FRANSA'DA NE OLUYOR?/2

11 Aralık 2018 18:13 / 1470 kez okundu!

 

 

Haluk Yurtsever’in Fransa’daki bir arkadaşının eylemlere ilişkin iki mektubu daha var. Fransız polisini Türk polisiyle kıyaslayıp aklama çabası dışında yararlı...

 

****

 

FRANSA’DA NE OLUYOR?/2

 

İKİNCİ PARİS MEKTUBU


Selam Hâluk,

Şu an saat 12:45 ve tüm Fransa'da gözaltına alınanların sayısı 1723. Savcılık bu insanlardan 1220'si için  tutuklama kararı aldırtmış. 

Bence dünkü eylemlere katılan insan sayısı Paris'te rahat rahat yarım milyonu bulmuştur (Polisin geçmiş eylemlerde verdiği aşırı düşük rakamları ve CGT'nin verdiği daha gerçekçi rakamları bir arada düşünerek bunu söylüyorum). Mesela dün öğle vaktinden itibaren gece yarısına kadar ısrarla 125 bin rakamını verdiler, oysa gün boyu insanlar oluk oluk eyleme akmaya devam etti. Bu sabah ise dünkü toplam katılımı biraz arttırıp 136 bin olarak verdiler. Bu ilave 11 bin kişi herhalde eylemler bittikten sonra, yani gece yarısından sonra, hayali eylemlere katıldı. Resmi  yalanlara inanan bir kişi yok. Paris dışında, tüm Fransa'da, paralel iklim eylemcileriyle birlikte 2 milyonun rahat rahat aşıldığını düşünüyorum. Bence tutuklama sayısı da bu rakamla uyumlu. Konuştuğum herkes  bu rakamı bile düşük buluyor. Buradan çıkan ders: Uzaya uydu gönderemediğine göre her yerde kendi dronlarınla fotoğraf çekeceksin.

Unutmayalım: İşçi sınıfı henüz elini göstermedi.

Bence gelecek Cumartesi de eylem var.  

Polis vahşeti var ama hâlâ Türkiye'dekiyle kıyaslanamaz. Fransa'daki polis vahşetinden Türk polisi yararına mama çıkarmaya kalkışmasınlar. Çünkü:

1- Gaz bombası atan tüfekle silah gibi göstericileri hedef alarak ateş etmek yasak ve yok. Bu nedenle gözü çıkan, başından komalık yaralanan gösterici yok. Kullanım talimatındaki gibi havaya 45 derece açıyla ateş ediyorlar. 

2- Bu sabah itibarıyla Tüm Fransa'da yaralı sayısı 200, yaralı polis sayısı 20 şeklinde verildi. Ama şu anda ağır yaralı veya komalık yaralı yok. 

Geçen  haftaya kadar tüm eylemlerde ölü sayısı 4 olmakla birlikte dün şiddetin doruğuna rağmen ölü yok.

3- Yıllar önce bir programda görmüştüm: Bu Robocoplara "nasıl vahşet uygulanır"dan ziyade "nasıl vahşi polis izlenimi" verilir" öğretiliyor. Yığın psikolojisi öğretiliyor, ciddi bir biçimde anatomi dersi veriliyor. Yani insanın tam neresine en şiddetli biçimde nasıl vurulur ve o insan öldürülmez veya komalık olmaz gibi…

4- En önemlisi ise, eylemci öldürdüğü tespit edilenin, ki kolay bir tespittir, yargıyla, ölenin avukatıyla ve kamuoyuyla tek başına karşı karşıya kalacağını ve adam öldürmekten en iyi ihtimalle indirimsiz  7 yıl hapis yatacağını çok iyi biliyorlar. Polis teşkilatı ona avukat bile vermiyor. 

"Ben sana adamı nasıl öldürmeden iyi bir şekilde döversin eğitimini verdim, suçu sen işledin" diyor.  

5- Atlı polisler de acayip korkutucu koreografi  yapabiliyorlar.

6- Olağanüstü sayıda TOMA'lara ilaveten zırhlı polis arabaları kullanıyorlar. Ancak dikkat ettim, bu araçların asıl görevi yığınların üstüne sürülmekten ziyade, fiziksel olarak eylemcilerin dolduracağı alanları doldurmak ve toplanma alanını fiziksel olarak bölük pörçük hale getirmek, yığının fiziksel bütünlüğünü bozmak.

Tabii su sıkmak da aynı amaca hizmet ediyor. TOMA'lar yanan arabaları suyla söndürmek işine de yarıyorlar.

Bu arada merkezi devletle yerel yönetimler arasında ufak ufak bir anlaşmazlık başladı. Bütün bu kentlerde yağma edilen dükkancıların zararını kim tazmin edecek kavgası.

Sigortacılar yılların deneyimiyle yağmacılara karşı dükkân sigorta etme primini olağanüstü yükseltmişti. Yani çoğu dükkânın yağmaya karşı sigortası yok. Dükkâncılar "zararımızı devlet ödesin, dükkanımızı koruyamadı", diyor. Merkezi devlet de "yerel yönetimler ödesin, belediye polis taşkilatı korumalıydı" diyor. Yerel yönetimler de "bizim polis gücümüz bu işi yapmaya yetersizdir, devlet ödesin" diyorlar. Bu kavga büyürse eylemlerin çapı hakkında bile bir fikir verecektir

Sevgiler.

 

****

 

PARİS'TEN ÜÇÜNCÜ MEKTUP

10 Aralık 2018 Pazartesi 

 

Cumartesi günü gaz tüfeğini genç bir göstericiyi hedef alarak kullanan ve gencin yanağını parçalayan faşist bir polis tutuklandı. Böyle bir olay daha olduğu duyuldu.

