Beyaz atlı prens

30 Ekim 2012 12:29 / 1512 kez okundu!

 


Bu lodosu sevdim. Zeus konuşuyor. Kum, yosun, taş, bardak hepsi döküldü ortalığa. Yazın ne biriktiyse insandan yana içini dışına çevirdi. Bildiğin deniz bile rüzgârını beklemede. Sabırdan mı? Mevsim istiyor. Kadınlar ayrı erkekler saray süslemede. Kravatını takan dönsün. Ne olur diye bakmasın. Yaşamak köpüren nefsin ardında. İncelikler kayboldu.

Hep kıyıya vuruyor. Uzaklarda adanın orada geçip gidenler ulaşmıyor bana. Yüksek, serin ve ferah dalgalar. Kükremiş sağa sola bağırıyor Zeus. Kayıklar yüzüstü kapanmış sahiplerini arıyor. Kürekleri evde kalmış olmalı. Evlerden birinin ağaçları budanmış kurumayı beklerken ıpıslak oldu hepsi. Zakkum, dut, salkım söğüt tir tir titriyor. Gençlerin yazın voleybol oynadıkları top küskün. File geçmiş zamandan beter.

Obezlerin, titrek dizlerin adımladığı kaldırımlar içi ürperenleri ağırlıyor. İşte biri geçti gülerek. Neden denize giriyor bu havada? Soğuk mu? Birbirimizi seviyoruz. Sevdalıyız yaşamanın tuzuna, kokusuna. Zaman bu zaman gireceğim. Onca gün soru sordum. Yakınlaşmışken bana bırakır mıyım başkasına. Havluma kadar sevgiliyim denize. Derinlerini içime sakladım senin sevgili.

Eve dönüp karanfil kokan çayımı yudumlarken gök akmaya cümle çiçekler kokmaya başladı. Haberleri geçmeli. Arka Sokaklar? Diğer kanallar. Nasıl da ayarlıyorlar. Parayla. Aynı saati almak kolaydır mutlaka. İste, aklına koy, oyna. Yeşilden fazlası var ellerinde. Beyaz bir gömlek. Malkoçoğlu giyerdi. Kilyos sahillerinde çölde geçmekteydi kılıçların şakırtısı. Şimdi ise hayali kuran günün görmüş kısmından olunca orman başkalık kazanıyor. Hazır oturtmuşlar da. Değerini bileceksin caddelerin, sanatın, modanın. Geniş olacak genişçe ne kelime. Aynı salondan, banyodan tekrar tekrar koyacaksın plâna. Hayal edeceksin ki halkın mutlu olsun. Elinin tersini belleteceksin okumuşa. Farkı yaratmak maketin âlâsını yaptırmak düşer sana. Saatin kodamanı İstanbul’un ortasında yeni köyü yaratmak olacak bindörtyüzelliüç.

Gala gecesi. Kadife perde aralanır. Ayyuka çıkar dörtyüzkırkdört…hadi arayalım der biri.

Her şey rüya gibi bir adamla başladı. İlk ne olsa. Nereden bileceğim gerçekleşeceğini. Ama işte şans bana da güldü. Yok aslında hepimize. Hem boş ver canım Zetina dikiş makinesini otomatiği varken... İste sana fabrikasını alsın öyle biri yani. Beyaz at desen onda, tekne parçalayıp sahiplenmek yine onda. Oğul sevgisi başka!.. Şefkât arayana duyurulur. Öyle “cıs ny”dan gelen olsa çözemez.

Camdan billûr saray yavrusu.

Her kaldırımın kopyası.



İffet DİLER

30.10.2012


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.