HEM KANAL HEM ÝSTANBUL
05 Ekim 2020 17:32 / 9387 kez okundu!
Bu yazý; ÝBB tarafýndan kotarýlmýþ ve "YA KANAL YA ÝSTANBUL!" sloganýyla yayýnlanmýþ olan KANAL ÝSTANBUL / Çok Disiplinli Bilimsel Deðerlendirme kitabý üzerine notlarýmdýr.
Çok sayýda profesör ünvanlý akademisyenin, Kanal Ýstanbul üstüne yazýlarýný bir araya getirmiþ olan bu kitabý elinize alýp kapaðýna baktýðýnýzda baþlýðýyla, yazarlarý ve unvanlarýyla, içindekiler kýsmýnýn geniþ çerçevesiyle ilk elde etkili bir sunumla karþýlaþýyorsunuz. Yazýlarýn içeriklerinin büyük çoðunluðu ise ne yazýk ki Kanal Ýstanbul’u büyük tehlike gören bir anlayýþýn puzzle parçasý konumunda...
Notlarýmý alýrken ben meseleye doðal olarak akademik yaklaþmadým, konuyu daha çok politik olarak ele aldým. Kanal Ýstanbul konusunda doðru tutum almak isteyenlere bir ideolojik ve politik çerçeve sunmaya çalýþtým. Geçmiþteki birçok benzerini anýmsatarak “Kanal karþýtlýðý”nýn aslýnda nasýl bir tarihsel derinliðe sahip olduðunu göstermeye odaklandým.
Bu yüzden de ÝBB Baþkaný Ekrem Ýmamoðlu’nun Kanal Ýstanbul’a kredi açýlmamasý için tüm dünyaya seslenirken iþtahla kullandýðý negatif çaðrýþýmlý “Ya kanal Ya Ýstanbul” sloganýna karþý da daha pozitif ve uzlaþmacý “Hem Kanal Hem Ýstanbul!” sloganýný öneriyor, bunun yanýnda da kitaptaki kimi akademik doðrulardan da iktidarý önyargýsýz olarak yararlanmaya çaðýrýyorum.
****
HEM KANAL HEM ÝSTANBUL
Bu yazý; ÝBB tarafýndan kotarýlmýþ ve YA KANAL YA ÝSTANBUL! sloganýyla yayýnlanmýþ olan KANAL ÝSTANBUL / Çok Disiplinli Bilimsel Deðerlendirme kitabý üzerine notlarýmdýr.
Çok sayýda profesör ünvanlý akademisyenin, Kanal Ýstanbul üstüne yazýlarýný bir araya getirmiþ olan bu kitabý elinize alýp kapaðýna baktýðýnýzda baþlýðýyla, yazarlarý ve unvanlarýyla, içindekiler kýsmýnýn geniþ çerçevesiyle ilk elde etkili bir sunumla karþýlaþýyorsunuz. Yazýlarýn içeriklerinin büyük çoðunluðu ise ne yazýk ki Kanal Ýstanbul’u büyük tehlike gören bir anlayýþýn puzzle parçasý konumunda...
Notlarýmý alýrken ben meseleye doðal olarak akademik yaklaþmadým, konuyu daha çok politik olarak ele aldým. Kanal Ýstanbul konusunda doðru tutum almak isteyenlere bir ideolojik ve politik çerçeve sunmaya çalýþtým. Geçmiþteki birçok benzerini anýmsatarak “Kanal karþýtlýðý”nýn aslýnda nasýl bir tarihsel derinliðe sahip olduðunu göstermeye odaklandým.
Bu yüzden de ÝBB Baþkaný Ekrem Ýmamoðlu’nun Kanal Ýstanbul’a kredi açýlmamasý için tüm dünyaya seslenirken iþtahla kullandýðý negatif çaðrýþýmlý “Ya kanal Ya Ýstanbul” sloganýna karþý da daha pozitif ve uzlaþmacý “Hem Kanal Hem Ýstanbul!” sloganýný öneriyor, bunun yanýnda da kitaptaki kimi akademik doðrulardan da iktidarý önyargýsýz olarak yararlanmaya çaðýrýyorum.
***
“Gerçek güç, birbirinden ayrý þeyler, durumlar ve insanlar arasýndaki baðlantýlarý anlamaktan doðar.” Laozi
“Tarihte ticaret yollarýný açýk tutabilen ve suyu iyi yöneten devletler uzun yaþýyor.” Fernand Braudel
Devlet bu kitaptan azami yararlanmalýdýr
Bu kitabý yayýnlamakla ÝBB çok iyi yapmýþtýr.
Kitaptaki çeþitli emekli, emeksiz hocalarýn, bazý memur profesörlerin ve belki de çok da iyi hesaplamadan bu kitaba girmiþ bazý þaþkýn akademisyenlerin kitaba boca ettikleri ders notlarýndan yararlanmak için, eminim ki projenin yapýcýlarý her þeye raðmen yazýlarý didik didik edecek, kitap üzerine elbette benden daha ciddi bir çalýþma yürüteceklerdir. Saðlam bir bakýþ açýsýyla yapýlacak iyi bir ayýklama, devletin eline epeyi yararlý malzeme de sunabilir. Hatta bu malzemenin bir kýsmý, o makaleyi yazanýn asýl amacýnýn hilafýna da deðerlendirilebilir.
Ancak en dikkati çeken nokta bu kitabýn, büyük resmi gözden kaçýrmanýn ne anlama geldiðinin en güncel örneði olmasýdýr.
