Hrant’ı öldürdüler, Denktaş’ı dirilttiler - Ahmet Altan

18 Ocak 2012 07:34  

 

Hrant’ı öldürdüler, Denktaş’ı dirilttiler - Ahmet Altan

Rauf Denktaş’ı dün sonsuzluğa yolcu ettiler.

“Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” diyen bir anlayışın çocuklarıyız, ölüme ve ölüye saygı göstermenin esas olduğunu, bu dünyayla ilgili hesaplaşmaların ölümle sona erdiğini biliyoruz.

Kendisini yakından tanıyanların anlattığına göre Rauf Bey, zeki, sempatik, esprili, yetenekli bir insanmış.

Allah rahmet eylesin.

Bunu söylemek boynumuzun borcu ama Rauf Denktaş, kendisiyle değil ama “temsil ettiği” zihniyetle, o zihniyetin bu topluma, milyonlarca insana verdiği zararla hesaplaşmamız gereken bir “simge” aynı zamanda.

AKP’nin ilk zamanlarındaki o hayranlık verici cesaretiyle öncülük ettiği Annan Planı fırsatının kaçırılmasını, Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği’ne üye olurken Kıbrıslı Türklerin hiçbir anlama gelmeyen, kimsenin tanımadığı KKTC’de hapis kalmasının mimarı Rauf Denktaş ve onun arkasındaki zihniyettir.

Denktaş’ın tek yaptığı bu değildir.

Kıbrıs’ın Türk kesiminin bir kontrgerilla merkezi olmasında, oranın uyuşturucu ve silah kaçakçılığının odağına oturmasında, hesabı sorulmayan cinayetlere sahne olmasında da vebali büyüktür.

Denktaş’ın Türkiye’deki müttefikleri bugün Ergenekon’dan yargılanıyor.

Ama biz bir bakıyoruz, televizyonlar günlerdir Denktaş güzellemeleriyle dolu, bir bakıyoruz AKP iktidarı Kıbrıs’a en büyük kötülüğü yapan anlayışın temsilcisinin cenazesine en üst düzeyden katılıyor, bir bakıyoruz resmî demeçlerle Denktaş anlayışı kutsallaştırılıyor.

AKP, iktidarının ilk yıllarında haklı bir biçimde mücadele ettiği Denktaş zihniyetiyle bugün barışıyor, bu anlayışı yüceltiyor, bu anlayışı yeniden diriltiyor.

Denktaş zihniyeti AKP iktidarı için bu kadar değerli bir zihniyetse, Ergenekon sanıkları niye hapiste yatıyor?

Onlar da aynı zihniyetin ve aynı eylemlerin insanları.

Denktaş’ın fikirleri ve eylemleri bu kadar kıymetliyse niye o zaman onunla mücadele ettiniz, o fikirler bu toplumun insanlarına ağır maliyetler ödettiyse neden şimdi o fikirleri öylesine destekleyip, dirilterek yeniden piyasaya sürüyorsunuz?

Nasıl bir trajik kaderdir ki Denktaş’ın ve zihniyetinin yeniden diriltildiği gün Hrant Dink de yeniden öldürüldü.

Dink’in davasına bakan mahkeme, cinayette bir “örgüt izine” rastlamadı, onu iki genç çocuğun kendi başlarına öldürdüklerine karar verdi.

Hâlbuki bugüne kadar ortaya çıkan bütün deliller, bu cinayete askerden polise, jandarmadan istihbarata kadar bütün devlet birimlerinin bir şekilde karıştığını, onu ortak bir operasyonla öldürttüklerini ortaya koyuyordu.

AKP, kendi iktidarında öldürülen Dink’in cinayetini aydınlatmak için kılını kıpırdatmadı, delillerin toplanabilmesi için devlet örgütlerini harekete geçirmedi.

Cinayetin üstünün örtülmesinde işbirliği yaptı.

Sonunda cinayet davası iki “suçluyla” kapatıldı.

Rakel Dink, mahkemenin kapısında yaşlı gözleriyle kaldı.

Kocasının bir kere daha öldürüldüğüne tanıklık etti.

Denktaş’ı diriltenler Hrant’ı öldürdüler.

Babaannem “Allah şaşırtmasın” derdi, bir kere şaşırmaya gör, ondan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Bu iki olayı yaşadığımız gün AKP iktidarının iyiden iyiye “şaşırdığını” gösteren başka bir olay yaşadık.

Ben baştan beri söylüyorum, KCK operasyonlarına hiç karşı değilim, silahlı eylem yapmak isteyen, insanları öldürmek isteyen bunun hesabını verir; ama KCK bahane edilerek Kürt siyaseti üzerine baskı kurulmasına, suçsuz insanların ceza görmesine sonuna kadar karşıyım.

“Şaşıran” siyasi iktidar ardı ardına saçmalıklara imza atıyor, dün bir yardımlaşma kuruluşu olan ve AKP’li eski milletvekilleri de dâhil olmak üzere bütün görüşlerden insanların buluştuğu Sarmaşık Derneği’nin üyelerini KCK üyeliğinden şüpheli görerek aramaya başladılar.

KCK operasyonlarının nasıl büyük bir saçmalığa, nasıl bir baskı kampanyasına dönüştüğünü de ortaya koydular.

Aradıkları “KCK zanlılarından” biri de Evrim Alataş’tı.

Bizim genç ve kıymetli yazarımız.

Bizim, aylar aylar önce aramızdan ayrılıp sonsuzluğa uçmuş güzel kızımız.

Evrim’i bulmak kolay, gidin, orada mezarında yatıyor.

AKP’nin 12 Eylül referandumundan önce yaptıklarını, söylediklerini hatırlıyorum, bir de şimdiki haline bakıyorum, o sistemle aslanlar gibi dövüşen parti, o özgürlüğü evrensel boyutlara genişleteceğini söyleyen müthiş parti, Denktaş’ın ve onun zihniyetinin peşine takılmış şimdi, Denktaş zihniyetini göklere çıkarıyor, Hrant’ın cinayetini örtüyor, Uludere katliamıyla ilgili ağzını açmıyor, ölülerin peşine düşüyor.

Ve, büyük bir siyasi cinayet işliyor.

AKP, AKP’yi öldürüyor.


ahmetaltan111@gmail.com

Taraf

Son Güncelleme Tarihi: 18 Ocak 2012 08:03

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0