahalar birbirine benziyor. Hayvan için aynı korkunç ortam. Bir an düşünün. Pazardan bir çocuk alıp getiriyorsunuz. Süsleyip boynuna bir ip geçirip mahallede gezdiriyorsunuz...."


İnanın, et öldürür! - Orhan Bulut

İnsanların et yeme alışkanlığı öldürücü bir şey. Peki aslanların et yeme alışkanlığı öldürücü değil mi? Ya da büyük balığın küçük balığı yemesi öldürücü değil mi? Elbette bunların hepsi öldürücü ama insanların et yeme alışkanlığında bir başkalık var. Bir aslan karnını doyurunca bir daha yemek yemez.

Biraz da abur cubur olsun diye iki tavşanı götürmez. Veya iki koyunu bir köşeye çekip ileride yerim diye de düşünmez. Bunu yapan sadece insanlar...

İnsanlar gereğinden çok ama çok fazla et yiyiyorlar. Bu nedenle suni bir biçimde, (buna fabrikasyon da diyebiliriz) hayvan üretiyorlar.

Hayvan üretme fabrikalarında yetişen hayvanlar en kötü koşullara sahipler. Kısa zamanda şişmeleri ve kesilmeye hazır hale gelmeleri için her önlem alınıyor. Mümkün olduğunca az hareket ettiriliyorlar. Hareket etmesinler ki şişsinler, satılırken ağır gelsinler... Çok zaman bu sadece ot yiyen hayvanlara kendi arkadaşlarının etleri yediriliyor. Onlar da bildiğimiz 'deli dana' oluyorlar.

Bir hayvanı beslemek için ona o kadar çok hububat veriliyor ki, aynı hububatla çok daha fazla sayıda insan beslenebilir. Hem de iyi beslenir. Ama hububat hayvanlara gidiyor ve sonra çok daha az sayıda insan o hayvanların etlerini yiyiyor. Yani et yemek zenginlerin işi.

Üç en kalabalık Avrupa ülkesinin her birinde günde 2.5 milyon hayvan kesiliyor. Bu saatte 10 bin, dakikada 1700, saniyede 30 hayvan eder. Tam bir katliam. Öldükten sonra nasıl öldürüldüğün önemli değil ama zavallı hayvanlar en kötü, en korkunç koşullarda canlarını veriyorlar.

Türkiye’de, mezbahaya getirilen hayvan içeri alınıyor, kaygan yerlerde hızla kasabın bıçağının önüne getiriliyor. Çok zaman yere düşüyor, itiş kakış sırasında yaralanıyor ama sonunda kafası koparılıyor. İçersi çok gürültülü. Öldürülen hayvanların sesleri, işleyen makineler. Gürültü, korku, kan kokusu. Her yerde kan ve ölüme giden hayvanların bokları. Öldürülmüş hayvanların parçaları. Bütün bunlar hayvanları çıldırtıyor. Gözleri dışarı fırlıyor, hızlı nefes alıyor, bağırıyor. Çığlık atıyor. Nafile. İtile kakıla kasabın önüne geliyor.

Mezbahalarda çalışanlar çok zaman kestikleri hayvan başına para alıyorlar. Onlar yaptıkları işi düşünmüyorlar. Her defasında bir can aldıkları akıllarına bile gelmiyor. Kasabın bıçağının hayvanın boynuna girmesi ile tekstil işçisinin kolu indirmesi arasında fark yok. Hayvanın derisini yüzenin yaptığı iş ile tornacının yaptığı iş arasında fark yok. Oysa biri can alıyor. Biri öldürüldüğünde bile hala kıpırdayan hayvan etleri ile oynuyor, diğeri iple, demirle.

"Kurban olayı" ise; en vahşisi. Hayvan kesim yerleri ile mezbahalar birbirine benziyor. Hayvan için aynı korkunç ortam.

Bir an düşünün. Pazardan bir çocuk alıp getiriyorsunuz. Süsleyip boynuna bir ip geçirip mahallede gezdiriyorsunuz. Sonra yediriyorsunuz çocuğu. En sevdiği şeyleri veriyorsnız yemesi için. Sonra bir sabah kalkılıyor ve çocuk dışarı çıkarılıp evin bahçesinin arkasına götürülüyor. Bahçe yoksa yakındaki araba yıkanan yere. Birçok çocuk o tarafa gidiyor. Sonra….insanları dehşete düşürmeyelim. Çocuğun kafası kesiliyor, derisi yüzülüyor, bağırsakları bir çukura dolduruluyor, gerisi parçalanıyor ve konu komşuya dağıtılıyor. Bu mümkün mü? Bir söylentiye göre eskiden insanlar çocuklarını kurban ederlermiş sonra bir peygamber bunun yerine hayvanların kurban edilmesi adetini getirmiş. İyi mi etmiş? Hayır. Ha sizin çocuğunuz, ha zavallı bir koyun ya da sığır.

Arkadaşım Yalçın Ergündoğan’ın çok güzel bir kitabı var: "Dünya Yalnız Bizim Değil Yazıları" / Yaşam savunusu. Hayvanların arkadaşlığı üzerine. Onlar, daha aşağı bir tür değil, arkadaş. İletişim kurabileceğiniz, size güven duyan canlılar. Bir bakın o kitaba, o kadar faklı bir bakışla karşılaşacaksınız ki.

Eğer kurban bayramı size çok geliyorsa Yalçın’ın kitabı sizi etkilerse vazgeçin et yemekten. Vazgeçin hayvanların öldürülmesine ortak olmaktan. Üstelik et yemeyi bıraktığınızda bir çok kazancınız olacak: Şişmanlamaktan kurtulacaksınız. Daha sağlıklı olacaksınız. Kalp hastası ve kanser olma olasılığınız azalacak. Dünyanın daha iyi beslenmesine çok küçük de olsa katkıda bulunacaksınız. Ve, birçok canlının canını kurtaracaksınız. Yetmez mi?..

KÜRESEL ISINMANIN ÖNLENMESİNE KATKINIZ DA OLSUN...

Bir kazanç daha söyleyeyim: Sığırlar çokça metan gazı çıkarıyorlar. Metan gazı küresel ısınmanın en önemli nedenlerinden birisi. Aşırı ölçüde çok sığır yetiştirilmesi aşırı metan gazının atmosfere karışmasına neden oluyor. Siz et yemeyince, daha az sığır yetişecek ve böylece gezegenimiz küresel ısınma tehlikesinden kurtulmuş mu olacak? Hayır. Sadece küçük, çok küçük ama gerçekten çok küçük bir katkıda bulunacaksınız. Daha büyük bir katkı için Küresel Eylem Grubu'na katılmalısınız. 12 Aralık günü, "Kopenhag Zirvesi" toplanıyor ve bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de küresel ısınmaya karşı gösteriler yapılacak. Arayın 0555 863 16 36’yı veya 0532 342 88 88’i ve daha ayrıntılı bilgi alın. kureseleylemgrubu@gmail.com’a da yazabilirsiniz.

En büyük katkıyı kendinize yapacaksınız. Ezilen ulus var oldukça, ezen ulusun emekçileri özgür olamaz. Hunharca katledilen hayvanlar oldukça, insanlar özgür olamaz. Çanakkale Bayramiç’teki Türkler “Kürtler dışarı” diye bağırdıkça özgür olamazlar...

Doğrusu et yememek bireysel bir tercihtir. Sonuçları sadece bireyleri etkiler. Ama sizde hayvanları yemeyi reddedenlerin safına geçebilir ve ağır bir yükten kurtulabilirsiniz. Deneyin. Et yememek çok güzel bir duygudur.

Sesonline.net


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0