Bilim tapýnmacýlýðýný en üst düzeye çýkaran bu kitap pozitivist, Avrupa merkezci bakýþýn tipik yansýmasýdýr. Bilimsel bir deðerlendirmeye destek verdikleri inancýyla kitaba katkýda bulunan akademisyenlerin bir kýsmý bunun tam farkýnda olamasalar da bu kitap aslýnda bizde genellikle “Batýnýn istemediðini istememe” biçiminde tezahür eden Oryantalizmin, Anadolu þubesine gönüllü kayýt yaptýrmýþlýðýn sembolü olacaktýr çünkü daha en baþýndan “çýlgýn proje” yaklaþýmýnýn aþaðýlanmasýyla yola çýkýlýyor. Üstelik bu yaklaþýmlarý #Akbabamizahý’nýn bile gerisinde kalýyor.
#AkbabaMizahý nedir?
#Akbabamizahý, geçmiþteki “askeri vesayet rejiminin sevmediðini sevmemek"tir. Askeri vesayet neyi sevmezdi? Gerçek iþ adamýný, gerçek din adamýný ve gerçek siyaset adamýný...
Tek partili dönemin vesayet sistemi, kendisine memur iþ adamý, memur din adamý ve memur politikacý isterdi. Sýnýrlarý zorlayan, devletle iþ yapmayan iþ adamý makbul deðildi. Devletin vaaz ettiði din anlayýþýný savunan maaþlý memur din adamlarý isteniyordu. Ötekilerin hepsi zaten “kadýn göbeðine muska yazan", “vurun kahpeye” diyenlerdi. Türk filmlerinin ezici çoðunluðunda cenaze kaldýran, kýyafetiyle sahneyi kurtaran karikatür tiplemeler dýþýnda sahici bir dindara, din adamýna bu yüzden rastlayamazsýnýz. Memur politikacýlar da tek partili, sahte seçimli sistemin dýþýna çýkmamalýydý ve çýkmýyorlardý zaten. Bu yüzden de tüm tek parti ve sonrasýndaki dönem boyunca bu anlayýþ mizah dünyamýza egemen olmuþtu. Akbaba gazetesiyle kendini var eden mizah anlayýþý tüm varlýðýný bu üç kesimle alay etmek üzerine kurmuþtu. Ýþ adamlarý kan emici, üç kaðýtçý; din adamlarý sahtekâr ve mutlaka “Vurun kahpeye”ci; siyasetçiler ise yalancý ve çalýp çýrpmacý...
Meseleye sadece #AkbabaMizahý gözlüðüyle bakanlarýn eðlence unsuru olarak gördüðü Çýlgýn Proje sözü de, aslýnda bu milletin düþünme ufkunu geniþletme hamlesinin iyi bir özetiydi, yaratýcý bir iletiþim baþarýsýydý.
NOT 1: Çýlgýn projelerle alay edenlere her daim bu millet, kendi tarihindeki baþka çýlgýn projeleri anýmsatacaktýr...
Örneðin:
- 2. Mehmet’in Ýstanbul’u alma ýsrarýný ve bunu gerçekleþtirmesini;
- M. Kemal Atatürk ve arkadaþlarýnýn savunduðu ve gerçekleþtirdiði Kurtuluþ Savaþý’ný;
- Ý. Ýnönü’nün Türkiye’yi 2. Dünya Savaþý’na sokmama biçimindeki denge politikasýný;
- C. Bayar ve A. Menderes’in ülkeyi çok partili sistemle götürme çabalarýný, Türkiye’yi Kýbrýs’a garantör ülke yapma baþarýlarýný;
- S. Demirel’in barajlar ýsrarýný ve Keban ve Atatürk barajýný gerçekleþtirerek “GAP’ý gaptýrmama”sýný;
- B. Ecevit ve N. Erbakan’ýn savunduðu ve gerçekleþtirdiði Kýbrýs Barýþ Harekatý’ný;
- Turgut Özal’ýn savunduðu ve gerçekleþtirdiði Antalya’yý Turizm Baþkenti yapma giriþimini, Türkiye'yi ihracat ülkesi yapma hamlesini ve yine Turgut Özal’ýn savunduðu ama gerçekleþtiremediði “Ortadoðu Barýþ Suyu Projesi”ni;
- R.T Erdoðan’ýn savunduðu ve gerçekleþtirdiði Suriye’deki Fýrat Kalkaný, Zeytin Dalý, ve Barýþ Pýnarý’ný, Mavi Vatan ve Libya adýmlarýný, ÝHA, SÝHA, hastane seferberliðini….
Bunlarýn ve yazamadýðýmýz daha bir sürü hayalin çoðu kendi dönemlerinde aslýnda bir tür “çýlgýn proje”ydi, o gün onlara da kimileri oldukça “bilimsel” görünen gerekçelerle karþý çýkmýþlardý ama bereket ki baþka birilerinin akýlcý ýsrarýyla onlar bugün hayatlarýmýzýn bir parçasýný oluþturdular.
NOT 2: Þurasý da bir gerçek ki 1986’da Özal büyük bir vizyonla “Antalya’yý Turizm baþkenti yapacaðým” dediðinde de onunla alay edip sonra da yanýlanlar ile, bugün Kanal Ýstanbul’a karþý çýkanlarýn büyük çoðunluðu politik akrabadýr...
Onlar o sýrada “sana alýþamadýk” sloganýnýn þehvetiyle mizaha (#AkbabaMizahý) ve politik dalgacýlýða aðýrlýk vermiþken; Özal o günlerin Doðu Akdeniz’inde turizm bölgeleri olan Kýbrýs/Maraþ’ýn 1974’de, Lübnan’ýn da 1975’de devreden çýkmýþ olduðunu, yöredeki boþluðun doldurulmasý gerektiðini bilerek hareket ediyordu. Karþý çýkanlarýn en önemli argümaný “Güzelim kýyýlarýn mahvolacaðý”, “denizin kirletileceði”, “tarým arazilerinin yok olacaðý”, “orman ve aðaç katliamýnýn yapýlacaðý” biçimindeydi. Esas olarak bunlarýn hiçbirisi vahim boyutlarda olmadý. Tersine artýk dünyanýn tanýdýðý Antalya, gerçekten de Turizmin baþkenti oldu.