Dün şöyle sonlandı: Bütün ana medya bu akşam, yani Pazartesi akşamı, saat 20’de Macron’un halka açıklama yapacağını duyurdu ve tüm öğleden sonra bu haberi yoğun bir şekilde yineledi.

Bir çok “panelci konuşan kafalar” aracılığıyla halkta büyük bir merak ve beklenti yaratılmaya çalışıldı. Krizden çıkışa doğru büyük bir hamle gibi değerlendirildi. Hâlâ süreçte eskide kalmış güçler dengesine göre bir şeyler çırpıştırmaya çalışıyorlar. Bu konuşmayı Sarı Yelekler krizden çıkışın başlangıçı olarak filan değil, yeni eylem stratejilerini saptamak için dinleyecekler. Gerçekten de önümüzdeki Cumartesi’nin sloganı bile hazır: “Beşinci Perde: Şah ve Mat”. 

Sarı Yelek hareketi semtler bazında örgütlü bir hareket, yani tam bir taban hareketi. Politik partileri eylemlere kendi kimlikleriyle sokmuyorlar. Şimdilik…

Bu sabah şöyle başladı: Gözaltı sayısı 1959’a, tutuklama sayısı 1709’a ulaştı.

07 Aralık Cuma günü Macron’un belediye başkanları ve başkan yardımcıları ve Yvelines ili milletvekilleriyle “Sarayında” yaptığı basına kapalı toplantı basına sızdı. Macron toplantıda sadece süklüm püklüm not almış ve bir ton ağır eleştiri yemiş (« Bugün halk kellenizi bir mızrağın ucunda görmek istiyor! » « Sevilmiyorsunuz, reddedildiniz », « reform yöntemleriniz felaket ve uygun değil » gibi). Hatta « bana kimse yardım etmedi, danışmanlarım beni eksik bilgilendirdi » bile demiş. Hatta hatta suçu başbakanına atmış. Macron bu akşam hükümetini istifa ettirdiğini söylerse hiç şaşmam,

Macron’u defetmek artık her yerde konuşuluyor. Ancak Fransa tarihinde böyle bir şey olmamış. Cumhurbaşkanı istifa etmezse onu azledecek bir kurum, bir hukuksal mekanizma yok. İstifa etmese bile artık Macron bir topal ördektir (lame duck). Belki de solun örgütlenmesi için sağda topal bir ördek topal olmayan bir ördekten daha iyidir.

Gelecek Cumartesi kıyamet kopacağa benzer.

 Macron’un yediği haltlarla bitireyim:

1- Kamu harcamalarını acayip kısarak, vergi politikalarıyla geliri en düşük kesimlere saldırarak tekelci sermayeye hızla kaynak aktarıp durdu. Yediği haltların politik ve sosyal sonuçlarını hiç düşünmeden…İki örnek onun gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu gösterecektir. Birinci örnek: Asgari ücretle geçinen çocuklu bir ailenin aç kalmaması için almak zorunda olduğu kira yardımından kesintiye gitti. Bu yardım milyonlarca aileyi ilgilendiriyor. Kira yardımının azalması, artması gereken asgari ücretin azalması demektir. İkinci örnek: üniversite öğrencilerine verilen 260 € tutarındaki aylık yardımın 5 €’sunu kesti. Öğrenciler “260 € az, yükselsin” derken Macron “ne olacak yani 5 € demek iki kahve parası demektir, önemli değil” diye düşünüp bu yardımı azaltıyor. Yardımı arttırmak yerine 5 € azaltmanın öğrenciler tarafından “iki kahve parası” olarak değil bir hakaret olarak görüldüğünün farkında bile değil. Çünkü herif bankacı, “400 bin öğrencinin herbirinden 5 € Euro alırsam ayda 2 milyon €, yılda 24 milyon € eder tekellerin vergilerini çok az da olsa azaltmama katkı yapar” diye düşünüyor.

2- Tam 25.000 (yazıyla yirmi beş bin) sivil toplum örgütünün devletten aldığı sübvansiyonları kesti. Bu sivil toplum örgütlerinin Fransız toplumunun dokusunu oluşturan çok önemli örgütler olduğunu anlamıyor. Aynı zamanda bu sivil toplum örgütleriyle çalışan yerel yönetimlerin de nefretini üzerine çekti, çünkü yerel yönetimleri zayıflattı. Herif bankacı, tarihi toplumu vs bilmiyor ve bilmek de istemiyor.

3- KHK’lara sık sık başvurması da çok tepki çekiyor.

4- Başkanlığa % 66 gerçek oyla seçildiğini sanıyor. Oysa gerçek oyu, hem de o günkü gerçek oyu, ilk turda aldığı % 24’tür. Bu turda Melenchon % 19,6 oy almıştır. İkinci turda aldığı % 42 ilave oy onun oyu değil faşist Le Pen’i durdurmak için verilen emanet oydur. Bugün % 17 destekle yerlerde sürünmesi de bunun kanıtıdır.

Suyu kaynıyor.

Tekrar yinelemekte yarar var: İşçi sınıfı henüz elini göstermedi, gelişmeleri izliyor, belki de toreo’ların boğayı yormasını bekleyen matadorlar gibi elinde kılıç uygun anı bekliyor. 

Şimdilik Macron’un kabuslarına girmekle yetiniyor. Günü geldiğinde bir genel grev olayı bitirir.”

 

Mektupları yayınlayan:

Haluk YURTSEVER

11.12.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.