CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'e açýk mektup

07 Haziran 2013 20:59 / 2195 kez okundu!

 


Ben, kendisi Alevi olmayan ama hayatý boyunca Alevilerin haklarýnýn geliþtirilmesi ve onlarýn bu toplumda eþit haklara sahip bireyler olmasý için mücadele eden birisiyim. Ben, kendisi Kürt olmayan ama hayatý boyunca Kürtlerin haklarýnýn geliþtirilmesi ve onlarýn bu toplumda eþit haklara sahip bireyler olmasý için mücadele eden birisiyim.

1982-1992 arasýnda 10 yýl yurt dýþýnda politik göçmenlik yaþadým; 141 ve 142. maddeler kaldýrýlýnca da hakkýmdaki davalar düþtüðü için ülkeme döndüm. O günden beri de özgürlükçü, demokrat birisi olarak çabalarýma devam ediyorum. "Alevi Sorunu" kitabýný yayýnlayan, 10 yýl çalýþtýðým Tarih Vakfý; 2007'de kurduðum www.izmirizmir.net, Ýzmir hamallýðýný yürüttüðümüz ve genelde destek verdiðim Türkiye küçük Millet Meclisleri giriþimi ve Ýstanbul'da "sivil toplumun kent hayatýna dokunuþu" olmasýný istediðim yeni kurulan www.istanbulist.net sitesi, bu çabalarýmdan bir kaçý...

Son dönemlerde yakýndan izlediðim politikacýlardan birisiniz. Ancak Taksim Gezi Parký Direniþi sürecindeki yazýlarýnýzý hayal kýrýklýklarý içinde izledim. Ve sonunda size verdiðim deðerden dolayý da eleþtirimi size ve kamuoyuna iletmeye karar verdim.


Sürekli "faþist diktatör Tayyip" yazdýnýz diye tüm dünya onu faþist ve diktatör görecek deðildir

"Faþist diktatörlük" ile "otoriterlik" ya da "otoriter yaklaþýmlarda olmak" ya da "kibirli bir tutumla anti-demokratik adýmlar atmak" kavramlarýnýn literatürdeki anlamlarýna bu kadar uzak kalmanýz nasýl mümkün oluyor? Bu kavramlar ilk elde düþünüldüðü gibi birbirine çok da yakýn deðildir. Sizin kullandýðýnýzla bunlardan birinin arasýna onlarca kitap, yüzlerce tarihi deneyim sýðar. Bir kavramdan diðerine geçmek, geçmiþte kimi enternasyonallerin bile yýllara sýðan tartýþmalarýna yol açmýþtýr ve önemlidir. Siz sürekli "faþist diktatör Tayyip" yazarak anladýðým kadarýyla kendinizi ve sizi gözü kapalý seven bir grubu rahatlatýyorsunuz; ancak size yönelik kimi eleþtirileri de olsa geçmiþteki bazý cesur tutumlarýnýzý beðenmiþ kiþileri ise kendinizden uzaklaþtýrýyorsunuz; çünkü "faþist diktatör" tanýmý ne teorik, ne sosyolojik ne de ideolojik olarak tam gerçeði yansýtmýyor hatta mevcut gerçeði abartarak, zorlayarak çarpýtýyor. Bu abartýlý ve yanlýþ dil son 10 gündür tüm yazýlarýnýza hakim oldu ne yazýk ki. Baþka konulardaki doðru yaklaþýmlarýnýz konusunda da kuþkulara yol açtý. Yurt dýþýndaki gerçek Türkiye dostlarýnýn da size yönelik güvensizliklerini arttýrýyor, onlarýn býyýkaltý gülümsemelerine yol açýyorsunuz.

Daha da önemlisi, özgürlükçü, demokrat sol ve mütedeyyin Sünni çevrelerde tepki uyandýrmanýz ve onlarla aranýza aþýlmaz duvarlar sokmanýz da politik olarak büyük bir hata olmaktadýr. Karþýnýzdaki bu kesimin Alevileri anlamasýný, demokratik haklar doðrultusunda ilerlemesini zorlaþtýrmamalýsýnýz. Bir politikacý olarak, sizin þu sýralardaki yanlýþ dilinizin, onlarýn size kulaklarýný kapatmasýný getirdiðini fark etmiyor musunuz? Size kulaklarýný kapatan % 50'lik bu kesimden oy almadan nasýl iktidara yaklaþýlýr? Bunun için onlara kendinizi dinletmek zorunda deðil misiniz? Taksim Gezi eylemlerine katýlan baþörtülüleri görmediniz mi? Çok sayýda mütedeyyin ismin de sürece kendi tarzlarýnda ve kendi dillerinde destek verdiðini görmediniz mi? Kullandýðýnýz dille, kendi çevrenizde "kahraman" yapýlýyor olmanýz sizi yanýltmamalýdýr. Gerçeklerden bu kadar uzaklaþmanýz, haklý olarak kýzdýðýnýz Baþbakaný, bu kadar abartýlý dille tanýmlamanýz ona deðil size puan kaybettiriyor. O zaten kaybedeceði puaný kaybetti, bu açýk. Ancak sizin de haklý iken haklý kalmayý baþarmanýz gerekiyor. Bu tutumunuzla 30 yýl önceki genç bir öðrenci liderinin heyecanlý ama literatüre uzak yaklaþýmlarýný tekrarlýyor gibisiniz. Onlarý o gün bu yaklaþýmlarý nedeniyle hoþ görmek mümkün ama sizin bu yaklaþýmý bugün tekrarlama lüksünüz olabilir mi?


