Haleluya! - Ramazan Rasim

30 Eylül 2011 14:42  

 

Haleluya! - Ramazan Rasim

Haleluya! Her gün hidayet haberleri geliyor. Yaratılanların en şereflisi olan insan, İslam’la tanışıp şerefine şeref katıyor.

Ormana bırakılan yeni doğmuş bir bebek, gözünü ilk açtığında gördüğü canlıyı ailesi olarak kabul eder ve kendisini de o türün bir ferdi olarak görür. Maymunlar tarafından büyütülen Tarzan ağaçtan ağaca sallanır, öfkelendiğinde göğsünü yumruklar, muzu çok sever. İslamiyet’e gözünü açan kişi de çoğunlukla ilk gördüğü Müslüman tipine uyum sağlıyor, onun kültürel kodlarını da yükleniyor. Jane ile tanışıncaya kadar da bu durum böyle devam ediyor. Yusuf İslam’ın yüzü gözü yeni yeni ortaya çıkıyor.

Müslümanlığı seçen insandaki değişim, vesile olandan vesile olana farklılık göstermektedir. Mesela; bir Türk’ün etkisi bir Arap’ın etkisi kadar fiziksel değildir, daha çok isimseldir. Geçenlerde duydum; Maria isimli Ukraynalı kadın bir Türk’le evlenip Müslüman olmuş. Damadın ailesi gelinlerinin fiziksel özelliklerini dikkate alarak Ukraynalı Maria’nın adını Serpil olarak değiştirmiş. Kuran-ı Kerim’in İngilizce bir mealinde Maria kaç kere geçiyordur saymak lazım. Hâlbuki sevgili Peygamberimiz Müslüman olan halkının pek azının adına müdahale etmiş. Örneğin Murra diye çağırılan bir Mekkelinin adını, ‘acı’ manasına geldiği için, değiştirmiş. (Mırra kahvesinin adı da buradan geliyor olmalı.)

Müslüman olunca Cenk yapılan Josephler, Kağan’a dönen Abrahamlar, “Bundan böyle senin adın Murat olsun yiğidim” denen Michaellar. Dört meleğe iman eden, Hz. İbrahim’in dininden olan, Hz. Yusuf’un kıssasında gözyaşları döken Müslüman Türklerin; din ile devlet ilişkilerini karıştırmama konusunda hassas oldukları kadar din ile Türklük ilişkisinin birbirinden ayrılması konusunda istekli olmadıklarının kanıtları.

Marialar neyse de Josephlerin işi isim değiştirmekle de bitmiyor. İşler, bir erkek ile İslam dini arasında sıkışan bir çiğnemlik eti kesip atmaya gelip dayanıyor. Kuran’da olmayıp hadislerde geçtiği için adına ‘sünnet’ dediğimiz hadiseye yani. Peki, uzun beyaz gömlek giydirip, kafasına simli-tüylü fes geçirip, çaprazlama maşallah yazısının eksik bırakılmaması da mı sünnet?

Tamam, gençler için yararlı, yaptırsınlar. Ömrünün son demlerinde Müslüman olmuş adamın neyine sünnet olmak, anlamak mümkün değil. Allah korusun ameliyat masasında kalır, bir rekât kaza namazı kılamadan ahirete intikal ederse bunun hesabını kim verebilir? Yetmiş yaşında Müslüman olan Fransız filozof, yazar Roger Garaudy, İslam’a geçtikten sonra adını elletmediği gibi aşağı tarafa da el sürdürmemişti. Bizim İslami camiada Garaudy’nin sünnetsiz uzvu pek çok milli Müslüman’ın kafasına takılmıştı. “Hoca bize bunu yapmayacaktı” diye ah vah edenler olmuştu.

Sonuç olarak; dünyada farklı farklı Müslüman milletler var. Eğer İslam’ın orijinalinde herkesi kendisi olmaktan çıkarmak ve tebliğciye benzetmek olsaydı, imanımızın en ateşli olduğu zamanlarda kendi özgün taraflarımız erir, Araplaşırdık. Araplaşmadığımıza göre Kitabın böyle bir talebi yok. O zaman bırakalım Ukraynalı Maria Ukraynalı mümine Maria olarak kalsın.


ramazanrasimtaraf@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0