Elbette böylesi projeler uygulanýrken her zaman kimi yanlýþlar yapýlabilir, daha iyisi her zaman olabilir ama unutmayalým ki ayný zamanda mükemmel, iyinin düþmanýdýr.
Artýk dünya turizminin merkezlerinden birisi olarak Antalya, ayný zamanda tarým alanýnda da eskiden ürettiðinin çok üstünde katkýda bulunuyor ülkeye. Bir turizm ve tarým þehri olarak Antalya’nýn 417 tane 5 yýldýzlý oteli, 800 binin üzerinde de yataðý var. Yýlda 10 milyon turisti aðýrlayan Antalya “istemezük”çülerin deðil Özal’ýn hayaliydi ve gerçeðe dönüþtü. O günün #KategorikMuhalif kiþileri ise kendilerine yeni “istemezük” konularý yaratmaya devam ediyorlar çünkü yollar, köprüler, tüneller, demiryollarý, hastaneler, ÝHA’lar, SÝHA’lar, Mavi Vatan’lar, Suriye’ler, Libya’lar; pandemi þartlarý, kriz ortamý dinlemeden, ardý arkasý kesilmeden geliyor. Yani yeni istemezükçülerin iþi epeyi zor bu sefer.
Suyu iyi yönetmek geleceði yönetmektir
“Suyu iyi yöneten, ticaret yollarýný açýk tutan devletler uzun yaþadý.” F. Braudel
Tarihte batýdaki Roma Ýmparatorluðunu ya da doðudaki Urartu devletini önemli yapan konulardan birisi de suyu iyi yönetmeleriydi. Su yollarý yaparak binlerce kilometre ötelerden taþýdýklarý sular onlarýn ömrünü uzattý. Roma su kemerleri ve Urartu’nun 2800 yýllýk Þamran kanalý bugün hala ayakta duruyor, bazýlarý kullanýlabiliyor.
Roma’nýn kanallarýna, su kemerlerine de ayný mantýkla bakýlsaydý onlarýn yapýlmamasý gerektiði sonucu çýkarýlabilirdi. Bugün o eserlere tarihi miras olarak bakanlar eminim ki yarýn Ýstanbul Kanalý’ný da tarihi miras sayacaklardýr.
Tarihte aslýnda suyun yolu üzerindeki deðiþikliklerin þansý her daim çok olmuþtur.
Suya yol olmak, suyun yoluna gitmek kadar önemlidir.
Ýnsanoðlu sulara yön verebildikçe, geliþti, ilerledi.
Ýnsanoðlu geçmiþte doðaya karþý çok sayýda yanlýþ iþlemiþ ve iþlemeye de devam ediyor olsa da; insanýn karýþtýðý her þeyi yanlýþ saymak elbette mümkün deðildir. Binlerce yýllýk deðiþimin içinde kimi zaman uçlara kaysa da insanýn süreçlere her daim bilinçli müdahaleleri vardýr ve kaçýnýlmazdýr.
Fernand Braudel’in Akdeniz eserinde yazdýðý gibi “tarihte, ticaret yollarýný açýk tutan ve suyu iyi yöneten devletler uzun yaþýyor.”
Bugün “yol” meselesine bilgi yolunu (teknoloji, internet), enerji yolunu (doðalgaz/petrol boru hattý, elektrik hatlarý vb.) açýk tutmayý da ekleyebiliriz. Kanal Ýstanbul ise hem yolu açýk tutmak hem suyu iyi yönetmektir. Unutmayalým ki #YolHayattýr
Bu kanala karþý çýkanlarýn, benzeyen mantýkla geçmiþten bugüne dek nelere de karþý çýktýklarýna da dikkat edilmeli.
Boðaziçi Köprüsü için, Keban Barajý için ilk adýmlar atýldýðýnda söylenenler utanç vericidir. Ýkinci, Üçüncü Köprü, Marmaray, metrobüs, Ýstanbul Havaalaný, Þehir hastaneleri, Bayraktar, Akýncý, Uzay Ajansý ve Karadeniz’de doðal gaz keþfi için de benzeri yaklaþýmlarý var.
Üstelik bu karþý duruþlarýn çoðunluðu bilgi görünümlü kaðýtlarla paketlenmiþ de olsa, gerçekte bilimsel dayanaklardan yoksundu ve büyük ölçüde Avrupa merkezci bakýþ açýsýna dayandýrýlmýþ bir Oryantalist yanlýþ batýcýlýk ve Ýslamofobi ile formatlanmýþtý. Hala da öyle...
Bu yüzden de bugün Ýslamofobist, batý hayraný #KategorikMuhalif bir gazetecimizin Cezeri adlý uçan otomobil tasarýmýmýz için “4 leðen bir damat” diye alay etmesi kimseyi þaþýrtmýyor çünkü onun öncelleri de zaten Nuri Killigil’in, Demirað’ýn, Vecihi Hürkuþ’un, Erbakan’ýn milli uçaklarýyla, milli otomobilleriyle ve sanayi hamleleriyle de ayný þekilde “yakýndan ilgilenmiþ” sonra da hem projeleri hem de ülkemizin geleceðini topraða gömmüþlerdi.
