SOSYAL MEDYA KAOTÝKTÝR

18 Kasým 2021 12:38 / 758 kez okundu!

 

 

"Sosyal Medya, bugün de büyük ölçüde yalan üzerine kurulmuþ gibi olsa da aslýnda bir tür gerçek olaný arayýþtýr da.

Yani sosyal medya bu tür arayýþlarýn hem kendisi hem mecrasýdýr. Ne tapýnmalý ne de esiri olunmalýdýr. Akýllý farkýndalýðýmýz tek kurtuluþumuzdur."

 

***

SOSYAL MEDYA KAOTÝKTÝR

 

Sosyal medya kaotiktir!

Tek yönlü tüm kavrayýþlar boþa çýkar…

 

Bu yüzden de “sosyal medya iyidir”, “sosyal medya kötüdür” ya da “ben, sosyal medyadan yanayým”, “ben, sosyal medyaya karþýyým”demek hem eksik, hem yanlýþ hem de o kadar felsefik manada, saçmadýr. En üst düzeydeki politikacýlarýmýzdan, devlet adamlarýndan böyle sözler duymak üzücüdür. Onlarýn iletiþim anlamýnda doðru bilgilendirilmediklerine de kanýttýr. 

 

Örneðin dünya, günümüzde artýk habere eriþim sorunu yaþamýyor. Doðru haberi, en hýzlý biçimde ayýklama, çöplerin içinden bulup çýkarmadýr artýk derdimiz.

 

Yalan haber ýþýk hýzýyla yayýlýyor, bu doðru; mesele, doðru haberi de doðru zamanda, doðru yerlere, en hýzlý biçimde ulaþtýrabilmektedir.

 

Sosyoloji’nin babasý sayýlan Ýbni Haldun, Mukaddime’de 1200’lerde bu konularý da ciddiyetle kurcalamýþ, “doðru haber/yanlýþ haber” ikilemini sorgulamýþtýr.

Yalan denilen þey, haberin yapýsýna doðal olarak girmiþtir. Buna yol açan nedenler vardýr? Nedenlerden biri, görüþ ve inanýþ eðilimlerinde yan tutmalarýdýr çünkü insan, haberi algýlarken eðer normal durumdaysa, haberin hakkýný verip onu inceler. Yalan mý doðru mu olduðu konsunuda aydýnlanýncaya dek üzerinde kafa yorar ama eðilimi, bir görüþe, bir inanca olan baðlýlýðý onu kendine baðlamýþsa (eðilimi baðnazlýk ölçüsüne varmýþsa), algýladýðý haberler içinde eðilimine ilk anda hangisi uygun düþüyorsa onu kabul eder insan. Bu eðilim ve yan tutma, insanýn gerçeði görmeye yarayan gözünde bir perde olur. Eleþtirmeyi, inceleme çabasýný engeller ve yalaný benimsemeye, alýp aktarmaya sürükler.

 

Sosyal Medya, bugün de büyük ölçüde yalan üzerine kurulmuþ gibi olsa da aslýnda bir tür gerçek olaný arayýþtýr da.

Yani sosyal medya bu tür arayýþlarýn hem kendisi hem mecrasýdýr. Ne tapýnmalý, esiri olunmalý ne de düþmanlýk yapýlmalýdýr. Akýllý farkýndalýðýmýz tek kurtuluþumuzdur.

 

Sosyal medyada dün dumanla, ateþle yaptýðýmýzý yapýyoruz. O günkü maðara duvarlarýný tuvale çevirme tutkumuzun, hatasýyla sevabýyla bugüne yansýmasýdýr sosyal medya.

 

Dün aþýklarýn, halk ozanlarýnýn köyden köye taþýdýðýný, bugün sosyal medya kiþiden kiþiye, ülkeden dünyaya ulaþtýrýyor. 