Bu tutum, yakýn çevrenizin ve sizin gerçeklerle baðýnýzý kestiði anlamýna mý geliyor?

Hüseyin Bey bu eleþtirimi umarým "karþý cenah"tan gelen bir "suçlama" saymazsýnýz. Çünkü bu, dostça bir eleþtiridir. Bazý durumlarda bu dostça gözlemlerin dile getirilmesi, yakýn çevrenin tapýnmasýndan daha yararlý olabilir. Bu yaklaþýmý sürdürmekte ýsrarlý olmanýz, CHP içindeki daha demokrat yaklaþýmda olanlara da, Alevi kesime de, demokrat tutumda ýsrarlý Kürtlere de yarar yerine zarar getirecektir. Dostça selamlarýmla...


Ýlhami MISIRLIOÐLU

Gazeteci- Yazar

05.06.2013

Son Güncelleme Tarihi: 09 Haziran 2013 15:10

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
14 Haziran 2013 12:40

hurkus

Merhaba Ýlhami Bey,

H. Aygün hakkýnda yazdýklarýnýz çok önemli. Klasik bir CHP'li oluverdi Hüseyin. Oysa daha baðýmsýz ve kesimler üstü durarak bazý temel konularda etkili siyaset yapabilir ve etkin bir siyesi figür olabilirdi. Sanýrým bu fýrsatý kaçýrýyor Hüseyin Aygün. Bir sosyalist, bir Alevi, Dersimli bir hukuk adamý ve siyasetçi olarak kalmasý demokrasi mücadelesinde düþünmeyen ama sadece inanan ( hükümetin etkilediði) kesimleri etkileyebilirdi.

Tekrar kutlarým sizi.

Sevgilerimle.


Kazým Gündoðan

MirazYapým
mirazyapim@gmail.com
www.dersiminkayipkizlari.com

10 Haziran 2013 11:58

hurkus

Sayýn Ýlhami Mýsýrlýoðlu

Yazdýklarýnýzý son derece olumlu buldum. Ancak size itirazým þu: faþizmin ne olduðu, nasýl bir rejime faþist denileceði konusunun, hem Türkiye solunda Hem de Dünyadaki sosyalist yapýlarda tartýþýlýr oluþudur.

Türkiye'de Stalin ile Dimitrof'un Faþizm konusundaki tahliline baðlý kalanlar, faþist sözünü týpký bir reddiye gibi hatta bir küfür gibi herkese yapmaktadýrlar. Bildiniz gibi, Üçüncü Enternasyonal'de, üçüncü dönem politikasý denilen dönemde, Sosyal Demokratlara bile Sosyal Faþist diyorlardý. Dimitrof hapisten çýkýnca, eski Faþizm tahlilinin baþýna "EN" takýsýný takmýþtýr ama sorun çözülmemiþtir. Geçmiþteki faþizm anlayýþýyla ilgili çitti bir hesaplaþmaya girilememiþtir. Örneðin Türkiye'deki bir gelenek, _ bu düþünce bir zamanlar Tunceli'de güçlü bir eðilimdi- Mustafa Kemal hareketine bile Faþist demiþ olmayý bir marifet gibi sunar. Baþka bir gurup "Türkiye'de sürgit, sürekli Faþizm olduðunu" söyler; "gizli faþizm açýk faþizm" gibi kavramlar öne sürerler. Her diktatörlüðe, her askeri darbeye faþist demek Türkiye solunda bir marifet gibidir.

Sayýn Hüseyin Aygün'ün, Tuncelili olduðunu biliyorum ama geçmiþinde hangi Sosyalist guruptan etkilenmiþ olduðunu bilmiyorum. Sayýn Hüseyin Aygün'ü savunmak için söylemiyorum ama bu yaklaþýmýnýn buralardan kaynaklandýðýný düþünüyorum. Eleþtirilerinizde sonuna kadar haklýsýnýz ama bu hatanýn nereden kaynaklandýðýný bilmezsek düzeltilmesi konusunda etkili olamayýz diye düþünüyorum.

Ben 1972 yýlýndan buyana, Sosyalist kulvarda yürüdüm, mücadele ettim, halade bu kulvarda olduðumu düþünüyorum, bu yüzden sosyalist hareketlerin bu yapýsýný çok iyi biliyorum. Bence Faþizm konusu Türkiye sosyalistlerinin iyi bilmediði, iyice tartýþmadýðý bir konudur, çünkü bu yanlýþ kavrayýþýn kökleri ta Dimitrofun yaklaþýmýna dayanýr.

Sol Yayýnlarýndan çýkan, "Komünist Enternasyonalde Faþizm tahlilleri" diye Leverenz yazdýðý kitapta bu çok güzel anlatýlýyordu; bu kitabý bütün arkadaþlarýma okuyun diye önerdim.

Bu günlerde Daniel Guerin'in "Faþizm ve Büyük Sermaye" adlý kitabýnýn yeniden yayýnlanacaðýný duymuþtum. Ben bu kitabý okuyunca bu konuda farklý düþünmeye baþladýðým için bu konu gündeme gelince bu kitabý herkese önerdim.

Sonuç olarak eleþtirilerinize katýlýyorum ama bu sorunun kaynaðýnýn çok daha derinlerde olduðumu düþünüyorum.

Saygýlarýmla
Selamlar

Rýza Aydýn
(diyarbekir@yahoogroups.com)

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.