Osmanlý denizciliðine damga vuran Oruç Reis’in çetin fýrtýnalara karþý söylediði tarihe geçen “Yaþama hakkýn, mücadele gücün kadardýr” sözünü anýmsayalým. Türkiye’ye yaþam hakký tanýmak istemeyenlerin cirit attýðý Akdeniz’de bugün onun adýný taþýyan Oruç Reis sismik araþtýrma gemisi ülkemizin ufkunu geniþletmeye çalýþýyor. Doðu Akdeniz’de tek taraflý oyunlarý bozan Türkiye, çalýþmalarýna ancak böylelikle dört bir yanda devam edebiliyor.
Suyu akýllýca ve adaletle yönetmek, suyun huyuna gitmek ise; Türkiye’nin bunu en iyi biçimde yapacaðýna inanmak için geçmiþten bugüne çok örneðimiz var.
Dünyanýn da bugün Süveyþ’ten Panama’ya iyi örnekleri az deðil. Buna raðmen o projelerin de baþlangýçta öngörülen ya da hiç kestirilemeyen sorunlu yerleri elbette olmuþtur. Ancak hem ülkemizde hem de dünyada daha iþin baþýnda o projelerin sadece olasý problemlerini dev aynasýnda büyütüp “bilimsel” paketlerle ortaya çýkaranlarýn ne kadar yanýldýðý bugün daha iyi görülebiliyor.
1834 yýlýnda bir Ýngiliz planýnda örneðin Asi Nehri ile Fýrat arasýnda bir KANAL oluþturmak ve bu yolla önce Basra Körfezine sonra da Hindistan’a ulaþmak amaçlanmýþtý. Ancak Rusya’nýn karþý çýkýþý, Osmanlý’nýn isteksizliði, Mehmet Ali Paþa’nýn pragmatizmi, Ýngilizlerin iç çekiþmeleri nedeniyle kanalýn yapýmý baþarýlamamýþtýr. (Ortadoðu’da Su Abdullah Kýran Kitap yayýnevi Sh.51)
1869’da Süveyþ Kanalý Osmanlýlar zamanýnda açýldý ancak sonradan burayý iþgal eden Ýngilizlerden geri alýnamadý ancak hem Mýsýr hem dünya için kanal hala önemini koruyor.
Fransýzlarýn baþlayýp bitiremediði Panama Kanalý’ný USA 1914 yýlýnda tamamlamýþtýr.
1893’de tamamlanan Yunanistan’daki Korint Kanalý ise günümüzde gemilerin hýzýnýn çok artmasý karþýsýnda mesafe azaltýcý yanýyla biraz geride kalmýþ görünüyor.
Ortadoðu Barýþ Suyu Projesi 1986 yýlýnda günün baþbakaný Turgut Özal tarafýndan ortaya atýlmýþtýr. Körfez ve diðer kimi Arap ülkelerinin Seyhan ve Ceyhan nehirleri üzerinden yapýlacak kanallarla suya kavuþturulmasýný amaçlýyordu. O günün koþullarýnda devletler arasýndaki çok sayýdaki güvensizlikler nedeniyle yapýlamamýþtýr. Ancak ufuk geniþleten “çýlgýn proje” olarak tarihe not düþmüþtür.
KANAL ÝSTANBUL / Çok Disiplinli Bilimsel Deðerlendirme
Kanal istanbul:
Uzunluk: 45 kilometre
Derinlik 20,75 metre
Geniþlik (en dar yerinde): 275 metre olarak tasarlanmýþtýr.
Makaleler
KANAL ÝSTANBUL PROJESÝ GEMÝ HAREKETLERÝ YÖNÜNDEN DEÐERLENDÝRME makalesinde Aydýn Þalcý; bizi rakamlara boðuyor, biraz bilgi gösterisi yapýyor, var sayýmlarý “bilimselleþtirerek”, olasý tehlikelerin abartýlmasýna ortam saðlýyor olsa da; kimi teorik uyarýlarýnýn baþka bir anlayýþla dikkate alýnmasý yerinde olacaktýr.
Benzeri yaklaþýmý Feramuz Aþkýn, Saim Oðuzülgen ve Sedat Tenker’in birlikte kaleme aldýklarý “ÝSTANBUL BOÐAZI VE KANAL ÝSTANBUL’UN GEMÝ GEÇÝÞLERÝ AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ” makalesinde de görmekteyiz.
Bu ve diðer makalelerde konu ile ilgili öne sürülen iddialar ve küçük notlarým aþaðýdadýr:
Kanal Ýstanbul “Sýð Su Sorunlarý”na yol açacaktýr.
NOT 3: Kanal Ýstanbul derinlik: 20,75 metre
Süveyþ Kanalý derinlik: 22 metre
Panama Kanalý derinlik: 13 metre
Korint kanalý derinlik: 8 metre
Geniþliðin az oluþunun sorunlarý olacaktýr.
NOT 4: Ýstanbul Kanalý geniþlik (en dar yerinde): 275 metre
Süveyþ Kanalý geniþlik: 313 metre
Panama kanalý geniþlik 212 metre
Korint Kanalý geniþlik: 21 metre
Deniz ulaþýmý sorunlarý olacaktýr (Akýntý, rüzgâr vb. nedeniyle Ýst. Boðazý’ndan daha tehlikeli).
NOT 5: Kendi içinde kimi doðrularý barýndýrýyor da olsa yer yer abartmalara yaslanmýþ, varsayýmlarýn gerçeklik düzeyinde algýlanmasýna yönelik bir metin olarak oluþturulmuþ.
Samsun Ceyhan boru hattý yapýlarak, Ýstanbul Boðazý’ndaki deniz trafiði daha emniyetli yapýlabilecek iken neden Kanal Ýstanbul ýsrarý?