 

Önemli olan bu medyanýn tekelleþmemesini saðlamak, doðru haberin taþýnmasý yerine bir tür manipülasyon, gýybet (dedikodu) ve iftira aracý olmasýnýn önüne geçmek... Sahici sivil insanlarýn sözcülüðünün de büyük resim içinde yer bulmasýný gözetmek... Ki bu konuda devletlere, sivil toplum kuruluþlarýna ve tek tek kiþilere de büyük görevler düþüyor. Tersi durumda “yalan”ýn, dedikodunun ve iftiranýn diktatörlüðü kaçýnýlmaz olur. 

(Kendi ülkesinde kontrolün en büyüðünü yapýp benim ülkemde kontrol dýþý kalmak isteyen DW (Almanya’nýn Sesi) ve VOA (Amerika’nýn Sesi) gibi büyük devletlerin algý yayýnlarýna karþý Türkiye’nin duruþu, bu anlamda önemlidir.)

Bütün mesele farkýndalýk... Farkýnda olursanýz, yalandan az etkilenir, çok etkilersiniz!

 

Buradaki ‘yalan’ý, -içindeki þeytaný gözden kaçýrmadan- çok da þeytanlaþtýrmamak gerek. Unutmayalým ki koskoca bir dünya edebiyatý aslýnda bir baþka tür "yalan" deðil midir? Bu kurmaca, bu "yalan"; bu ikili, bu kaotik yanýyla ayný zamanda insanlýðýn en önemli yaratýcý gücünün ta kendisi olmadý mý? Biz geleceðimizi þekillendirirken, unutmayalým ki dünya kaotik "metaverse"leri, "blockchain"leri doðuruyor. Bunlar ne tam iyidir ne tam kötü... Konuya bizim nasýl baktýðýmýz önemli. 

Sisyphus:The Myth adlý Kore yapýmý dizide etkili bir söz vardý: "Gelecek çoktan geldi, sadece henüz bilmiyoruz.”

Farkýnda olanlara, fark yaratanlara ise hepimiz borçluyuz. 

Belki de bunun için sözlerle, fotoðraflarla, filmlerle, her yönüyle sosyal medya; aynadýr, bize bizi gösterir; ayna donmuþ gibidir ama sen canlý oldukça, canlýdýr.

Yine sosyal medya ayný zamanda bir fotoðraftýr, bizi eyler, bizi oyalar, bizi bizden saklar, hatta bizi özümüzden uzaklaþtýrabilir. Üstelik fotoðraf neredeyse canlý gibidir ama donmuþtur. 

Film de, fotoðraf da belki bir tür zamanda yolculuktur. Bu yüzden Sosyal medya, içinde dünü, bugünü, yarýný barýndýran kaotik bir zaman yolculuðudur. 

Her yolculuk gibi büyüleyici, öngörülemez ama umut doludur.

 

5000 yýl önceki bir Sümer tableti ile ("bu depodaki buðday þu kiþiye aittir!")

ya da 3000 yýl önceki bir Urartu duvar yazýsýyla (“tanrýlarýn laneti, kurduðum baðlarý bozanlarýn üstüne olsun!);

bugünün bir bilgisayar tableti ya da bir web sitesi arasýndaki fark, sadece ZAMAN’dýr.

Birisi buðdayý, üzüm baðýný kollayýp koruyor, ötekisi ise hem baðý, buðdayý hem de -yeterince korumayan, ya da koruduðunu sananlara inat- VATAN’ý…

 

Tarih, deðiþerek tekerrür eder!

 

Hepimiz evrende eksi sonsuz ile artý sonsuz arasýnda ihmal edilebilir bir noktayýz.

Taþtan, ottan, hayvandan tek farkýmýz, FARKINDALIÐIMIZ!

 

SOSYAL MEDYAYA, SOSYAL MEDYADAN SORUYORUZ: FARKINDA MISINIZ?

 

Ýlhami MISIRLIOÐLU

 

Dinleme önerisi: Cem Karaca – Ceviz Aðacý (Ben bir ceviz aðacýyým, Gülhane Parkýnda / Ne sen bunun farkýndasýn, ne de polis farkýnda)

https://youtu.be/khD07C-YDL4

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.