Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme

20 Şubat 2010 01:31 / 2107 kez okundu!

 


"Sözler, cümleler sürüp giden. İnsan hayatı kadar ince, aşık olmak kadar güzel kokular ve taşlar. Bugünü anlamsız bir “sevgililer günü” çığlığı ve tükenmişliğiyle anmaktansa ayağımızın altından çekip giden toprağa şefkât gösterecek gerçek sevgilere ihtiyacımız var..."

***

14 ŞUBAT 2010

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme

14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan bu Sözleşme, 23.05.1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmıştır.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Genel Konferansı 17 Ekim-21 Kasım l972 tarihleri arasında Paris'te toplanan onyedinci oturumunda,

Kültürel mirasın ve doğal mirasın sadece geleneksel bozulma nedenleriyle değil, fakat sosyal ve ekonomik şartların değişmesiyle bu durumu vahimleştiren daha da tehlikeli çürüme ve tahrip olgusuyla gittikçe artan bir şekilde yok olma tehdidi altında olduğunu not ederek,

Kültürel ve Doğal mirasın herhangi bir parçasının bozulmasının veya yok olmasının, bütün dünya milletlerinin mirası için zararlı bir yoksullaşma teşkil ettiğini göz önünde tutarak,

Bu mirasın ulusal düzeyde korunmasının, korumanın gerekli kıldığı kaynakların genişliği ve kültürel varlığın toprakları üstünde bulunduğu ülkenin ekonomik, bilimsel ve teknik kaynaklarının yetersizliği nedeniyle çoğu kez tamamlanmamış olarak kaldığını göz önünde tutarak,

Örgüt yasasının, dünya mirasının muhafaza ve korunmasını sağlamak ve ilgili milletlere gerekli uluslararası sözleşmeleri tavsiye etmek suretiyle bilgi muhafazasını, arttırmayı ve yaymayı öngördüğünü hatırlatarak,

Kültürel ve doğal varlıklara ilişkin mevcut uluslararası sözleşme, tavsiye ve kararların hangi halka ait olursa olsun bu eşsiz ve yeri doldurulmaz kültür varlıklarının korunmasının dünyanın bütün halkları için önemini gösterdiğini göz önünde tutarak,

Kültürel ve doğal mirasın parçalarının istisnaî bir öneme sahip olduğunu ve bu nedenle tüm insanlığın dünya mirasının bir parçası olarak muhafazasının gerektiğini göz önünde tutarak,

Kültürel ve doğal varlıkları tehdit eden yeni tehlikelerin vüsat ve ciddiyeti karşısında, ilgili devletin faaliyetinin yerini almamakla beraber bunu müessir bir şekilde tamamlayacak kolektif yardımda bulunarak, istisnaî evrensel değerdeki kültürel ve doğal mirasın korunmasına iştirakin, bütün milletlerarası camianın ödevi olduğunu göz önünde tutarak,

Bu amaçla, daimi bir temel üzerine ve modern bilimsel yöntemlere uygun olarak, istisnaî değerdeki kültürel ve doğal mirasın kolektif korunmasına matuf etkin bir sistemi kuran yeni hükümleri, bir sözleşme biçiminde kabulünün zorunlu olduğunu göz önünde tutarak……

Sözler, cümleler sürüp giden. İnsan hayatı kadar ince, aşık olmak kadar güzel kokular ve taşlar. Bugünü anlamsız bir “sevgililer günü” çığlığı ve tükenmişliğiyle anmaktansa ayağımızın altından çekip giden toprağa şefkât gösterecek gerçek sevgilere ihtiyacımız var.

Dilimiz ve aklımız bilgiyle, sohbetle dolmadıkça bardak bardak yağmur dökülmüş gökyüzünden kime ne?... Çıkacak gökkuşağının renklerini beyaza dönüştüren bilge bu ülkenin kimi insanlarınca kısa vadeli yatırımlara alet edilerek yok edilmeye çalışılıyorsa günün yapma kırmızı kalplerinin kime ne yararı var?...

Doğmuşsun aşkla, sınırlamaları ısrarla tekrarlanan içi boşaltılmış anket şıklarıyla papatya falı bakmada şimdilerde havada bulut örneği dönen unutkanlar. Telaşla süsleniyor ortalık. Bir anda kırmızı sevgi cümleleriyle doluyor artalıktaki kırmızı kadifeler. Harfler “I love you” olmuş. İstediğin kadar inkâr et plâstik yapraklarının üstünde yapıştırılmış damlacıklarıyla endam ediyor güller. Nerden çıktı bu kutlama çılgınlığı?... Tek taş alana en bedavasından melekli kolyeler. İyi de o taşları uzak ülkedeki ucuz çocuklara çıkarttırmıyor mu birileri?...

Boş ver gitsin şimdi kimbilir kim nerede denizin kuytusunda boğulmakta rakı, balık, roka... O da olmadı duvarlarını bile bandırırlar paran varsa... Hani odaları çikolata arasında püslüyorlar hatırladınız mı?...

Sahi zaman aynı anda “doğal ve kültürel varlıkları korumakla” ilgili… Ama su satılmış, dilindeki şarkılar, sözler eksilmiş… dönmüş durmuş kuşlar boşuna sulak alanlarının üstünde. Bir tek flamingo gelmemiş... su balıkçılı kurumuş gölün kıyısında... balıklar dökülmüş kimsesizlikten…Yuvarlakçay’da kaynağın başında çocuklarıyla kalanlar suyun sevdasında konaklıyor gecelerdir... Dar sokaklarında, mağaralarında leylekler bile şüpheyle konaklıyorlar Hasankeyf’in... Ve Allianoi; üç yıldır çalışma yapılamayan antik sağlık yurdu hâlâ yok sayılmada... yok edilmeye çalışılmaktaymış bunlardan bize ne?.. Munzur’da kentin ortasında baraj set vurmuş geçmişinin hürmet topraklarına, sazına sözüne isyan gelmiş... Çağlayan’da Senoz’da… Umurunda mı?...

Bu özel gün denen 14 Şubat kırmızısı mührün rengidir ülkemin kâğıtlarında… Tek tek sayfalarına imza atılır unutulur nedense…

Ömrünüzün ortasına gelir otururlar böyle öl! dercesine birileri…

Suçlarlar meydanları, sonra da sevgi kutlamaları için afişlere iki de kumru yerleştirirler…

Aşk bu ya!....


İffet DİLER
Şubat 2010

İzmir

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.