NOT 6: Kanal Ýstanbul’un stratejik anlamýný eksik kavrayan bir yaklaþýma dayalý bir soru olduðu açýk. Ayrýca TANAP ve TÜRKAKIM boru hatlarýnýn varlýðýnýn bile gemi taþýmacýlýðýný azaltmadýðýný dikkate almayan bir bakýþ.
Gemi taþýmacýlýðýna karþý boru hatlarýnýn varlýðýn öne sürenlerin çoðu, zamanýnda o boru hatlarýnýn yapýmýna karþý da epeyi “bilimsel” nedenler öne sürmüþlerdi.
Kanal Ýstanbul ülke ekonomisine büyük yük bindirecektir.
NOT 7: Ýnsan bir an için bunu söyleyenlerin “ülke ekonomisine büyük yük binmesi”nden sahiden rahatsýz olduklarýný düþünebilir. Oysa yüzlerce örnek gösteriyor ki meseleye “keþke büyük bir yük binse de kimsenin bir türlü batýramadýðý þu ekonomi ile birlikte bu iktidar da çökse ve onlardan kurtulsak” diye bakanlarýn varlýðýnda bu sözler, daha önceki onlarca büyük proje için de öne sürülmüþ ve yýpratýlmýþ bir uyarý olmaktan öteye gidemiyor.
***
DEPREM MÜHENDÝSLÝÐÝ AÇISINDAN KANAL ÝSTANBUL VE KANALA BAÐLANTILI YAPILARA ÝLÝÞKÝN SORUNLAR
M. Nuray Aydýnoðlu (BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araþtýrma Enstitüsü)
Faruk Karadoðan (Iþýk Ün. Ýnþaat müh.)
Atilla Ansal (Özyeðin Ün. Ýnþaat müh.)
Ve
Naci Görür (Bilim Akademisi) DEPREM GÖZETÝLDÝÐÝNDE KANAL ÝSTANBUL YAPILMAMALIDIR (Baþlýktaki Türkçe bozukluðunu es geçelim ;-)
Biriktirdiði suyun büyük kütlesi ve kanalýn yeri nedeniyle deprem riski büyüktür, Tsunami tehlikesi vardýr. Yeraltý sularýnýn tuzlanmasý tehlikesi karþýsýnda yapýlmasý düþünülen Sýzdýrmazlýk Kaplamasý da deprem riski altýndadýr. Sývýlaþmaya müsait güney bölüm nedeniyle yüksek deprem riski taþýyor. Ayrýca kanal üzerine yapýlacak köprülerin depreme dayanýklý olup olmayacaðý ve maliyetleri ÇED raporunda belirtilmemiþ. Bu köprü vb. yapýlar için ayrýlan 15 Milyar TL maliyet kuþkuludur. ÝBB’ye büyük mali yük getirecektir... deniyor.
NOT 8: Kanal Ýstanbul’un depreme sebep olacaðý iddiasý abartýlýdýr. Hatta “bilimsel biçimde paketlenmiþ” bir komplo teorisi gibi duruyor. Atatürk Barajý gölünde biriken su miktarý, Kanal Ýstanbul’un su miktarýndan neredeyse 300 kat daha fazladýr. Ayný mantýkla bakýp, bunun doðudaki depremleri tetiklediðini mi iddia edelim?
Kanal Ýstanbul’un da týpký Boðaziçi’nin oluþumu gibi bir deprem sonucunda oluþuverdiðini düþünelim bir an için... Kanal’a karþý çýkanlar buna ne diyecektir? Muhtemelen “milyonlarca yýlýn birikimiyle oluþtu” deyip geçecekler. Ýnsan yaptýðýnda da “coðrafyayý deðiþtirmemek gerek” deniyor ya, bu durumda Süveyþ, Panama, Korint kanallarý da yapýlmamalýydý çünkü coðrafyayý deðiþtiriyorlardý.
Geçmiþte Boðaziçi üstündeki köprülere karþý çýkanlarýn argümanlarýyla þimdi kanal üstü köprüleri de tehlikeli, masraflý, gereksiz görenlerin yaklaþýmlarý benziyor. O dönem Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarýnýn, baþka bazý gazetecilerin karþý çýkýþ argümanlarý ilginçti: “Köprü zenginlerin kullanacaðý Ýstanbul Boðazý’na deðil Zap Suyu’nun üzerine yapýlsýn!”
Yýllar sonra benzeri silahlý gerilla taktiðiyle ülkemizin baþýna bela olan PKK ise yöreye yapýlan yol, köprü, baraj iþçilerini öldürerek bu romantizmi çökertecekti.
Yine benzeri biçimde 60’lý yýllarýn sonu ve 70’li yýllarýn baþlarýnda “Kürt köylülerinin topraklarýnýn ellerinden gitmesine sebep olacaðý” için özellikle GAP bölgesi barajlarýnýn yapýlmasýna karþý çýkan silahlý sol militanlarýn önemli bir kesiminin Suriye’de, Filistin’de eðitim gördüðü, Suriye Muhaberat’ýyla içli dýþlý olduðu anlaþýldý. Yani aslýnda meselenin Suriye’nin bir devlet politikasý olduðu ortaya çýktý. Türkiye’de özellikle Fýrat üzerinde bir baraj yapýlýrsa Suriye’ye býrakýlacak suyun azalacaðýný öne süren Suriye ile bu anlaþmazlýðýmýz 2000’li yýllarýn baþlarýna dek sürdü. Bu döneme kadar Suriye’nin, PKK lideri Abdullah Öcalan’ý Þam’da barýndýrmasý da su meselesindeki þantajcý politikanýn devamýydý.
Özetle, her dönemde bölgeyi, dünyayý politik olarak doðru okuyamayanlarýn “bilimsellikleri”, er ya da geç baþka devletlerin çýkarlarýnýn aracý haline gelir.
***
Yörede heyelan tehlikesi çoktur.
NOT 9: Kanal Ýstanbul tarafý, bu uyarýlar ve bilgiler için teþekkür etmelidir. Ancak belli ki bunlar kanalý yapmamak için yeterli gerekçeler deðildir.
***
Sulak alanlara tecavüz
NOT 10: Kaybedilecek sulak alan ya da içme suyunu karþýlamak için þimdiden atýlan adýmlar, baþlatýlan projeler var. Kanal yapýlýrken ya da bittiðinde oluþacak açýk, o sýrada tamamlanmýþ projelerle zaten kapatýlmýþ olacaktýr.
Ayrýca unutmayalým ki ayný kesim ormaný, aðacý, sulak alaný korumak adýna þimdiye dek tam anlamýyla #kategorik Muhalif bir pozisyonu tercih etti. Aslýnda #Doðruya DoðruYanlýþaYanlýþ diyen bir tutum alarak þehrine, ülkesine daha fazla katkýda bulunabilirlerdi. Böylelikle de gündeme gelen her projeye karþý çýkan müzmin muhalif görüntüden uzak kalýr, eleþtirileriyle de projelerin iyileþtirilmesini, daha yararlý kýlýnmasýný saðlarlardý.
***
KANAL ÝSTANBUL VE REZERV YAPI ALANI PROJELERÝNÝN KÜLTÜREL VE DOÐAL VARLIKLAR ÜZERÝNDEKÝ ETKÝLERÝ: ORTAK MÝRASIN BÜTÜNLÜÐÜNÜN PARÇALANMASI
Ýclal Dinçer (YTÜ Þehir planlama)
Yiðit Ozar (ÝBB Ýstanbul çalýþaný ve Arkeologlar Derneði Ýst. Þb. YK baþkaný)
Baþta Yarýmburgaz maðarasý ve Bathonea antik yerleþim alaný olmak üzere arkeolojik alanlar zarar görecek. Deniz dibindeki ve kumsallardaki arkeolojik yapýlar yok olacak
NOT 11: Bu noktalarda yapýlan tespitlerde, olasý tehlikelerin vurgulanmasýnda yazarlarýn belirli haklýlýk paylarý var. Sorunun, iktidarýn önemle dikkate almasý gereken kimi yönleri bulunuyor. Bathonea gibi kimi arkeolojik alanlar, K. Çekmece Gölü’nün batý kýyýsýnda ve kanala çok yakýn bulunuyor. Yarýmburgaz maðarasý ise gölün kuzey ucunda ve kanal hattýna çok yakýn. Ayrýca Hasankeyf’teki Zeynel Bey Türbesi gibi de “taþýnabilir” deðil. Böylesi bir durumda metro kazýlarýnda bile gecikmeleri göze alarak toprak altýnda keþfedilen tarihi kalýntýlarý bir biçimde müzeye dönüþtüren, gerekirse yön düzenlemesi yapan ellerin; elbette ki Kanal Ýstanbul’un hattýný da ona göre oluþturacaklarýna, sivil toplum denetimini de asla ihmal etmeden, güvenelim derim.
Gerçi bunun için de öncelikle #KategorikMuhalif anlayýþtan kurtulunmasý gerektiði açýktýr. Mahalle baskýsýna aldýrmadan elini taþýn altýna koyup Kanal yönetimiyle ve devletle dirsek temasý içinde olarak bu arkeolojik alanlar için maksimum koruyucu ve kollayýcý bir çaba içinde olmak, bu konularda kaygý duyan bir akademisyen için kanýmca en yararlý tavýrdýr.
***
Aþýrý hafriyat çýkacak, bu nerede kullanýlacak? Dip atýklarý ne olacak?
NOT 12: Sýrf muhalefet olmak için rakamlara boðulmuþ hafriyatçý bir tutumun ciddiye alýnmasý beklenemez. Dip atýklarý için de projenin özel niteliði göz önüne alýnarak yaratýcý, akýlcý çözümler bulunabilir. Yine de projeciler bunu not edip, deðerlendirsinler diyelim.
***
Kuþlarýn ve diðer hayvanlarýn alanlarýna tecavüz edilecek; kimi bitki türleri ortadan kalkacak
NOT 13: Ülkemizin çevreci, ekolojist, yeþil hareketi, meselelere böyle bakarak, kimi projelere bu çerçeve ile karþý çýkarak ne kadar ilerleyebilir? Bugünkü durumlarý da zaten bunun ispatý. Ýktidar ise þu sýralar büyük otoyollarýn üzerine hayvanlar için yeþil geçitler, patikalar yapmakla meþgul. Kanal yöresindeki hayvanlarý dikkate almasýný saðlamak da hepimizin görevi olmalýdýr.
Dünyanýn 3. Büyüklükteki Tohum Gen Bankasýný kurmuþ, 2002 yýlýnda 90 milyon adet olan zeytin aðacý sayýsýný 2017’de 178 milyona çýkarmýþ olan bir yönetim; kanal yöresindeki kimi endemik bataklýk bitkilerinin de yok olmamasýný saðlayacaktýr. “Bitti battý mahvolduk gamlý baykuþluðu” yapmaktansa tehlike altýndaki türleri korumanýn deðiþik yollarý üzerine de yoðunlaþmak daha doðru olmaz mý?
***
Kanal Ýstanbul þehrin iklimini bozacak, sis miktarýný çoðaltacak, Ýstanbul Havaalaný için yeni tehlikeler yaratacak; þehirde lösemi, üst solunum yollarý hastalýklarýnýn artmasýna yol açacaktýr
Sibel Menteþ
Yurdanur Ünal
Mikdat Kadýoðlu
***
NOT 14: Ýstanbul Havaalaný yapýlýrken de ayný yaklaþýmdaki kiþilerce benzeri korkuluklar asýlmýþtý gökyüzüne ama bereket ki çoðu abartýlý çýktý. Þimdi de Kanal Ýstanbul için yeni korkuluklar dile getiriliyor ve üstelik bunu da sanki daha önce karþý çýktýklarý havaalanýný savunmak için-miþ gibi yapýyorlar.
Bu nedenlerle de söylenen kimi doðrular da üfürülen korkular arasýnda eriyip gidiyor.
***
ÝSKÝ’nin arýtma tesisleri devre dýþý kalacak, Karadeniz’in kirli sularý Marmara Denizi’ne boþalacak, burada balýkçýlýk bitecektir
Raif Mermutlu
NOT 15: Kanalýn yapýlmasýyla ÝSKÝ’nin arýtma tesislerinin devre dýþý kalacaðýný öne süren anlayýþ; E. Ýmamoðlu’nun, belediye baþkaný seçildikten ve görevi devraldýktan sonraki ilk iþinin, yapýmý önceden planlanmýþ yeni bir arýtma tesisine temel atýlmasýný iptal etmek olduðunu unutmuþa benziyor. Üstelik konu kamuoyuna “Temel Atmama Töreni” gibi bir cingözlükle sunulmuþtu.
Kanal Ýstanbul yapýlýrsa Marmara Denizi’nde balýkçýlýk bitermiþ çünkü Karadeniz suyu karýþacakmýþ... Karadeniz’in bir laðým olduðunu varsaymaktýr bu. Denizlerin kirlenmesi meselesi tüm dünyanýn sorunudur. Sadece Kanal Ýstanbul’un büyük tehlike olduðuna bizi inandýrabilmek için buradaki kirliliði abartmak, bunu sadece Karadeniz’e özgüymüþ gibi ele almak doðru deðildir. Ayrýca ülkemizin balýk üretiminin neredeyse % 75-80’ini saðlayan yerdir Karadeniz. Geçmiþte Haliç’i temizleyen, buralarda balýklarýn yeniden yaþamasýný saðlayan bir anlayýþýn Karadeniz’de de Marmara’da da balýkçýlýðýn bitmesine izin vermeyeceðine güvenmek daha mantýklýdýr. Bu söylediklerim elbette sýký bir sivil denetim ve gözetim ihtiyacýný ortadan kaldýrmaz. Keþke büyük tehlike çanlarý çalan bu anlayýþ, bu ve benzeri konularda büyük bir sivil denetim aðý kurulmasýna çalýþsa... Elbette bu kesimin çoðunluðunun bunu yapabilmek için öncelikle #KategorikMuhalif anlayýþtan kurtulmasý gerek.
***
Kanal Ýstanbul kendi çevresinde yapýlaþmayý teþvik ediyor
NOT 16: Kitapta þöyle deniyor: “Kanal Ýstanbul Projesi, Ýstanbul Boðazý’ndaki yaþamý ve kültürel varlýklarý tehdit eden gemi trafiðini en aza indirerek, Boðaz’ýn her iki giriþinde yoðun trafikle karþý karþýya kalan gemilere alternatif geçiþ imkâný saðlamak üzere geliþtirilen bir su yolu projesi olarak bilinmektedir. Ancak yakýn zamanlarda Kanal Projesi’nin yalnýzca bir deniz ulaþtýrma projesi olmadýðý, bayýndýrlýk, tarým, eðitim, istihdam, þehircilik, aile, konut, kültür, turizm ve çevre gibi birçok sektörü ilgilendiren entegre bir proje olduðu anlaþýlmýþtýr...
Dünyadaki örneklere bakýldýðýnda deniz ulaþýmýný kýsaltmaya yönelik hiçbir kanal projesinin çevresinde Kanal Ýstanbul örneðinde olduðu gibi yoðun bir yerleþme önerisine rastlanmamaktadýr.”
Evet Kanal Ýstanbul bir su yolu projesidir ama amacý “deniz ulaþýmýný kýsaltmak” deðildir. Bu yüzden de bu söze dayanarak öne sürülen tüm yaklaþýmlar boþunadýr.
Kanal Ýstanbul, bir su yolu projesi olarak Ýstanbul’u kýsa erimde baþta tanker trafiði olmak üzere benzeri tehlikelerden koruma; uzun erimde ise dünyanýn oluþan/oluþmakta olan yeni koþullarýna uygun olarak boðazlarýn ekonomik, politik, yasal statüsünü þimdiden güvenceye almayý amaçlýyordu çünkü Yol öngörmektir. Boðazdaki büyük bir yeni Ýndependente kazasýný beklemek mi daha mý doðru yoksa Þehir Hastanelerini, Corona virüs pandemisinin bir buçuk yýl öncesinden baþlatanýn öngörüsüne güvenmek mi?
Bu nedenle de “deniz ulaþýmýný kýsaltma” amaçlý klasik projelerle (Süveyþ, Panama, Korint) mukayese edilirken yanlýþa düþmemek gerekir çünkü Yol alýþýlmadýktýr.
Bu yüzden de uzunca zamanlar plansýz biçimde, esas olarak kendiliðinden büyümüþ Ýstanbul’un daha planlý geliþmesi için Kanal ve çevresinin doðru biçimde kullaným projelerini eleþtirmek deðil desteklemek gerekir çünkü Yol planlamadýr.
Ayrýca biliyoruz ki proje, kanal çevresini akýllýca düzenlemeyi öngörmeseydi de #kategorikmuhalif tutumda olanlarýn alacaðý tavýr ve söyleyecekleri þeyler aþaðý yukarý belliydi: “Bu kadar büyük bir kanal yapýp, çevresini bomboþ býrakmanýn bedeli aðýr olacaktýr. Bu bir tür gecekondulaþmayý teþviktir...
Unutmayalým ki Yol esrarengizdir.
SONUÇ OLARAK
“Suyun nasýl aktýðýný iyi inceleyen, 3 denizi hazne olarak kullanabilen adýmlar baþarýyý getirir.”
Ýnsanoðlu sulara yön verebildikçe, geliþti, ilerledi. “Suyun yolu nedir?”i anladýkça suya yol oldu, suyu yol etti. Suya yol olmak; suyun huyunu anlamak ve suyun yoluna gitmekle mümkündür.
Suya yol açmaya da zaten ancak bu yoldan gidilebilir.
Kanal Ýstanbul; Avrupa merkezci bakýþ açýsýndan, oryantalizmin doðu þubesi gibi düþünmekten kurtulma çabasýnýn bir baþlangýç hikâyesi olabilir. 1453’de Haliç’teki zincirin kýrýlýþýný Boðaziçi’nde ve Kanal Ýstanbul’da tekrarlamak sayýlabilir. Boðaza kendi kurdelemizi takmak olabilir. Bunun için suyun yasalarýný anlamak þarttýr. Ancak böylelikle hem ihtiyaçlarýmýzý o yasalara paralel kýlmak hem de yasalarý ihtiyacýmýza göre yenilemek mümkün hale gelebilir.
Bu topraklarýn kaotik gerçeðini, birikimini, derinliðini, 100 yýllýk yanýlgýlara raðmen inatla aramaya, 1000 yýl geriye giderek öðrenmeye devam ediþin, bir büyük sentezin kapýsýna açýlan yolun habercisi olabilir...
Kanal Ýstanbul Geçmiþle geleceði birleþtirmektir
“Sular yükselince balýklar karýncalarý yer sular çekilince de karýncalar balýklarý yer. Kimse bu günkü üstünlüðüne ve gücüne güvenmemeli. Çünkü kimin kimi yiyeceðine suyun akýþý karar verir” denir ya; suyun akýþýna uygun yeni bir danstýr belki de Kanal Ýstanbul, ateþle dans etmeye cesaret eden.
“Su ateþe galiptir ancak bir kaba girerse ateþ o suyu kaynatýr yok eder” demiþ Mevlana Celaleddin Rumi.
Kanal Ýstanbul, suyun kabýný zamanýn ruhuna denk getirmektir.
Çünkü “Deniz kenarýnda oturarak veya suya bakarak, denizi aþamazsýnýz” demiþ TAGORE.
“Ýstikbal Göklerdedir!” demiþ M. K. Atatürk 100 yýl önce;
“Denizlere hâkim olan her þeye hakim olur.” demiþ THEMÝSTOKLES 2500 yýl önce.
Topraðýna zaten sýkýca baðlý olan Türkiye; S/ÝHA’larla, Milli Muharip uçaðýyla, THY ile göklere; gemilerle, kanallarla denizlere; füzelerle, uydularla uzaya yeni yollar açýyor.
“Su akar Türk bakar” sözü artýk tarihe karýþmýþtýr...
Çünkü gelecekte altýn kadar, petrol kadar kýymetli olacak olan su, çok sayýda barajla güvenceye alýnýyor.
Çünkü binlerce yýldýr denize dökülen Anamur çayý dünyada bir ilk olarak deniz altýndan Kýbrýs’a taþýnmýþtýr.
Çünkü Kanal Ýstanbul ile hem Türkiye hem denizlerimiz hem de Ýstanbul güvende olacaktýr.
Kanal Ýstanbul, Nuh’un Gemisi’nin herkese açýk sýr kapýsýdýr
Unutmayalým ki;
Küresel ýsýnma bu hýzla devam ettikçe;
Dünyadaki politik çalkantýlar böyle arttýkça;
Ýç dünyamýzdaki fýrtýnalar bizi böylesine alt üst ettikçe
Bir gün herkes büyük tufana karþý mutlaka Nuh’un Gemisi’ne binecek ve dünyanýn baþkentinden geçecektir. Bu baþkenti güvende tutmak en önce kimin görevidir?
Nuh’un Gemisi suya en iyi ayak uydurandýr ve bunu bu coðrafyada binlerce yýl önce ispatlamýþtýr. Geçmiþinden bilinçle yararlanan tufanlara deneyimli Nuh’un çocuklarý kendi coðrafyasýnýn huyunu, suyunu ve yolunu iyi bilir.
Zaten gelecekte de var olmak isteyen, suyun huyuna gitmeli, onu akýllýca yola sokmalý, sakince yönetmelidir. Akýllý yönetim ise her zaman üstün altý yönetmesi deðil, üstün kendisini alta ustaca yönettirmesinin yolunu bulmasýdýr.
Hem kanalý doðru yapmak hem de Ýstanbul’u kollamak mümkündür. Bu iktidar bununla yükümlüdür. Bunu yaparken de Kitapta iç içe geçirilmiþ yüzlerce doðruyu ve yanlýþý sabýrla ayýklamalý, doðrulardan yararlanmalý ve yanlýþlardan kaçýnmalýdýr.
Çünkü Kanal Ýstanbul; bugünün insanýnýn ufuklarýný zorlayan bir su yolu projesidir.
Suyu iyi yöneten, kendini de yöresini de dünyayý da daha iyi yönetir!
Su hayattýr!
Yol hayattýr!
Hayatý ve suyu yeniden ve bir kez daha ýskalamayalým!
Bu yüzden de notlarýmý þöyle baðlýyorum:
HEM KANAL HEM ÝSTANBUL!
Ýlhami MISIRLIOÐLU
18/09/2020, Ýstanbul
Son Güncelleme Tarihi: 22 Nisan 2021 19:38